KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, eleştirilerimize cevaplarınızı dinledik; yani samimiyetinizden bir şüphem yok, her şey iyi olsun diye uğraşıyorsunuz, bundan da bir şüphem yok ama biz de eksiklerinizi gösteriyoruz. Şimdi, sonuç olarak siz Meclisten çıkmış bir bakansınız, Meclisi biliyorsunuz; yanlışlarınızı size göstermeye çalışıyoruz, eksikleri göstermeye çalışıyoruz, daha iyi olsun. Ancak benim bir kaygım var, bu sistemin sürdürülebilirliğiyle ilgili ciddi bir kaygım var ve piyasaların da bir kaygısı var; yani Türkiye'ye borç verenlerin de bir kaygısı var ki Türkiye'nin CDS risk primini 850'de tutuyorlar; diyorlar ki "Bu ülke riskli." Bu ülkeye para vereceksen... Kasko sigortası vardır ya, hani çok kaza yapanlara -biliyorsunuz, sigortacılar siz de bilirsiniz- çok kaza yapıyorsa sigorta risk primini yükseltir yani kaskoyu daha pahalı yapar ama bir insan çok dikkatliyse hiç kaza yapmıyorsa onun risk primini düşürür. "Siz çok kaza yapıyorsunuz, çok hata yapıyorsunuz. Ya, ben de senin risk primini yükseltiyorum." diyor dünya, sana borç verenler. Ya, şimdi, açıkça söyleyeyim: Bununla ilgili bir öz eleştiri vermediniz. "Ya, acaba ben nerede yanlış yapmış olabilirim?" Yani siz her şeyi dört dörtlük gösteriyorsunuz, "Muhteşemiz, mükemmeliz, bize güvenin, iyi olacak." diyorsunuz. Biz de diyoruz ki: Durum öyle değil, biz öyle görmüyoruz.

Hani, biliyorsunuz, ekonomideki temel mesele geleceği görebilmektir. Geleceği okuyabilenler ekonomide başarılı olurlar. Hani, gelecek fırtınaları görebilen, bu fırtınaya göre gemisini sağlam tutanlar o fırtınadan sağlam çıkarlar. Ama biliyorsunuz, krizlerde sel gider kum kalır, öyle değil mi? Krizler gelir pek çok sektörde... Mesela, biz ayakkabı sektöründeydik; bir kriz gelirdi, borcu harcı çok olan, kredisi yüksek olan, gemisini sağlam yere bağlamamış... Parasını har vurup harman savurmamış firmalar ayakta kalırdı, öyle değil mi? Ama har vurup harman savuran, görüntüde çok güzel gibi gözüken firmalar yerle bir olurdu. Şimdi, ben de bir fırtına geliyor diyorum. Bakın, dünyada bol para dönemi bitti, bitiyor. Para geri gidiyor yani bol para dönemi bitti. Yani yağmur yağınca her yere yağar, az veya çok yağar ama yağmur kesildiği zaman kuraklıkta ne yapacağın önemli. Senin sulama barajında suyun varsa, yani Merkez Bankasında rezervin varsa yağmur yağmadığı zaman bu fırtınaya dayanabilirsin.

Ya, Sayın Bakan, şu anda Merkez Bankasında rezervin yok, cari açık veriyorsun, "Savaş biterse cari açığım kapanacak." diyorsun Sayın Bakanım. Ee, savaş bitmezse ne olacak? Savaş derinleşirse ne olacak? E, Brent 100 doların üzerinde kalırsa ne olacak? E, biz cari açık vermeye devam edeceğiz. E, siz her ay ortalama 4 veya 5 milyar dolar para satıyorsunuz doları tutmak için. E, satabileceğiniz dolar çok azaldı, bunu da görüyoruz; rakamlara, Merkez Bankası bilançosuna bakıyoruz. Yani iki üç ay daha satacak dolarınız ya var ya yok. Hani yaz aylarında belki biraz turizm geliri bir iki ay idare eder ama sonbaharda ben ciddi bir tehlike görüyorum. Yani siz bunu görmüyor musunuz? "Roll" etmeniz gereken çok ciddi rakamlar var gerek kamu borcu olarak gerek özel sektör borcu olarak. Özel sektör sahaya çıkacak, yüzde 12 dolar faizi; "Bir dakika ya, ben bunu borçlanamam." diyecek. Ya da karşı taraf... Biliyorsunuz, Sayın Bakan, siz çok yüksek faizle borç istediğiniz zaman karşı taraf şüphelenir, hani sen ucuza faiz istersen şüphelenmez. Niye? Ama "Ne faiz varsa ben alırım." diye baktığınızda karşı taraf hiç vermek istemez; bunu da piyasadan biliyorsunuz. Yani bizim bu risk primimizi düşürmemiz gerekiyor ama risk pirimi düşmüyor, yükseliyor. Bunun da sürdürülebilirliğiyle ilgili ciddi bir sıkıntı var. Eğer ki bakın, ben size söyleyeyim...

