| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/4487) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .06.2022 |
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Şimdi, efendim, ben Payas'ta yaşıyorum. Yani Hatay'ın, İskenderun'un sanayi bölgesinin içerisindeyim. Sanayinin ilk kurulduğu beldedir Payas, İskenderun Demir Çelik Fabrikalarının olduğu bir bölge. Çok yakın zamanda Hatay'ın Payas ilçesinde OYAK Sentetik Karbon Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin kuracağı karbon siyahı üretim tesisi, stratejik yatırım olarak duyuruldu yani endüstriyel bölge olarak da ilan edildi. Payas'ın 42 bin nüfusu var, inanılmaz bir sanayi yoğunluğu var. Hiçbir denetim, hiçbir planlama söz konusu değil. Vahşi bir sanayi planlaması söz konusu ve burada 42 bin nüfusun... Şimdi her eve gelin, her evde bir kanser hastası var, her evde. Kendi ailemden 7 kanser hastasına sahibim; dayım, teyzem, kız kardeşim, halam, amcam, amca oğlum... Sebebini söyleyeceğim. Karbon siyahı fabrikasının endüstriyel bölge olarak ilan edilip karbon siyahı fabrikasının kurulacağı yer, bir ağaçlandırma alanıydı, sanayi ile ilçe ikamet alanının arasında bir ağaçlandırma alanı. Büyükşehir Meclisinin reddine rağmen Bakanlık onayıyla ağaçlandırma alanına imar değişikliği yapıldı. Karbon siyahı fabrikası kurulacak yerle -bende videosu var, hepsini size gönderebilirim ama sizi davet ediyorum- mesafemiz ne kadar biliyor musunuz? Fabrikanın kurulacağı bu sınır ile ilk ikamet alanı, bu kapı kadar, 10 metre; 11'inci metre varsa ben her şeye razıyım. 10 metre ilerisine karbon siyahı fabrikası kurulacak, ikamet alanlarının ortasına. Her yer depolama alanı, cüruf alanları; hiçbir denetim yok. Her gün valiliğe yazdığım, Çevre İl Müdürlüğüne yazdığım yazıda... Artık fabrikaların bacalarından değil, kenarlarından, çürümüş beton alanlarından, pencerelerinden hava kirliliği çıkıyor; videosu var, size gösterebilirim. Bu yetmiyormuş gibi orada deniz alanları dolduruluyor. Deniz alanlarına lojistik imkânları sağlayabilmek için, arkadaşım biraz önce söyledi, lojistik açısı da önemli. Doğru, her şeye rağmen olmamalı. İnsan sağlığını, çevre sağlığını korumak da önemli. Her şeye rağmen yapamazsınız bunu, biz orada ölüyoruz. Bütün bunlara rağmen deniz alanlarını dolduruyorsunuz. 700 dönüm civarında deniz dolgusu yapıldı. Adres hep aynı, Tosyalı, hep adres aynı, orada da öyle. Deniz alanlarını doldurduk yetmedi, orada 5.500 hektar ormanımız yandı. Biraz önce bize de aynı şekilde iktidar tarafından gelen yorumlar öyle oldu "Ormanımız yandı." diye veryansın ettik "Gelin, bakın şu kadar ağaç diktik." dediler. Bir ağacı -biraz önce arkadaşım söyledi, tekrar etmeyeceğim Bedri ağabeyle, Murat kardeşimin ifade ettiklerini, benim de notlarımda vardı ama tekrara değinmeyeceğim- orman zannediyorsunuz. Bu arada, şuradaki, bakın bir orman alanını hemen Tosyalı'nın demir çelik fabrikasının denizi doldurduğu alanın arkasına bir depolama alanına izin veriyorsunuz. Yanan orman alanlarına dediler ki: "Burası ağaç, bitki yetişme erkini kaybetmiştir." Yani ağaç yetişmiyor ya da ağaç üreme alanı değildir. Şu resme bir bakın, burası yemyeşil bir orman "Orman vasfını kaybetmiştir." diye Bakanlık onayıyla burayı depolama alanı yaptınız, 1.080 dönüm. İlk önce 130 dönümünü Sayın Tosyalı'ya tahsis ettiniz, Bakanlık onayıyla. Burası orman, gelmenizi istiyorum, sizin canlı görmenizi istiyorum. Burası orman, 1080 dönümlük bir arazi; 130 dönümünü şimdi ettiniz, geri kalanları da devam edecek. Bu çevre katliamı bitmiyor, 766 alanda maden arama ruhsatı çıkardınız. Bunun 9'u Hatay ilinde, 2 tanesi de benim Arsuz bölgemde. 1.820 hektar maden arama yapıyorsunuz, inanılmaz bir durumda denize kadar iniyor alanlar.
