| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 06 .11.2014 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Konu çok, özetleyelim diye bakıyoruz ama yapabileceğimiz kadar, Sayın Bakana....
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli milletvekilleri, çok kıymetli bürokrat arkadaşlarım ve bu saate kadar bekleyen basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, öncelikle tebrik ve takdirlerimizi sunarak başlayalım, sonra eleştirilerimizi sunalım. Sayın Şimşek'e de söyledik. Yani çok cılız da olsa birtakım şeyleri dile getiren bir iki bakandan birisi olduğu için öncelikle kendisine teşekkür ediyoruz. Söylediklerini biz on senedir söylüyoruz ama ilk defa -söyledim, arkadaşlarımız da şahittir, gösterebilir- Sayın Babacan benim de katıldığım Finansal Kuruluşlar Birliğinin Genel Kurulunda hafif hafif söylemeye başlamıştı, şimdi daha yüksek perdeden söylüyor dedim. Ne söyledim diye bakmayın. "Kolay para kazanma ekonomisi olduk, inşaattan, tüketimden sanayiye, gerçek reel ekonomiye dönelim." dediniz. Az önce Sayın Öztrak'ın dediği gibi bizim seçim beyannamemizin adı da "Üreten Ekonomi Programı"ydı. Biz de o noktaya geldiğiniz için teşekkür ediyoruz yani tebriklerimizi sunuyoruz. Çünkü, biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman bunu tekrar ettik. En son söyleyeceğimi baştan bir söyleyeyim: Sanal gündemlerden, kısır çekişmelerden ekonomik önlemlerle ilgili, yapısal önlemlerle ilgili düzenlemelere vakit kalmıyor. Bu da söylendiği zaman siz çok ağır suçlamalarla da karşılaştınız, bizler de zaman zaman o suçlamaları sizin önünüze koyduk ama siz soğukkanlı bir şekilde doğru bildiğiniz şeyleri söylemeye devam ettiniz. "Frenci" dediler, başka şeyler dediler, "Faiz lobisiyle iş birliği yapıyor." dediler, bir sürü şey söylediler. Ama bunların söylenmesi gerekiyor. Doğru söylendiği zaman da destek olmak, bunları söylemek bizim görevimiz.
Aynı şekilde yine, bugün Sayın Başbakanın söylediği konular da öyle. Yani bir çoğuna imzamı atarım dedim. 9'un 8 tanesine imzamı atarım, birisi hariç. Sayın Öztrak'ın yetiştiremediği şey ve bizim burada saatlerce -arkadaşlarımız buradaydı- kavga ettiğimiz, bir de sağlıkta dönüşüm diye bir şey koymuş yani. Kurumsal dönüşüm yani şehir hastaneleri olduğu için...
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) - Sağlık endüstrisi...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yahu, işte endüstriyel sağlık turizmini çıkarınca...
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) - İlaç teknolojisi, üretimi, tıbbi cihaz üretimi dedim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Anladım, onun için de çekincemiz var diyorum, diğerlerine komple atabiliyoruz. Bu, sağlık endüstrisinde dönüşüm deyince hastaneleri de koyuyor.
BAŞKAN - Enstitü...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Enstitü değil, endüstrilerinde.
Altına bakacağız işte. Bir tek orada marjımız var, onu söylüyorum. Geri kalanın tamamına imza atıyoruz. 8 tane yetmedi mi Sayın Bakanım? 8'ine onay verdik yani.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) - Yok, 9'da 9 istiyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Dokuz Işıkçıyız biz, bizim için 9 uğurlu rakamdır ama orada biraz bir sorun olabilir, içeriğini bir görmemiz lazım. Eylem planları açıklansın, belki ona da destek oluruz. Eğer yerli ilaç sanayisi ve yerli sağlık endüstrisi olursa ona destek veririz. Ama, bizim burada kamu-özel ortaklığı diyerek birtakım şeyler olduğu için, bir marjımız var, arkadaşlar biliyor onu. Dolayısıyla, o kısmı hariç, özet itibarıyla da şunu söylüyorum: Tabii, OVP de olsun, bütçe de olsun diyoruz, dostlar OVP görsün, bütçe görsün misali, tutmayacak hedefleri koyuyoruz, onu tartışmanın bir âlemi yok, söylüyoruz zaten, baştan da söyledik. Yani 5 koyup 4'e düşüp, sonra 3'e düşüp veya 5 hedef koyup 7-8 deyip sonra 9-10 enflasyon çıkacak demenin pek tartışılacak bir tarafı yok zaten siz de ne olduğunu biliyorsunuz, biz de biliyoruz. Ben zamanımı oraya harcamak istemiyorum.
