| Komisyon Adı | : | MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU |
| Konu | : | Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/4498) 3'üncü maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiası hakkında görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 22 .06.2022 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Özellikle teklif sahiplerini ve konukları, bütün Komisyon üyelerini; saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bu teklifi hazırlayan Bakanlık görevlilerine -ön hazırlık kuşkusuz- milletvekillerine -esasen teklif metnini hazırladıkları varsayımı dikkate alındığı zaman- herkese, emeklerinize sağlık diyorum.
Bu, belirttiğiniz gibi Sayın Başkan, bir torba kanun niteliğinde. Tabii ki Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili keşke torba kanun değil de kod kanun, tek kanun olsaydı çünkü cidden, Türk Silahlı Kuvvetleri, çok önemli bir kuruluştur, hepimizin üzerinde titizlikle, dikkatle eğilmesi gereken, çalışması gereken bir alan. Kısa zamanda bir kod kanuna sahip olabileceğimiz umuduyla ben sayın grup sözcümüzün belirttiği üzere Anayasa'ya aykırılık yönünden özellikle 3'üncü maddeyle sınırlı kalacağım.
3'üncü madde, aslında, Genelkurmay Başkanının görev süresinin uzatılmasına ilişkin bir madde, öncelikle Anayasa madde 117, fıkra sonu okumamızı gerekli kılıyor. Anayasa'nın 117'nci maddesi "Genelkurmay Başkanı, Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup savaşta başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir." diyor yani, atama yetkisi Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanına ait bulunmaktadır. Dolayısıyla Genelkurmay Başkanının görev süresi bellidir, 1 kez atanır, atama işlemi yapılır, ondan sonra, artık Cumhurbaşkanının anayasal düzlemde, anayasal açıdan inisiyatifi bulunmamaktadır. Ancak burada öngörülen 72 yaşına kadar her yıl Cumhurbaşkanınca uzatılmasına dair yetki önerisi, böyle bir öneri, Anayasa'nın bu madde 117 -sondan hareketle- madde 11, madde 6 ve madde 2'den hareketle, bir de madde 70 çerçevesinde değerlendirilmelidir. Şöyle ki: Şimdi, burada, söz konusu olan çok üst düzeyde, başkomutanlık yetkisini kullanan bir kişinin, görev süresi dolmuş olmasına karşın, yaş haddini aşmış olmasına karşın, herhangi bir nesnel gerekçeye dayanmaksızın yalnızca Cumhurbaşkanının isteği üzerine görev süresinin 1,2,3,4 gibi uzatılması söz konusu. Burada bizi ilgilendiren husus, bunun anayasal açıdan mümkün olup olmadığı ve herhangi bir anayasal dayanağa sahip olup olmadığı hususudur.
Şimdi, Anayasa'mızda madde 6 çok açıktır ve şöyle bir hüküm içermektedir: "Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz." "Hiçbir kimse veya organ..." özellikle yetki sahipleri açısından çok kapsamlıdır, "Kullanamaz." yasağı da kesin bir yasaktır. Aslında, yasalar için de geçerlidir bu yasak. Dolayısıyla yasama organının yetkisi, Anayasa madde 7'ye göre tekelci bir yetkidir, devredilemez bir yetkidir, genel ve asli bir yetkidir ama bu yetkiyi madde 11 çerçevesinde "Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz." hükmünü içeren "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" kuralını öngören Anayasa madde 11 çerçevesinde, anayasal bağlamda kullanılan bir yetkidir.
Şimdi, bu açıdan yasalar, bu 11'inci maddenin tanımladığı "Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz." kuralındaki "kanun" kavramı, genellik ve soyutluk ilkesi çerçevesinde yapılan bir hukuki işlemdir. Kişilik dışı, öznel olmayan, genel olan, soyut olan, herkese eşit uygulanan, aynı durumda olanlara uygulanan bir hukuk işlemidir, hukuki işlemdir. Bu bakımdan, Genelkurmay Başkanına ilişkin düzenleme de hâliyle bu kurala, bu anayasal kurala tabidir "genellik ve soyutluk" ilkesi açısından. Bu yönüyle, esasen madde 2'de öngörülen "hukuk devleti" kavramının "belirlilik" ilkesi açısından böyle bir öznel düzenleme bizi ciddi bir sorunla karşı karşıya getirmektedir.
