KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Vallahi, Sayın YÖK Başkan Vekilimiz değil mi göreve atanmış, hayırlı olsun diyelim.

Değerli arkadaşlar, ben 90'lı yıllarda üniversitede okudum ve onlarca "YÖK'e hayır" eylemine katıldım o yıllarda, o yıllarda mütedeyyin cenah da "YÖK'e hayır" diyordu, "vesayete hayır" diyordu AK PARTİ geleneği. O zaman Saadet Partisi çok sayıda "YÖK'e hayır" eylemine katılmıştı, AK PARTİ'de kuruluş iddiasında "YÖK'e hayır, YÖK'ü kaldıracağız." diyordu ama yirmi yıllık AK PARTİ iktidarı sonucunda geldiğimiz noktada hâlâ bir YÖK Başkan Vekiliyle yasa görüşüyoruz.

Biliyorsunuz, bakın, araştırma geliştirmeyi konuşuyoruz. Şimdi, araştırma geliştirme nerede olur arkadaşlar? Özgür üniversitelerde olur, özgür üniversitelerde olur yani üniversitelerimiz özgür mü? Değil. Yaptığımız düzenleme araştırma geliştirme ama bir vesayet kurumu olarak tepeden bir şey dayatıyoruz. Oysa bunun tartışılacağı yer neresidir? Üniversite konseyleridir yani bir üniversite eğer araştırma geliştirme üniversitesi olmak istiyorsa, bu konuda daha fazla açılım göstermek istiyorsa üniversite konseylerinde bunu görüşür; "Nasıl daha fazla araştırma geliştirmeye önem verebiliriz, nasıl buraya kadro katabiliriz?" bunu üniversite konseyinde görüşür ama tepeden ferman yazılıyor "Hadi üniversiteler bunu yapsın." olmuyor.

Biz bilimde, teknolojide çok geri sıradayız. Hocam, Sayın Hocam, çok geri sıradayız ve bunun sebebi sizsiniz yani başında bulunduğunuz kurum bence. Bu vesayeti kaldırmamız gerekir, bence bunu tartışmamız gerekiyor; bunu kaldırmadan da yani YÖK'ü kaldırmadan, üniversiteleri özgür kılmadan da bunu başaramayız. Hâlâ üniversitelere kayyum atanıyor, Boğaziçi Üniversitesinde olanlar belli. Şu anda dünyanın 500 üniversitesi içinde Türkiye'den üniversite yok yani bu açıdan arkadaşlar, AK PARTİ keşke kuruluş iddiasında olsa, fabrika ayarlarında olsa YÖK'ü kaldırmayı tartışırdık ama vesayet kurumlarına, maalesef darbenin ürünü olan vesayet kurumlarına sarılan bir AK PARTİ gerçekliği var ve bu gerçeklik içinde araştırma geliştirme olmaz. Ve siz, yurt dışından araştırma geliştirme konusunda hocalar getirmeyi düşünüyorsunuz ya! Allah'ınızı severseniz bırak yurtdışından gelmeyi, hocalarımız buradan kaçıyor ya, araştırma görevlilerimiz buradan kaçıyor, başka üniversitelerin araştırma birimlerinde çalışıyorlar. Bunun farkında değil misiniz? Bir beyin göçü var şu anda, gidin Harvard'a gidin, Avrupa'nın belli üniversitelere gidin, belli araştırma kurumlarına gidin Türkiye'den yüzlerce binlerce insanla karşılaştım ben oralarda. Bir beyin göçümüz var yani bunu düşünmemiz lazım. Araştırma geliştirme ancak özgür üniversitelerde özgür beyinler tarafından yapılır, bu açıdan temel bir mantık hatası yapıyorsunuz.

Ve şunu söyleyeyim: Bakın, arkadaşlar, ne diyorsunuz biliyor musunuz maddede? "Uluslararası tanınırlığı olan yükseköğretim kurumları ve AR-GE merkezlerinde..." diyorsunuz, ya subjektif bir şey, "uluslararası tanınırlığı olan" ne demek yani, neye göre tanınır yani Cambridge'yi kastediyorsunuz, Harvard'ı mı kastediyorsunuz? "Tanınırlığı" olan diye bir yasa maddesi yazılabilir mi ya? "Tanınırlığı olan" ne demek yani? Sonuç olarak bu hocanın yazdığı -efendim, öyle değil mi- yayınlara bakılır, kariyerine bakılır, buna göre bir şeye bakılır ya "tanınırlığı olan" subjektif bir ifadedir.

