KOMİSYON KONUŞMASI

YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli katılımcılar; 14'üncü madde basın dünyamızda basın kartlarının düzenlenmesiyle ilgili yetkiyi elinde tutacak heyetin oluşturulmasıyla ilgili madde, Basın Kartı Komisyonu bu; kime basın kartları verilecek, kime verilmeyecek, bu Komisyonu nasıl oluşturacağız, buna kararı kimler verecek maddesi. Genel değerlendirmelere bakıldığında, kamuoyuna yansıyan bilgilere de baktığımızda, burada 5 üyeyi İletişim Başkanının belirleyeceği yönünde bir fikir oluşuyor. Öncelikle, 5'inin değil, 8'inin İletişim Başkanlığı tarafından belirleneceğini uygulamadan gelen bir arkadaşınız olarak görebiliyorum burada; dolayısıyla, Basın Kartı Komisyonunun, Komisyonun üyelerinin tamamen İletişim Başkanlığı tarafından belirlenmesi gibi bir durum söz konusu. Şu anda bir Basın Kartı Komisyonu var, Basın Kartı Komisyonunun nasıl oluştuğuna dair Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmiş soru önergeleri var, bu soru önergelerine verilen yanıtlar var ve bu yanıtlarda ne kadar yanıltıcı bilgi olduğu da çok net. Yani, demişiz ki: "Bu Basın Kartı Komisyonu nasıl oluştu?" Bize yanıt verilmiş: "Yasaya, yönetmeliğe göre." Cumhurbaşkanı Yardımcısına sormuşuz, demişiz ki: "Bu, nasıl oluştu?" "En çok üyeye sahip kuruluşlar, onların temsilcileri çağrılarak." Kesinlikle doğru değil, yanıltıcı bir durum.

Şimdi, sondan başlayalım: "Başkan tarafından onaylandıktan sonra uygulanır." kısmının çıkarılmış olması sevindirici ama zaten böyle bir şey yoktu, böyle bir şey kabul edilemez. Yoktu ama yine de maddeden çıkarılmış olmasının bir olumluluk olduğunu ifade etmek isterim.

(g) bendi "İletişim fakültesi dekanları veya basın kartı sahibi gazeteciler arasından Başkanlıkça belirlenecek bir üye..." Bunun iki yanı var; birincisi, uygulama gösteriyor ki kesinlikle İletişim Başkanı tarafından belirlenecek bir üye gelecek buraya ama madde öyle bir hazırlanmış ki milletvekilleri eliyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi vasıtasıyla bir kumpas hazırlanıyor. Yani, iletişim fakültesi dekanları da zannedecekler ki -iletişim fakültesi dekanlarının da kendi aralarında oluşturdukları yönlendirici, eğitici, önemli bir birlik var; üniversiteler arası iletişim fakültelerinin oluşturduğu bir birliktir bu; gazeteciliğe, radyo televizyonculuğa, yeni medya alanına, devletin medya alanıyla ilgili sorumluluklarına önemli enformasyonlar yaparlar- onlardan oluşan ya da onların seçtiği -çünkü kendi aralarında dönem başkanlıkları da var- onlardan birisinin buraya seçilme ihtimalinin olduğu bir heyet. Buraya konan, tamamen, İletişim Başkanına, istediği bir basın kartı sahibini -bakın, gazeteci de değil- zaten basın kartını verdiği birisini Komisyona alma yetkisi vermiş olacak. Zaten bunun kullanılması için bir de oraya iletişim fakültesinin dekanlarını yazarak -ayıp etmişiz- hem yönlendiriyoruz hem de milletvekillerini yanıltıyoruz.

Ondan önceki "İşçi sendikası şeklinde faaliyet gösteren sendikalardan basın kartı sahibi üyesi en fazla sendika tarafından belirlenecek bir üye..." Bunun da kesinlikle böyle olmayacağını yani burada algılandığı gibi en fazla üyeye sahip sendikanın temsilcisinin gelmeyeceğini uygulamadan biliyoruz. Etti mi + 2 yani 5'in üzerine 2 daha koyduk; 7.

"Göreve bağlı..." kısmını zaten dâhil ediyoruz.

(d) bendinde "Basın-yayın meslek kuruluşlarının birleşerek oluşturdukları üst kurullar hariç olmak üzere, ulusal düzeyde yayın yapan..." Şimdi "ulusal düzeyde yayın yapan" diye yazdığınızda radyo televizyon örgütlenmesinin en yüksek üyeye sahip olan kuruluşunu doğrudan ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Böylece, radyo televizyon alanından daha önceki yıllarda temsilci istenerek Basın Kartı Komisyonunda temsil edilen 1 kişinin de engellenmesini sağlamış oluyorsunuz. Yani bu madde sanki radyo ve televizyon meslek örgütlerinin en fazla üyeye sahip olanından 1 temsilci gelecekmiş gibi gösterilmiş olmakla bir yanıltıcılığa sahip, tam da burayı engellemeye yönelik devamı var. O nasıl oluyor? "...ulusal düzeyde yayın yapan radyo ve/veya"yı da koyunca dolayısıyla çok rahatlıkla 5 tane ulusal düzeyde yayın yapan televizyonun temsilini "Buradan bana 1 üye gönder, ben onu Basın Kartı Komisyonuna alacağım ve Basın Kartı Komisyonuna koyacağım." diyerek şekillendirebiliyorsunuz. Tam bir tuzak, milletvekilleri eliyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle resmen bir tuzak ve kumpas. Etti mi... 8 mi oldu?

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - 8 oldu.

YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - 8 oldu.

Diğer maddeler de öyle yani maddenin yazılışı bir şeyi belirlemeye ve Basın Kartı Komisyonu oluşturmaya yönelik değil, tam tersine Türkiye'de itibarlı, herkesin adaletle güvenebileceği, başvurusunu yapabileceği ve basın mensuplarının, gazetecilik yapanların, yeni medya alanında internet gazetecilerinin, radyo televizyon alanında medya hizmet sağlayıcısı kuruluşlarda habercilik yapanların basın kartı almasını sağlayıcı bir güvene sahip olmayacak; tam tersine, son zamanlarda, Basın Kartları Komisyonuyla ilgili sorulan sorulara verilen samimiyetsiz yanıtlardan, yanıt vermemekten, uygulamalardan ve şuradaki tuzaklardan görüyoruz ki Basın Kartı Komisyonu, 1 kişi dahi olsa, farklı bir görüş belirtebilecek, farklı bir talebi Komisyonun gündemine getirebilecek her şeyi tamamen engellemeye yönelik bir durumdur. Hem teklifi sunan sayın milletvekillerine hem de Komisyonun dikkatine sunmak istedim Sayın Başkanım.

Teşekkür ederim.