KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bir hususu bütün arkadaşların dikkatine sunmak istiyorum. Şu anda görüştüğünüz teklif, şu elimde tuttuğum İbrahim Mustafa Turhan imzalı bir teklif. Oturum açıldığında, daha önceki tartışmalar çerçevesinde tasarı üzerinden görüşmeler yapacağımızı, teklifi de bununla birleştireceğimizi söyledik. Oyladınız, birleştirdiniz. O andan itibaren daha önce görüşülen maddelerin çıkartılması, yeni maddelerin nereye gireceği konusunun konuşulması, tasarının buna göre birleştirilen teklifle birlikte değerlendirilmesi gerekiyor idi. Olmadı ve birdenbire 3'üncü maddeye sıra geldiği zaman "Görüşülmekte olan şu sayılı kanun tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz." Hangi madde olarak eklenmesi? Belli değil. Niye getirip buraya ekleniyor? O da belli değil ve doğrudan doğruya görüşmesine başladık.

Bu usul değildir. Böyle kanun görüşmesi olmaz, olması da mümkün değildir. Ha, yaptık oldu. Oluyor zaten. Yaptık olduyla gerçekten olmaz bunlar. Burada daha önceden verilmiş bir teklif var. Aynısıyla, kelimesi kelimesine aynı, virgülleri de aynı olan bir şey zaten. Biz bunu birleştirdik. Şimdi yeniden bir tane daha verdik. Olacak şey mi bu? Dolayısıyla usul açısından böyle bir eksiklik var denildiği zaman, yaptık oldu konusuyla geçiştirmek mümkün değil. Sayın Bakanın da katıldığı, buradaki insanların özellikle dikkat çektiği, bunun doğru dürüst sıraya dizilerek usulüne göre yapılmasında kimsenin bir çıkarı yok ki ilave. Sadece yaptığınız iş düzgün olsun diye çırpınıyorsunuz başka bir şey değil.

Konuyla ilgili olarak aslında pek fazla tartışılacak konu görmüyorum. Biraz önce değerli arkadaşlarımız konuyu gerçekten gündeme getirdiler. Sürekli olarak sorun biriktirip de birikmiş sorunları sırtına yüklenen insanları ödüllendirerek kamudan ayırmak asla bir iş değildir. Bunun ne bir mantığı vardır ne de savunulacak bir yanı vardır. Ne yapıyorsunuz? Emeklilik süresine bir yıl kalana 5,5 veya 30 Ağustosta emekli olanlara, iki yıl kalana 11, üç yıl kalana da 16 kat maaşlarını peşin olarak ödüyorsunuz.

Şimdi, Sayın Bakan, sormak istiyorum gerçekten. Maaşlar nasıl olsa peşin olarak ödeniyor. Yani bu insanlara, bu kadar yetişmiş nitelikli insanlara bu süre içerisinde hem çalışmalarına olanak tanıyarak maaş vermek bundan daha zararlı bir olay mı, sonuç doğurur?

Bu Askerî Şûranın bir konusudur. Bunu Askerî Şûraya çekerler, orada bunun kararlarını verirler ve üstelik isteyene de bağlı olmaz. Askerlikte herkes istediği zaman şunu yapacak bunu yapacak diye bir şey olmaz. Zaten koymuşsunuz hükmü "Terfi ettirilenler bu haktan yararlanamaz" diye. Niye yararlanamaz? Eşitlik ilkesine aykırı. Terfi etmem falan benim umurumda bile değil, ben de gidiyorum, ben de istiyorum 16 kat ikramiye denildiği zaman, nasıl durduracaksınız onu? Kanunda hüküm olduğu için durduracaksınız. Eşitlik ilkesine aykırı. Yapamazsınız. Yaparsınız da, yapmamanız gerekir bu koşullar altında.

Dolayısıyla bununla ilgili çözüm, inanılmaz derecede yetkilendirilmiş ve bu konuda düzenlemeler yaptıkları zaman da kimsenin pek fazla itirazının olmadığı bir şûramız var. Çözün. Çözülsün. Eğer yetki verilecekse verilsin.

Şurada bir ifadeye daha takıldım: "Herhangi bir vergiye tabi olmaksızın..." Sosyal güvenlik kurumları tarafından ödenen ikramiyeler herhangi bir vergiye zaten tabi değil. Bunun özellikle altının çizilmesi, herhangi bir vergiye tabi olmaksızın ifadesi, herhangi bir yasanın içerisinde böyle sıradan bir cümleymiş gibi yer alamaz. Herhangi bir vergiye tabi olmaksızın ne demektir? Ne demek herhangi bir vergi? Kaldı ki Anayasa Mahkemesinin şimdiye kadar çıkarmış olduğu bir sürü kararda, vergiyle ilgili düzenlemelerin sadece ve sadece vergi kanunlarında yapılacağı hükmü vardır. Bu da bir gelenektir. Onu da atlamış vaziyetteyiz.

O nedenle, bu konudaki düzenleme bir soruna çözüm oluyormuş gibi görünüyor ama bu, gelecekte benzer uygulamaların çok farklı şekilde yorumlanacak ve farklı sonuçlar doğuracakları da doğurması olasılığının olduğuna dikkat çekmek istiyorum.

Teşekkür ederim.