| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün (DHMİ) 2019 ve 2020 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 21 .06.2022 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Özellikle yap-işlet-devretlerde yatırım, şartnamede değişiklik olduğu anda... Özellikle İstanbul Havaalanında kot değişmişti, kotun değişmesiyle beraber doğal olarak yatırım maliyeti de değişiyor. Yatırım maliyeti değiştiğine göre ödenecek kirada da bir değişiklik olması lazım gelir diye düşünüyoruz. Bu manada herhangi bir değişiklik yapıldı mı?
Yine, paralel olarak... Bir defa, başta şunu söyleyeyim: Biz havaalanlarının yapılmasına kesinlikle -yani yap-işlet-devret modeli de dâhil, kiralama modeli de dâhil- karşı değiliz. Bizim karşı olduğumuz olay şu: Yatırım maliyeti yani eş değer... Bunu en iyi de siz biliyorsunuz. Yap-işlet-devret veya kiralama yöntemiyle özelleştirdiğimiz havaalanlarının birim maliyetiyle -onların muhakkak yolcu sayısına göre veyahut uluslararası standartlara göre bir hesabı, kitabı vardır- arada nasıl bir ilişki var? Yani bu Tokat Havaalanını Zafer'le karşılaştırdı Yavuz Bey. Bu arada nasıl bir ilişki var? Bununla ilgili bilgi verebilir misiniz?
Devamında, şimdi, her ne kadar "Devletin cebinden 1 kuruş çıkmıyor." desek bile bu verilen garantiler... Uluslararası arenada diyor ki işte: Devlet Hava Meydanlarının böyle garantileri, bunlar gösterilerek bu krediler kullandırılıyor. Dolayısıyla mesela, birkaç örnek olur: İstanbul Havaalanı'nın yatırım maliyeti 10 milyon 247 bin euro, talep edilen kira bedeli de 22 milyar 152 milyon euro ve yirmi beş yıl yani yirmi beş yıl 10 milyar liralık yatırıma karşılık devletin cebinden giden sadece faiz gideri 12 milyar euro. Bu da faiz oranlarına baktığınız zaman inanılmaz yüksek rakamlar yani netice itibarıyla cebimizden para çıkmıyor olsa bile verilen garantilerle bu krediler alınıyor, firmalar bu alınan kredilerle bu yatırımları yapmaya çalışıyorlar. Bu, aynı zamanda şunu da bozuyor: Yani bunlar yüksek yatırımlar. Uluslararası arenada kredi araştırırken müteahhitlerin -doğal olarak kâr marjları yüksek- kâr marjları yüksek olduğu için aldıkları kredilere de daha yüksek oran verme kabiliyetleri var. Hâlbuki devlet bu oranda borçlanabilmiş olsa muhakkak bu özel sektörden çok daha uygun rakamlara borçlanacaktır çünkü borçlandığı rakamı otomatik olarak, maliyet olarak bize yansıtıyor. Bu oranları nasıl buluyorsunuz? Yani ben şahsen yüksek bulduğumu söylüyorum yani İstanbul için öyle... Mesela, Çukurova Havaalanı, yatırım bedeli 155 milyon, yirmi beş yılda bunun ortalaması on iki yıl olsa, on iki yılda ödenecek para 150 milyon, yüzde 100 yani dolar bazında yüzde 100'lük rakam sizce yüksek değil mi? Yani bugün LIBOR+ 1-2'lerle ülke borçlanıyor. Gerçi maalesef şu an içinde bulunduğumuz ekonomik problemler dolayısıyla Türkiye'nin CDS oranları 800'ün üzerindeydi benim en son gördüğüm kadarıyla, her bir 100 puanı yüzde 1'lik faizle eşleştirirseniz, artı 8 üzerindeki rakamlarla borçlanıyoruz demektir ama yine de, bütün buna rağmen, ortalaması, on iki yılda 10 milyara 12 milyar faiz ödemenin, 155 milyona 150 milyon faiz ödemenin ben biraz yüksek olduğunu düşünüyorum.
