TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Şimdi, Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun'un 49'uncu maddesine atıfta bulunuluyor burada, orada basın ahlak esaslarına aykırı davranışlarda bulunulması tarifi söz konusu. Basın İlan Kurumu tarafından uygulanan basın ahlak esaslarına aykırı davranışlar gazetecilerle ilgili değil, kurumlarla ilgili bir düzenlemedir. Yani Basın İlan Kurumunda, bu basın ahlak kurallarına aykırı davranıştan kaynaklı, Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun'da gazetecilere uygulanan bir yaptırım yoktur, basın kuruluşlarına uygulanan bir yaptırım söz konusudur. Burada gazetecilerle ilgili olmayan bir yaptırımı alıp diğer tarafta gazetecilere ya da basın mensuplarına uyguluyorsunuz. Bir defa, bu, tutarsızlık yani atıfta bulunduğunuz kanunun uygulanışı, gerekçesi bambaşka bir dünyayı ilgilendiriyor; diğer taraftan oraya gazetecileri bağlıyorsunuz. Bunun bu kanun teklifinde yer alması tuhaf.

İkincisi: Tabii, bunu takdir etmek kolay değil, bu kadar genel bir şeyi... "Basın ahlak kurallarına aykırı davrandınız." diye bir gazetecinin kartının rahatlıkla, keyfîlikle burada sadece Başkan tarafından da iptal edilmesi mümkün. Alpay Bey'in söylemi doğrudur, münhasıran Başkana tanınmış bir yetki de söz konusu burada.

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Niteliğini kaybettiği zaman Başkan yetkili.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Evet, münhasıran Başkana tanımlanmış bir yetki de söz konusu burada. Baştan itibaren, çok fazla da itiraz ettik bu konuyla ilgili, artık bunu söylemeyi de zül addediyorum kendime. Yani İletişim Başkanı bir gazetecinin kartını, kimliğini takdir edecek; veren değil, alan nasıl olacak? Bunu hukuk silsilesi içinde tarif etmek mümkün değil, tarif edilebilecek tek bir konu var, onu da şimdi burada söylemeyeyim; yargıya gitmiş, yargı kararını verir. Az önce söylenildi, İstanbul Sözleşmesi gibi tartışmalı bir tablo.

Ben bu maddenin çok rahatsız edici olduğunu söylüyorum. Maddeyi getiren arkadaşların, maddeyi çekerek yeniden düzenleme yapmalarını -Genel Kurulda başka bir şekilde- ona bakmalarını tavsiye ederim.

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Başkan, şu açıklamayı yaparsak arkadaşlara...

BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Buyurun Sayın Yıldız.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Feti Bey, sayıldı; bitireyim.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bizler bir konuşalım, ondan sonra açıklama yapın.

BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Evet, toptan cevap verelim.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Yıldız, açıklama yine yaparsınız ama buradaki madde çok açık, direkt İletişim Başkanına bu hakkı vermişsiniz. Diğeri, giriş kısmındaki o da tehlikeli, o da doğru değil; bizim kabul edebileceğimiz bir madde değil. Basın Komisyonunun aldığı kararı onama yetkisi verdiğiniz bir yere, Basın Komisyonunu bertaraf ederek doğrudan iptal yetkisi veriyorsunuz; bu, hukuk silsilesi içerisinde doğru bir duruş değil. Bana kalırsa, bana göre zaten ikisinin de kullandığı yetki doğru değil, o da ayrı bir konu da.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.