| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4485) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 10 .06.2022 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli Komisyon üyeleri, çok değerli bürokratlarımız, Sayın Bakan Yardımcımız, çok değerli basın emekçilerimiz, öncelikle STK'lerin temsilcileri; herkesi selamlıyorum.
Ben geneli üzerinde gerçekten de genel bir değerlendirme yapacağım. Zaten detaylarıyla ilgili hem maddelerde görüşeceğiz hem de hekim arkadaşlarımız çok detaylı bir şekilde konunun özüne değindiler ama sözlerime başlamadan önce kendimin de bir uzman hekim, emekli bir uzman hekim eşi olduğumu belirtmek isterim.
Evet, değerli arkadaşlar, şimdi, getirilen kanun teklifiyle ilgili şu ana kadar yapılan konuşmalarda birtakım tanımlamalar kullanıldı. Bu tanımlamalara baktığımız zaman örneğin, "Aslında olması gereken bir düzenlemeydi" "Getirilmesi gecikmiş bir düzenlemeydi ama hayal kırıklığı yarattı." şeklinde. Şimdi, iyi bir şey yaparken sanki ortaya hiçbir tarafı da memnun etmeyen bir uygulama çıkmış gibi görünüyor Sayın Başkanım. Şimdi, yirmi yıllık bir iktidarın çatısı altında, iktidar döneminde sağlık sistemi birçok dönüşümden geçti ve Sağlıkta Dönüşüm Programı, "Sağlıkta Reform" diye sunulmasına rağmen halk sağlığını aslında bir anlamda hiçe sayan; hastaneleri şirket, hastaları müşteri olarak gören bir piyasalaşma dönüşümü hâline geldi. Sonuç olarak, bugün sağlık sistemi aslında sizin de içinden çıkamadığınız bir duruma evrilmiştir. İşin en ilginç tarafı da 2021 Aralık ayında Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilip sonra geri çekilen yasa tasarısında hekimlerin ve sağlık çalışanlarıyla ilgili iyileştirilen mali ve özlük hakların bugün görüştüğümüz teklifle geriye gitmiş olması ve hekimlerin de sağlık çalışanlarının da üzerinde büyük bir hayal kırıklığı yaratmış olması. Yani hem sizin yanlış ekonomi politikalarınız nedeniyle ülke ekonomisi kötüye giderken yaşam gittikçe zorlaşıyor hem birçok kesimde olduğu gibi örneğin çiftçisi, işçisi, emeklisi, daha burada uzun uzun sayamayacağımız birçok kesim gibi hekimler ve sağlık çalışanları da çalışma koşulları giderek ağırlaştığı için yaşam koşulları da gittikçe zorlaşıyor. Artık hekimler ve sağlık çalışanları da enflasyon altında ezilir hâldeler. Örneğin, TÜRK-İŞ'in 27 Mayıs 2022'de açıkladığı açlık sınırı 6.017 TL, yoksulluk sınırı 19.602 TL. Hekimlerin maaşlarına baktığımız zaman, birçok maaş telaffuz edildiği çeşitli maaşlar ve 7-8 bin liralar civarındaki maaş alan hekimlerin artık açlık sınırı civarında yaşadığını görüyoruz. Yani bir hekim ailesinde çalışan da yoksa, eşi çalışmıyorsa açlık sınırında yaşamaya mahkûm edilmiştir. Bu kadar yıl özveriyle okumak için çalışıp, çabalayıp altı yıl tıp fakültesini okuyup mezun olduktan sonra kendisine reva görülen ücretler maalesef bunlar. Yoksulluk sınırı 19.602 TL dedik. Bugün 2 hekim ancak bir ailede ikisi, karı-koca doktor birlikte çalışmalı ki belki yoksulluk sınırında, yoksul aile tanımının içine girebilirler. Getirdiğiniz düzenlemenin dağıttığınız etki analizine baktığımızda bazı rakamlar var, bütçeye yükünün de biraz önce 26 milyar TL olduğu söylendi.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Düzelttik onu, düzelttik.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bu doğru mu yoksa değil, değil mi? Toplam 17...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - O sehven söylendi, toplam 12'ye yakın, 12'ye yakın diyelim.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - 12 milyar TL. Tutanaklara doğru geçmesi açısından...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi açısından söyleyeyim, buradaki arkadaşlar temmuzda yaklaşık yüzde 40 zam geldiğini hesaplayarak yapmışlar o maliyeti yani temmuzda yüzde 40'tan aşağı zam olursa maliyet de düşecek.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Belli varsayımlarla 12 milyar TL'ye yıllık olarak... Onu esas alalım, lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bu dağıttığınız etki analizinde 12 milyar TL. Şimdi, biliyorsunuz ülkede "Ekonomiyi kurtaracağız." diye birtakım reformlar hayata geçirildi, birtakım enstrümanlar ortaya atıldı; kur korumalı mevduat hesabı açıldı ve kur korumalı mevduat hesabının sadece Hazineye getirdiği iki aylık yük 16 milyar 255 milyon TL yani sizin bir yıllık, sizin bir yıllık doktorlara işte, maliyetimiz artıyor, işte kamuya maliyeti dediğiniz rakamın çok daha üstünde.
