KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Kurumumuzun Sayın Genel Müdürü, yönetim kurulu üyeleri, Sayıştayımızın Başkanı ve üyeleri; hepiniz hoş geldiniz.

Şimdi, arkadaşlarımız, bugün bu konu ülkenin genelinde toplumun tüm genelini ilgilendirdiği için tarım ve üretimde çok önemli bir meseleyi konuşuyoruz. Özellikle Toprak Mahsulleri Ofisinin yani alım yapmasını desteklemesi konusunu gündeme aldık ve değerlendirme yapıyoruz. Burada özellikle Sayın Genel Müdürün bir değerlendirmesi var, sunum konuşması var. Ya, acaba dedim, bu ülkede biz verileri bilmeden yoksa bir başka ülkeden verileri alarak mı bir değerlendirme içerisindeyiz diye baktım. Ben kendimi Türkiye'de olmadığımı hissettim bunları yaşarken, bunları konuşurken. Sayın Genel Müdürüm, aslında verilerin gerçekçi olması lazım, gerçekçi olduğu zaman daha iyi sonuçlar alırız, daha iyi yöntem ve olaylara daha iyi yaklaşırız. Şimdi, burada ben özellikle buğday deyince, tahıl deyince, üretim deyince bir girdi fiyatları vardır, bir de üretimin kendi esas ürününün bedeli vardır, bunlarla ilgili bir değerlendirmede bulunacağım.

Değerli arkadaşlar, 2003 yılında makarnalık buğdayın fiyatı Toprak Mahsulleri Ofisinde 480 lira, 2022 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi aynı buğdayı, makarnalık durum buğdayın fiyatını 6.050 lira olarak açıkladı ton fiyatında. Şimdi, bunu bir değerlendirme yaptığın zaman, 2003 yılında bir ton buğdayla 1.100 kilogram DAP gübresi alabiliyormuşuz. O zaman DAP gübresinin fiyatı 427 lira. O zamanki buğday fiyatıyla bu can gübresi 250 liraymış o zaman, buğday yine 480 lira yani 520 kilogram buğday satıyoruz, yerine bir ton can gübresi alabiliyoruz. Yine, 2003 yılında can gübresi 340 lira, buğday 480 lira; 710 kilogram buğday satıyoruz, 1 ton üre gübresi alıyoruz. Bugün nasıl alabiliyoruz bunu? Bugünkü fiyatlara baktığımız zaman, uçmuş. Şöyle ki: Ya, DAP gübresi bugün 15.600 lira olmuş, diğer tarafta, bir ton buğday 6.050 lira. Yani biz 1 ton DAP gübresini alabilmek için şu anda 2.600 kilo buğday satmamız gerekiyor. 1 ton can gübresini almak için 1.650 kilo buğday satmak gerekiyor, 1 ton üre gübresini almak için 2.650 kilogram buğday satmak gerekiyor. Yani bu rakamlar çok uçuk rakamlar.

Diğer tarafta, vatandaşın, çiftçinin en çok tüketimini sağladığı giderlerinden biri de mazottur. O günün koşullarındaki yani 2003 yılındaki mazot 1.350 lira. Ya, bunu ben Haziran ayıyla konuşuyorum yani 2003 yılının Haziran ayındaki fiyatlarıyla konuşuyorum, 1.355 lira. Yani o günün koşullarında 2.800 ton buğday sattığımız zaman 1 ton mazot alabiliyormuşuz. Bugün bunu alabilmek için ne kadar mazot satmamız lazım? Arkadaşlar yani bu, 2 katına çıkmış, 4,6'ya çıkmış. Yani 4.600 kilo buğday satacağız, bin litre mazot alacağız yani aradaki uçuk fiyatlar çok farklı.

