| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Göç ve Uyum Alt Komisyonunun hazırladığı Türkiye'de Düzensiz Göç ve Düzensiz Göçle Mücadele-Van Örneği Raporu'nun görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .06.2022 |
ATAY USLU (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi hürmetle selamlıyorum, değerli bürokrat arkadaşlara da hoş geldiniz diyorum.
Tabii, siz de ifade ettiniz, göç ve düzensiz göç birbirinden farklı konular. Biz de raporu hazırlarken bunu, bu farkı ortaya koymak istedik öncelikle. Rapor hazırlarken tabii ki ilgili bürokrat arkadaşlardan, başta Göç İdaresi Başkanlığı olmak üzere -Genel Müdürlük artık Başkanlık oldu- ve diğer kurumlardan bu konuda bilgiler aldık, daha sonra da Van sınırına gittik, Van sınırında yerinde incelemeler yaptık, hem oradaki güvenlik kuvvetlerimizden hem Van ili Valimizden bu konuda bilgiler aldık, daha sonra da Van Emniyetiyle, Van jandarmasıyla, Van'daki İl Göç İdaresi Müdürlüğüyle, Van'daki Geri Gönderme Merkezi Müdürüyle ve Geri Gönderme Merkezine de ziyaretler yaparak bu anlamda bir raporu hazırlamaya çalıştık.
Tabii, terminoloji gerçekten çok önemli. Ben göçle ilgili terminolojiyi şöyle ifade etmek istiyorum: Hiç futboldan anlamayan birisinin futbolla ilgili yorum yapması mümkün mü? Yaptığı zaman sonuçlar çok anlamsız olur. Yani korner ile autu karıştırmak bir tarafa, bakın, düzenli göç ile düzensiz göçü karıştırmak bence aut ile penaltıyı karıştırmak kadar vahim bir hatadır yani birbirinden çok farklı konulardır. İçinde "göç" kelimesinin geçmesi, "göçmen" kelimesinin geçmesi bunların aynı olduğu anlamına gelmez. Sayın Başkanımız da ifade etti, düzenli göçün farklı aşamaları var. Özellikle uluslararası koruma çok önemli. Uluslararası koruma yani sığınmacılık, mültecilik bir insan hakkı süreci, sığınma bir insan hakkı, bu konuda yapılacak ihlaller bir insan hakkı ihlali. Ama düzensiz göçte yapılması gereken davranışlar belli. Terminolojiyi karıştırmak, hem göç yönetim süreçlerinde hem de uluslararası koruma arayan vatandaşlarda ve yabancılarda büyük zararlar ortaya çıkarıyor.
Şimdi, çokça ifade edilen bir konu var "Sığınmacıları geri yollayacağız, bunları geri döndüreceğiz." gibi. Yani buradaki ayrımı iyi yapmak lazım. "Sığınmacıları geri yollayacağız." ifadesi ile "Düzensiz göçmenleri sınır dışı edeceğiz." ifadesi birbirinden çok farklı ifadelerdir arkadaşlar. Birincisi yani "Sığınmacıları geri yollayacağız." ifadesi bir insan hakkı ihlalidir. İkincisi ise "Düzensiz göçmenleri sınır dışı edeceğiz." demek, her egemen devletin yapması gereken bir davranıştır; hukuka uygun şekilde, kanunlara uygun şekilde yapılması gereken bir davranıştır. Düzensiz göçmenlerin geçişleri engellenir, eğer geçtilerse de kendi ülkelerine sınır dışı edilir ama sığınmacılar için bu mümkün değildir. Eğer sığınmacılar için bir dönüşten bahsedilecekse gönüllü, onurlu ve güvenli bir dönüşten bahsedilebilir yani güvenliğin sağlandığı noktalara dönüşlerinden bahsedilebilir. Bu yüzden, bu terminolojinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
CHP'nin ortaya koyduğu muhalefet şerhinde şöyle bir paradigma yanlışlığı olduğunu net olarak görebiliyoruz: Biz düzensiz göçü konuşurken baştan sona CHP'nin muhalefeti sığınmacılar üzerine. Yani düzensiz göçle ilgili hangi hareketler yapılacak, neler yapılmayacak; eyvallah, bunlarla ilgili politikalar üzerine konuşmalar yapılabilir. Mesela, aynı şekilde, orada, bu raporun sonuç bölümünde "Sığınmacılık üzerine tartışma olmaması, insani seviye ve hukukun üstünlüğüne inanma seviyesiyle eş değerdir." cümlemiz eleştirilmiş. "Sanki sığınmacılık tartışılmayacak bir konu mu?" gibi denilmiş.
