KOMİSYON KONUŞMASI

POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Sayın Başkan, çok saygıdeğer Komisyon üyesi arkadaşlarım, ÇAYKUR'umuzun Saygıdeğer Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarım, Değerli Bakan Yardımcım, Sayıştayımızın değerli Grup Başkanı ve uzman kardeşlerim, diğer kurumlardan gelen değerli uzmanlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum, hoş geldiniz.

Arkadaşlar, ÇAYKUR'la ilgili Sayıştayımızın raporları üzerinde konuşuyoruz. Bu uzmanlık Komisyonunda bazen de ilaveler yapmak suretiyle günlük politikadan, günlük olaylardan, gazete haberlerinden -ve haberleri de içerisine katarak- tartışıyoruz. Buranın bir özelliği de var, burada sıralama yoktur. Mesela, partilerin Genel Kurulda grupları vardır, herkesin yeri vardır; burada kimsenin bir yeri yoktur, isteyen insanların istediği yeri olur çünkü -dediğim gibi- burası iktisat biliminin ve denetleme, uzmanlık Komisyonu olduğu için burada öyle bir şey bulunmaz. O yüzden de burada her istediğimizi konuşabiliriz, bu özgürlük muhakkak vardır ama biraz daha üslubuna uygun, ahengine uygun konuşmakta yarar var diye söylüyorum. Siyasetin yapılacağı yerlerden biri burası değil, bunu da bilmemiz gerekiyor. Burada kim ne yapacak; yaparsa kendine yapar, ona da itirazımız olmaz ama bunu da belirtmek isterim.

Önce ÇAYKUR'u tebrik ediyorum, yönetimini tebrik ediyorum. İçerisinde çok bulunduğum için, gidip geldiğim için, Rize'ye çok gidip geldiğim için, Karadeniz'e gidip geldiğim için -bizim de bir küçük tarlamız vardır o yörede, ona benzer; çok fazla üretimimiz olmamasına rağmen ancak kendimize kadar üretir, yaparız ama- çayla ilgili çok hassas olduğumuzu da bilmenizi isterim.

Değerli arkadaşlar, çok şey sayıldı, döküldü, bunların çok büyük çapta olan bir kısmı da haklılık gösteriyor ama aslına bakarsanız, belli stratejik öneme sahip olan -zaten onun için- kamu iktisadi kurumlarının, bu tip çay üreticilerinin ve ÇAYKUR gibi kurumların bazen zararı ziyanı hesaplanmaz. Yoksa, özel sektöre hepsini verirsiniz, özel sektör de nasıl kâr ediyorsa o şekilde belirler, eder, gider, çiftçiyi bazen düşünür, bazen düşünmez; oradaki insanlara karşı olan sorumluluğu kâr amaçlı olduğu için çok da önemsenmeyebilir. Ama Rize'ye baktığımız zaman, o bölgeye baktığımız zaman ÇAYKUR stratejik öneme sahip olan bir kurumdur, onun için de zaten KİT Komisyonuna geliyor ve kamu iktisadi teşebbüslerinin içinde bulunuyor. Bunu şununla da anlatmamak lazım: Geçmişte dönem dönem bunlar harcıalem gibi yapılabiliyordu. Hangi döneme gelirse gelsin geçmiş dönemlerde çay üretilirdi, bunların büyük bir kısmı alınırdı, çürütülürdü, denize dökülürdü; bunlar yıllarca gazete manşetlerinde görünürdü. Bizim iktidar dönemimizde bakıldığı zaman, her yerde yaptığımız yeni reformlar gibi çayda da yeni reformlar yapmak zorundaydık ve bunu kademe kademe yapıyoruz. Ondan dolayı da emeği geçen herkese, Tarım Bakanlığından ÇAYKUR'un Genel Müdürlüğüne ve oradaki bu işle iştigal eden herkese teşekkür etmek istiyoruz.

Bugün, ürün sayıp döküyoruz. Eskiden biz siyah çayı dökerdik; şimdi, ihraç ediyoruz, bunu çeşitlendiriyoruz. Evet, bunlar zor işlerdir; bir taraftan çiftçiyi ve oradaki insanları, 200 bin insanı düşüneceksiniz, aileyi düşüneceksiniz; bir taraftan, onların gelirlerini artıracaksınız; bir taraftan, bu stratejik kurumumuzu idame ettirmeye çalışacaksınız; o kadar kolay işler değildir. Evet, söyleyen arkadaşlarımız bu konuda katkı veriyorlar, bu hazineden direkt Tarım Bakanlığı tarafından karşılanmalıdır çünkü mevsimlik üretiliyor 3 döneminde üretiliyor; işte, mayıs çayı, diğer çay. İşte, 3 kademede alınıyor o dönemlerde bunlar. Belki finansmanı çok daha ucuz olarak, bu paralar ÇAYKUR'a verilerek ondan sonra da, üretiminden sonra da bunlarda çok düşük faizlerle ve ona benzer iktisadi bir formülle geriye dönüş olursa hem üretici bundan kazanır hem bir finansman zorluğu olmadığı için tüketici de bundan istifade eder, ucuz çay içer diye düşünüyoruz.

