KOMİSYON KONUŞMASI

MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, kamu kurum ve kuruluşlarının çok değerli temsilcileri, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2016 yılı bütçesini ve 2015 yılının kesin hesabını görüşmeye bugün başlıyoruz. Tabii, neden bugün başlıyoruz? Geçtiğimiz yıl ekim ayında yapmamız gereken görüşmeler erken seçim nedeniyle ertelendi, bir geçici bütçe yaptık ve şimdi de normal bütçeyi görüşüyoruz. Tabii ki Anayasa'mızın ilgili maddeleri 162, 163 ve 164'üncü madde son derece açık ve net. Tarihinde ve zamanında Meclise teslim edilmesi ve ilgili komisyona gönderilmesi gerekir. Ama ne yazık ki 1 Kasım seçimleri nedeniyle bunlar gerçekleştirilemedi.

BAŞKAN - Sayın Çam, bir dakikanızı rica ediyorum, kusura bakmayın.

Kameraman arkadaşlar, lütfen kameralarınızı sabitleyin ve lütfen ortadan çekilin. Bakın, ne üyeler birbirini görebiliyor ne ben kimseyi görebiliyorum ne de stenograflarımız tutanakları tutabiliyor.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ama Sayın Başkan, o zaman da görüntü almak isteyen arkadaşlarımız bizleri görüntüleyemiyor yani fiksledikleri zaman diğer görüntüyü alamayacaklar.

BAŞKAN - Niye alamasınlar?

MUSA ÇAM (İzmir) - Onların çalışma ortamını da...

BAŞKAN - Sizde fikslensin diyorum üstat, bütün kameralar size dönsün diyorum, bir şey demiyorum ki.

Buyurun.

MUSA ÇAM (İzmir) - Rica ederim, bizim öyle bir ısrarımız yok, size dönsün Sayın Başkan ya. Siz bizden yakışıklısınız yani siz hâkimsiniz.

BAŞKAN - Estağfurullah, senin gençliğin yeter Musa Ağabey.

MUSA ÇAM (İzmir) - Mevkiniz, makamınız bizden yüksek yani biz neyiz ki?

BAŞKAN - Estağfurullah.

MUSA ÇAM (İzmir) - Biz burada marabayız, öyle bakıyorsun zaten, tartışmanın ortamı da öyle gelişiyor zaten.

BAŞKAN - Estağfurullah.

MUSA ÇAM (İzmir) - Bizler marabayız, sizler istediğinizi yapıyorsunuz nasıl olsa.

BAŞKAN - Estağfurullah.

Buyurun.

MUSA ÇAM (İzmir) - Şimdi, bir defa bu tartışma biçimi, şekli doğru değil. Neden bu tartışmalar oluyor? Usulüne uygun bir çalışma yöntemi olmaması nedeniyle ister istemez gerçekten bu noktalara kadar gelebiliyoruz. Yani, Sayın Bakanın da daha temiz bir dil kullanması gerekiyor, bizim de daha temiz bir dil kullanmamız gerekiyor; buna herhangi bir itiraz yok. Ama, şimdi, Sayın Bakanın kalkıp Cumhuriyet Halk Partisi belediyelerini yolsuzlukla suçlaması, bu çok doğru bir şey değildir. Devletsiniz siz, on üç yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Varsa elinizde bilgi, belge neyse, mülkiye müfettişlerinden tutun, bakanlık müfettişlerine kadar her yere gönderip bunları yaptırabiliyorsunuz, zaten yaptırıyorsunuz.

İzmir'de, benim olduğum şehirde bütün belediyelerde İçişleri Bakanlığının mülkiye müfettişlerinin biri gidiyor biri geliyor, biri gidiyor biri geliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi 397 yılla yargılanıyor, olacak şey değil bunlar. Ama burada daha adaletli ve daha vicdanlı davranılması gerekiyor. Ben AKP'li belediyelerin hiçbir şekilde denetlenmediğini... Bütünşehir Yasası'yla beraber kamunun mallarını istedikleri kamu kurum, kuruluşlarına veriyorlar, İzmir Büyükşehir Belediyesine bu malların hiçbirisi teslim edilmiyor. Doğru mu bu şimdi yani? Adalet mi bu şimdi yani? Değil. Bunların yapılmaması gerek. Şimdi biz bütçeyi görüşeceğiz. Bütçeyi görüşürken de istiyoruz ki her şey usulüne uygun olsun.

Şimdi geldik buraya, bir ton kitap. Sayın Bakanın konuşması, Sayıştay raporu, şunlar, bunlar, hepsi burada. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun arkadaşlar. Sayın Bakan bugün sunumunu gerçekleştirecek, biz de pazartesi günü geleceğiz, geneli üzerinde konuşacağız. Geneli üzerinde konuşmaya geldiğimizde burada bu kitapların belki 2-3 misli daha fazla bakanlıklarla ilgili, ertesi gün görüşülecek olan Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Sayıştayın ve diğer kurumların kitaplarını burada göreceğiz.

BAŞKAN - Üstat, Sayıştay raporları 8 Aralıkta bütün üyelere gönderildi. Bugün size verilen ya da dün gönderilen bir Sayıştay raporu yok.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, bakın, siz "Gönderildi." diyorsunuz ama geldiğinden beri torba kanun görüşmekten biz onların kapaklarını açıp da bakamadık yani.

BAŞKAN - Bu şekilde söyleyin, ona bir şey diyemem, bu ayrı bir şey.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ama şimdi bunları yapmayın yani.

BAŞKAN - Zaman ayıramadık deyin, tamam, buna saygı duyarım, doğrudur, ona bir şey demem.

MUSA ÇAM (İzmir) - Gelip de orada kalması bir anlam ifade etmiyor yani.

BAŞKAN - Yani elli gün yetmemiş olabilir size incelemek için, doğru.

Buyurun.

MUSA ÇAM (İzmir) - Bizim bunlara bakma şansımızın olması gerekiyor. Şimdi, bunların hiçbirisi yapılmıyor ve diyoruz ki arkadaşlar, bunlar çok önceden gelsin, biz de hazırlıklarımızı ona göre yapalım ve ona göre de burada tartışma ortamına katılalım ve iyi şeyler yapalım. Yapılan iyi şeyleri alkışlayalım; yanlış olanlarda, eksik olanlarda diyelim ki bunlar eksik veya yanlış yapılıyor. Her ne kadar bunların hiçbirisini dinlemiyorsanız da hiç olmazsa burada tutanaklara girsin ve biz tarihe bir not düşelim.

O nedenle, bu yapılan yöntem ve usulü çok doğru bulmuyorum. Bakanlıklarla ilgili de sunumların, onunla ilgili bilançoların ve verilerin de bize çok önceden gelmesi ve bizim bunları inceleme şansımızın olması gerekiyor. Yoksa her birini bizim buraya gelip, bir saat önce ele alıp da okuma şansımız yok, iktidar partisinin de böyle bir imkânı yok. Ama onlar çok fazla konuşmadıkları için -haklı olarak- daha fazla biz konuştuğumuz için bu bilgilere ve bu dokümanlara bizim ihtiyacımız var.

O nedenle, lütfen önümüzdeki günlerde dağıtılacak olan broşürlerin ve bakanlıklarla ilgili bilgi ve dokümanların bize çok önceden dağıtılmasını ve bizim inceleme şansımızın olmasını istiyoruz.

Teşekkür ediyorum.