KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri ve bu salında bize hizmet eden değerli emekçi kardeşlerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, salonda bir uğultu var ama niye olduğunu anlamadım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Vallahi herkes konuşurken var Sayın Paylan, siz de artık alışın buna yani.

Buyurun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Alışmak iyi bir şey değil.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu dozaj fena değil yani bu kadar insanın olduğu yerde çok aşırı bir gürültü yok doğrusu.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi, değerli arkadaşlar, her yıl -geleneksel- Meclis kapanırken bir torba yasayla karşı karşıya kalırız yani Meclis tatile girerken ve bu torba yasada değerli arkadaşlar, çeşitli sosyal kesimlerin beklentileri karşılanır. Ama bu torba yasaya baktığımda, maalesef, dağ fare doğurmuş. Yani, sonuç olarak, pek çok sosyal kesimin talepleri var, bu taleplerin bu torba yasada olmadığını görüyoruz. Bir tek 3600 ek gösterge düzenlemesi var ama bunun da adaleti sağlamayacağını düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu torba yasada emeklilikte yaşa takılanlar düzenleme bekliyorlardı, yok; emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bir düzenleme yok.

Ya, teklif sahibi arkadaşımız en azından dinlerse ne kadar memnun olurum aslında.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Benim bir kulağım sizde, bir kulağım da az önce istediğiniz konularla ilgili şeylerde.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam, eyvallah, sağ olun.

Kredi Yurtlar Kurumuna borçlu gençlerin, borçlarıyla ilgili düzenleme yapmayla ilgili beklentileri var. Milyonlarca gencimiz borçlarını ödeyemiyorlar, bunlarla ilgili bir düzenleme yok. Bakın, atanamayan öğretmenlerle ilgili Sayın Cumhurbaşkanı 20 bin öğretmen atanacağını müjde gibi verdi. Her yıl 30-40 bin öğretmen emekli oluyor zaten, emekli olacak sayının altında "Öğretmen atayacağım." diye müjde veriyorsunuz. 500 bin öğretmen atama bekliyor, 20 bin öğretmen atamasını, emekli sayısından daha az öğretmen atamayı müjde diye veriyorsunuz; bu kabul edilemez arkadaşlar. Bununla ilgili düzenleme yapmamız gerekirdi.

Değerli arkadaşlar, başka, bakın, emeklilerle ilgili... 13 milyon üzerinde emeklimiz var, hepsinin gözü kulağı burada Sayın Başkan. Şimdi bakıyorum, emeklilerle ilgili bir madde var. 2.500 lira olan en düşük emekli maaşını saraydan gelen düzenleme 3 bin lira yapmayı öneriyor, 500 lira vermeyi öneriyor en düşük emekli maaşına. Değerli arkadaşlar, şurada 4 kişi yemeğe gitsek -orta hâlli bir lokantadan, lüks bir lokantadan bahsetmiyorum- bir öğünde 500 lira hesap gelir. Orta hâlli bir lokantadan bahsediyorum, tek öğün, orta hâlli lokanta; lüks lokanta değil. Siz emeklimize, bayramda ailesiyle birlikte bir lokantaya gitse hesabın 500 lira geleceği bir meseleyi zam diye, müjde diye veriyorsunuz; böyle bir vicdansızlıkla karşı karşıyayız.

Orhan Bey, siz bunu nasıl imzaladınız ya? Ben sizi vicdanlı bir vekil olarak bilirdim, emekliye 500 lirayı nasıl reva gördünüz?

Arkadaşlar, 3 bin lira eskiden paraydı. Siz unuttunuz ya, 3 bin lira eskinden paraydı; şimdi para değil. Bir kira olmuş 4 bin lira, 5 bin lira; faturalar geliyor 2 bin lira, 3 bin lira. Siz 500 lira zammı reva olarak görüyorsunuz. Açlık sınırının kaç para olduğunu biliyor musunuz Orhan Bey? 6.300 küsur lira. Yani bir ailenin mutfak masrafı -bakın kira yok, faturalar yok- 6.300 lirayı geçmiş. Siz diyorsunuz ki emeklimize: "Sen 3 bin lira alacaksın arkadaş." Emeklimiz hayatta nasıl kalacak Orhan Bey? Bırakın barınmayı, hayatta nasıl kalacak; bunu gerçekten düşünmemiz lazım arkadaşlar.