Burada ifade etmek istediğimiz şu: Sığınmacılığın ve sığınma süreçlerinin kendisini tartışmak mümkün değil. Bu, bir insan hakkıdır; Avrupa İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde de vardır, Cenevre Sözleşmesi'nde de vardır. Evet, tamam, bu konuda politikaları tartışacağız. Yani sığınmacılar için uygulanacak hukuki yaklaşımı zehirlemek başka bir şey ama göçün uyum çalışmalarının planlı olmasını istemek başka bir şey. Göç ve uyum konusunda politikaların tartışılmasına "Evet." ama sığınmacının kendisinin tartışılmasına "Hayır." diyoruz. Çünkü sığınmacıyı tartışmak gayriinsani ve gayrihukukidir, hepimizin kabul etmesi gereken bir durumdur. Sayın Başkanımız da açıkladı, bir zorunluluk sonucunda, yaşam hakkının ihlali sonucunda ortada bir göç vardır. O yüzden, bence terminolojinin -kamuoyunda göç çokça tartışılıyor- doğru yere oturtulması gerektiğini düşünüyoruz.
Burada göç rakamları verilmiş durumda, yine birazdan belki bunun üzerinde tartışırız. Türkiye için düzensiz göç rakamları ortalama 50 binlerde giderken 2016 yılından sonra bu rakam artmış ve 2019'da 450 bin gibi çok yüksek bir rakama ulaşmış. Daha sonra, 2020'de 120 bin, 2021'de 160 bin, 2022 rakamlarını da buradaki bürokrat arkadaşlar, Sayın Bakan Yardımcımız da verir diye düşünüyorum ama en yüksek olduğu dönem 2019. 2019 sürecinde de Türkiye'nin düzensiz göçe karşı ciddi tedbirler aldığını da görüyoruz.
"Düzensiz göçmenler sınır dışı edilir." dedik. Tabii, bu süreçleri biz yerinde inceledik. Özellikle geri gönderme merkezlerinde insan haklarına saygılı, insan onuruna yakışır bir davranış içerisinde sınır dışı süreçlerinin gerçekleştirildiğini gördük. Tabii, düzensiz göçmenler yakalandıktan sonra bunlarla ilgili ayrımlar, mülakatlar yapılıyor "Gerçekten bu düzensiz mi, yoksa sığınma süreçlerine tabi mi olacak?" diye. Daha sonra da geri gönderme merkezlerine teslim ediliyor Göç İdaresinin yönetiminde. Göç İdaresinin yönetimindeki geri gönderme merkezlerinde... Biz Komisyon olarak geçen dönem farklı yerlere gitmiştik; Aydın'a gitmiştik mesela, bu sefer de Van'a gittik, Van'daki durumu gördük. Türkiye'de geri gönderme merkezlerinin kapasitelerinin artırıldığını tablolarda ve raporda görebiliriz arkadaşlar.
