KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkanım, Komisyonun değerli, üyeleri, Sayıştayın kıymetli temsilcileri, kurumun değerli yöneticileri; öncelikle hoş geldiniz.

Tabii, tarım sektörü stratejik bir sektör yani savunma sanayisi ne kadar stratejikse tarım sektörümüz de o kadar stratejik. Özellikle, son dönemlerde, işte geçen yıl buğday alım fiyatları da dâhil... Burada sunumunuzun başında bir şey söylediniz, dediniz ki "Biz, alım fiyatlarını yaklaşık bir hafta önceden, bir ay önceden açıklıyoruz." Hâlbuki bence tam tersine daha işin başında, ekimi yaparken bir ekim planlamanız olmalı; ekim planınız var mı? Yani bu ülkenin neresinde buğday, neresinde çeltik, neresinde patates, neresinde soğan, yetiştirilebilir ülkenin ihtiyaçları ne kadar? Bu ihtiyaçlar kapsamında bir planınız, programınız var mı yoksa çiftçiyi kendi hâline bırakıp ne ekerse ona göre mi hareket edersiniz? Bu manada bir yönlendirmeniz var mı?

İki, bizim önerimiz şu yönde: Tam tersine ekildikten sonra değil daha ekilmeden fiyatları belirleyebilirseniz en azından girdi maliyetleri konusunda da çiftçimizin bir bilgisi olur. Yani daha işin başında çiftçi bu işten para mı kazanacak, çöpe mi dökecek, kâr mı edecek, zarar mı edecek, ne olacağını normal şartlar altında çiftçinin bilmesi lazım, gelişmiş ülkelerde bunun böyle olduğunu duyuyoruz, işitiyoruz. Yani siz de daha ekime başlamadan önce patatesi, soğanı çiftçi kaça satacak, biz kaça alacağız, çeltikte böyle, buğdayda böyle... Bu manada bir ürün planlaması, ekim planlaması olursa hiç kimsenin ne kafası yarılır ne de gözü yarılır, hiçbir çiftçimiz de bu yaptığı işten dolayı zarar etmez. Desteklemeyi döner o gün yaparsınız yani ülkenin bir ihtiyacı var, ona göre mazotu mu desteklersiniz, gübreyi mi desteklersiniz, buna göre bir yol çizilir ama siz tam tersten gidiyorsunuz, sonuç itibarıyla destekliyorsunuz. İşte, diyorsunuz ki "Fiyatlar kâfi gelmedi." İşte, bugün fırıncılara düşük fiyattan buğday veriyorsunuz, düşük fiyattan yem veriyorsunuz, düşük fiyattan arpa veriyorsunuz. Yani işi kaynağında çözmek lazım Sayın Genel Müdürüm, yani -aynı bölgenin insanıyız, ben de aslen Gümüşhaneliyim- suyu gözesinde, problemi kaynağında çözmek lazım. Sondan başa doğru... Yani bu fiyatları siz marketleri basmayla, zabıta tedbirleriyle... 100 liraya sattığı bir şeyi "Bunu neden 95 liraya satmıyorsunuz?" demenin bir anlamı yok çünkü onun maliyetlerine bakmak lazım, maliyetlerine göre bir değerlendirme yapmak lazım. Dolayısıyla bu kapsamda, önceden belirlediğini söylüyorsunuz. Mesela, fındık fiyatları, fındık fiyatları şu an... Temmuz sonu itibarıyla hasat başlayacak ama şu an fındık üreticisinin ne kadar fiyattan satacağı konusunda bir fikri yok.