Dolayısıyla, burada birkaç şey yapalım, beraber egzersiz yapalım istiyorum. Konuşmanızın içinde Merkez Bankası rezervi 132,7 milyara çıkmış, en son durum. Ben daha önce de sordum, merak ediyorum, bu rezervler hangi bankalarda duruyor? Yani ne kadarlık kısmı yurt dışındaki hazine bonolarında duran kısmından bahsediyorum. Burada nasıl bir yol izliyorsunuz? 75 milyara yakın neredeyse... Bir de 20 milyar falan ağustos ayında... Şimdi rezerv şeyi açılmadı, baktım, Merkez Bankasının sisteminde hata var, tek tek söyleyecektim size ama elektronik veri dağıtım sistemini tam açamadım, teknik şey veriyor, giremediğim için. Dökümünü biliyorum kabaca ama 73-74 milyar dolar kadarı zannediyorum ABD kâğıtlarında duruyor, tahvillerde. Bir de yalnız böyle, ağustos civarında da 20'ye yakın bir şey alındığını ben okumuştum, yanlış hatırlamıyorsam.
Bir de altın rezerviyle ilgili kısmını soracağım. Beraber bir egzersiz yapalım dediğim o. Nasıl yönetiyoruz? Yani paraları aldık, koyduk, rezervimizi çıkardık diye her seferinde Sayın Başbakan, eski Başbakan hava atıyordu, "Cumhurbaşbakan." Ben hep sordum, Merkez Bankası gelince de soruyorum, "Bağımsız mısınız?" diyorum, "Evet." diyorlar, "Sizin kaç para alacağınıza Başbakan karar veriyor mu?" "Hayır." "Sayın Babacan bir şey söylüyor mu?" "Hayır." "Peki, niye hava atıyorlar?" diyorum, kaç oldu, kaç çıktı? Merkez Bankası alır, satar, piyasalardaki duruma göre 100'e de düşer, 150'ye de çıkabilir, örnek söylüyorum. Bunu nasıl yönetiyoruz? Neden? Bizim ortalama şeylerimize baktım Sayın Bakanım, 2013 yılında borçlanma maliyetlerimiz nedir diye, Hazinenin borçlanma raporunda 4,95; 5'e kadar, 4,5 işte, ABD kâğıtlarında artı 2, artı 3 baz puan olarak koyduğumuz zaman 5'i geçmiş, 6'yı da buluyor tabii, en iyimser şeyleri söylüyoruz şu anda, galiba ortalamaları o civarda. Öbür taraftan, 75 milyarımızı kaçtan yatırıyoruz? ABD hazine bonolarının faizi kaç? 2'nin üstünde değil. Hele şu anda düşük galiba. Yani, bu kadar parayı oraya niye yatırıyoruz? Birincisi. Bu rezervin bir de maliyeti var, optimum rezerv düzeyi diye bir şeyler var. Egzersizleri yapalım, ben tek tek soruları yine sorularda sorarım Sayın Bakanım, bir şey olmaz.