Bu konuda Türkiye'nin idari tedbirler aldığını gördük. Bir kere, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bir başkanlık hâline çevrildikten sonra, Düzensiz Göçle Mücadele ve Sınır Dışı İşleri Genel Müdürlüğü kuruluyor yalnızca bu işleri yürütmek üzere. Yine, Türkiye'nin Düzensiz Göç Strateji Belgesi ve Eylem Planı ortaya konuluyor. Yine, ulusal destekli gönüllü geri dönüş amacıyla bir mekanizma oluşturuluyor. Mekanizmanın içerisinde Dışişleri Bakanlığının, TİKA'nın, Kızılayın ve diğer sivil toplum kuruluşlarının olduğunu görüyoruz. Bir düzensiz göç ortak veri tabanının oluşturulduğunu yani düzensiz göçmenlere ait kimlik bilgilerinin, parmak izlerinin artık hemen alındığını, tekrar gelişlerinde mükerrer gelip gelmedikleri vesaire gibi konuların anında tespit edilebildiğini gördük. Yine, vize politikalarının yeniden gözden geçirildiğini, Afganistan ve Pakistan gibi düzensiz göçe kaynaklık eden ülkelere irtibat görevlilerinin, âdeta göç ataşelerinin görevlendirildiğini, düzensiz göç süreçlerinin ve sınır dışı süreçlerinin daha kolay yürütebilmesi için bunların yapıldığını gördük. Yine ikili bölgesel, uluslararası anlaşmalar ve uluslararası birliklerle yapılan iş birliklerini de bu tespitte, raporda görebilirsiniz.
Diğer bir konu, tabii, geri kabul anlaşması. Geri kabul anlaşmaları önemli, özellikle düzensiz göçe kaynaklık eden ülkelerle yapılması gereken geri kabul anlaşmaları. Çünkü geri kabul anlaşması olduğu zaman düzensiz göçmen yakalanıyor ve kendi ülkesine bu anlaşma gereği kolay bir şekilde gönderilebiliyor. Türkiye'nin de bu mekanizmayı kullandığını, sayıları artırmaya çalıştığını gördük.
Burada da kamuoyunda çokça konuşulan, yine literatür açısından, göç terimleri açısından bir kargaşanın olduğunu ifade etmek isteriz. Biz 18 Mart 2016'da Avrupa Birliğiyle bir mutabakat ortaya koyduk. Bu mutabakat bir geri kabul anlaşması değil arkadaşlar. Mutabakat, Hükûmet nezdinde karar verilmiş, karşılıklı olarak bir sonuç bildirgesine bağlanmış bir konu. Geri kabul anlaşmaları ise, tamam, Hükûmet nezdinde yapılıyor, Cumhurbaşkanımızın imzasıyla yapılıyor ama Meclise geldikten sonra bir uluslararası anlaşma noktasına dönüyor. Bu mutabakat Meclise de gelmedi, bir geri kabul anlaşması da değildir. Bunu karıştırmamak lazım. Mutabakatın içinde vize muafiyeti var, külfet paylaşımı var, yeniden yerleştirme konuları var ama asla bu 18 Mart mutabakatı bir geri kabul anlaşması değildir, bunu net olarak bilmek lazım ve kamuoyunun da bu terminolojiyi kullanırken dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Başka bir hata Avrupa'ya geçen tüm düzensiz göçmenleri geri alacağımız yani Avrupa Birliği'yle geri kabul anlaşmasını imzaladığımız yanlışı. Evet, bir imza attık ancak yürürlüğe girmedi. Üçüncü ülke vatandaşları için Avrupa Birliğiyle imzaladığımız geri kabul anlaşması yürürlüğe girmemiştir, yalnızca Avrupa Birliği vatandaşı ve Türk vatandaşları için yürürlüğe girmiştir. Yani Türk vatandaşlarını iade edebilirler, Avrupa'ya geçmiş üçüncü ülke vatandaşlarını bu anlaşma gereği bize Avrupa iade edemez çünkü bu anlaşma yürürlüğe girmemiş durumdadır, imzalanmış ama yürürlüğe girmemiştir. Bence bunu da karıştırmamak gerekir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, düzensiz göçe karşı ortaya koyduğumuz politikalar, tabii ki fiziki tedbirler de var, bunları yerinde gördük. Duvarların yapıldığını, devriye yollarının yapıldığını, aydınlatma sistemlerinin, algılayıcı sistemlerin, optik kulelerin yapıldığını, güvenlik kuvvetlerimizin hem teknik unsurlarla hem insani unsurlarla hem de İHA'larla bu süreci anında takip ettiklerini gördük. Son beş yılda 2 milyon 500 binden fazla düzensiz göçün sınırlarımızdan yasa dışı yollarla ülkemize girişinin engellendiğini öğrendik. Bakın, bu çok önemli bir ifadedir. Beş yılda 2 milyon 500 bin düzensiz göçmenin Türkiye'ye girişi engellenmiştir ortaya konan tedbirlerle. Türkiye'nin içerisinde de 1 milyondan fazla düzensiz göçmen yakalanmış, bunların yaklaşık 300 bini sınır dışı edilmiş, 600 bin civarındaki düzensiz göçmenin de Avrupa'ya geçtiği tespit edilmiştir. Şimdi, yakalanan sayılara, engellenen sayılara, geri iade edilen yani sınır dışı edilen göçmen sayılarına baktığımızda mücadelenin büyüklüğünü görürüz arkadaşlar.
