KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, kurumun değerli yöneticileri; tabii Halkbank, Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası, Emlak Bankası bir defa her şeyden önce devlet bankaları, özellikle, olumsuz dönemlerde esnafın, çiftçinin yanında olan bankalarımız. Bu faaliyetleri açısıyla da Halkbank vazgeçemeyeceğimiz, kesinlikle bugünkü mevcudundan da daha ileriye gitmesi için bizim destekleyeceğimiz bir banka. Türkiye'de 4'üncü banka büyüklüğüne ulaşmış, bununla da tabii ki gurur duyarız.

Tabii, asıl mesele buradaki oranlar. Mesela, ilk büyük 100 kredide yüzde 40 esnafa kredi verdiğiniz rakamlar var bizde. İlk 100'de yüzde 40 var, demek ki yüzde 60'ını daha çok esnafa veyahut küçük KOBİ'lere verdiğinizin sonucunu çıkarıyorum ben. Zaten Halkbankasının varlık sebebi de o, daha çok esnafı ve zanaatkârı desteklemek.

Şimdi, özellikle bu pandemi sürecinde, bugün bankaların içinde bulunduğu duruma da baktığınız zaman emtiaların tamamı nakit dönüyor yani bugün emtia almak için tümüyle nakit üzerinden çalışmaya çalışılıyor. Bugün KOBİ'lerin üretim yapabilmesi için bu ürünü alacak, işleyecek, çevirecek ve ondan sonra da satacak muhakkak belli kredilere ihtiyacı var. Bugün tam da bu konuda size ciddi oranda ihtiyaç var. Bu manada, şu an faiz oranları son durum olarak nedir? Esnafa verdiğiniz, KOBİ'lere verdiğiniz, tüketici kredilerimiz, yine BCH kredilerimizdeki oranlar nedir? Son dönemde kredi kullanmakta belli zorlukların olduğunu duyuyoruz. Şu an kredi kullanımında herhangi bir zorluğumuz yani taleplere göre zorluğumuz var mı?

Yine, paralel olarak bankanın yönetim kurulu üyelerinin kaç lira aldığıyla şahsen biz ilgilenmiyoruz yani bugün bankacılık sektörünün içerisinde bulunduğu durum itibarıyla bakıldığı zaman -bunların harcamalarıdır, mazotudur, benzinidir- bu büyüklük dikkate alındığında ihmal edilecek kadar düşüktür ama bankanın verimliliği açısından bakmak lazım. İkincisi de mümkün olduğunca banka yönetimlerinin meslekten gelmesi, mesleğin içinden gelmesi her zaman bizim öncelediğimiz konulardır. Yoksa tabii farklı mesleklerinde çok iyi olsalar bile sektörün içinden gelmediği zaman bankaya çok fazla bir katkı sağlayacağını ben düşünmüyorum çünkü zaten bu manada şeyin de önerisi var, diyor ki: "Yönetim kurulu üyelerinde bir performans değerlendirmesi yapın." Kim diyor? Sayıştay diyor yani demek ki bu tür atamaların, bu tür üyelerin performansıyla ilgili de bir sorun olduğunu -zaten Sayıştay bunun altını çiziyor- bir performans değerlendirmesi yapın diyor. Mesleğin içinden geldiği takdirde bunlarla ilgili herhangi bir sorun da yaşanmayacağını zaten biliyoruz.

Buna paralel olarak, bugün Türkiye'nin CDS puanı 820. Her 100 baz puanın ortalama yüzde 1 faize tesirinin olduğunu ifade ediyorlar. Bu manada, siz uluslararası arenadan da muhakkak krediler buluyorsunuz. Uluslararası arenadan son borçlandığınız faiz oranı nedir? Bu, kurumu ne oranda etkiliyor? Tabii, yüksek oranda borçlandığınız zaman otomatikman bu elde ettiğiniz rakamları da -kullandırdığınız- esnafa, zanaatkâra doğal olarak yansıtıyorsunuz.