"Bir yılı geçmemek üzere" diyorsunuz, neden "bir yılı geçmemek üzere" diyorsunuz? Yani ne demek, bir yıldan fazla da çalışabilir bir araştırma görevlisi, gelebilir yıllarca... Biliyorsunuz, bu konuda pek çok deneyim var, yani geçmişte Türkiye'nin de Osmanlı döneminde de pek çok deneyimi var; araştırma geliştirme uzmanları, hocalar gelip burada daha uzun yıllar çalışabiliyorlar.

Diğer bir mesele "40 bin gösterme rakamı." diyorsunuz, 40 bin gösterme rakamı ne demektir? Kaç paradır?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Gösterge.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Gösterge.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - 14 bin küsur.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, benim bildiğim 8 bin lira. Söylesin Orhan Bey, 9 bin lira mı, 8 bin lira mı?

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Brütü 14 bin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ha, brütü 14, neti?

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - 8 bin lira.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 8 bin lira. 8 bin lira kaç dolar yapar? 500 dolar; bugün 500'den bile az, 400 küsur dolar. Siz 400 küsur dolara uluslararası tanınırlığı olan bir üniversitenin ünlü hocalarını, araştırma geliştirme uzmanlarını nasıl buraya getireceksiniz ya, gerçekten soruyorum size yani kim gelir? Hem özgür olmayacak ülkeniz hem üç kuruş 400 dolar paraya... Hocam dünyanın üniversitesinde hizmet vermiş. Buraya 400 dolara vallahi gerçekten...

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ama hocanınki maaşlı olarak bir yıl farklı üniversitelerde hem tecrübesini ve farklı bakış açılarını yakalamak için gidiyor yani. Parayla gidebiliyorsun yani farklı değerlendirmek lazım.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Hayır, gittiğin yerden de para alıyorsun.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Amaç orada farklı bir tecrübe kazanmak.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O ayrı ama yani bu çalışmaya katılmak için önerdiğiniz rakam 400 dolar ya, yani 400 küsur dolar yani bunu gerçekten yani bunun uluslararası tanınırlığı olan bir hoca olacak ve 400 dolarla bunu yapacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yani gerçekten ben burada ciddi bir mantık hatası görüyorum.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Ama 4 bin dolar vermeleri de doğru değil çünkü diğer hocalara vermezken...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama o konuda size katılıyorum ama yani Türkiye'de hocalarımız...

Sayın Başkanım...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Paylan, tamamlayın.

Buyurun lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yakın zamana kadar enflasyonu patlatmadan önce yani daha çok dolar alıyorlardı. Şimdi, tabii ki bu açı açıldı yani yurt dışından buraya gelme olasılığı iyice azaldı, bunu da düşünmeniz gerekir bu yasanın ne kadar karşılığı olacak?

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Düşüreceğiz belki yarın.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Dolar düşer diyorsunuz belki.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Garo Bey, doğrusu 300 dolar alsınlar ama üstünü de projeden alsınlar.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Mesela yani bir formül bulunması lazım.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Hocam, ben onu diyecektim, genelde bu tür şeyler proje katkısıyla beraber değerleme de var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi öğrenci affı geldi. En son öğrenci affını ne zaman çıkarmıştık Abdullah Bey?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - 2018.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 2018'de. Kaç kişi faydalandı bundan? Ben sormak isterim bununla ilgili bir bilgi verseniz; hangi birimler, hangi üniversiteler, sonuçları ne oldu? Üniversitelere etkisi ne oldu, faydası ne oldu, etkisi ne oldu, sorunlar ne oldu? Bununla ilgili bilgi vermenizi beklerdim sizden, bilmiyorum yani siz vereceksiniz veya YÖK Başkan Vekilimiz verecekse. Bir de "Başka bir üniversiteye gidebilir." diyorsunuz mesela yani neye göre gidecek başka bir üniversiteye? Yani o yıl kazandığı nota göre değil mi?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Kendisinin kazandığı.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama şimdi yeni üniversiteler açıldı yani süre sınırı yok değil mi bunda? Yani 20 yıl önce de üniversiteden atılmış, çıkmış bir kişi faydalanabilir değil mi bundan? Ya, siz ne diyorsunuz: "Biz 50 üniversiteyi kaç 250 üniversite yaptık." Değil mi? Kaç üniversite oldu, bilmiyorum onu da yani...