Göç İdaresinin ben kuruluş aşamasında çalıştım. Hakikaten orada çok büyük bir emek var. Ben, bu emek için, bu mücadele için, düzensiz göçe karşı ortaya konulan mücadele için İçişleri Bakanlığımıza, Millî Savunma Bakanlığımıza, Göç İdaresi Başkanlığımıza, askerlerimize, güvenlik görevlilerimize, korucularımıza, polislerimize teşekkürlerimizi sunuyorum, şükranlarımızı sunuyorum.
Kaçakçılık... Tabii, göçmenler, düzensiz göçmenler tek başlarına yola çıkmıyorlar, göçmen kaçakçılarının organizasyonunda bu işler oluyor. Genel olarak, bireysel olarak yola çıkan çok tespit edilmemiş. Göçmen kaçakçılığına karşı da mücadele devam ediyor. Sayın Başkanımız da ifade etti, 2019'da göçmen kaçakçılığıyla ilgili suçların miktarı, cezası arttırılmış, bununla ilgili kuvvetli delil olması durumunda tutuklama nedenleri sayılmış. Bu konuda da Meclisin önemli adımlar attığını biliyoruz. Bu, tekrar üzerinde değerlendirilebilecek bir konu.
Değerli arkadaşlar, şimdi, yerinde yaptığımız şeylerde mülakatlarda 2 tane örnek olay ya da örnek konu dikkatimizi çekti. Bir tanesi şu: Türkiye'deki sığınma şartları ile sınırdan geçişler hakkında yalan ve yanlış bilgilerle umuda yolculuk hayali oluşturulmaya çalışıldığını gördük. Sosyal medya hesapları üzerinden çok sayıda düzensiz göçmenin Türkiye'ye doğru akın ettiğiyle ilgili zaman zaman videoların yayınlandığını duyduk. Bu videolar göçmen kaçakçılarının potansiyel müşteri bulmak için yayınladıkları videoların olduğu kamu görevlilerince bize ifade edildi çünkü bu görüntülerin bir kısmı çok eski görüntüler; çünkü bu görüntülerin bir kısmı Türkiye'de çekilmeyen görüntüler. Yani bizim de burada yapmamız gereken bu tür videolar yayınlandığında, bu videolar gerçekten yeni mi, bu videolar gerçekten Türkiye'de mi diye dikkatlice baktıktan sonra yorum yapmamız gerekiyor. Onun için, hani, sosyal medyada, internette yayınlanan her videonun gerçekliğini araştırmadan -özellikle biz siyasetçilerin- değerlendirmeye tabi tutmamız yanlıştır, âdeta göçmen kaçakçılarının organizasyonuna destek vermektir. Onun için, "Bunun üzerine yorum yapmayalım, bunun üzerine değerlendirme yapmayalım, kritik yapmayalım, eleştiri yapmayalım." Demiyorum, önce görüntünün doğruluğunu araştırmamız gerekiyor. Türkiye'de mi, yeni mi, ondan sonra bunun üzerine değerlendirmeler yapalım. Bu, güvenlik kuvvetlerimizin bizden özellikle istirhamıydı.