Ya, burada biz felaket tellallığı yapmıyoruz, geleceği görmeye çalışıyoruz. Yani siz bu kuru bu şekilde satmaya devam edip doları tutmaya çalışırsanız ki niye tutmaya çalıştığınızı da biliyorum, enflasyon biraz kontrol altına alınsın ve kur garantili mevduatta 1 trilyon lira para var, doların her yüzde 10 yükselişinde 100 milyar lira bütçeye yük gelecek, bunun için tutmaya çalışıyorsunuz, bunu da anlıyorum ama bir noktada tutamayacaksınız. 94'te böyle oldu; Sayın Çiller tutmaya çalıştı, çalıştı, çalıştı, sonra ne oldu Sayın Bakan, siz de o zaman piyasadaydınız? 14 bin liradan, on gün içinde 40 bin liraya çıktı. 2001 krizinde, o dönemin Hükûmeti doları tutmaya çalıştı, çalıştı, çalıştı; ne oldu sonu? 600 bin liradan üç gün içinde 1 milyon 600 bin liraya yükseldi ve her 2 krizde de kim kaybetti? Tüm yurttaşlarımız kaybetti ama en çok da yoksullar kaybetti, firmalar battı, bankalar battı.

Ya, ben böyle sistemik bir risk görüyorum. Siz bunu görmüyor musunuz Sayın Bakan, Allah'ınızı severseniz? Ya, buna dair ne yapacaksınız? Yani gemiyi sağlam tutmak için ne yapacaksınız? Kasanız boş. Ne yapacaksınız merak ediyorum. Hani Rusya olsanız anlayacağım. Bak, Rusya ne yaptı? Savaşa girdi, faizi geçici olarak yükseltti, ateş bacayı sarmadan 9'dan 20'ye yükseltti, enflasyonunu kontrol altına aldı; sonra ne oldu? Faizi geri 9'a düşürdü, rublesinin de değerini korudu, ruble savaş öncesi değerlerinin altına düştü. Ya, Rusya, Ukrayna savaşta, enflasyonları yüzde 15; biz savaşta filan değiliz, şükürler olsun, enflasyonumuz yüzde 73, gayriresmî yüzde 100. Sayın Bakan, lütfen şapkayı önünüze koyun, bir öz eleştiri verin.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ama enerji satışları var yani.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Diğer bir mesele: Sayın Bakan, bakın, sizin bir açıklamanız daha var -siz gücenmezsiniz, biliyorum, onu da söyleyeceğim, samimiyetinizden dolayı biliyorum- "Enflasyonla büyümeyi tercih ettik." dediniz. Yani "Biz başka türlü de davranabilirdik." dediniz, "Çok sert tedbirler alabilirdik, faizi arttırabilirdik ama biz bunu tercih etmedik, enflasyonla büyümeyi tercih ettik." dediniz.

HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN NEBATİ - Faiz kısmı hariç, büyümeyi tercih ettik.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ya, Rusya'yla nasıl kıyaslıyorsunuz?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, hayır, enflasyonla...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yani Rusya'yla kıyaslanmaz ki Türkiye.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, hayır, birlikte açıklamanız, videosu var.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Enerji satan bir ülke, biz enerji ithal eden bir ülkeyiz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, hayır. "Çok sert tedbirler alabilirdik, faizi artırabilirdik." Burada videonuz da var. "Enflasyonla büyümeyi tercih ettik." diyorsunuz Sayın Bakan.

HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN NEBATİ - Doğru, doğru, az önce de söyledik.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, az önce ne dediniz? "Enflasyon dar gelirlileri etkiler." dediniz, değil mi? E, o zaman siz dar gelirlileri bile bile vurdunuz. Allah Allah! "Enflasyonla büyümeyi tercih ettik." yani "Enflasyonu tercih ettik." dediniz Sayın Bakan, açıkça söylediniz bunu; enflasyonun da dar gelirlileri etkilediğini söylediniz ve "Çarklar dönüyor." dediniz aynı açıklamanızda. E, çarklar kimin için dönüyor Sayın Bakan?

HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN NEBATİ - Çalışan ve çalıştıran için dönüyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, biz bunu soruyoruz. Hani "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" diye ünlü roman var ya, çarklar kimin için dönüyor Sayın Bakan? Ya, bunu lütfen değerlendirin, Gini katsayısını değerlendirin.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Türkiye için.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, enflasyon... Pek çok vergi koymuşsunuz bütçeye, ÖTV, KDV bir sürüsü dolaylı vergi, bunları eleştiriyoruz ama en adaletsiz vergi nedir? Enflasyondur; en adaletsiz vergidir enflasyon. Yani yurttaşın alım gücünü cebinden alır götürür. Yani geçen yıl 2 kilo et alabiliyorsa, 2 kere ayda et alabiliyorsa, bu yıl 1 kere et alamaz. Geçen yıl çocuğuna 2 ayakkabı alıyorsa dar gelirli, 1 kere ayakkabı alamaz. Erol Hocam da söyledi, ya, gidin zenginlerin gittiği lokantalara Allah'ınızı severseniz, rezervasyonsuz yer yok, ya, yok, rezervasyonsuz yer yok. Zenginlerin aldığı evlere bakın, karaborsa satıyor.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Arabada da öyle.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Geçen yıl 2-3 milyon olan ev bu yıl 10 milyona satılıyor. Zenginlerin aldığı arabalara bakın, yani "10 milyon" diyorsun arabaya, yok satıyor kardeşim, zenginler çatır çatır alıyor çünkü daha zengin oldu. Ya, yoksulların... Sayın Bakan, Yeşilköy pazarına değil, sizden rica ediyorum, Sarıgazi pazarına gidelim. Yeşilköy pazarında yine üst gelir kesimleri var, Sarıgazi pazarına gidelim, -gerçekten söylüyorum, bakın- Kocamustafapaşa pazarına gidelim, Sultangazi pazarına gidelim, buralara gidelim, Yoksulların, en yoksulların pazarlarına gidelim; oradaki isyanı görmelisiniz. Ben gidiyorum, siz de gidin, beraber gidelim. Bakın, orada esnaf da mutsuz. Ne diyor biliyor musunuz? "Fiyatlar 2 kat, 3 kat arttı, ben fiyat vermeye utanıyorum, müşteri isyan ediyor, alamıyor." diyor. İşte, bu enflasyon sarmalını çözemediğimiz sürece Sayın Bakan...

Bakın, söyleyeyim: Bizim gayrisafi hasılamız yerle bir olmuş durumda. Kişi başına düşen millî gelir düşüyor ve bunun yanında da çok ciddi bir gelir adaletsizliği yaratıyor enflasyon, servet adaletsizliği de yaratıyor yani yurttaşlarımızın büyük bölümünün şu anda servet eşitsizliği sorunları var. Sayın Bakan, işte bu anlamda adımlar atmamız gerekiyor.

Bakın, siz ne diyorsunuz biliyor musunuz? Şimdi, burada, Sayın Bakan bu bütçede "Ben kamu emekçilerine yüzde 40 zam vereceğim." diyor değil mi?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ne yapsın? Alım...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, yüzde 40 zam verecek. Alım gücünü karşılayacak mı arkadaşlar?

