| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .06.2022 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle teşekkür etmek isterim size, biraz önceki ek madde ihdası konusundaki tavrınız; evet, apaçık İç Tüzük'e aykırı olsa da burada çoğu zaman açıkça aykırılıklar karşısında olumlu oy kullanıldığını görmekteyiz, bu bakımdan önemliydi. Bu vesileyle şu temennimi belirtmek istiyorum: Hani biz "Şuna aykırıdır." diyoruz, "Anayasa'nın şu maddesine aykırıdır." diyoruz. Siz hâliyle, haklı olarak oyluyorsunuz ama "evet" diyenler hiçbir biçimde, bir cümleyle de olsa "Evet, siz aykırı diyorsunuz ama aykırı değildir." demiyor. Dolayısıyla biz katkıda bulunmak amacıyla burada çaba gösteriyoruz ancak hani ne kadar çaba gösterirsek gösterelim "Çoğunluk bizde" biçiminde bir anlayışla oylanıyor; bu tavrı diliyorum, temenni ediyorum ki biraz değiştirebiliriz.
Şimdi, bu maddeyle ilgili olarak haklı saptamalar yapıldı. Gerekçeyi tekrar ben de okudum ama tıpkı birçok madde gerekçesinde olduğu gibi, madde yinelemesi biçiminde bir yazım tarzı, gerekçe değil bunlar. Burada şunu özellikle belirtmek gerekir: Evet, 2017 Anayasa değişikliğinde madde 101'den itibaren yürütme yeniden yapılandırıldı, köklü değişiklikler yapıldı ama 2017 değişikliğinde genel esaslara dokunulmadı, dokunulamadı, hak ve özgürlüklere dokunulmadı, dokunulamadı. Şimdi burada şu anlaşılabilir: "Biz parti başkanlığı yoluyla, devlet başkanlığı ve yürütmeye elden geldiğince uyumlu bir düzenleme yapmak istiyoruz, o nedenle bütün yetkileri bu tek kişinin uhdesinde toplanılabileceği biçimde, elden geldiğince, bir düzenleme yapıyoruz." anlayışı, yaklaşımı, kaygısı öne çıkabilir fakat bunu yaparken esasen hangi özgürlük alanına ilişkin olduğunu dikkate almak gerekir çünkü bu, Cumhurbaşkanlığı bile, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bile basın özgürlüğünü düzenleyemiyor; açıkça, madde 104/17 bunu yasaklamış bulunuyor. Şimdi, basın özgürlüğünü düzenleyemiyor ama sizin bu koyduğunuz kurallarla Basın İlan Kurumunun genişletilmesi, görev yetkilerinin arttırılması, İletişim Başkanlığına keyfîliğe varan takdir yetkilerinin tanınması, aslında doğrudan dokunulamayan basın özgürlüğü alanına bu şekilde bir dokunma söz konusu ve hâliyle Anayasa'ya aykırılık teşkil ediyor. Doğru, Cumhurbaşkanının yetkileri artmış bulunuyor fakat Cumhurbaşkanının yetkileri hak ve özgürlükler güvencesini öğütebilecek derecede artmış değildir. Burada, bu Basın Kanunu ve internet özgürlüğüne ilişkin düzenlemelerde gördüğümüz, ne yazık ki dolaylı bir biçimde kurumsal yolla bunun, bu özgürlüklerin özüne dokunulması söz konusu. Özellikle, altmış yıllık bir Kurumun bu şekilde bir yeniden düzenlemeye tabi tutulması anlaşılır gibi değildir. Tıpkı biraz önce belirttiğim gibi, savcılıklardan, cumhuriyet savcılıklarından alıp sarayın gölgesinde yeni bir birimin oluşturulmaya çalışılmasıyla aslında Basın İlan Kurumunun tarihsel kimliğine de bir tür yazık ediliyor.
Teşekkür ederim.