KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ SERTER (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın TOKİ Başkanı ve ekibi, hoş geldiniz sizler de.

Birkaç soruyla başlayacağım konuya. Bir tanesi, anlatımınızda "155 adet millet bahçesi yaptık." dediniz. Biz bir türlü bu bahçelerin maliyetlerini yakalayamıyoruz, bunların bize lütfen maliyetlerini aktarmanızı rica ediyoruz. Tabii ki bir de -siz dediniz "Açık ihaleyle." ama- belirli müteahhit firmaların bu bahçeleri yaptığının bazı verileri elimizde. Bunların da daha açık bir şekilde yapılması gerekiyor. Bir de bu kadar ekonomik sıkıntı çeken ülkemizde önceliğimiz millet bahçeleri mi, evsiz, işsiz kalan insanlarımıza hiç olmazsa küçük konutlar yaparak bunların orada barınmasını sağlamak mı? Bunu da sizlere soru olarak soruyorum ve değerlendirmenizi istiyorum.

Ben İzmir Milletvekiliyim, deprem olduğu an itibarıyla Türkiye milletvekili olan bütün arkadaşlarım, hem Cumhuriyet Halk Partisinden hem diğer partilerimizdeki bütün milletvekili arkadaşlarım İzmir'e geldiler, sağ olsunlar ve o afeti hep beraber yaşadık, sizler de oradaydınız. Bir anda, ikinci gün, Çevre Bakanının bir afet koordinasyon merkezindeki toplantısında şehir hastanesinin üstündeki bölgenin derhâl yapılacağı dile getirildi. Bu bölge daha önce -sizin araştırmalarınızla- şehrin gelişim bölgesi miydi ve burası iyi araştırıldı mı? Çünkü benim jeoloji mühendislerinden aldığım bilgi, Manisa ve Turgutlu'dan gelen fay hattının -demin de açıkladınız- gerçekten oradan geçtiği. Fay hattının geçtiği noktanın minimum 20 metre sağı ve 20 metre solunun sadece tünelin değil, mutlaka inşaatsız geçilmesi gerektiği açıklandı. Bunun bir açıklığa kavuşmasını istiyorum.

Artı, deprem bölgesi olarak Bayraklı ve Bornova bölgemizdeki bütün her yerin afet alanı olaraktan açıklanması şart. Orada, depremde sadece kümülatif yıkılan binalar değil, şu anda evsiz barksız kalan birçok vatandaşımız var; bu vatandaşlarımız şu anda kiralarda, bu geçim sıkıntılarında da gerçekten çok zor günler yaşamaktadırlar. Son gündemde de şu anda denize yakın olan, depremden sonra konulan konteynerlerin kaldırılmaması için insanlar elinden gelen bütün çabayı göstermekte. Valiliğin aldığı karar kaldırmaydı ama onlar tepki gösterince kaldırılmayacak. Hâlen, bir buçuk seneyi geçmesine rağmen buradaki arkadaşlarımızın, buradaki vatandaşlarımızın deprem konutları yerine, kendi konutları yerine konteyner binalarda yaşaması gerçekten bu yüzyılda hiç kimsenin hakkı ve şartı değil. İlk soruma dönüyorum: Millet bahçesi mi, insanların yaşam alanları mı önemli? Bunu mutlaka tespit etmek mecburiyetindeyiz.

Deprem alanında, Bayraklı deprem alanında 8 katlı, 10 katlı binalarımız yıkıldı. Teknoloji o kadar gelişti ki binaların temel sorunlarını çok rahatlıkla bütün inşaat sektörü çözmekte ama bir anda 8 katlı, 10 katlı binalar 5 kata düştü ve buradaki insanlarımız kura çekimlerinde de 2+1, 3+1 dairelere kavuşmak için birbirlerini yer hâle geldiler. 117 canımızı unutmuş vaziyetteyiz oradaki insanların ev çırpınışlarından dolayı. Burada, neden oralar yine 8 ve 10 katlı düşünülmedi? Önündeki -biliyorsunuz ki- sahil yapısında 45 katlı, 50 katlı gökdelenlerimiz var. Benim çocukluğum oralarda geçti, zeminin yapısını çok iyi bilmekteyim. Biz oradan Türkiye'nin en güzel marulunu yerdik, Türkiye'nin en güzel ıspanağını yerdik, Türkiye'nin en güzel pırasasını yerdik o topraklardan ama maalesef ki yapı oraya inşaatları getirdi ve en sonunda da -benim kısır bilgimle, ben işletme kökenliyim, inşaat kökenli değilim- kıyıya yaptığımız gökdelenlerin kazıkları deniz suyunun bir kısmını karaya ittirdi, bir kısmını denize ittirdi. Kara ittirildiği zaman alüvyon olduğu için zemin bu depremde yok oldu. İzmir çok deprem geçirdi ama böyle bir felaket geçirmedi. Kısır düşünüyorum, bunu sizler çok daha iyi değerlendirebilirsiniz ama yine o yapının üstüne 8 katlı, 10 katlı binalar yapılırdı. Hak sahipleri, orada o evlerini yitirenler oradaki binalardan da hak sahibi edilebilirdi diye düşünmekteyim.

Kura çekimlerinde hâlen adaletsizlik var bazı noktalarda ve komşular birbirini şikâyet ettiğinden dolayı, hak sahibi olan kişiler bazı binalara, yerlerine oturamıyorlar; bu da orada iki üç binada yaşanıyor, hemen hemen 120 haneye tekabül eden bir konu. Buna da el atarsanız çok sağlıklı olacağına inanıyorum.

Başkanım, çok teşekkür ediyorum, benim sorularım bu kadar. Sizlere de teşekkür ediyorum.