İkincisi de bu temel ürünlerde ne hikmetse siz fiyatı açıkladıktan sonra piyasada bir düşme oluyor. Mesela, fındık fiyatlarını 27-28 lira açıkladığınızdan bir ay sonra piyasada fiyatlar 22-23 liraya düştü. Ne zamanki üreticinin elinde fındık bitti, tekrar 27, 28, 30 liraların üzerine çıktı. Aldığınız 77 bin tonla bunu regüle etmeniz mümkün değil, toplam fındığın rekoltesi 700 bin tonlar civarında ama bilemiyorum bu sene -onu da soralım- beklediğiniz fındık rekoltesi 2022 yılı için ne kadar? Daha bugünden fiyatın belli olması lazım; iki, bir şekilde özel sektörün de sizin açıkladığınız fiyatın altında almaması için belli tedbirleri de almanız lazım. Yani neticede 300 kilo, 500 kilo fındığı olan bir üreticinin binlerce ton satın alma yapan bir tüccarla baş etmesi mümkün değil. Bu arada, üreticiyi korumak da devletin birinci görevi. İşte, bugün, fındık fiyatları 35-40 liralar civarında. Şu an özellikle maliyetlerdeki artışlar yüzde 200, yüzde 300; hiç olmazsa... Geçmişte fındıkla ilgili rakamlar vardı yani 3,5-4 dolar civarına oturmuş bir piyasa vardı. Bu manada, bizim açıkladığımız, düşündüğümüz, parti olarak bizim önerimiz, hiç olmazsa, minimum bu işin 55-60 liralar mertebesine oturması ve bunun gerçek manada oturması yoksa fiyatı 55-60 lira açıklayıp da bir ay sonra tüccara esnafı mahkûm etmenin kimseye faydası yok. Bunu aynı şekilde çayda da yaşıyoruz, bunu aynı şekilde çeltikte de yaşıyoruz. Yani ne hikmetse Türkiye'nin iddialı olduğu alanlarda... Yani fındığın dünyada yüzde 70'i bizde, işte çay üretiminde yine dünyada 5'inci sıradayız, çeltikte de yine buna benzer bir yerimiz var ama ne hikmetse açıklanan fiyatların altında pazar oluşuyor, sizin TMO olarak da muhakkak dengeleyici bir göreviniz var, sistemin içindesiniz, buna müdahale etmeyi düşünüyor musunuz?

Yine, buna paralel Sayın Cumhurbaşkanımız Samsun'da "Kenevir üretimiyle inşallah biz uçacağız." dedi, artık bizim Havza, özellikle Vezirköprü bölgesinde kendi özel tohumlarımızla üretilen kenevir... Yani kenevirle uçacağımızı söylediler, ilk etapta 150 çiftçimiz ekti, tahmin ediyorum son dönemde bu 2'ye düştü. Bunların ekiminin bir önemi yok, bunları kim satın alacak Sayın Genel Müdür? Yani çiftçiyi sadece ekmesi için yönlendirirsiniz ama bunu satın alınacak bir kurum ve kuruluşun olması lazım. En son, İstanbul'dan bir tane tüccar geldi, o da milleti dolandırdı gitti, birinci turda parasını ödedi, ikincisinde hiçbirini ödemeden geçti gitti. Onun için, bir şeyin planını ve programını önceden yapmak lazım; kaç dekar alanda bu yapılacak, ne kadar rekolte bekleniyor, bu üretim gerçekleştirildiği takdirde bunu kim satın alacak, hangi sektörlerde kullanılacak? Bu üretimi planlarken aynı şekilde tüketimi de planlamak lazım. Yani hangi yan sektörlerde bu kullanılacaksa, işte 40-50'ye yakın yan sektörlerde kenevirin kullanılabileceğine dair bilgiler var, o sektörlerin de bunun yoğun olarak üretildiği bölgelerde altyapısının yapılması lazım ki üreticinin ürettiği ürünü en azından buralara teslim etme şansı olsun, fırsatı olsun.

Yine, aynı çerçevede, işte "Biz yeteriz." diyorsunuz, madem ülke birbirine yetiyor da, rakamlarda bir problem yoksa, "Üretimde kalite var." diyorsunuz, "Herhangi bir sorunumuz yok." diyorsunuz ama öbür taraftan da destekliyoruz. Yani burada bir çelişki yok mu? Yani tamam Türkiye'de her şey var, Şener Şen'in filmi gibi; her şey var, hiçbir şey yok. Şimdi, aynı şekilde geçen yıl, işte, buğday fiyatlarını açıkladınız, hemen arkasından da ithalat rakamları 4 binlerin üzerine çıktı.

TAMER DAĞLI (Adana) - Filmi hatırlayamadım da.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Hani zabıta memuru geliyor Şener Şen'in bulunduğu yere, yanında da Kemal Sunal var, zenginler gelince "Var." diyor, fakir gelince "Yok." diyor. Zabıtalardan da yakışıklı olan gelince onu da zengin zannediyor "Var." diyor "Aşağıda depoda her şey var." diyor hatırlatmış olalım.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Ağabey, o eskidendi.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Maalesef, eskileri mumla arar olduk Sayın Vekilim.

Devam ediyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun Sayın Yaşar.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Aynı şekilde, mesela, kuru fasulye... Erzincanlısınız; Kelkit bölgesinden, Şiran bölgesinden, İspir'den maalesef, bizi aradılar "Elimizde fasulye var, biz bunu satamıyoruz, ne yapalım?" diye. Bu da spesifik bir üründür. "İnşallah beni arasınlar." der gibisiniz, ben öyle anladım. Vallahi, bu sene sizin telefonunuzu veririz, öyle bir çıkış yolu varsa orada da iyi olur.

Buna şöyle cevap veriyorsunuz, diyorsunuz ki: "Türkiye dünyadaki en büyük un üreticilerinden biridir." Doğrudur. Samsun da bu işin merkezlerinden biridir, çok ciddi un ihracatı yapılan bir ilimizdir. İşte, bunlar, dahilde işleme rejimi içerisinde geliyor, işleniyor, gidiyor. Bunlara 4 bin lira verene kadar, eğer bizim çiftçimize de o rakamın yüzde 20 aşağısını verseniz dağ taş buğday olur. Biz Ukrayna'nın, Rusya'nın çiftçisini finanse edene kadar, eğer bu rakamları kendi çiftçimize verebilirsek ben Türkiye'de de bu ekim alanlarının yapılabileceğini düşünüyorum. Eski Türkiye'de çok daha geniş alanlar ekiliyordu, yeni Türkiye'de bu alanlar daralmaya başladı. Ne zamandır? 2015'ten bu tarafa ekim alanlarında nasıl bir daralma var, bunu rakamlarla bize izah edebilir misiniz? Tam tersine, bizim, tarım ürünlerinde, ihracatta fazla verdiğimizi ifade ediyorsunuz. İthalat ile ihracatın arasında yaklaşık 10 milyar-15 milyar dolar civarında bir fark olduğunu söylüyorsunuz.

(Uğultular)

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Yaşar'ı dinleyelim lütfen.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Süleyman ağabey için anlatıyorum ama hiç faydası yok.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Yaşar, devam edin lütfen.

Buyurun.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Biz bunu ciddi oranda yaşadık, bunları ciddi oranda yaşadık. Mesela, bugün üreticiler açısından baktığınız zaman, sizin bölgeniz Erzincan'daki şeker fabrikasının bile kapasitesinin düştüğünü net bir şekilde görüyoruz.

Netice itibarıyla, çok iyi bir planlama yapmanız lazım, mümkün olduğunca daha ekime başlamadan önce bu işlerin çözülmesi lazım; destekle bir yere kadar götürebilirsiniz. Düşük arpa, düşük yem, düşük buğday... Normaldir, sosyal devlet; muhakkak bunun desteklenmesi lazım ama asıl olan ülkenin refahının yükselmesi ve bu desteklerin minimumda olması lazım.

Bugün özellikle çalışanların ücretleri açısından baktığımız zaman, yüzde 50-yüzde 55 asgari ücretle çalışanları düşündüğümüz zaman, size çok iş düşüyor. İnşallah, bu milletin refah seviyesi yükselir, siz de bu desteklemeleri en az şekilde yaparsınız.

Tabii, bunu anlamak da yine mümkün değil yani şu an rakamlardaki artışa baktığımız zaman, mazottaki artış... Mazot artışını anlatıyoruz; diyelim ki 70 dolarlardan 110 dolarlara çıktı, bu, yüzde 50 artış demektir ama Türkiye'deki mazot fiyatlarındaki artış yüzde 300 yani 2 haneli rakamları gördük. Süleyman ağabey, son dönemde mazot almıyorsun, benzin de almıyorsun herhâlde? İmanımız gevredi ya, 1.700-1.800'den aşağı depo dolmuyor, haberin olsun yani.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Doğru, mazot doğru.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Ekmek fiyatı 5 lira, bakın, şu an ekmek fiyatı 5 lira.

ORHAN SÜMER (Adana) - Erzincan'a gitse fark edecek de Erzincan'a gitmiyor.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Evet, Sayın Yaşar'ı dinleyelim lütfen.

Buyurun.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Dolayısıyla, en temel gıda ürünlerindeki artış maalesef yüzde 100'lerin çok üzerinde. Zaten TÜFE'deki rakamlar... Yani TÜİK'e göre diyelim, TÜİK'e göre, bugün 72-73 üretici fiyatları yüzde 130; diğer bir araştırma şirketine göre, yüzde 160. Şimdi bu kadar artışla siz ne kadar desteklerseniz destekleyin, bu insanların geçinme şansı maalesef, zor.

Net bir şekilde, sadece sizin fiyatlarla desteklemeniz yetmez; mazot fiyatlarında, gübre fiyatlarında, tohum fiyatlarında da muhakkak bir desteğin yapılması lazım. Çiftçilerin hak ettiği toplam bütçe üzerinden ayrılması lazım gelen yüzde 1'i hâlâ tam ödenmiş değil, en azından bunları öderseniz, hiç olmazsa çiftçilerimiz biraz daha rahatlar diyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.