Diğer taraftan, değerli arkadaşlarımız, şimdi, Türkiye 1919 yılında da aynı yüz ölçümündeydi, bugün de aynı yüz ölçümünde. 1980'li yıllarda bu ülkede 19 milyon 500 bin tonla 20 milyon 500 bin ton arasında buğday üretimi vardı, 1990'lı yıllar da keza aynıydı, 2000'li yıllarda da aynıydı. Şimdi, geldik, üretim araçlarının, teknolojinin, tarım aletlerinin daha teknolojik olmasına rağmen, verimliliklerin tohumda ve ekimde daha çok yeniliklere gidildiği hâlde aynı tonajlardayız. Değerli arkadaşlar, şimdi arkadaşlarımız anlatıyor, diyorlar ki: "Biz buğdayı dışarıdan getirdiğimiz zaman, buğdayı un teknolojisiyle dışarıya satıyoruz." diyor. Arkadaşlar, bu, inandırıcı değil. Bak, 2003 yılında bu ülkenin nüfusu 67 milyondu, bugün 85 milyon. O gün 20 milyon 500 bin ton buğday üretiliyordu, bugün de aynı. Bu seneki veriler öyle, geçen seneki veriler daha düşüktü. 2020 yılındaki veriler de 19 milyon 500 bindi. Şimdi, bunları görerek acaba biz nerede hata yapıyoruz? Demek ki biz 90'lı yıllardaki, 80'li yıllardaki teknolojik makinelere baktığımız zaman, atla, öküzle, çift sürüldüğü, hasat yapıldığı dönemden bugün insan emeğinin daha aza indirgendiği, teknolojik olarak makineleşmeye daha çok yöneldiği dönemde bile üretimimiz artmamış arkadaşlar. Ya, bu düşündürmüyor mu bizi? Aslında memleketin meselesi bu. Yani bunları konuşurken bir şekilde her şeyi değerlendirerek, ele alarak yapmak gerekiyor.

Neden ileri geliyor bunlar? Çünkü siz vatandaşın bu zamana kadar ektirmediği... Tabii, sizin sorununuz değil Sayın Genel Müdür bu, bu, bir hükûmet politikası, şu anda yöneten bir siyasi partinin bugünkü politikası bu. Siz vatandaşı ekmesin, ekmesin ama destekleyelim... Ya, yıllardır, yirmi yıldır bu ülkenin ekilmeyen alanları, üretim yapılmayan alanları sanki bir üretim yapılmış, tahıl üretimi yapılmış gibi desteklendi; bu, doğru değildi, buna mutlaka son verilmesi lazım, yine hâlen devam ettiği de söz konusu.

Değerli arkadaşlar, Sayın Genel Müdürümüz sunumunda bahsetti, dedi ki: "Biz nohut ve fasulyede dışarıya bağımlı değiliz." Ya, Sayın Genel Müdürüm, 2021'in Mart ayı verilerinde bu ülkede 94 bin ton nohut ithal edildi; daha hâlen "Bağımlı değiliz." diyorsunuz. 94 bin ton nohut ithal edildi, resmî veri bunlar, benim verim falan değil, benim konuştuğum şeyler değil bunlar. Fasulye... Bak, fasulyeyi nereden ithal ediyoruz? Kırgızistan'dan ithal ediyoruz. Nereden ithal ediyoruz? Arjantin'den ithal ediyoruz. Nereden ithal ediyoruz? Meksika'dan ithal ediyoruz. Bu verilerin hepsi ortada. Bana siz buradaki arkadaşlarımla: "Efendim, bizim ülkemize bu ülkelerden ne fasulye girdi ne nohut girdi." diyebiliyorsanız, ben size o zaman "Tamam, biz yanlış konuşuyoruz." diyeceğim ama bunların hepsi giriyor bu ülkeye.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Giriyor.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Bugün yine giriyor.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Öyle.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Ya, bugün yine giriyor, bu sene gene giriyor efendim. Ben verilerini söyleyeyim size, aldığım verileri. Çünkü ben Mersin'le şu anda burada otururken konuştum, ithalatçılarla konuştum. Yani bugünkü resmî yani şu andaki ithal eden firmalarla konuştum, hâlen ithal edildiğini söylüyorlar. Ya, bunlar doğru değil arkadaş. Tabii, ihracatçılar ne diyor? İhraç da ediyoruz tabii ki yani ihraç da ediyoruz. Ne ihraç ediyoruz? Ülkenin tabii ki verimliliği arz eden, kalitesi çok düşük ürünler bu ülkede üretiliyor. Neden? Desteği az. Vatandaş, gübresini atamıyor yani gerektiği kadar gübreyi atamıyor, gerektiği kadar mazotunu kullanıp hasadını yapamıyor. Tabii ki çok kalitesiz ürünler de elde ediyoruz. Bunlar da ne yapılıyor? Üçüncü dünya ülkelerine ihraç edilmiş oluyor. Yani bunların şekli bu, ihraç etmek değil bu. Yani bizim...