Burada enteresan olan 20,3; 20,5 civarında bir altın kısmı var rezervlerin, 21,5 civarındaydı iki-üç ay önceki hâli, 22'ye yakındı. Tabii, kur farkı, bilmem ne arkadaşlar koyuyor olabilir ama altındaki fiyat farkından dolayı bir zararımız var, kısaca söylüyorum. Peki, şimdi, basiretli bir tüccar gibi diyor mu BDDK bankalara, anonim şirketlere diyor mu? Ticaret Kanunu'ndan SPK diyor değil mi? Kardeşim, şimdi, altının fiyatlarının düştüğünü herkes görüyor mu? Görüyor. Neden azaltmıyor Merkez Bankası? Altını o anda yüksekken satıp da düşükken tekrar niye almıyor? Yani herkes eğilimi görüyor? Şart mıdır? Ne kadarının altın olması gerekir? Neden bu kadar bir anda artan kısmımız var? Ne kadarı yurt dışında? Bir kısım, işte, altın karşılığı rezervler, sizinle geçen sene konuştuğumuz, hani, altın ihracatı vardı ya, onu meşrulaştırmak için biraz da bankaların altın karşılığı yatırmasını kabul edince biraz artmıştı yani konjonktürel olarak. Ama onun dışında, hâlâ sabit bir altın rezervimiz var; bir.
Bu kadar dolar kaybına niye katlanıyoruz? Biz o kadar zengin bir ülke miyiz diye açıkçası düşünüyorum. Yani bu rezerv meselesini bir oturup size baştan takdir ettiğim için, doğru olanı söylüyoruz ki bunun bir görüşülmesi lazım. Yani ekonomi yönetiminde siz koordinasyondan sorumlusunuz, arkadaşlarımızla bunu bir istişare edin. Çünkü rezerv tutmanın çok maliyeti var. Ha, "Biz çok korkuyoruz, kriz gelebilir." diyorsak, "Döviz sıkıntımız şu kadar..." E, bir taraftan diyoruz "Kamunun dış borç stoku şuraya düştü." Ne yapacaksınız peki o kadar parayı? Hava atmak için mi tutuyoruz yani? Kısa vadeli ödemelerimizi karşılıyor mu? Karşılıyor. Uluslararası standartların üzerine çıkmış mı? Çıkmış. Biz o kadar zengin bir ülke miyiz? Dışarıdan yüzde 6'yla borç alırken niye yüzde 1-2'yle... Yani şunu söylemeye çalışıyorum: Burada "Biz donör ülke olduk." demişsiniz ya, bir bölüm eksik kalmış, Amerika'ya da yardım yapıyoruz. "IMF'ye borç veriyoruz." diye, sıkça onu da söyleyip bakanlarımız hava atıyor, buraya yazın o zaman, biz Amerika'ya da kıyak geçecek kadar zengin bir ülke olduk o zaman, öyle demek lazım. Yani, kimin hazine kâğıdını alıyorsak onlara kıyak geçiyoruz. Artı, bunu niye şu anda söyledim? Önleminizi alın. Şu anda elimizde bulunan şeyler, yarın düştüğü zaman ne kadar zarar edeceğiz? Merkez Bankası rezervlerinde stokumuza bakalım, 75 milyar hazine kâğıdı varsa 2015 yılı başından itibaren faizler yükselmeye başladığı zaman ne kadar zarar edeceğimizin de bir hesabını yapalım. Yani çok basit, bunların şimdi ayrıntısını tartışmayalım ama bir konu olarak sizin gündeminize gelmesini istiyorum Sayın Bakanım. Sürekli olarak da bunun bir övünme şeyi olmaktan ziyade bize bir maliyeti olduğunun da farkında olarak bir optimum rezerv yönetimini koyalım. Sadece "Bizim şu kadar rezervimiz var, dışarıya karşı güçlüyüz." demekle olmaz, tam tersine, güçlü ülkelerin tuttuğu rezerv kendi gayrisafi yurt içi hasılalarına baktığımız zaman bizimkinin çok çok çok altında kalıyor. Mutlak miktar olarak da birçok ülkeninki bizimkinin altında kalıyor. Ancak ne olur? Kendi paranızla ilgili sıkıntınız olabilir veya yurt dışından gelecek bir şeyde finansal kırılganlığı düşürelim diyoruz ama bir taraftan güçlü ekonomi diyoruz, öbür taraftan da böyle, eğer korkarak tutuyorsak o ayrı konu. O zaman da onu bilelim, önlemini alalım diyorum.