Tabii, yaptığınız işlerde de -arkadaşlar çok üzerinde durduğu için, ben tekrara düşmemek için söylüyorum- muhakkak bir projeksiyonunuz var, bir hesap kitap yapıyorsunuz, işte, burayı şu kadar insan kullanılır, bölgesi şudur. Bu çerçevede, bir hesap kitabın sonunda belli yolcu garantileri veriyorsunuz. Bu manada, mesela, İstanbul'un sanki rakamları tuttu gibi duyuyoruz, öyle midir, onu buradan öğrenmek istiyoruz. İşte, buna benzer, Ankara Esenboğa Havaalanı'nın durumu nedir? Arada nasıl bir ilişki var yani Zafer Havaalanı'nda tutmayan rakamların diğer havaalanlarıyla ilgili pozisyonları nedir, orada tutturabildik mi, bununla ilgili rakam verebilir misiniz veyahut da hangi havaalanında tutturamadık bu rakamları? Bununla ilgili bir ders de çıkarmış olması lazım yani devletin yüzde 98 yanılmış olmasını sineye çekmek doğru değil yani muhakkak bunun bir faturası olması lazım. Bununla ilgili sizin teftiş kurullarınız var yani bu Zafer Havaalanı'yla ilgili teftiş kurullarının bir çalışması var mı, hazırladığı bir rapor var mı, bunun hesabını kitabını yapanlarla ilgili kurum herhangi bir soruşturma açtı mı?
Yine, buna paralel olarak, kendi seçim bölgem Samsun Çarşamba Havaalanı'nı sormak istiyorum. Samsun'un yaklaşık nüfusu 1 milyon 500 bin ama maalesef havaalanı... Samsun, aynı zamanda, Orta Karadeniz Bölgesi'nin en gelişmiş illerinden bir tanesi yani o havaalanı Samsun'a yakışmıyor. TEKNOFEST'i de bu sene Samsun'da yapacağınızı düşünürseniz yani bugün -tabii olsun, Rize'yi kıskanacak hâlimiz yok, Trabzon'u kıskanacak hâlimiz yok yani Türkiye'nin her yerinde havaalanları olsun- ülkenin öncelikleri açısından baktığınız zaman 1,5 milyon nüfuslu bir şehirde böyle bir havaalanının olması herhâlde sizin için de bir problemdir. Burayı, aynı zamanda, uluslararası uçuşlara açmak önemli. Tabii, bu seferleri kim düzenliyor bilmiyorum ama Samsun'a haftada 2 tane uçak var, onların saatleri, Anadolu uçaklarının saatleri herhâlde herkesi...
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Uluslararası uçuşlara açık.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Hayır, hayır, açık ama sadece iç hatlarda 2 tane uçak var. Ankara için söylüyorum, Ankara'dan Samsun'a haftada 2 gün uçak var.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Uluslararası uçuşlara açık.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Uluslararası uçuşlara açık ama altyapısı onu kaldıracak durumda değil. Belki de Türkiye'nin en eski havaalanlarından biri. Muhakkak yatırım yapılacağını daha önce arkadaşlarımız beyan etmişti, şu an bununla ilgili bir çalışma var mı, yatırım yapmayı düşünüyor musunuz, yapacaksanız ne zaman hizmete açılacak, bununla ilgili bir çalışma var mı?
Samsun, tabii, her yönüyle, hem deniz yolu hem demir yolu hem hava yolu yani bütün imkânları tümüyle içerisinde barındıran bir şehir, şimdiye kadar en az yüz sefer yapılmalıydı diye düşünüyorum; ümit ediyorum, bundan sonra size nasip olur, bir an önce yapılır ve de hizmete açılır. Tabii, tarifeler de önemli. Şu an uluslararası uçuş haftada en fazla 4 ya da 5 tane var, onun da bir önemi yok.