Efendim?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - 211.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yani 50 taneydi, 80 taneydi. Ya, şimdi dünya kadar üniversite açıldı, bununla ilgili geçişler nasıl olacak? Pek çok fakülte açıldı, dünya kadar fakülte açıldı. Ya diyelim ki o kişi İstanbul'da yaşıyordu, şimdi diyelim ki Van'da yaşıyor, orada yeni bir üniversite açıldı, yeni bir birim açıldı, oradakini okumak istiyor ama o yıl o üniversite yoktu, o fakülte yoktu. Bununla ilgili de bir formül düşünmemiz lazım. Öyle değil mi yani düşünmek lazım.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Çok zor değil ki kendisinin kazandığı dönemde varsa...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yoksa ama diyorum, yoksa.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Yoksa yine kendisinin okuduğu bölümün o yıl ki açıldığı dönem taban puanla karşılaştırılır.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama o yıl üniversite yoksa diyorum, yoksa.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Yoksa dediğiniz yerde kendi okuduğunuz üniversite on yıl sonra atıldım, on yıl sonra başka bir üniversite kuruldu. O üniversitenin taban puanıyla benim okuduğum bölümün taban puanı eşleştirilecek.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama böyle demiyor lafzında, böyle anlaşılmıyor yani buna bakın diyelim, böyle anlaşılmıyor; buna bakalım.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Paylan, karşılıklı konuşmaya girmeyelim. Sizin de süreniz zaten bayağı aştı.

Lütfen artık...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Son olarak şunu söyleyeceğim, çok önemli olduğunu düşünüyorum Sayın Başkan müsaadenizle.

Şimdi, şöyle arkadaşlar: Bakın, diyorsunuz ki: "Millî Güvenlik Kurulunun belirlediği terör örgütlerine üyeliği..." Tamam, üyeliği bellidir, üyeliği mahkeme kararıyla belirlenir, üyeliği. Başka ne diyorsunuz? "Mensubiyeti" diyorsunuz; subjektif bir şey, hani belirsiz. Hadi, onu da geçtim "veya iltisakı" diyorsunuz, bu iltisak yeni meşhur oldu biliyorsunuz, "iltisakı meselesi" diyorsunuz; Subjektif, hiçbir mahkeme kararında söz konusu olamayacak bir ifade. Onu da geçtim, geçmiyorum ama geçmiyorum bakın, yanlış kayda geçmesin "yahut bunlarla irtibatı nedeniyle ilişiği kesilenler" diyorsunuz. Ya, yazıklar olsun gerçekten! Yani 2022 Türkiye'sindeyiz hadi, darbeden sonra anlarım, yani bir yıl, iki yıl neyin ne olduğunu anlamadınız, hani o dönemde attınız, savdınız, yıktınız; hani darbeden sonra bir travma etkisi derim, darbenin üzerinden ülkede altı yıl geçmiş, siz hâlâ irtibatı niteliğiyle ilişiği kesilenleri bu aftan yararlandırmıyorsunuz. İrtibat nedir biliyor musunuz? Bir telefondur ya, bir telefon; hani o kişiye bir telefon açılmışsa veya o kişi bir kişiye bir telefon açıp...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Paylan, çok teşekkür ediyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Başkanım, müsaade edin lütfen ya.

Bitiriyorum, son cümlemi ediyorum. Bu önemli olduğunu düşünüyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ettim, bitirin demedim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam.

Şöyle söyleyeyim: Yani bir irtibatına hâlâ düşürmek -Abdullah Bey, siz bir hukukçusunuz ya, Allah'ınızı severseniz siz bir hukukçusunuz- böyle bir ifadeyi hala nasıl savunabiliyorsunuz, nasıl buraya getirebiliyorsunuz? Hadi üyeliğinde bıraktınız, tamam, orada bırakın. Altı yılda mahkeme kararlarını bitiremediniz mi ya, öyle değil mi, bir hukuk sistemi işlemiyor mu bu ülkenin? Orada bırakın, geri kalanları çıkarın lütfen, bu "iltisakı" "irtibatı" filan; yazık bu ülkeye gerçekten, yazık bu çocuklara.