Bir hafta sonra emeklimiz bayram ikramiyesi alacak değil mi? Adı "ikramiye." İkramiye önemli bir şeydir değil mi Cemal Bey? "İkramiye" dediğin zaman önemli bir adı vardır ya. 1.100 lirayı reva görüyorsunuz emeklimize. Bununla ilgili bir düzenleme var mı Sayın Başkan? Dört yıl önce bin liraydı ikramiye. Kurban Bayramı olacak, bakın, bir emekli rahatlıkla gürbüz bir koyun olabiliyordu bin liraya; zayıf koyun değil ha, gürbüz koyun alabiliyordu, koç alabiliyordu. Arkadaşlar, şimdi 1.100 lirayla bir gürbüz koç alınabiliyor mu? Bırakın gürbüzü, en sıskasını alabilir mi? Alamaz, 3 bin, 4 bin liradan başlıyor kurbanlar, küçükbaş hayvandan bahsediyorum; 5 bin, 6 bin lira. 4 emekli bir araya gelse bir kurbanlık koyun alamaz. Siz yine 1.100 lirayı reva görüyorsunuz, bu kabul edilebilir mi değerli arkadaşlar? Kabul edilemez. Peki, bunlarla ilgili düzenleme var mı bu torbada? Maalesef yok değerli arkadaşlar.

Bakın, yurttaşlarımız enflasyon karşında eziliyor. Bu torbada enflasyon karşısında ezilen yurttaşlarımızla ilgili düzenleme gerekirdi. Mesela, asgari ücretle ilgili düzenleme var mı Sayın Başkan? Yok. Bekliyorduk. Çünkü asgari ücretin en azından açlık sınırının üzerine çıkması için bir zam yapılması lazım ama esnaf da zorda, o da haklı olarak diyor ki: "Asgari ücret çok yüksek olursa ben ödeyemem." Küçük esnaftan bahsediyorum; patronlar kazanıyorlar zaten, kârlarına kâr katıyorlar. Şimdi, asgari ücreti önümüze koymamız gerekmez mi Uğur Bey?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Biz mi belirleyeceğiz?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ee, tabii ki bizim de görüşümüz olabilir. Bakın, Tespit Komisyonunda kim belirliyor? Sendikalar mı belirliyor? Bakın, DİSK, Devrimci İşçi Sendikaları kaç para talep ediyor biliyor musunuz? "8.500 lira olsun." diyor. DİSK'in dediği oluyor mu? Hayır. Cumhurbaşkanı ne derse o oluyor. Çünkü orada çoğunluktasınız, Asgari Ücret Tespit Komisyonunda çoğunluktasınız, patronlarla beraber asgari ücreti belirliyorsunuz. Asgari ücret kaç para çıkacak arkadaşlar? Açlık sınırını geçecek mi? 6.391 lira. Hadi, buyurun, geçirin bakalım. Hadi, geçirmiyorlarsa biz geçirelim; yasal düzenleme yapabiliriz, sendikalarla birlikte -burada temsilcileri var- otururuz, konuşuruz.

Bize göre, yoksulluk sınırı 20 bin lirayı geçmiş arkadaşlar. En azından bir evde 2 kişi çalışıyorsa yoksulluk sınırını geçmesi lazım değil mi? Bu hesaba göre 10 bin lira olması lazım asgari ücretin ama ekonomik düzeni öyle bir bozmuşsunuz ki "10 bin lira olsun." dediğimiz zaman da "KOBİ'ler kapanır, esnaf batar." diyorsunuz. Gelin, bu sosyal adaleti nasıl sağlayacağımızı düşünelim. Gelin, enflasyonu nasıl düşüreceğimizi düşünelim arkadaşlar.

Bakın, gözlerinden ışık saçan Bakan akşam dedi ki: "Merak etmeyin, enflasyonu düşüreceğiz." Ya, enflasyonu nasıl düşüreceksin? Aynı şeyleri yapıyorsun, altı ay önce gözünü kapattın -Sayın Bakan diyordu ya- kapat 15 enflasyon, aç gözünü altı ay sonra 75 enflasyon. "Altı ay sonra muhteşem olacak." diyordu. TÜİK'in rakamlarına göre yüzde 75, sokağın enflasyonu yüzde 150. Şimdi diyor ki: "Aynı şeyleri yapacağım, enflasyon düşecek." Öyle olmayacak, enflasyon sarmalındayız. İşçiye zam vermekle enflasyon düşmez. Kamu emekçilerine yüzde 40 verilecek. Ben size söyleyeyim ocakta da yüzde 50 zam verdiniz; daha işçinin, memurun cebine maaş girmeden eridi gitti. Şimdi de aynısı olacak kamu emekçisi kardeşlerim, aynısı olacak. Yüzde 40 zam verilecek ama işçinin, kamu emekçisinin, emeklinin cebine girmeden eriyip gidecek değerli arkadaşlar. İşte, bu açıdan Meclis devreye girmeli değerli arkadaşlarım.

