KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce Ahmet Önal çok ayrıntılı bir şekilde hukuki değerlendirme yaptı, ona yürekten katılıyorum. Benim buna ilişkin çekincelerim de o.

Şimdi, burada getirilen düzenlemede şöyle bir husus var: "Firar ve izin tecavüzü gibi hakkında ön inceleme yapılanın bulunmaması nedeniyle ifade almayı imkânsız hâle getiren zorunlu hâllerde ilgilinin ifadesi alınmaz." diyor. Şimdi normal ceza yargılamasında baktığımız zaman bu şekildeki durumlarda ifade niye alınmaz? Hangi durumlarda alınmaz? Sanığa ulaşılamaz, sanık kaçaktır, firaridir. Ulaşılamazsa eğer dosya içerisinde ulaşımı olan sanıklar varsa, şüpheliler varsa bunlarla ilişkin olarak... Baktık ki kararın verilmesini engelleyen bir durum varsa tefrik kararı verilir, o dosya ayırt edilir, ona ilişkin diğer dosyalara ilişkin olarak da karar verilir. Buradaki kanun koyucunun bu kararı bu şekildeki düzenlemesinin veya ceza yargılama yöntem yasasındaki bu şekildeki düzenlemenin asıl amacı şudur: Savunma hakkının kutsallığıdır. Yani bir ceza tayin ediliyorken esas temel nokta şudur, nedir? Masumiyet karinesidir ve savunma olmadan ceza verilmez. Bir kere temel husus budur.

Şimdi buradan hareketle burada 2 ayrı husus var. Bunlardan bir tanesi firar, biri izin tecavüzü. Firar ve izin tecavüzü gibi suçlarda başlatılacak soruşturmalarda izin tecavüzü suçu, bilindiği üzere, izin süresinin geçmesiyle başlar. İzin süresini altı gün geçirmesi hâlinde meydana gelen suçtur bu suç. Firar suçu ise izin süresinin yedi gün geçilmesi ve kışladan izinsiz ayrılması, yedi günden az ise kısa süreli kaçma suçu oluşur, yedi günden fazla kışladan uzak kalmasıyla oluşan suçtur. Özetle izin tecavüzü ve kısa süreli kaçma suçlarında süre yedi günden az olduğu için idarece yokluğunda yargılama işleminin başlatılması yersizdir. Bu tip yargılama yöntemleriyle bir siyasallaşmış yargı yöntemi karşımıza çıkar.

Bir diğer husus da şudur: Firar ve izin tecavüzü gibi hakkında başlatılan ön incelemenin kesintiye uğramadan yürütülebilmesi ve adli soruşturmanın ivedi şekilde başlatılabilmesi için anılan personel için ifade alınması zorunluluğundan vazgeçilmesine yönelik düzenleme yapılması amaçlanmıştır bu kanunda, bu düzenlemeyle. Ön inceleme tamamlanmadan firar suçunun kesintiye uğraması hâlinde ifadenin alınması gerekmektedir. Bu yönde düzenlemeye ayrıca gerekirse hüküm eklenmelidir, her ne kadar baştan dediğim masumiyet karinesiyle alakalı bir düzenleme temel olsa da. Bununla birlikte personele yöneltilen eylem izin tecavüzü suçu kapsamında kalmış ise, yani biraz önce ifade ettiğim altı gün ve firar suçuna dönüşmemiş ise, yani yedi günden fazla, ifade alınmadan ön incelemenin sona ermesi açıkça hukuka aykırılık olacaktır. Neden? Çünkü izin tecavüzü hâlinde personel bir anlamda kendine ulaşılabilir bir durumdadır ama izne tecavüz etmiştir ama firarda ise bir anlamda kayıptır. Yani eğer bu şekilde düzenleme yapılıyorsa, benim ilk başta demiş olduğum o savunmanın alınmasıyla ilişkili temel kriter göz önüne alınarak, bir kere onu temele alarak bunu dikkate alalım. Yok eğer bunu dikkate almıyorsanız da izin tecavüzü ile firar suçu arasındaki bu ayrımı düzenleme yapıyorken mutlaka ya burada ya Genel Kurulda düzeltelim diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.