KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bütçelerini görüştüğümüz değerli kurum temsilcileri, çalışanları, basının değerli temsilcileri; herkesi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum: Makro düzeydeki değerlendirmeler ve verilerle ilgili, arkadaşlarımız önemli değerlendirme ve eleştirileri yaptılar ama ben, burada, piyasanın içinde bulunduğu koşulları, özellikle de esnafı, sanatkârı, küçük sanayiciyi, bu anlamıyla KOBİ'leri, organize sanayi sitelerinin içinde bulundukları koşulları sizlerle paylaşmak istiyorum Sayın Bakan. Sizin bu piyasalardan çok uzak olmamanız gerekir, en azından aile ilişkileriniz nedeniyle bu piyasaların içerisindesiniz.

Bakın, sunuş konuşmanızda dediniz ki: "Esnaf ve sanatkâra kredi desteği verdik." Gerçekten esnaf ve sanatkâra bugün hükûmetler tarafından verilen destek kefalet kooperatifleri aracılığıyla kullandırılan yüzde 4-5 aralığındaki faiz ve bunun karşılığında sizin ödediğiniz 580 milyon liraya varan destektir ama kaç kişi kullandığına bir bakın, oradan bir değerlendirme, bir analiz yapalım. 126 bin kişi kullanmış. 1 milyon 200 bin esnaf var. 1 milyon 200 bin esnafın şimdi kefalet kooperatifleri vasıtasıyla kullandığı 126 bin kredi. Bunların bir kısmını da daha önce almış oldukları borçları ödemek için tekrar kullandıklarını düşünürseniz -çünkü bir kişi 2-3 tane kredi kullanabilme şansına sahiptir- toplam meblağını böler. Bu anlamıyla bu noktada bunun sıkıntısı şudur: Piyasada esnaf ve sanatkâr kredi kullanabilecek durumda değildir, sicili bozulmuştur, ciddi bir şekilde, gayrimenkul ipoteği verse bile, kredi alamayacak durumdadır, bu ciddi bir sıkıntı noktasındadır.

Perakende piyasası tekelleşme noktasına gitmektedir Sayın Bakan. Büyükşehirlerde yüzde 70 "organize perakende" dediğimiz perakendecinin eline geçmiş, Türkiye ortalaması ise yüzde 55 civarındadır. "Organize perakendeci" dediğiniz olay nedir? "Organize perakendeci" dediğiniz olay, ismi çok güzeldir ama piyasayı regüle eden, düzenleyen ve piyasadaki her türlü satışı elinde tutabilen organizasyonlardır. Bu, sadece küçük işletmeler için tehlike değildir, ülkenin üretim politikasını belirler. Eğer bir pazarı organize bir güç eline geçirmiş ve o raflara hangi ürünün konulacağına ve satılacağına karar veriyorsa, AVM'lerde hangi marka mağazalar açılacağına karar veriyorlarsa sizin üretim biçiminiz ona göre şekillenecektir. Bugün üretimiyle ilgili bu şekillenmede üretim gücünü etkileyecek diye bazı fabrikalar bu satış zincirlerini satın almaktadırlar, hem de çok yüksek miktarlar vererek. Bu noktada son dönemlerdeki -isimlerini saymayayım ama siz de çok iyi biliyorsunuz- bu zincirler büyük üretici firmalar tarafından satın alınmaktadırlar. Burada giderek de bu organize perakendenin finansmanı da pazarı ele geçirmek için bazı fonlar tarafından sokak aralarına açılan mağazacılığı teşvik eden bir fondan alınmış yüksek paraların hiçbir kâr marjı bakmadan yeter ki pazara istediği metrekareye, istediği sayıya ulaşabilmesi için finans kuruluşları tarafından desteklenip daha sonra da bu metrekareye ulaşmış noktaların büyükler tarafından satın alınmasıyla pazarın ele geçirilmesi noktasına gelmektedir. Bu, bir ülkenin ekonomisi için çok ciddi bir kırılganlık ve çok ciddi bir risktir. Nasıl ithalata dayalı bir büyüme organize sanayileri ve KOBİ'leri zor durumda bırakıyorsa, onların ithalata dayalı bir büyüme karşısında üretimden vazgeçip ithalatçı konuma geçiyorsa ve sanayi odası başkanları ithalatçı olduk noktasında bir şikâyet ediyorlarsa aynı şeyi perakende piyasada da böyle bir noktaya gelmiştir. Bu anlamıyla piyasalarda ciddi bir yangın yeri vardır, çarşılarda çeklerin ödenmediği, siftah etmeden dükkânların kepenklerinin kapatıldığı ciddi bir sıkıntının yaşandığına dikkatinizi çekmek istiyorum. Makro rakamlarda belki farklı şeyler çıkarabilirsiniz ama çarşıya, pazara çıktığınız zaman küçük sanayi sitelerine çıktığınız zaman...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Susam, tamamlar mısınız.