Bakın, 3600'le ilgili bir düzenleme var burada. Getirmiş Orhan Bey, imzalamış. Ben size söyleyeyim bakın. Burada bize hizmet eden arkadaşlar var; çay, kahve getiriyorlar, temizlik hizmetlerini yapıyorlar, öyle değil mi? Kimi sözleşmeliden 4C'ye geçti; 4A'lı var, 4B'li var, 4C'li var. Gidin konuşun hepsiyle, ben her gün konuşuyorum; hepsi isyan ediyorlar, çalışma adaletinin olmadığını söylüyorlar. "Arkadaş, ben aynı işi yapıyorum: Ben 5 bin, 6 bin alıyorum; öbür arkadaşım 10 bin alıyor; aynı işi yapıyorum." diyor. Böyle bir adalet olabilir mi? Ne yapması gerekir vicdanlı bir Meclisin vekilleri? Kamuda, kamu emekçisi reformu yapması gerekir, öyle değil mi? Adaleti sağlayacak bir reform yapması gerekir. Biz Meclis olarak bunu niye önümüze koyamıyoruz değerli arkadaşlar?

Orhan Bey, bu düzenleme adaleti sağlayacak diyebiliyor musunuz? Ben konuşmanızı dinledim, diyemediniz; umarım cevaplarda söylersiniz. Bu düzenleme kamuda adaleti sağlayacak diyebilir misiniz? Derseniz ben "Size helal olsun." derim, olmayacak çünkü. Neden? Bu sözleşme de maalesef yüksek düzeyli memurlara kıyak geçmek için yapılmış arkadaşlar? Ya, kamuda adalet nasıl sağlanır? Önce, yoksulluk sınırının altındaki kamu emekçilerinin yaşam şartlarını iyileştirmek için yapılır, öyle değil mi arkadaşlar? Peki, bakalım, maaşlarında bir iyileştirme getiriyor mu? 50 lira, 100 lira ya artıyor ya da eksiliyor Sayın Başkan. Bakın, bu düzenleme sonrası bazı memurların maaşlarında düşüş bile olacak, bazılarında 50 lira, 100 lira, 150 lira artış olacak. 100 lirayla, 150 lirayla bırakın lokantaya gitmeyi, çocuğunu bir öğün pastaneye götüremez insanlarımız.

Orhan Bey, özellikle de herkese 600 verdiğiniz zaman adaleti sağlamış olur musunuz? Bakın, diyorum ya, çay getiren arkadaşlarımızdan kimi 5 bin alıyor, kimi 10 bin alıyor. Herkese 600 verdiğiniz zaman, adaleti sağlamış olacak mısınız? Olmazsınız.

Bir şey daha var: 2008 yılı öncesinde giren kamu emekçileri, 2008 yılı sonrasında giren kamu emekçileri. 2008 yılı öncesinde giren kamu emekçileri bundan daha çok faydalanıyorlar, 2008 yılı sonrasında girenlerde bir değişiklik yok. Nerede adalet Orhan Bey?

Orhan Bey, farkında mısınız bilmiyorum ama sözleşmeli personel bu düzenlemeden faydalanamıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Sayın Paylan, toparlayın.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam...

Bu düzenlemeden sözleşmeli personel faydalanamıyor. 500 binin üzerinde sözleşmeli personel var, bunlar kamu emekçisi değil mi Orhan Bey? Faydalanamıyorlar. Yardımcı hizmet sınıflarında ciddi adaletsizlikler yaratıyor bu düzenleme, bunun farkında mısınız? Bir de arkadaşlar, bu kadar kötü bir düzenlemeyle karşı karşıyayız ama niye yürürlüğünü 15 Ocak tarihine atıyorsunuz Orhan Bey? Neden? Neden kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girmiyor da 15 Ocakta... Bakın, Maliye Bakanımız ne diyor? "Bütçem fazla verdi." diyor. Enflasyon vergisi en adaletsiz vergidir; bakın, kamu emekçisini ezdiniz, kamu emekçisinin alım gücünü bitirdiniz; onların harcamalarından misli misli vergi aldınız. "Bütçe fazla verdi." diyor Bakan, gözlerinden ışık saçıyor. Niye yürürlüğü tarihinde devreye koymuyoruz, 15 Ocak tarihine bırakıyoruz bunu?