Çaylıkların yenilenmesi... Bunların hepsi vatandaşlara ait bahçeler tabii, çay fabrikalarının özel bahçeleri -belli bir kısım, deneme mahiyetinde olanlar hariç- çay bahçeleri yok. Vatandaş bunu yapacak. Vatandaş bunu, bu yenilenmeyi nasıl yapacak, çok büyük maliyetleri var. İşte, endüstrilerle beraber, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinin başarılı çalışmalarıyla beraber üniversitelerden de istifade ederek yönetimdeki kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, topyekun Rize bu konuda başarılı hizmetler vermeye başlıyor. Bu da desteklenmelidir yani çiftçilerimizin özel olarak desteklenmesi lazımdır, kolay işler değildir. Bazı yapılan raporlara göre, bu çay bahçelerinin yenilenmesi için ve yenilenirken de o çiftçinin zararlarının telafi edilmesi için çok büyük miktarlarda, epey de bir ekonomik sermayeye de ihtiyaç olduğu görülmektedir. Raporlar hazırlanıyor, ediyor gidiyor. Bunlar, tabii, zaman içerisinde bir plan dâhilinde yapılmalıdır; doğrudur, yapılıyor zaten, belki yavaş yürüyor, belki istenildiği gibi yürümüyor, olabilir. Ama inşallah bu görünen ve... Sunumunuzda da belirttiğiniz gibi başarılı çalışmalar yürütüyorsunuz.

Ben şunu da çok önemsiyorum ve bunu önemsemek de lazım. Bizim Türkiye olarak bugüne kadar baktığımız zaman, idari, iktisadi insan yetiştirmedeki olan ve yetişmiş insanlardaki insan kaynağını doğru kullanamama gibi bir sıkıntımız var zaten. O yüzden şunu söyleyeyim: Ekrem kardeşim yıllarca orada... Yönetim Kurulunda olan kardeşimizi çok iyi tanırız. Onun döneminde çay ve pazarlama dediğimiz hadise ve Türkiye'ye mal olması gerçekten çok önemliydi. O dönemlerde olan stokların bir anda eritilmesi ve onu başaranların başında da o günkü yönetim ve onun Başkanı olan Ekrem kardeşim bulunuyor. Ben gidip geldiğim ve orayla irtibatım olduğu için bunu çok iyi biliyorum. Onun birikiminden de istifade etmek lazım. Yönetimler aslına bakarsanız o işin ana çizgisini, ana formülünü verip onun yönetimler tarafından, icra edenler tarafından icra edilmesini sağlamak için bütün birikimlerini ortaya koydukları bir şeydir. Bu birikimden istifade etmek lazım. Eski müsteşara, emekli müsteşara bakarsın, kıymetini bilmeyiz, onu bir tarafa atarız; eski genel müdüre bakarsınız, onu atarız. Yerine kaynak olarak yetiştireceğimiz insanları -tabii ki çaba, gayret var- yetiştiriyoruz ama siyasetçiye bakarsanız, bakan olmuş veyahut belli kademelerde gelmiş, milletvekili olmuş, komisyonlarda bulunmuş, bunları dinlemiş, devleti tanımış olan insanlar bir kenara koyulur, onlardan istifade edemeyiz. Ama dünyaya baktığımız zaman, dünya devletleri üzerinde onlarla ilgili komisyonlar, kurullar kurulur ve bu deneyimleri olan insanlardan, onlardan o kurullarda -istihdam demeyelim de- istifade edilir. Onun için hiçbir sıkıntıya girmeden, hiçbir başka türlü siyasetin içine girmeden insan kaynaklarımızın da en doğru şekilde kullanılmasını sağlamamız gerekiyor. O yüzden de söylenen şeyler vardır.

Bilmiyoruz, bu "gıda kodeksi" denilen bir şeyde işte zamanı geçmiş çaylarla ilgili konuşuluyor. Belki orada unutulmuştur o, konmamıştır. Çayın paketlenmesiyle ilgili çalışılan ilmi çalışmalarda bu verilen süreler ve tarihlerde bunların bozulup bozulmadığını, kullanılabilir olup olmadığını, dünya standartlarında böyle bir formül var mıdır yok mudur, ben incelemediğim için bilmiyorum, Sayıştayın raporları önemlidir. Bazen Sayıştay raporları... Doğrudur ki onu zaten burada tartışıyoruz ama bazen işimize geldiği zaman Sayıştay raporlarının önemsiz olduğunu, bunların sansür edildiğini, hiçbir kayda geçirilmediğini, doğru bulunmadığını... Bazen de işimize geldiği zaman bunların çok önemli olduğuna, yerindelik denetimi bile yapılsa çok önemli olduğuna bakarız; bazen de yerine kendimizi "yönetim" dediğimiz, işte, bugün ÇAYKUR Genel Müdürü, yönetimlerinin yerine koyarak "Bunlar böyle yönetilmelidir, yönetilirse böyle olur, şöyle olur..." diye onlara fikir falan verdiğimizi düşünürüz ve bunu söyleriz katkının dışında. Bunlar bu komisyonlarda, kurullarda -bazısı yakışıklı, bazısı yakışıksız- oluyor. O yüzden söylenenlerden istifade edeceğinizi düşünüyorum ve ben çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum Sayın Başkan.