Şimdi, burada başka şeyler var. Birkaç tane de bankalarla ilgili sorular sordum. Arkadaşlarım burada, BDDK Başkan Yardımcımıza da, SPK Başkanımıza da çok net sorular sordum, birer cümlelik cevaplar aldım. Kimisinde diyor ki: "Ticari sırdır, söyleyemeyiz." E, sizin söylediğinizi ben zaten söylüyorum orada, hangi banka ne olmuş, hangi bankadaki kredi ne kadar batmış, çarşaf çarşaf her yerde yazılıyor. Onlar nereden gidiyor? Soruşturma açtınız mı? Yani bize diyorsunuz "sır." Çok net soru sormuşum, SPK'ya giden kısmı var, arkadaşlarımız cevap vermiş bir kısmına ama diğer soruları görmezden gelmiş. Bana kalkmışlar, Kalkınma ve Yatırım Bankasının limitinin olmadığını, istediği gibi tahvil ihraç edebileceğini... Öbür sorduğum kısmı nerede, sizi ilgilendiren? Ziraat Bankası, Halk Bankası bunları niye alıyor? Yani ne kadar alıyor? Onların alma limiti yok mu? BDDK'ya onu sormuşum, orası yok, öbür tarafını yazmış arkadaşlar, "Şu sayılı kanun..." Ben de biliyorum, adamın nasıl tahvil ihraç edeceği ortada zaten. Biz diyoruz ki: Kamu bankaları niye bunlara kıyak geçip bunların tahvillerini bu kadar alıyor, 2-3 milyar birden? Ne yatırımı yapıyorsunuz? Yani Aktif Yatırım Bankasının hisselerini hangi talimatla, kim alıyor, hangi genel müdür, hangi talimatla alıyor diyorum, arkadaşlarımız teknik yazı yazıyor; onu ben de biliyorum. "Bir limit yok." diyor, SPK Başkanımız da yazmış. Tamam, kendiyle ilgili... "Gerisine ben karışmam." diyor. BDDK Başkanımız diyor ki: "Onların şeyleriyle ilgili bir şey yok, sınır yok." Peki, o zaman Ziraat Bankasının tutacağı şeyler, onun karşılığı... Eğer karşılık kararnamesini çıkarmasaydınız diye de yazmışım aleni olarak. Ocak 2004'te çıkarmasaydınız onun karşılığında Halk Bankası ile Ziraat Bankası ne kadar karşılık tutmak durumda kalacaktır diye de soruyorum, ama oralara cevap yok Sayın Bakan. Artı, size aleni buralarda birtakım kredilerle ilgili çok net sorular sormuşum, bunların da cevabı yok. Yani hele hele bir tanesi var ki evlere şenlik, tek cümle yani bir satır cevap var. Yani burada gerçekten arkadaşlarımız tamam, birtakım şeylere karışmak istemiyor olabilirler ama burada zaten net olarak sorular öyle yuvarlak falan değil Sayın Bakan, tek tek sormuşum. Yani bunlara lütfen arkadaşlarımız baksınlar. Ticari sırra giren şey ayrıdır, sorduğumuz teknik konularda limiti olan yerler var, olmayan yerler var. İşine gelene cevap veriyor, işine gelmeyene cevap vermiyor. Ayrıntısını ben sonra size aktarırım, şimdi çok zamanım olmadığı için söylemiyorum ama.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım, toparlıyorum müsaadenizle.
Yani burada o zaman bir boşluk var demektir Sayın Bakanım. Limit düzenlemesi yapılan tarihlere bakıyorum, 2010'da düzenleme yapmışız diyor arkadaşlarımız; hangi tarihte ihraç etmiştir diye bakıyorsunuz, hangi tarihte satın alınmıştır diye bakıyorsunuz, dolaylı bir kurtarma operasyonu gibi oluyor. Bunu orada yaparken güzel, tamam, yaptınız. Kimin bankası olduğunu herkes biliyor aktif. Yani kayıtlara geçmesinde sıkıntı yok, ben zaten basından bunları alıyorum, herkes yazıyor. Bir gruba kıyak geçiyorsunuz, sonra da öbür grubun bankasını batırmak için her şeyi yapıyorlar.