Yine, kadın girişimcilerden bahsettiniz. Mesela, kaç kadın girişimciyi destekledik? Bunun minimum ve maksimum sınırları nedir? Bunlarda genel manada hangi kriterleri arıyorsunuz? Yani geniş perspektifli soruyorum, bunlara yazılı cevap da verebilirsiniz Sayın Genel Müdürüm. Bankayı tanımak açısından söylüyoruz bunu.

Son dönemde Hükûmetin aldığı kararlar var. İşte, belli rakamın altındaki kredilerdeki ödeme vadelerini geriye çektiniz. Hâlbuki bugün insanlar zaten ödemede ciddi oranda zorluk yaşıyorlar yani bir krediden öbürüne aktararak yaşamlarını ancak devam ettirebiliyorlar. Bugün bankaların büyüklükleri, şirketlerin büyüklükleri arttı ama maalesef dar gelirlilerin, ücretlilerin piyasadaki, ekonomideki, toplam bütçedeki değerleri maalesef düştü. Yani sizin sabit bir şeyi yüzde 20'den 40'a çıkarmanız şeyi değiştirmiyor. Tabii, bu, hükûmet politikası, banka olarak sizin yapabileceğiniz bir şey yok ama bankacılık açısından nasıl bir etkisi oldu? Yani yüzde 20 minimum ödeme yüzde 40'a çıktı, bu bana göre herhâlde ödemelerde ciddi problemler yaşatacak, herhâlde takibe uğrayan tüketici kredi sayısı da artacaktır diye düşünüyorum.

Tabii, banka, adı üstünde, devlet bankası. Devlet başka bir şeydir, iktidar başka bir şeydir. Tabii, bugün, devlet bankası olması itibarıyla iktidarın muhakkak tesiri vardır ama siz, müşteriler konusunda insanların siyasetiyle ilgilenemezsiniz, reklam konusunda da siyasetiyle ilgilenemezsiniz. Dolayısıyla pazara bakmanız lazım yani pazardaki büyüklüklere göre reklam bütçenizin de bu çerçevede olması lazım. Bugün herhangi bir tüccar, tacir, kapısından içeriye giren bir insanın şemailine bakmaz yani hangi görüşte olduğuna da bakmaz, dolayısıyla o an onun şartlarını sağlayıp sağlamadığına bakar. Bu manada, bu reklam bütçeniz dâhil bununla ilgili nasıl bir çalışma yapıyorsunuz? Nasıl bütçe ayırıyorsunuz?

Tabii, Halkbankın üzerinde küresel güçlerin belli yaptırımları var. Son durum nedir? Bu davalarla ilgili de bir bilgi verirseniz memnun oluruz. Burada yeri gelmişken söyleyelim, biz bu konuda Halkbankın sonuna kadar yanındayız. Ümit ediyoruz ki bunun bir siyasi dava olduğunu, bankanın bu işlerle çok da fazla irtibatının olmadığını... Bu konuyla ilgili davalardaki son durum nedir? Ne aşamadayız? Bununla ilgili de bilgi verirseniz memnun oluruz. Çünkü netice itibarıyla bu, sizin üzerinizdeki bir sopa gibi, uluslararası arenada hem kredi bulmada hem kredi oluşturmada muhakkak belli sorunlar yaşamanıza sebep olacaktır. Belki borçlanırken, borçlanacağınız rakamlar konusunda bile sizi etkileyecektir.