Höyük, bölgenin adı Höyük; kültürel sit alanı, doğal yaşamı koruma alanı, su kaynaklarının gözü, tarihi sit alanı, turizm bölgesi; bu alanda, 1.820 hektarda maden aramaya izin veriyorsunuz. Şu anda ÇED konusuna gelince yine Erzin'de DOĞAKA'nın, valiliğin ve belediyenin ortak yaptığı cidden Akdeniz'de hiç olmayan bir plaj var; Burnaz Plajı, daha yeni yaptınız. Burnaz Plajı'nın dibine polipropilen yani plastik fabrikası kurulmasına izin veriyorsunuz. ÇED olumlu gelmiş. Kime sormuşuz, kime sormuşuz?
Şimdi de şunun önü açılıyor: Bu plansız, dengesiz, her şeye rağmen sanayi... Neden bunu yaparken lojistik köyümüzün projesini gerçekleştirmiyorsunuz? Neden bunu yaparken Dörtyol-Hassa Tüneli'nin, Amanos Tüneli'nin açılmasını gerçekleştirmiyorsunuz da bu bölgelerdeki ormanlara, denize, havaya, suya ve insana kıyıyorsunuz? Amanos Tüneli'ni açın. 1.377 dönüm orada alan var, endüstriyel bölge yapacağınız tesisleri orada yapın ve benzeri planlamalarınızı burada yapın. Neden gelip kalbimizin ortasına karbon siyahı fabrikası kuruyorsunuz? Hiçbir denetim yok. Ben hava kirliliğini sordum. Benim evim demir çelik fabrikasına 1,5 kilometre; annem orada yaşıyor, hasta. Bu yaşadığımız yerin balkonuna sizi davet ediyorum. Süpüreceğim, yıkayacağım, on dakika sonra ayak yalın bastıracağım. Ne kadar kurum olduğunu göreceksiniz. Mezarlık bizim dağımızın altında. Mezarlıkta her hafta ben yarım kova kurum, maden parçacıkları, demir parçacıkları süpürüyorum. Bunlar insanların vücuduna gidiyor. Her şeye rağmen olmaz. Benim bölgem sanayi bölgesi, Türkiye'ye çok ciddi katkıları var. Her yerde, her şeye rağmen olmaz. Bütüncül planlamalarınız yok. Planlamanız olmadığı gibi denetiminiz yok. Hava kirliliği için soruyorum "Normal değerlerde." deniyor ama özel araştırma şirketleri gri alan olarak ilan ediyor. Ben bu hava kirliliğini kendim çekiyorum, arabamdan görüyorum. Bir gün arabanızı park edin, ertesi günü bir parmak siyah kurumla karşılaşacaksınız. Bütün bunlara rağmen siz orada endüstriyel bölgeye "Olur." dediniz hem de orman alanını yok ederek, ağaçlandırma alanını.
Bütün bu söylediklerimi özetliyorum. Lütfen sizi Hatay'a, bölgeme, Arsuz'a, Erzin'e, İskenderun'a, Payas'a davet ediyorum. Vicdanınız yeterse, gelin ve orada bir bakın neye izin vermişsiniz, neye olur vermişsiniz, nelere sebebiyet vermişsiniz? Lütfen gelin, sizi davet ediyorum, görmeden yapmayın.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Değerli Vekilim, Türkiye'nin her tarafına gelmeye aklımız da vicdanımız da yeter, merak etmeyin.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Lütfen şu resme bakın, burada yemyeşil bir şey görüyorsunuz değil mi? Depolama alanı, orman vasfını kaybetmiş.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Demin de aynı resmi görmüştük, toparlarsanız memnun olurum.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Bütün bunlar içerisinde şunu söylüyorum: Evet, burada konuşulanlar güzel. Aynı zamanda bir sanayici evladıyım, sanayicilerin şu anda çektiklerini biliyorum, hiç söylemeye gerek yok. Ülkenin malumu yokluk, açlık, enflasyon, ekonomik kriz, dolarda gelinen kısım, öngörüsüzlük, plansızlık, dengesizlik ve bir inat; bir inat uğruna bunları yaşıyoruz. Bugün de bu ülkenin bütün değerlerini kaybettik, kalanlara bari sahip çıkalım. Elinizi vicdanınıza koyun, yaşam hakkımızı elimizden almayın, biz artık orada nefes alamıyoruz.
Teşekkür ederim.