AHMET TAN (Kütahya) - Biz enerji koridoru olduğumuz gibi biz gıdayla ilgili de koridoruz. Bütün Orta Doğu'dan, Afrika'dan bize gelecek, biz Avrupa'ya, dünyaya satacağız bundan sonra.

AHMET KAYA (Trabzon) - Keşke öyle olsa.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Şimdi, Sayın Vekilim, biz bunların hiçbirinde ithalatçı değiliz. Tabii ki dünya global olarak yönetiliyorsa, biz de dünyanın ortasındaysak, dünyanın her tarafına alım, satım, ithalat ve ihracat yapmak zorundayız.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - O, Cumhuriyet Halk Partisi projesi zaten, Merkez Türkiye Projesi.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Zeybek, toparlayalım.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Kemal Bey, deneyimlerinizden söz eder misiniz, üretimdeki deneyimlerinizden?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, lütfen...

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Şimdi, tabii, ben Türkiye'deki soğan ve patatesin de... Bu, Toprak Mahsullerinin meselesi değil tabii, bu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının sorunu, orada anlatmamız gerekiyor bunu. Tabii, burada yeri değildir ama ben Türkiye'nin her tarafında tarımın nasıl olduğunu bilen bir insanım. Alaylıyım ben, alaylı, Sayın Genel Müdür, ben alaylıyım yani her tarafta ekim yapan adamım ben yani Eskişehir'inde, Konya'sında, Kayseri'sinde, Sivas'ında, Çorum'unda, Amasya'sında, Türkiye'nin her tarafında ekim yapan adamım ben. Ya, bu işlerle birebir ilgili insanım.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Bir ara bize de buyurun.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sizin toprak sert.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Tabii, bunları üretmek doğru şey. Şimdi, tabii, burada fındıktan da bahsetmeden geçemeyeceğim Sayın Genel Müdürüm. Şöyle ki çünkü ben Samsun milletvekiliyim. Türkiye, fındık üretiminin yüzde 17-18'ini Samsun karşılıyor, üretim orada sağlanıyor.

AHMET KAYA (Trabzon) - Metin Bey bilmiyor bunu.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Metin Bey bilir, hepimiz biliyoruz.

AHMET KAYA (Trabzon) - Hayır, diyor ki: "Samsun'da fındık mı üretiliyor?"

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - O demek ki Terme'yi tanımıyor o zaman; Çarşamba'yı, Salıpazarı'nı, Tekkeköy'ü, Ayvacık'ı demek ki bilmiyor yani.

Şimdi burada fındıktan bahsedersek Sayın Genel Müdürüm, Metin Bey bahsetti, dedi ki: "Biz 2020 yılının fiyatını bekliyoruz." Çok doğru söyledi. Yeterli değil ama doğru söyledi. Neden? 2020 yılındaki fiyat 3.650 dolardı. Açıklandığı zaman da ben karşı çıkmıştım, tonunun 4 bin dolar olması lazım diye, böyle bir demecim de var. Diğer tarafta, 2021 yılındaki açıkladığınız fiyat da 2.975 dolar. Bak, 2020 yılının fiyatının gerisine düştünüz. Şimdi, size soruyorum, ben buradan bir değerlendirme yaptım, 2020 yılı fiyatına göre değerlendirildiği zaman fiyatın şu anda 63 bin lira olması lazım tonu. 2021 yılı fiyatına göre de değerlendirdiğim zaman 51 bin lira olması lazım tonu. Yani 50 bin lira kilosu 2021'e göre olması lazım, 2020 yılına kadar da 63 bin lira olması lazım ama bu fiyatlar oluşacak mı? Ben bu sene böyle bir fiyatın oluşmayacağını biliyorum ama biz bu fındıkta eğer ülkenin tamamında, dünyada hâkim bir ürün sahibiysek, dünyanın ihracatı da tamamen bize bağımlıysa, ya, biz bu fındığın fiyatını niye 4 bin dolar yapmıyoruz? Yapın 4 bin dolar, 4 bin dolar yapın yani üretici, tüketici, sanayici herkes memnun olsun ama tekelci şirket ortadan kalksın, onun kârlılığı azalsın.