Yine, buna paralel, bankanın birinci görevi, bir defa özellikle devlet bankası olması itibarıyla, piyasayı rahatlatmak, piyasaya belli kredileri sağlaması. Son dönemde bununla ilgili esnafa sağladığınız, KOBİ'lere sağladığınız kredilerin adedi ve miktarı konusunda bilgi verebilir misiniz? Biz bankanın kârlılığından daha çok, zemine ne kadar yayıldığıyla ilgileniyoruz. Yani kaç tane KOBİ'ye ulaştık? Mesela, bu "melek yatırımcı" gibi, yeni buluşları olan gençlerimiz var; bunlarla ilgili bankanın oluşturduğu bir kredi var mı? Usta-çırak ilişkileri içerisinde bu iş götürülüyor Türkiye'de, daha doğrusu götürülmeye çalışılıyor, şu an maalesef memlekette sanatkâr sayısı her geçen gün aşağı doğru iniyor. Bu manada belki bankanın bir desteği olur diye düşünüyoruz. Bu konuyla ilgili bir biriminiz var mı? Bir çalışmanız var mı? "Bir fikrim var, şunu üretmek istiyorum." Mesela bankanın böyle bir birimi olursa en azından fonksiyonları açısından çok ciddi katkılar sağlayacağını ben düşünüyorum.

Şimdi, yine Sayıştayın tespitlerinden bir şeyler sormak istiyorum: Kurumsal performans gelişimine katkı sağlayacak yıllık uygulama programları oluşturmanızı öneriyor size. Bununla ilgili programlarınız var mı? Ne aşamada? Mesela personelin tamamı farklı zamanlarda bu performans testinden geçiyormuş. Şu ana kadar kaç personeliniz bu performans testinden geçti?

Mali verileri olumsuz ve sorunlu müşterilere kredi vermemenizi öneriyor. Bunlar, yani buradaki mevzuatların tamamı bankacılığın temel felsefesi yani hangi gerekçelerle bu madde yer aldı? Böyle bir uygulamanız mı var? Yine, finansal kârlılığı düşük olan firmalara yüksek krediler vermemeniz... Bu da yine bankacılığın temel kurallarından yani bunlara bir cevap oluşturmanız lazım. Bu Sayıştay raporundan okuyorum bunları. Katma değeri düşük olan firmalar yerine büyümeye açık firmalara öncelik tanıyıp kredinin tabana yayılmasına dikkat etmenizi öneriyor. "İkinci grup yakın izlemedeki krediler 2009'dan sonraki rakamlarda ciddi artışlar gösterdi, bunlara dikkat edin." diyor.

Düzenli ödeme yapmayan, yüksek tutarlı, riski bulunan müşterilere de yeni kredi verilmemesi... Şimdi, burası önemli bir husus, bazen uluslararası arenada borcu olan müşterileri firma mercek altına alır yani borcu tahsil edip firmayı bitirmek yerine buna belli oranda destek olur ama bunun gidişatını da izleyerek buna destek olur. Yani, özellikle pandemi sürecinde zorluk yaşayan büyük firmalar var, belki bu firmalar aynı zamanda Türkiye'nin bütçesine de ciddi katkı sağlayan, ihracat yapan firmalar. Bunları kendi denetimine alıp, tekrar yüzer hâle getirip, çalışabilir durumda olduğu andan itibaren kalan borçlarını da yapılandırıp o sistemden çekiliyor. Türkiye'de pandemi sürecinde bu manada ciddi sıkıntı yaşayan firmalar da var yani bunların kredi borçlarına karşılık üzerine çökmek yerine yapılandırarak yüzdürdüğünüz firmalar var mı? Yani, bu bir model teşkil eder, Türkiye'de bir türlü başaramadığımız konulardan bir tanesi de o.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Sayın Yaşar, toparlayalım lütfen.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Toparlıyorum Başkanım.