İkinci bir konu: İran'da çok sayıda düzensiz göçmen var, özellikle Afganistan ve Pakistan coğrafyasından gelen. Şimdi, İran görevlilerinin zaman zaman zor kullanmak suretiyle, bazen de -altını çizerek ifade etmek istiyorum- ülkemizin insan hakları hassasiyetini kullanarak sınırları geçmeye zorladıklarını, düzensiz göçmenleri sınırları geçmeye zorladıkları tespit ediliyor. "İnsan hakları hassasiyeti" derken neyi kastediyoruz? Bakın, yapılan mülakatlarda oradaki güvenlik görevlilerimizin ifadesi şu: İranlı yetkililer, düzensiz göçmenlere "Sınırı geçin, Türkiye güvenlik görevlileri size 'dur' deseler bile sınırı geçin çünkü Türk askeri göçmenlere asla kurşun sıkmaz, hele yanınızda çocuk ve kadın varsa. O yüzden, rahat bir şekilde, sallanarak geçin, gidin." diyormuş. "Türk askeri size kurşun sıkmaz." Türk askerinin, Türk devletinin göçmene bakışının, hassasiyetinin, insan hakları hassasiyetinin, kullanıldığını âdeta burada bize ifade ettiler.
Değerli arkadaşlar, diğer bir konu: Sınır hakikaten çok zor. Şimdi İran sınırımızın 560 kilometre, Irak sınırımız 380 kilometre, Suriye 900 kilometre; o coğrafyada 1.800 kilometrelik sınırımız var; 2.800-3.000 kilometre kara sınırımız var, 7.000 kilometre deniz sınırımız var. Hakikaten bu anlamda sınırlarımız çok geniş.
Şimdi, Van'da yaptığımız çalışmada sınıra kadar gittik, sıfır noktasına kadar gittik; oradaki sınır taşlarını gördük, kuleleri gördük, duvarları gördük, duvar çalışmalarını gördük. Kasım ayında gitmemize rağmen biz oraya 4x4 araçlarla çıkamadık arkadaşlar. Düşünün, aralık ve ocak ayını, 3-5 metreye kadar kar oluyor. O kulelerde askerlerimizin kış boyu nöbet tuttuğunu öğrendik ve gördük. Çok zor koşullardı. Hakikaten hem fiziki tedbirler anlamında orada fiziki tedbirler alınıyor hem de güvenlik kuvvetlerimiz orada kahramanca sınırlarımızı koruyorlar; o zor koşullarda gece ve gündüz sınırlarımızı koruyorlar. Bu sınırları fiziki, insani ve teknolojik tedbirlerle korumanın yalnızca düzensiz göçmenlere değil, aynı zamanda kaçakçılara, aynı zamanda teröristlere karşı ciddi bir bariyer olduğunu yerinde gördük. Diğer kaçakçılar, uyuşturucu ticareti yapanlar, işte farklı, sigara kaçakçılığı yapanlar veya terör geçişleri açısından da bu alınan tedbirlerin ciddi bariyerler oluşturduğunu gördük.
Ben zaman zaman sınırlarla ilgili kamuoyunda açıklamalar yapıldığını biliyorum, görüyorum. Değerli arkadaşlarıma, bu açıklamaları yapan arkadaşlara biz de Komisyon olarak mihmandarlık yapalım, gerekirse yardımcı olalım ama o sınırın görülmesi gerekiyor. O sınır görülmeden İstanbul'dan, Ankara'dan, buradan açıklama yapmamız, arkadaşlar, bence güvenlik kuvvetlerimizin, Mehmetçik'imizin emeğine bir saygısızlıktır; hakikaten insanüstü bir performans sergileniyor orada. Sınırlarımızda güvenlik kuvvetlerimizin o zor koşullarda her türlü tedbiri aldığını görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, yine Van'da, işte, bu konuda Emniyetin içerisinde Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Şube Müdürlüğü Başkanlığı kurulduğunu, yine Van'da Van Gölü üzerinden geçişleri engellemek için Sahil Güvenlik Komutanlığının Van Gölü'ne, Van denizine getirildiğini gördük. Kurubaş Geri Gönderme Merkezini ziyaret ettik. Oradaki hizmetlerin, sağlık hizmetlerinin verildiğini, beslenme hizmetlerinin verildiğini, psikolojik ve sosyal konularda desteklerin olduğunu, sanatsal faaliyetlerin, kültürel faaliyetlerin yapıldığını gördük. Şunu söyleyeyim: Geri gönderme merkezlerindeki hem merkezlerimizin standartlarının hem işletme standartlarının insan haklarına uygun olduğunu, bu standartların uygunluğunun farklı kurumlarca da zaman zaman denetlendiğini gördük, bunun için de arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Sonuç olarak, raporumuzun son bölümünde şunları ifade etmek isteriz: Evet, birincisi: Tabii ki fiziki önlemler devam etmelidir, sınırlarda illegal geçişleri, düzensiz göçmenlerin geçişini engellemeye yönelik çalışmalar devam etmelidir; duvarların yapılması, teknolojik sistemlerin konulması konusunda kararlılık devam etmelidir.