Değerli arkadaşlar, şimdi size soruyorum. Şimdi, siz 2020 yılında fındığın fiyatını 22.500 lira açıkladınız, piyasa fiyatları 20.500 lira oluştu yani gerisine düştü. Taban fiyat ne demektir? Açıklanan fiyatın altına düştüğü zaman müdahale etmek demektir. Müdahale etmediniz. Yani fındık fiyatı açıklamak göz boyama. 2021 yılında 26.500 lira fiyat açıkladınız, fiyatlar 24.500'e düştü, yine müdahale etmediniz; bunun adı mı taban fiyat açıklaması, vatandaşı destekleme? Ama bugünkü koşullarda serbest piyasa 39 lira ile 42 lira arasında değişiyor, demek ki siz yapmıyorsunuz bunu. Aldınız 70 bin ton fındık, 39 liradan.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Zeybek, toparlayalım.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Toparlayayım Sayın Başkanım. Toleransınız için de teşekkür ederim.

Şimdi, bir de buğdayda şunu unuttum. Sayın Genel Müdürüm, sakın şöyle düşünmeyin: Biz geçen sene 2021 yılında buğdayı 2.550 lira açıklamıştık, bu sene de 6.050 lira açıkladık, çok yüksek rakamlar açıkladık diye düşünmeyin. Neden, biliyor musunuz? Geçen sene açıkladığınız zaman buğdayın tonu 360 dolardı, bu sene açıkladığınız zaman 350 dolar yani çok fiyat yüksekliği falan açıklamadınız. Emsal fiyat açıklandı ama girdiler onun yüzde 200 daha üzerinde arttı, bunu da dikkate almadınız ama bu sene.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki, teşekkür ediyoruz.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Bir saniye Sayın Başkanım...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Zeybek, lütfen devam edin.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Şimdi şöyle bir soru yönelteceğim Değerli Genel Müdürüm size, tabii, Yönetim Kurulu da bu işin içine dâhil: Şimdi, Toprak Mahsulleri Ofisinin... "Vakıf Katılım AŞ" diye bir şirket var Türkiye'de, banka var; bir şirket kuruldu. Yani TÜRKŞEKER'le, Türkiye Şeker Fabrikalarıyla iştirak hâlinde bu şirket. TÜRKŞEKER Tarım AŞ ile Türkiye Şeker Fabrikaları, TÜRKŞEKER'in arasında bir alışveriş oldu mu veya olması düşünülüyor mu? Planlanmış görüşmeleriniz var mı? Size soruyorum Sayın Genel Müdürüm, ben bunun cevabını özellikle istiyorum çünkü hangi görüşmelerin nasıl olduğunu da biliyorum, ben biliyorum.

Şimdi, ben buradan sorumu özellikle tekrar etmek istiyorum: TÜRKŞEKER yani Türkiye Şeker Fabrikaları ile şu anda Vakıf Katılımın kurmuş olduğu TÜRKŞEKER Tarım AŞ'yle bu iki şirket arasındaki şu andaki sözleşme durumunda, ikisinin arasında Toprak Mahsulleri Ofisinin bu konuda bir iştirakleri var mıdır, sözleşmeleri var mıdır, bilgi alışverişleri var mıdır? Toprak Mahsulleri Ofisinin şu anda elindeki ürünler TÜRKŞEKER Tarım adlı bir şirket adına pazarlanmakta mıdır? Bu sorularımın özellikle cevabını istiyorum.

Teşekkür ediyorum.