Sağ olun, yine teşekkür ediyorum. Siz söylemişsiniz yani hakikaten onun için de teşekkür etmemiz gerekiyor. Bankacılıkla ilgili düzenlemeleri hatırlatmışsınız ve doğru bir şekilde de bunları söylemişsiniz. Yani rantın dağıtımını, onları söyledikten sonra da o bankayla ilgili şeyin, bir bankanın aleyhinde yayın yapmanın kanuna aykırı olduğunu, bu gibi söylentileri dışarıdan birilerinin çıkardığını ve bu konularda açıklama yapma, el koyma yetkisinin BDDK'ya ait olduğunu, kimsenin yapmaması gerektiğini söylemişsiniz ama buna "Sayın Erdoğan dâhil" diyememişsiniz tabii, orasını beklemiyoruz Yani böyle bir şey olabilir mi? Aleni olarak bir suç varsa, bakın bir suç varsa, bir eksiklik varsa, rasyolarında bir şey varsa zaten yaparsınız.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Suç muymuş Mehmet?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, varsa onu zaten kanunen yaparsınız. Kalkıp da hedef göstermek doğrudan... Yani şimdi, mudilerin para çekmesine vesile olmak suç değil mi Sayın Bakanım? Kimin için olduğu önemli değil A bankası, B bankası. Bir taraftan ona onu yapacaksınız, bir taraftan da Çalık'ın bankasına kamu bankaları dolaylı kredi verecek, ben soru soracağım, siz "Efendim, sırdı." bilmem neydi. Nasıl olacak bu iş? Ben anlamıyorum yani. Aleni olarak şirketin adını yazmışım. Filanca şirketle ilgili verilen kredilerle ilgili anılan makamlara...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son kez, lütfen...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım, son cümlem.
...diyorum ki: Şu, şu, şeyle ilgili kâr yapmış; SPK Başkanı, niye katılmadın? Bir cevap gelmiyor. Yani bununla ilgili alacağı olan kurum olarak kamu niye gidip oradaki davete icabet etmemiştir diyorum, bu sorunun cevabı yok. Ha, bir tane sadece limitle ilgili cevap var. BDDK da aynısını söylüyor. Eğer devletin bir alacağı varsa siz hazineden, bu alacaklardan sorumlu, kamu bankalarının alacaklarından sorumlu bakan olarak bilmiyorum, sizin imzanızla geldiği için size söylüyorum, arkadaşlar hazırlamış ama üstünde de bana sevk eden sizsiniz soruyu size sorduğumuz için. Yani bunlarda biraz daha bizleri bilgilendirin. Biz bunları laf olsun diye sormuyoruz yani araştırmadan da sormuyoruz. Biz sır kısmını istemiyoruz ama bununla ilgili yapılan işlem var mı, ne oldu, bunlarla ilgili bir soruşturma... En azından o nezaketi gösterin, deyin ki: "Arkadaşlar, ayrıntısını söyleyemeyiz. Şu, şu konularda banka içerisinde teftiş kurulu araştırma açmıştır veya bu konuyla ilgili SPK araştırma açmıştır, soruşturma devam ediyor." deyin en azından nezaketen, o da yok.
Onun için, bu konularda biz biraz daha ayrıntılı cevap bekliyoruz. Diğerlerini tekrar konuşuruz ama bu rezerv yönetimini de, bankalarla ilgili yönetimi de konuşacağız. Asıl, Vakıbankla ilgili şeyi de soru kısmında soracağım ama burada belki tekrar tur gelir, gecenin bir saatinde unuturum.
Yani bu yasa tasarında böyle bir şekilde Vakıfbankın da buraya dâhil edilmesini -bankacılık sektörünün sorumluları da burada arkadaşlarımız- içinize sindirebiliyor musunuz, bu şekliyle doğru buluyor musunuz diye de size doğrudan bir soru yöneltmiş olayım, ayrıntısını konuşuruz.
Teşekkür ediyorum, hayırlı olmasını diliyorum.