İkincisi: Türk Ceza Kanunu'nda düzensiz göçle mücadele etmek için cezaların arttırıldığını gördük. Belki bu konu yeniden değerlendirilebilir.
Üçüncüsü de: Sosyal medya üzerinden göçmen kaçakçılarının oluşturmaya çalıştığı algı operasyonları engellenmeli, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı konusunda doğru bilinen yanlışlar kamuoyuna anlatılmalı, bu konuda farklı platformlarda mücadeleler verilmelidir.
Diğer bir konu: Geri kabul anlaşmaları kaynak ülkelerle imzalanmaya devam edilmelidir. Kaynak ülkelerdeki düzensiz göçü tetikleyen unsurların bertarafı için insani yardım ve projelere devam edilmelidir. Bütün göçlerin -ister düzensiz olsun, isterseniz uluslararası koruma anlamında olsun-aslında birinci çözümü, kaynak ülkedeki sorunların çözülmesi. Kaynak ülkedeki sorunları çözersek göçleri engelleriz. Düzensiz göç konusunda da düzensiz göçe kaynaklık eden ülkelerde daha çok insani yardımlar yapılmalı, farklı projeler devreye alınmalı, bu konuda Türkiye'nin yaptığı, ortaya koyduğu inisiyatifler daha da güçlenerek devam etmelidir.
Diğer bir konu: Göç terminolojisi -bunun tekrar, tekrar altını çizerek ifade etmek istiyorum- konusunda basın ve özellikle siyaset mutlaka bilgilendirilmelidir. "Göç, düzensiz göç, göçmen, düzensiz göçmen, sığınmacı, mülteci, ikamet sahibi yabancı, insan ticareti, göçmen kaçakçılığı, kaçak göçmen" gibi kavramlar -parantez içinde veya tırnak içinde söylemek istiyorum, kaçak göçmen olmaz- karıştırılmamalıdır. Bu kavramların karıştırılması, arkadaşlar, göç yönetimini zorlaştırmaktadır. Bu kavramları bilinçli olarak karıştıranlar da nefret dilini benimseyen, bu konuyu istismar etmek isteyen siyasetçilerdir. Bizim Komisyon olarak buna fırsat vermememiz gerekiyor.
Son cümlemiz şöyle: Değerli arkadaşlarım, düzensiz göç her ne kadar güvenlikle ilgili bir konu olsa da her göçte olduğu gibi bu göçün de bir insani boyutu bulunmaktadır. Düzensiz göçmenler "umut yolcusu" olarak nitelendirilir genel olarak. Düzensiz göç hareketi kendi içerisinde bir insani dramı barındırır, her düzensiz göç hareketi kendi içinde bir insani dramı barındırır çünkü bu göçler de düzensiz göçler de açlıktan, kıtlıklardan veya ekonomik sorunlarla ortaya çıkmıştır ve bu insanların birçoğu istemeyerek de olsa ülkelerini terk etmişlerdir. Dolayısıyla, göç sadece bir güvenlik problemi olarak görülmemelidir. Göçün insanlık tarihiyle başlayan bir sosyal olgu olduğu kabul edilmelidir. Konu insan hakları çerçevesinde değerlendirilmelidir. Kaynak ülkelerde kalıcı çözümler üretmek için uluslararası inisiyatifler harekete geçirilmelidir diyorum.
Başkanım, bu noktada söyleyeceklerim bu kadar. Bu raporun hazırlanmasında emeği geçen hem Komisyon üyesi arkadaşlarıma hem bürokrat arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.