Yine bu, kredi kullanımındaki faiz oranları ve faiz oranlarının paralelinde alınan komisyonlar. Ne kadar komisyon alıyorsunuz? Bugün faiz yüzde 14 yani gösterge faizini devlet yükseltmiyor ama bugün, sizin kullandırdığınız krediler de 17-18'ler civarında. İşte, bu yüzde 2'yi biz... Artı bir komisyon talepleri var, devlet bankalarından böyle bir talep oluşuyor daha çok. İşte, bu da "Bunu ödemelisiniz, onu da peşin ödemelisiniz." gibi bir hadise var. Sizde de böyle bir uygulama var mı? Bunun yanı sıra özel bankaların bugün faiz oranları yüzde 27, yüzde 28'ler civarında. Siz, aynı zamanda, Türkiye Bankalar Birliğiyle -bugün Ziraat Bankasının Genel Müdürü aynı zamanda onun da Başkanı- bu konuyla ilgili bir araya oturduğunuz zaman yani siz, bu finansmanı sağlarken serbest piyasa ekonomisi, serbest piyasa ilişkileri içerisinde bunlar bu faiz oranlarını belirliyor ama devletin, özellikle devlet bankalarına uyguladığı kriterlerle o rakamları bir şekilde tutturabiliyor, 27-28-30'larla hatta daha enteresanlarını duyuyoruz, 40'a rakamlar duyuyoruz, bununla ilgili uygulamaları var; bu manada aranızda bir şeyler görüşüyorsunuzdur muhakkak, bunların aşağı çekilmesine yönelik sizin de bir gücünüz var mı, kuvvetiniz var mı? Bir araya geldiğiniz zaman en azından bu tür meseleleri siz de muhakkak konuşuyorsunuzdur ama buradan söyleyeyim, Hükûmetin bununla ilgili muhakkak tedbir alması lazım. Onun öbür tarafında yüzde 14'le borçlanıp devlete yüzde 26'yla yüzde 23'le, yüzde 24'le tahviller üzerinden maalesef tekrar devlete kredi veriliyor, bunu da zaten anlamak mümkün değil.

Son dönemde bankaların gelirlerinin yüzde 50'sinden fazlasının faiz gelirlerinden elde edildiğini daha çok duyuyoruz, biliyoruz. Bu manada Halk Bankasının elde ettiği kârların yüzde kaçı faiz gelirlerinden elde ediliyor, yüzde kaçı faaliyet alanlarından elde ediliyor? Türkiye bugün, ekonomik olarak çok ciddi sorunlar yaşarken bankalar uçuşa geçti. Bunu da buradan uyarmak istiyorum ben yani madem hep pandeminin arkasına sığınıyoruz o zaman da bankalara da muhakkak devletin bir yaptırım gücü olması lazım. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar fahiş kârların olduğu görülmemiştir, bu faiz oranları zaten yok, enflasyon ortada, buna muhakkak bir çare bulmanız lazım, bugün iktidarda olan sizsiniz çareyi üretmek de sizin göreviniz; dolayısıyla, biz ancak size önerilerde bulunabiliriz, askeriyede bir şey vardır "Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz." Dolayısıyla "Pandemiydi, dünyaydı, dünyada şöyle oluyor, pandemi şartlarını yaşıyoruz, dolayısıyla bundan dolayı şu faaliyetleri yapamıyoruz." demek meseleleri maalesef çözmüyor.

Ben, inşallah, bundan sonraki dönemde bankanın daha fazla tabana yayılan, daha fazla esnafı desteklediği, daha fazla KOBİ'yi desteklediği, daha fazla girişimciyi desteklediği, daha fazla kadın girişimciyi desteklediği rakamları önümüzde de görürüz. Yine buna paralel olarak özellikle hükümlü kadrolarının zaman zaman belli KİT'lerde boş olduğunu görüyoruz. Bununla ilgili sizin kadrolarınızda boşluk var mı? Hükümlü kadrolarınız dolu mu? Onu öğrenmek istiyorum. Herkesin bir hedefi vardır; önümüzdeki beş yıl için, önümüzdeki on yıl için, önümüzde on beş yıl için. Biz önümüzdeki yıllarda Halk Bankasını nerede göreceğiz? Gelecekle ilgili de, bankanın geleceğiyle ilgili de bilgi verirseniz memnun oluruz.

Ben, bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar diliyorum.