Tabii, öbür taraftan, şu da söz konusu: Genelkurmay Başkanının, görev başındaki Genelkurmay Başkanının görev süresinin uzatılması anayasal olarak mümkün olmamakla birlikte, bir an için mümkün olduğunu varsaysak da aslında, bu görev "liyakat" ilkesine göre ifa edilen bir görevdir Anayasa'nın 117'nci maddesi ve 70'inci maddesine göre ve bir başka kişinin değil, bu kişinin yalnızca bu görevi ifa edebileceğine dair çok ciddi ve kesin dayanağa sahip olmamız gerekir. Hani Anayasa'da bu şekilde bir kural olmasa da bu açıdan Cumhurbaşkanının böyle bir yetkiyle donatılması anayasal açıdan mümkün olmamakla birlikte... Bir de bilindiği gibi, 2017 Anayasa kurgusuna göre ve onun sonucu olarak Cumhurbaşkanının üstlendiği anayasal görev, aynı zamanda yürütmedir ama dahası, siyasal parti genel başkanı olması açısından da artı bir risktir çünkü sonuç olarak Genelkurmay Başkanlığı objektif bir görevdir, Anayasa ve yasalar çerçevesinde yerine getirilen, hiyerarşik yapının zirvesidir, bu siyasal yapının zirvesiyle bu anlamda değerlendirme yapılması mümkün olan öznel değerlendirmeye açılabilecek bir alan değildir. Bu açıdan da özellikle hangi ölçüte göre bu görevinin uzatılacağı konusunda, öngörülebilirlik, hukuki belirlilik ve hukuki güvenlik alt ilkeleri açısından hukuk devletiyle bağdaşmazlık içermektedir, Anayasa'nın 2'nci maddesi... Ama tabii ki Anayasa'nın 70'inci maddesi açısından baktığımız zaman ki "Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez." biçimdeki kural, kuşkusuz, en başta Türk Silahlı Kuvvetleri yetkilileri için de geçerlidir, Genelkurmay Başkanı açısından haydi haydi bu geçerlidir. Bu bakımdan, biz, bu görevi belirli bir kişiye indirgeyecek olursak o zaman, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir bütün olarak ülke bütünlüğünü, ülke savunmasını değil de belirli bir kişiyi ancak koruyabileceği şeklinde bir sapmaya gideriz ki o da -Anayasa madde 3-Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve devletiyle bölünmez bütünlüğüne nesnel açıdan değil, daha çok öznel açıdan yaklaşma riskini beraberinde getireceği için o açıdan da tehlikelidir.
Bunun yanı sıra, tek görebildiğimiz gerekçe olarak da "Devam eden terörle mücadele faaliyetlerinin etkin bir şekilde sürdürülmesi ve harekatlarda elde edilen tecrübenin aktarılabilmesi..." şeklinde bir gerekçe söz konusu ama böyle bir gerekçenin hukuk devletinde ve hukuk devletinin öngördüğü anayasal kurumlar ve kuralların devamlılığı açısından geçerliliği bulunmamaktadır çünkü bütün bu terörle mücadelede olduğu gibi, vatan savunmasında da tek başına Genelkurmay Başkanı değil, bütün Türk Silahlı Kuvvetleri görevli ve yetkilidir. Bu açıdan, bir kişiye indirgeyici bir yaklaşım Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapılanma tarzına, özellikle hiyerarşik yapısı ve "liyakat" ilkesine göre yapılanma kuralına da uygun düşmemektedir. Bunun bir sakıncası da şudur: Genel Kurmay Başkanlığına terfi edebilecek kademeler açısından Genelkurmay Başkanının hiyerarşik astı durumunda olan komutanların ilerlemesini bloke etme riskini beraberinde getireceği için -72 yaşına kadar yani en az bir beş yıl- o açıdan da savunulabilir değildir hem anayasal liyakat ilkeleri gereği hem de Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiyerarşik yükselme esasına dayanan yapısı gereği. Bu bakımdan, hukuk devleti yönünden çok ciddi sorunları beraberinde getirecektir.
Tabii ki arkadaşlarım açıklayacaklardır, özellikle, mesela, bir cümleyle bu kadar önemli bir yetki geçiştirilebilir mi? Bir etki analizi bile ortaya koymadan neden böyle bir yetki getiriliyor, neden böyle bir uzatma yetkisi getiriliyor? Bir cümlenin ötesinde, şu kadar başarı sağlandı. Şöyle oldu, böyle olacak biçiminde bir etki analizi beklenirdi ama öyle bir etki analizi olsaydı bile bu, anayasal sistemin altüst edilmesi sonucunu doğuracak bir düzenlemeye olanak tanımazdı.
Ben uzatmak istemiyorum, açıkça, Anayasa'nın değindiğim ve diğer ilkeleri bakımından çok yönlü olarak Anayasa'ya aykırıdır. Eğer, bu madde geri çekilirse tekliften, o zaman çok olumlu içeriğe sahip olan bu metin daha sağlıklı olarak değerlendirilebilir, görüşülebilir, ilerletilebilir, geliştirilebilir diye düşünüyorum ve önerimi bu şekilde sonlandırıyorum.
Dikkatiniz için teşekkür ederim.