İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın üyeler, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Keşke, tabii, 10'uncu maddede verseydiniz... Ama 10'uncu madde üzerinde konuşmamı istiyorsunuz.

Evet, 10 ve 11'inci madde birbiriyle bağlantılı Sayın Başkan, değerli üyeler; 10'uncu madde basın kartı, basın kartının verilmesi, bu konunun kanun tarafından düzenlenmesi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi tarafından düzenlenmesi konusu aslında Anayasa Mahkemesi önünde olan bir süreçtir. Geçen hafta genel bölümde tartıştığımız üzere keşke Anayasa'ya aykırılık, ciddi Anayasa'ya aykırılık iddiaları dikkate alınarak bunlar yazılsaydı. Bu bakımdan bu yazım tarzıyla aslında basın kartı sorunu esasen 2017 Anayasa kurgusunun bir tür medya ayağının da tamamlanması amacına yöneliktir. Çünkü 2017 Anayasa kurgusu sonrasında Anayasa'da tarafsızlığı öngörülen Cumhurbaşkanının parti genel başkanlığına gelmesiyle parti, kişi ve devlet birleşmesi ortaya çıktı uygulamada ve bunu da en tipik biçimde temsil eden makam İletişim Başkanlığı olmuştur. Bu itibarla burada böyle bir düzenleme yerine iki şey düşünebilirdi: Bir, önerildiği üzere meslek örgütleri. Meslek örgütlerine güvenmemiz gerekir. Hayır, bu olmaz ise bağımsız nitelikte, özerk ve uzman nitelikte bir kuruluş tarafından bu yetkinin kullanılması. Bu durum karşısında basının daha da ikiye ayrılacağı, saraydan yana olanlar ve olmayanlar biçiminde bir ayrıma tabi tutulma riski çok açıktır. Bu maddeyi bu şekilde sayın üyelerin söz almadan otomatik olarak reddetmiş olmaları gerçekten hani Anayasa Mahkemesi önüne gitme dışında bir seçenek bırakmamış olması açısından da son derece de üzücüdür. 11'inci madde de bunun devamı niteliğinde bir maddedir.

Teşekkür ederim.