Buyurun.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Müsaade ederseniz tamamlayacağım.

İkinci bir konu: Sayın Bakan, bu tehlikeyle birlikte ticaret hayatında üretici ve yatırımcı açısından hukukun, adaletin ve aynı zamanda girişim ruhunun bir ekonomi için vazgeçilmez olduğunun altını çizmek istiyorum. Bunu siz de sözlerinizde son zamanlarda çok dillendiriyorsunuz ama Türkiye'de aynı şekilde küçük işletmeler açısından hem hukuk hem adalet hem de girişimcilik açısından ciddi sıkıntılar vardır. Bu denetimden finansa ulaşmaya, teşviklerin kullanılmasından diğer desteklere kadar her noktada küçük işletmeler bunlara ulaşma noktasında değildir, hele hele son dönemlerde siyaseten yapılan uygulamalar bu anlamıyla çok ciddi şekilde piyasada özgürlükçü ruhu, girişimcinin aradığı hukuk sistemini, adaleti ortadan kaldıran noktaya gelmesinin önüne geçilmesini bu bütçe görüşmeleri sırasında size bir defa daha hatırlatmak istiyorum. Bu noktadan işe bakmanız gerektiğini düşünüyorum.

BDDK'yla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Tüketici Yasası'nı çıkartırken BDDK'yla ilgili olarak dedik ki: "Tüketiciyi koruyacak şekilde" diye yasanın içine bir söz koyduk ve bankaların aldığı tüketiciden çeşitli adlardaki paraların önüne geçilmesi için BDDK'ya bakanlık görev verdi. Ama görüyorum ki gene 20 tane çeşitli adlarla tüketiciler adına paralar bankalar tarafından alınmakta ve maalesef bu ülke ekonomisinde dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var, vergi sıralamasında ilk 8'de banka, ikinci 9 ve 10'da da iletişim şirketlerinin olması üretimden kopuk, rant ve sermayeye dayalı, sıcak paraya dayalı bir ekonomiye doğru küçükleri ezen makro düzeydeki paranın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - ...makro ekonomide ve bu pazarda küçüklerin giderek piyasadan uzaklaştığı bir duruma gidiyor. Diyebilirsiniz ki "Dünya globalleşiyor, bu pazarda küçüklerin şansı yok." Bu doğru bir şey değildir. Küçükler hem ticaret açısından hem üretim açısından bizim fidanlıklarımızdır. O fidanlıklar eğer gelişip serpilmiyorsa gelecek açısından bu ülke ekonomisinde gelecek yoktur. Bu anlamıyla bu bütçede dikkat etmeniz gereken, bu bütçede desteklemeniz gereken bu anlayışla bu küçük işletmeler ve esnaf sanatkârın içinde bulunduğu durumlardır. Bu anlamıyla bu duygularımı herhâlde size aktarmaya çalıştım. Hukukun, adaletin, özgürlüklerin, bağımsız kurumların adaletle davrandığı bir düzenin sağlanmasında bu bütçenin uygulayıcısı olarak size büyük görevler düştüğüne inanıyor, bütçenizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.