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Yine veririz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Allah'ınızı seviyorsanız, karşılayacak mı, söyleyin.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ama iyileştirecek.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ayrı. Karşılayacak mı?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - İmkânlar ölçüsünde vereceğiz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, son bir yılda... Bakın, dar gelirli ne yapıyor, biliyor musunuz? Dar gelirli, kamu emekçisi, emekli ve işçi ne yapar Sayın Bakan? Onlar lüks lokantalara gidemiyorlar, hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Ne öder? Kira öder. Kiralar yüzde 200 arttı. İstanbul'da 2 bin lira olan daire, 6 bin lira, 7 bin lira, 8 bin lira. Başka ne öder? Elektrik, su, doğal gaz faturası öder. Bu faturalar da yüzde 200 yüz arttı.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Talep var mı, talep? Talep var mı, talep?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, gıda fiyatlarında yüzde 200 artış var, en az yüzde 200; sizin için yüzde 150 olsun, hani, yüzde 200 ama sizin için yüzde 150 olsun. Yani halkın enflasyonu yüzde 150, yüzde 200. Siz onlara diyorsunuz ki: "Ben size yüzde 40 zam vereceğim." Ben açıkça söyleyeyim: Şu an için, kamu emekçilerinin, emeklilerin alım gücünü karşılamak için -son bir yıl için söylüyorum- yüzde 100 zam vermeniz gerekiyor. Yüzde 40 değil, yüzde 100 ve o da...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Paylan, süreniz bitti; ben, tamamlamak için size bir süre vereyim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Grup sözcülerine...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Tamam, tamam, grup sözcülerine on dakika zaten, on dakika bitti.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, hayır, "Onu da esnek yapacağım." dedi.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sözünüzü tamamlamanız için esnetiyorum.

Buyurun.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Aynı şeyleri söylüyor zaten.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şunu söyleyeceğim Sayın Bakan: Bakın, şu da var, bu da enflasyonu durdurmamız kaydıyla. Ya, ocak ayında zamları verdiniz, Sayın Cumhurbaşkanı asgari ücret zammını açıkladı; ya, asgari ücretlinin cebine girmeden parası, maaşı eridi gitti, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez ocak ayında açlık sınırının altına düştü. Yani enflasyon devam ettiği sürece istediğiniz zammı verin, alıp götürür. Sayın Demirel "Yüzde 100 zam vereceğim." derdi, rahmetli Erbakan "Yüzde 100 zam vereceğim." derdi; 90'ları hatırlıyorsunuz, alıp götürürdü.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - 90'larda bu ülke var ya memurunun maaşını ödeyemiyordu.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, asgari ücreti artıracak mısınız? Net bir soru size. Sayın Bakan, asgari ücreti artıracak mısınız? Cumhurbaşkanı maaşına yüzde 40 zam, vekil maaşına yüzde 40 zam; asgari ücreti artıracak mısınız? Hani, AKP Başkan Vekili Sayın Numan Kurtulmuş "Yüzde 40 zam yapacağız." dedi, sonra geri vites yaptı; bilmiyorum siz mi uyardınız onu. Bu anlamda yüzde 40 en azından onlara da zam yapılması lazım; bu konuda bir beyanat duymadık, ay sonuna geldik.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, Sayın Paylan...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İkinci mesele Sayın Bakan: Bu enflasyondan doğan kayıpları kapatmak... Ve son cümlemi söylüyorum: Enflasyonla mücadele etmek için bir programınız var mı? Yani "enflasyon geçici" diyorsunuz ya, hani, şimdi yüzde 40 zammı verelim ama orada enflasyonu durdurmak lazım değil mi? Ve inandırmak lazım, enflasyon yapışkandır biliyorsunuz enflasyonun düşeceğine inanırsa yurttaşlar ve paydaşlar enflasyon düşer, inanmazsa enflasyon yapışkandır düşmez. Siz "geçici" demekle enflasyonu düşüremezsiniz. Bu açıdan yapılması gereken, bir enflasyonla mücadele programı koymaktır. Ya, sizin enflasyonla mücadele programınız nedir? Bir de baz etkisi midir aralık ve ocak ayındaki? Ben bunun tutmayacağını düşünüyorum. Nedir enflasyonla mücadele programınız bunu da bilmek istiyorum.

Teşekkür ederim.