KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Hem 1'inci maddeyle ilgili konuşacağım hem de Sayın Aydemir güzel, titiz cevaplar verdi, onlarla ilgili olarak da bazı konuları kayıtlara geçirmeye çalışacağım. Sonraki maddelerde, müsaade ederseniz dışarı gidip geleceğim için konuşmayacağım.

Şimdi, değerli arkadaşlar... Sayın Aydemir, mesela dediniz ki: "Rusların parasına el koyuyor İngiliz ve Fransızlar." Doğru ama şu anda dünyada farklı bir savaş var. Yani aslında Amerika ile Çin arasında olan savaş Rusya üzerinden yürüyor. Ruslar Ukrayna'yla savaşıyor ama amaç Rusya'yı büküp Amerika'yla beraber Çin'e karşı bir koz olarak kullanmak, bir güç olarak kullanmak. Bu savaşın içerisinde de bu savaşın yeni kuralları ağırlıklı olarak maalesef finansta toplanıyor. Amerika finansla, parayla, finans sektörüyle bükmeye çalışıyor özellikle Çin'i ve Rusya'yı. Çin de buna karşılık, görüyorsunuz, lojistikte fiyatları artırıyor, ham maddenin fiyatlarını artırıyor, ham maddeye ulaşımı engelliyor; onlar da farklı bir şekilde bu savaşımı yürütüyor. Bunları görmemiz lazım. Böyle bir dönemde biz finans merkezi kuruyoruz, dünyada finansın değiştiği, farklı bir yapının olduğu bir dönemde. Bunun farkında olunması lazım, maalesef bunun farkındalığı yok henüz iktidarda. Ben sizi kastetmiyorum bakın. "İktidar" derken, dediğim gibi, siz değil, bana göre, bu konuyla ilgili yürütme erkidir sorumlu olan, onları kastediyorum. Bu farkındalık yok orada. Yani hukuk o anlamda farklı düşünülmesi gereken bir konu burada. Mesela "City of London" dedik, oradaki finans merkezinin ayrı bir yapısı var, İngiltere devletinin dışında ayrı bir yapısı var, ayrı bir yönetimi var.

Siyasi muhataplık konusuyla ilgili olarak da şunu söyleyeceğim: Siz, benim gibi bir milletvekili arkadaşımsınız; yürütme erkinden değilsiniz siz, yasama erkindensiniz. Bir yasa teklifi verdiniz, savunuyorsunuz, gayet güzel bir şekilde hem de. Ancak bu vesileyle bizim, yürütme erkinde bulunan kişilerle burada tartışabilmemiz, konuşabilmemiz lazım; siyasi muhataplık gereği bunu yapabilmemiz lazımdı. Yani sizin de aynı şekilde bu soruları sorabilmeniz lazımdı. Kimse yok. Ben sistemle ilgili bir şeyden bahsediyorum yani sistem burada tıkanmış, sıkıntıya girmiş vaziyette. Ve bu tartışmaları yaparken yani yasama yaparken, biz bu kanunu yaparken ilgili kurumları da burada masaya yatırıp denetimlerini yapabilmeliydik. Bu yok maalesef. Bu da büyük bir eksikliktir, sistemle ilgili çok önemli bir sıkıntıdır. Geçmiş dönemde böyle bir zaaf yoktu, uygulamada sıkıntılar, eksiklikler vardı ama sistem olarak böyle bir zaaf yoktu. Dünya parlamentolarında da böyle bir zaaf yoktur, maalesef şu anda onu yaşıyoruz.

Ayrıca, "Mevcut kurumların faaliyetleri değişmeyecek." dediniz. Doğru, mevcut kurumların faaliyetleri değişmeyeceği için mümkün olduğunca teşvik verilmesi gayet normal; onları makul karşılıyoruz zaten.

"İki başlı yapı" derken de şunu kastettim: O, deminki örnekte -teşbihte hata olmaz ama- City of London'da tek bir yönetim var. Şimdi, burada bir Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi var. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi taşra teşkilatı olan bir kurum değil bildiğim kadarıyla, merkez kurumu hem de Varlık Fonu var şirket olarak. Bu, tek elden yürütülebilir. Yani tek büro var ya, aynı şekilde, o tek büronun yönetimi tek elden olabilirdi. Bunun da mevzuatı düzenlenebilirdi, onu kastettim "Şu anda 2 tane farklı yapı var." derken. Yani bu yapı ya Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi olur ya da Varlık Fonu olur ki bana göre Varlık Fonunun olması daha doğrudur, bir anonim şirket şeklinde burada daha esnek hareket edebilir. Ancak yapılan düzenlemeyle de diğer kurumlardan tek elden şey çözüm sunabilirdi, o anlamda söyledim onu da.

Katma değerin hesaplanmasını anlamadım doğrusu, yani orada rakamların olması lazımdı, bir teknik analiz gerekiyor, etki analizi gerekiyor ama onu veremediler. Onu sizin yapmanız mümkün değil, onu bürokrasinin yapması gerekirdi, veremediler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Defter tutmayla ilgili olarak şöyle, Vergi Usul Kanunu'nda böyle bir hüküm var malum, ancak bu, serbest bölgeler için... Şimdi, serbest bölgeler ülke toprağı kabul edilmiyor ancak İstanbul Finans Merkezi ülke toprağıdır. Dediğiniz gibi, kurumlar vergisi ve diğer muafiyetler var, burası Türkiye toprağı olduğu için defter ve belgelerin Türkçe tutulması esas olması lazım. Ama serbest bölgeler tabii ki şeydir, hangi ülke gelip orada üretim yapıyorsa kendiyle ilgili yani o Türkiye'yi ilgilendiren bir konu değil. Ama İFM'de burası Türkiye toprağı olduğu için Türkçe tutulması esas olmalıydı yani. O, egemenlik açısından önemli bir konudur, Türkçe tutulması konusu.

Bu kanun teklifinin 1'inci maddesinde de gerekçede önemli cümle var: "Yatırımcılara ve kurumlara tasarruflarını yönetme ve finansmana erişim imkânını verimli bir şekilde sağlayan hizmet altyapılarıdır." diyorsunuz finans merkezleri. Bu doğru. Bu cümlenin aslında bu "amaç ve kapsam" bölümüne alınması lazım. "Amaç ve kapsam"a genel gerekçedeki bu cümlenin alınması daha doğruydu bir şekilde diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.