Değerli arkadaşlar, bütçeyi kullanma tercihleri önemlidir, sizin iktidarınızın bütçeyi kullanma tercihleri sermayeden yana oluyor, çalışandan yana emekçiden yana değil. Şimdi, bunu en açık hâliyle hekimlerle ilgili, sağlık çalışanlarıyla ilgili getirilen düzenlemede de görüyoruz. Ben eminim ki kamu kurumlarındaki arkadaşlar şu iyileştirmeleri bile yaparken "Kaynağını nereden bulacağız?" diye canları çıkmıştır. Bunun sebebi de onlar değil, ülkenin ekonomisinin yanlış yönetilmesidir. Şimdi, böyle bir ortamda o nedenle "sağlıkta devrim" falan söylemleri havalarda uçuşmaktadır, bence hiç bunu söylemeyin, bence bunu telaffuz etmeyin değerli arkadaşlar, ne teklifi getiren değerli milletvekillerimiz ne de iktidar koltuklarında oturan siz değerli arkadaşlarımız, devrim falan değil bu yaptığınız.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Vatandaş söylüyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Zaten arkadaşlar da devrimci değiller yani.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şimdi, değerli arkadaşlar, yine bakın, şimdi bunu getireceksiniz de dün Maliye Bakanı Sayın Nebati yeni bir paket açıkladı biliyorsunuz, gelire endeksli iç borçlanma senedi falan diye. Dolar bir anda bu açıklamalardan sonra tekrar fırladı, siz artık bu kadar istikrarsız ekonomi yönetimiyle doları her açıklamada fırlatan getirdiğiniz uygulamalarla ne yaparsanız yapın, artık ters tepiyor, parası olan para kazanıyor ama kamuda çalışan, maaşlı çalışan herkes eziliyor. Bu getirdiğiniz düzenlemenin sağlık çalışanları ve hekimler üzerinde memnuniyet beklentiniz de tabi ki bir ters etki yaratıyor maalesef. Zaten her geçen gün yurt dışına çıkmak isteyen hekim sayısının arttığını bütün hekim arkadaşlarımız da söyledi. Hakikaten rakamlar ciddi yani bu rakamları ciddiye alın, bakın, 2012'de 59 hekim gitmiş, hiç önemli bir rakam değil, kişisel tercih olarak tanımlanabilir bu ama bu rakam, 2021'de 1.405'e çıkmışsa 2022'nin daha ilk beş ayında 945 hekim yurtdışına gitmeyi tercih etmişse bu, gerçekten bir acil durum alarmıdır.
Vatandaşlar artık randevu sisteminden randevu alamıyor hastanelerden. Böyle bir ortamda kamu hastanelerinde nitelikli hekim kalmadı, Anadolu'yu geziyoruz, birçok şehirlerde, hastanelerde durum nasıl diye soruyorum "Hekim yok." diyorlar. İşte, şunun uzmanı yok, işte diyetisyen yok, kadın doğumcu yok, şu yok, bu yok yani böyle bir ortamda artık Türkiye. Devasa şehir hastaneleri yaptınız ama içinde yine doktorları, hemşireleri, sağlık çalışanları olmadıktan sonra ne fayda.
Tek bir örnek vereceğim, ben İstanbul Milletvekiliyim, İstanbul'da Çam ve Sakura Şehir Hastanesi; planlanırken 700 poliklinik hizmeti vermesi üzerine kurgulanmış ve inşa edilmiş, şu an koskoca hastanede kaç poliklinik hizmet veriyor biliyor musunuz? 200, 200 poliklinik hizmet veriyor. Dolayısıyla getirdiğiniz bu düzenlemeler bir iyileştirme getiriyor gibi görünse de sağlık sisteminde bir iyileşme maalesef yaratmayacaktır. Kapsayıcılığı da yeterli görülmedi, birçok kesimi kapsamıyor, eczacısı, hemşiresi, sağlık memuru, sağlık teknikeri, diğer sağlık hizmet sınıflarını ve diğer sayamadığımız personeller işte, aile hekimliklerinde çalışan personeller, bunları da kapsamaması ciddi bir memnuniyetsizlik yarattı.
Yine, performans sistemindeki ısrarınız, sağlık çalışanlarının motivasyonunu artırmak yerine aslında motivasyonlarını düşürür bir duruma getirdi. Yani dolayısıyla, getirdiğiniz kanun düzenlemesi, evet, belki biraz bir iyileşme sağlayacak ama ülkenin içinde bulunduğu şu ekonomik sistem içerisinde nasıl asgari ücret getirildikten çok kısa bir süre sonra açlık sınırının altında kalıp o ilk baştaki yaratmış olduğu memnuniyetten memnuniyetsizliğe döndüyse bu sistemle getirilen düzenlemenin akıbeti de aynı olacaktır.
Diğer değerlendirmelerimi maddeler üzerinde yapacağım.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.