Yine özellikle stratejik açıdan da bu havaalanları muhakkak yapılmalı. Onu başta da söyledim, biz kesinlikle yatırım yapılmasına değil, maliyetlerinin yüksek olduğuna itiraz ediyoruz, daha uygun maliyetlerle yapılabileceğini düşünüyoruz. Atıl olan havaalanlarını eğitim uçuşu veya eğitim amaçlı da kullanabilirsiniz yani havaalanları daha farklı alanlarda da hizmet verebilir. Yine, Yasin Bey'in buna benzer söylediği gibi, Türkiye bugün enerji konusunda çok ciddi sorunlar yaşıyor. Tabii, onların hava trafiğini ne kadar etkiler bilemem ama hava trafiğine yansımalar mansımalar belki panellerde olabilir ama son dönemlerde sadece yatay panellerle değil, dikey panellerle de enerji üretilebiliyor yani güneşin ışığının dik geldiği durumlarda bile artık panellerin yatay değil, dikey ve veriminin daha yüksek olduğunu söylüyorlar; sizin de bu alanda bol miktarda alanlarınız var, belki bu amaçla kullanılabilir. Bununla ilgili çalışmalarınız var mı? Ben bundan sonraki projeksiyonunuzu da görmek istiyorum yani bundan sonra devlet yine yap-işlet-devret veya kiralama yöntemiyle mi devretmeli? Bununla ilgili bir çalışmanız var mı yani önümüzdeki beş yılda, on yılda, on beş yılda, yirmi yılda ne düşünüyorsunuz, Türkiye nerede olacak? Türkiye'nin bulunduğu konum itibarıyla, bugün özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı'yla beraber otomatikman İstanbul Havaalanı artık dünyada bir merkez oldu, her tarafa uçuşları var. Bu manada gelecekte de muhakkak bu önemini artıracaktır, özellikle Orta Asya bugün gelişen bir pazar, bu yönde de ciddi bir trafik oluşacağa benziyor. Mesela, aslında trafiğin bir yere yığılması da problem; mesela, İstanbul Havaalanı'na yığılması da problem. Buna paralel, mesela Ankara Esenboğa Havaalanı bu manada uçuş trafiğiyle biraz daha yönlendirilebilir.
Atatürk Havaalanı'nı sormuştum, "Sizin fikrinizi, görüşünüzü almışlar mı?" diye. Yani bugün havaalanlarının maliyetlerine baktığımız zaman çok ciddi rakamlar yani bugün oraya yaptığınız da yapmaya çalıştığınız millet bahçesi de bir devlet yatırımı, orada söküp çöpe attığınız da bir devlet yatırımı. Bu manada, hissiyattan daha çok daha farklı argümanlara da bakmak lazım yani bugün İstanbul deprem kuşağında; kar yağdı, ihtiyaç olduğunu gördük, Allah korusun yarın deprem anında... İşte, İstanbul'da önümüzdeki otuz yılda bekleniyordu, bunu söyleyeli de neredeyse bir yirmi yıl oldu; demek ki her an bir depreme de muhatap olmak mümkün. Toplanma alanları dâhil, yedek havaalanı olma özelliği dâhil. Deniz bağlantısına baktığınız zaman, işte, "Hastaneler lazım oldu." dedik, bir anda pandemi dolayısıyla nelerle muhatap olduğumuzu hep beraber gördük yani oraya o kadar harcama yapılıp bir hastanenin yapılması veyahut bugün millet bahçesine dönüştürülmesi yani bununla ilgili Devlet Hava Meydanlarının bir kararı var mı, size herhangi bir şey soruldu mu?
OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Sayın Yaşar, toparlayalım, on dakikayı geçtik.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Toparlıyorum Başkanım.
Ben bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Ümit ediyorum önümüzdeki günlerde umduğunuz hedefleri yakalarsınız. Allah hepinizin yardımcısı olsun, başarılar.