Değerli arkadaşlar, herkese 600 puan vermek adaleti sağlamaz. Bu açıdan yapılması gereken... Bakın, burada Mustafa Bey gibi bu işin gerçekten üstatları var. Sonuç olarak, personel rejimi konusunda, bu konularda çalışmış pek çok arkadaşımız var. Hep beraber bir kamu personel reformu çalışmamız gerekir. Burada çalışan arkadaşlarımızın adalet duygusunu yükseltmemiz gerekir ama şu var tabii ki: "Eşit işe, eşit ücret." derken aşağıdakileri yani bu anlamda geride kalanları yukarı çekmek gerekir değerli arkadaşlar. "Eşit işe, eşit ücret." derken yukarıdakileri aşağı çekmek değil.

OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Teşekkür ederim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bir iki dakikada toparlıyorum.

OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Lütfen ama...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Grup sözcülerine ilave süre verileceğini Başkan size iletmedi sanıyorum.

OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Yok, zaten verdim ben de.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Cumhuriyet Halk Partisi on yedi dakika konuştu. Benim 12'nci dakikam.

OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Buyurun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir iki dakikada toparlıyorum Sayın Başkanım.

OTURUM BAŞKANI İSMAİL AKSU - Buyurun, toparlayın.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, bir de şunu söyleyeceğim: 3600 ek gösterge meselesi aylardır gündemde ve Hükûmet bu konudaki kararını bir ay önce açıklamıştı. Bununla ilgili kimin ne kadar faydalandığı, kimin ne kadar faydalanamadığıyla ilgili raporlar hem bize hem kamuoyuna açıklanmalıydı değerli arkadaşlar. Bakın, bunlar açıklanmadı. Bu anlamda adaleti sağlayıp sağlamadığıyla ilgili biz bu raporları, listeleri görmek istiyoruz. Yani üst düzey kamu görevlilerine inanılmaz kıyaklar çekilip de 2008 sonrası giren kamu emekçilerine hiçbir şey yapılmaması, sözleşmeli personele hiçbir şey yapılmaması, yardımcı hizmet personeline hiçbir şey yapılmaması durumu kabul edilemez Orhan Bey. Bu anlamda bizim radikal bir önerimiz var. "Kamuda çalışan hiç kimse asgari ücretin veya en düşük emekli memur maaşının 3 katından fazla maaş alamasın." diye radikal bir önerimiz var. Mesela en düşük memur... Eğer ki bir general, bir milletvekili, bir Cumhurbaşkanı maaşının yükselmesini istiyorsa en düşük memur maaşının en fazla 3 katı kadar alabilsin. Maaşının yükselmesini istiyorsa en düşük memur maaşını yükseltsin. Kamuda adalet bu şekilde sağlanır. 3 katı veya 4 katı ama en düşük memur maaşının 10 katı, 15 katı, 20 katı alan bir Cumhurbaşkanı, bir general, bir hâkim olamaz; bunların doğru olmadığını düşünüyoruz. Kamuda adaleti sağlayabilmeliyiz ve en düşük memur maaşını da yoksulluk sınırı seviyesine çekmeliyiz. Değerli arkadaşlar, bakın, 20 bin liranın adı var; bu anlamda yüksek bir para gibi gözüküyor biliyorum, farkındayım ama 20 bin lira yoksulluk sınırıdır değerli arkadaşlar. Özellikle tedricî olarak, belki bir anda yapamayız ama bu anlamda en düşük memur maaşlarını yani dar gelirli maaşlarını yükseltmemiz lazım. Bakın, bir doktor... Niye doktorlar gidiyor bu ülkeden, soruyor musunuz? Burada doktora 8 bin, 9 bin lira maaş vereceksiniz, Almanya'ya gidiyor 3 bin euroyla, 4 bin euroyla, 5 bin euroyla işe başlıyor yani 80 bin lira, 100 bin lira maaşla işe başlıyor. Sen 8-9 bin lirayla doktoru tutabilir misin? Bir öğretmeni 6-7 bin lirayla çalıştırabilir misin? Böyle bir adalet olabilir mi? Bu anlamda, yoksulluk sınırının altındaki bütün kamu emekçilerini hesaba katan, onları yoksulluk sınırının üzerine çeken düzenlemelere ihtiyacımız var. Bu torbanın adaleti sağlayacağını düşünmüyorum.

Saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim.