| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Askerlik Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/414) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 06 .01.2016 |
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, dün gece saat bir buçuk civarında telefonum çaldı, açtım, ifade aynen şöyleydi: "Sayın Vekilim, Sayın Vekilim, askerliği ucuzlatıyormuşsunuz." Böyle dedi. İçime bir sancı saplandı, abartı falan değil. Ne diyeceğinizi bilemiyorsunuz, "askerliği ucuzlatmak"; sabaha kadar "askerliği ucuzlatmak" diye sayıklayıp durduk.
Şimdi, birileri tarafından bu şekilde algılanacak olan bir kanunun görüşülmesinin bu Mecliste tanığı olmayı gerçekten istemezdim, asla istemezdim. Daha önceki dönemlerde, doğrudur, Millî Savunma Bakanlığından özellikle askerlerle ilgili gelen tasarılar burada büyük ölçüde oy birliğiyle geçer, oy birliğiyle değerlendirilirdi. Dün burada Millî Savunma Bakanlığından gelen bir tasarı vardı, bugün burada bir milletvekili tarafından imzalanmış bir teklif var. O tasarı üzerinde neler yapılabilir? Yeniden bu Meclisin onuru, bu kurumun onuru insanları renciden etmeden nasıl kullanılır diye kafa patlatırken bugün olay tamamen değişti. Bu değişikliğin karşısında ne söyleyeceğini insan bilemiyor açık söylemek gerekirse. Ben bedelli askerlikle ilgili ilk tartışmaları hatırlıyorum. İlk neden, genellikle ihtiyaç fazlasıydı daha önceki dönemlerde. Kısa dönem askerliklerde de yurt dışındaki bedelli askerliklerde de bu denirdi, ihtiyaç fazlası. Hemen onun arkasından da belirli gereksinimleri karşılayacak bir fon yaratabilme gereksinimiydi bütün bunlar da. Bu olayların hepsi gitti, bu olayların hepsi bitti. Şimdi farklı bir gerekçeyle çıkıldı, deniliyor ki: "Yurt dışında çiftçe vatandaşlık elde eden insanlar Türk vatandaşlığını terk ediyorlar, bunu engellemek için." Değerli arkadaşlar, şu ülkelerdeki uygulamaların hepsini teker teker burada gelip anlatması gerekirdi birilerinin. Örneğin demeliydi ki: Almanya'da rüştünü ispat etmemiş çocukların Alman vatandaşlığına geçmeleri hâlinde herhangi bir sorun yaşanmıyor ancak 18-23 yaş arasında onların hangi yurttaşlığı tercih edeceğini belirtmeleri gerekiyor. Şimdi, yani burada bin lira ödeyerek askerliğini yaptığı varsayılacak olan insanların "Tamam, askerlikten kurtuldum." deyip orada Türk vatandaşlığını tercih edeceğini mi düşünüyorsunuz? O zaman "Orada hem çalışsın, hem oralardan kopmasın ama Türk vatandaşı olsun." olgusunu bu şekilde mi sağlamaya çalışıyorsunuz? Mantığı var mı bunun Allah aşkına? Böyle şey olur mu? Net olarak bakıyorsunuz. Değer olarak askerliğin bu şekilde parasal olarak süreklileştirilmesi, sürekli hâle getirilmesi askerliğin mantığına uymaz. Bunlar olsa olsa geçici maddelerle olur, bir defalık uygulanır, iki defalık uygulanır idi. Oraya 6 bin euroyu koymuşsunuz, pahalı oldu, 4 bin euro; yok az oldu, 10 bin euro. Sürekli olarak pazarda, tezgâhta bir mal gibi göremezsiniz bu olayı, görmemeniz gerekir. Bu, ulus mantığına aykırıdır. Herkesin istisnasız olarak, dili, dini, ırkı, hiç ayrım gözetmeksizin, bu ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin yerine getirmesi gereken bir görevdir bu. Anayasa'nın 72'nci maddesine bunu yazmışsınız ve bunun kanunla düzenleneceğini belirtmişsiniz ama bu kanun Plan ve Bütçe Komisyonunda bir gün önce farklı, ertesi sabah farklı gelerek görüşülmesiyle sağlanmaz zaten. Böyle kanun olmaz. Millî Savunma Komisyonunda görüşülmemiş, bu konuda uzman olduğu düşünülen insanların hiçbirisinin fikri yok. Buraya gelmiş, sadece buranın parasal boyutuyla ilgilenmesi gereken insanların önüne gelip "Hadi bu konuda karar verin." denmiş. Yarın vereceksiniz, yarına da kalmayacak, birkaç saat içerisinde vereceksiniz, bir gün sonra da Meclisten çıkıp gelecek olduğu gibi. Ne yapacaksınız? Dün Akkuş'a getirilen şehit cenazesinin evini gördünüz değil mi, hatırlıyorsunuz hepiniz. Yani, onların ekonomik durumları çok kötü, burada, Akkuşlu, şehit olan kardeşimizin ekonomik durumu pırıl pırıldı. Dağ evinde yaşıyordu, kayak merkeziydi orası. Tebligatını yapmak için dozerlerle girildi adamın evine, yolu açmak için. Şimdi, dolayısıyla, bazı şeyleri değerlendirirken neye karar verdiğinizi gerçekten görün. Yarın buradaki tutanakların hepsini birileri okuyacak. "Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konu tartışılmış, Mecliste bu konu tartışılmış, bu konuyla ilgili ne denmiş Allah aşkına?" diyecekler.
Değerli arkadaşlar, artık küreselleşmiş dünya veya globalizm, sınır kavramını büyük ölçüde ortadan kaldırdı. İnsanların nerede doğduğu, nerede doyduğu önceden belirlenemiyor. Aidiyet konusu, vatandaşlık kavramı ülkelerin kendilerinin geliştirdiği bir kavram, yavaş yavaş. Almanya'da yetişen bir insan askerliğin olmadığı, daha doğrusu daha önceki zamanlarda da tercih kullanabildikleri, gerek askerlik yaparak gerekse gidip bir sosyal hizmet yerine getirerek bir ülkede yetişen insan eğer "askerlik" kavramını böyle algılıyor ise diyecek ki: "Bir dakika, ben savaşa karşıyım." Dolayısıyla, bununla ilgili indirim neyi sağlamış olacak? Bununla ilgili indirim hiçbir şeyi sağlamaz. Yurttaşınızı korumak istiyorsanız, yurttaşlığın devamını istiyorsanız, ister Alman nüfus cüzdanı taşısın ister başka bir kimlik taşısın, o insan zaten buraya bağlıdır, bağlı olmak zorundadır. O nedenle, oturup da bin liranın hesabını yapmaya başlıyorsunuz. Şu değerleri elbette ki göz önünde bulundururuz: Dün gelen tasarının içerisinde yer alan hükümler çok açık. Orada doğmuş, oranın vatandaşlığını elde etmiş, okumuş, üniversite bitirmiş, doktora yapmış, hayatının yarısını orada geçirmiş; şimdi bu insana "İlla gelip sen burada askerlik yap." diye dayatma olanağınız yoktur çünkü küreselleşen dünyada adamın seçeneği çok geniştir, orayı da ister, burayı da ister. Bu bir gerçektir, bu bir realitedir. Kendi çocuklarımızda da bunu görüyoruz zaten. Hepsinin bir yerlere hareketlenmesi için Türkiye'de herkes ayağa kalkmıyor mu? Herkes o nedenle gidip yurt dışında yüz binlerce insan okumuyor mu? Okuyor.
Şimdi, bir tasarı geliyor ortaya, gerçekten de okuyorsunuz tasarının maddelerinden, diyorsunuz ki: Evet, bu koşulları tamamlamış olan bir insana "İlla gelip de askerlik yapacaksın." diye dayatmanın hiçbir manası yoktur, yoktur bir manası. Bu durumda oturup da bu insana, askerlik kavramını satarmış gibi "Bin lira öde de ben seni muaf tutayım." diyemezsiniz. "Sen madem ki bu koşulların hepsini taşıyorsun, burada doğmuşsun, doğru dürüst Türkçe de konuşamıyorsun, eğitimini burada yapmışsın, buraya yerleşmişsin, şu kadar zamandır buradasın, oranın uyruğunu da almışsın, oranın vatandaşı da olmuşsun; tamam kardeşim, benim yasalarıma göre sen askerlikten muafsın." dersiniz. Bin lirayı alıp da askerliği satmış olmazsınız. "Tamam, muafsın. Senin koşulların bu, bu koşullarda olan insanları ben askerlikten muaf tutuyorum ama gelip yapmak isterlerse de bu olanağı tanıyorum." Yapılacak düzenleme budur, tartışılacak olay da budur zaten. Bütün şurada saydıklarınızın hepsi yani 547 bin kişinin tamamının yararlandığını varsayın, yarım milyar dolar yapar. Bu mudur yani bütün bu kavramların hepsinin çiğnenmesi, ayaklar altına alınması, insanların rencide edilmesi? Şu anda kalkıp da ta gırtlağına kadar kara batmış yerlerde askerlik yapmaya çalışanların rencide edilmesinin nedeni yarım milyar dolar mıdır? Buradan gelecek olan para nereden bakarsanız bakın 60-70 milyon doları geçmez. Bunun için mi tartışıyoruz bütün bunların hepsini? Ya, bırakın kalsın. "Sen, şu tasarıdaki koşulların hepsini sağlıyorsan tamamsın kardeşim, senden para da istemiyoruz, askerlik de istemiyoruz." deyin. O zaman belki ülkesine karşı bir sıcaklık olur, "Bak, benim ülkem, benim koşullarımı değerlendiriyor." der. O zaman bu ülkeye yapacağı katkıların tamamını yapar.
Değerli arkadaşlar, attığınız taş, yıktığınız değerlere değmeli. Siz bir tuğla duvarın dibine tekme atıyorsunuz. O duvar gümbür gümbür çökecek. Buradan sessiz sedasız bir şekilde parti disiplini içerisinde geçecek olan bu kanun tasarısının yarın hangi tartışmalara neden olduğunu gördüğümüz zaman utançtan yüzümüzü yerden kaldıramayacağız.
Ben Millî Savunma Bakanlığının bu tasarıya nasıl katıldığına şaşarım; katılamazsınız, Millî Savunma Bakanlığı olarak böyle bir tasarıya katılamazsınız. Çünkü, baştan sona yanlışlar var içerisinde, değiştirilenleri kastediyorum teklifin. Oturmuşsunuz, çok ciddi olarak da madde madde saymışsınız, bütün bu koşulları birlikte sağlayanlara bu şartı getirmişsiniz, sonra üzerine koca bir çarpı atmışsınız, "Hepsi yararlanır." demişsiniz. İyi be kardeşim, o zaman niye bu kadar ayrıntılı çalışma yaptınız, niye? Daha önceki Askerlik Kanunu'ndaki 6 bin avro nasıl 10 binden 6 bine geçtiyse "Bin liraya düştü." derdiniz, olur biterdi.