| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonunun hazırladığı İsveç İnceleme Raporu'nun görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 29 .06.2022 |
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürümüz ve değerli müdür yardımcılarımız, değerli bürokrasimiz, çok değerli basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanımızın da izah ettiği gibi -aslında çok güzel özetlediniz Sayın Başkanım, ben biraz daha hafiften ayrıntıya gireceğim- 9-13 Mayıs tarihleri arasında siyasi partilerimizin temsilcileriyle birlikte İsveç'e bir dizi ziyaret gerçekleştirdik. İsveç ceza infaz sistemi, uluslararası ceza infaz sistemlerini düzenli takip eden platformlarda cezanın insan onuruna uygun olarak infaz edildiği, suçlunun yeniden topluma kazandırılmasında çok önemli, başarılı çalışmalar yapıldığı yönünde iyi örnek gösterilen ülkelerden biri ama biz maalesef yaptığımız tespitlerde bunların hiçbirini göremedik; özellikle şimdi bunların üzerinde duracağım.
Komisyon olarak İsveç Parlamentosu Adalet Komisyonu, İsveç Adalet Bakanlığı, Uppsala Denetimli Serbestlik Merkezi, Sollentuna Tutukevi ve Österaker Ceza İnfaz Kurumlarında bir dizi inceleme gerçekleştirdik. İsveç Parlamentosu Adalet Komisyonuna ziyaretimiz esnasında oradaki siyasi parti temsilcileriyle birlikte görüşmeler gerçekleştirdik. Özellikle burada üzerinde durmak istediğim, son dönemde özellikle Danimarkalı ırkçı siyasetçi Paludan'ın Kurân-ı Kerim yakmayla ilgili teşebbüslerinin polis tarafından korunduğu, bu eylemin tüm Müslümanlara ve İslam'a karşı bir eylem olduğu, ayrıca bu eylemlerin sadece Müslümanlara ve İslam'a karşı olması sebebiyle kabul edilemez olduğu, diğer dinlere ve insanların kabul ettiği kutsallara karşı yapılmasının da kabul edilemez olduğu, insanların kutsal saydığı şeylere karşı yapılan bu tür eylemlerin ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilemeyeceği net bir şekilde ifade edilmiştir Komisyona. Burada, Komisyondan sonra Adalet Bakanlığı yetkilileriyle yaptığımız çalışmada da yavaş yavaş terör eylemlerinin artması... Biliyorsunuz, İsveç ve Finlandiya terörsevici ülkelerden. Dün Sayın Cumhurbaşkanımız sayesinde, onun önderliğinde bir dizi de anlaşma sağlandı, onlarla ilgili gelişmeler olacak inşallah ama şu anda, bugüne kadar gördüğümüz bu şekildeydi. Burada özellikle Adalet Bakanlığı bu terör eylemlerinin artması karşısında kendilerinin de buna bir ifade özgürlüğü olarak değil, inanca saygı noktasından bakmaları gerektiği yönüne gittiklerini ifade ettiler.
Son dönemde özellikle organize suçlar başta olmak üzere suç istatistiklerinde bir artış olması hasebiyle hem suçlar için öngörülen cezaların artırılması hem de bunun sonucunda ceza infaz kurumlarına ve tutukevlerine ayrılan bütçenin biraz daha artırılması gerektiği yönünde bize bilgi verdiler. Şunu da özellikle vurgulamak istiyorum: İsveç'te son dönemde gerçekleştirilen ceza kanunlarındaki artış nedeniyle şu anda doluluk oranları yüzde 104, onlarda da maalesef cezaevlerinde doluluk var. Cezaların artırılmasıyla birlikte, cezaevleri yapmak için yeni girişimlerde bulunduklarını bizlere belirttiler. Bunun için de bir zamana ve bütçeye ihtiyaçları olduğunu özellikle söylediler.
İsveç ceza kurumlarında ve tutukevlerinde iyi işleyen kurumlar var ancak mükerrer suçluluk hâlen bir sorun olarak devam etmekte. Mükerrer suçluluğa karşı bir tedbirleri var ama bunun önüne geçemediklerini söylediler, biraz sonra bunu tekrarlayacağım inşallah. Yine, burada, hapis cezasının tek yöntem olmadığını, özellikle denetimli serbestliğin etkin bir yöntem olarak görüldüğünü söylediler ve bunun biraz daha etkin hâle getirilmesi için kendileri de çaba sarf ediyorlar. Cezaevlerine almaktan ziyade denetimli serbestlik şeklinde, toplumun içerisinde ceza çektirme şeklinde bir yöne doğru kaydıklarını gördük.
Özellikle Adalet Komisyonunda gördüğümüz, suçla mücadele kapsamında yapılan çalışmalarda odak noktasının aile içi şiddet suçları ve kadına karşı şiddet ile organize suçlar olduğunu gördük. En çok işlenen suç tiplerine baktığımızda da şiddet suçları 2'nci sırada, uyuşturucu suçları 3'üncü sırada, cinsel suçlarda bir artış olduğu da bize bildirilmiştir.
Adalet Bakanlığı ziyaretimizde, özellikle Adalet Bakanına bağlı görev yapan Ceza İnfaz ve Denetimli Serbestlik Kurumu tutukevleri ve ceza infaz kurumlarının idaresinden sorumlu ancak çocuk ve genç tutuklu ve hükümlülerin barındırıldığı kurumlardan Aile Bakanlığı sorumlu. İsveç'te farklı bir uygulama söz konusu yani küçüklere ve genç tutuklulara Aile Bakanlığı üzerinden çalışmalar gerçekleştiriliyor.
Mükerrer suçluluk -biraz önce söylemiştim- çok önemli bir sorun, bununla ilgili mücadele kapsamında Eğitim ve Araştırma Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve İşçi Bulma Kurumu gibi kurumlarla kapsamlı bir çalışma yürütmekteler. Burada, ceza infaz kurumlarında istatistikî olarak tekrar suç işleme yani mükerrerlik oranı yaklaşık yüzde 40 yani suç işleyip tahliye olanlar tekrar yüzde 40 oranında aynı suçu işleyip geri geliyorlar. Şu anda ceza infaz kurumlarında yüzde 95 oranında erkek, yüzde 5 oranında da kadın olduğu bize bildirildi.
Cezaların infaz sürecinde... Hükümlüler farklı güvenlik sistemlerinde ceza infaz kurumlarına sevk edilmekte, orada çeşitli infaz kurumlarına tabi tutulmaktalar. Koşullu salıvermede, özellikle ceza infaz kurumunda geçen süre 2/3 yani her halükarda, bütün suçlarda hiç ayrım yapılmaksızın infaz 2/3 oranında uygulanıyor. Hapis cezasının altı aya kadar olması durumunda izleme yöntemi ve infaz söz konusu, burada da elektronik izleme dediğimiz bir sistemle çalışıyorlar. Burada da yine infaz oranı 2/3, daha sonra serbest denetimlik altına geçiliyor.
Burada tabii çeşitli ilkeleri var, biz raporumuza koyduk, İsveç mevzuatı olduğu için bunları sizlere tekrarlamak istemiyorum ama raporumuzda var. Özellikle İsveç Ceza İnfaz Kurumu, denetimli serbestlik kurumu dediğimiz sisteme gittiğimizde bunlar da yine Adalet Bakanlığına çalışan bir kurum. Burada yaklaşık 13.500 personel görevlendirilmekte, yaklaşık sayı olarak da 12.400 kişi de bu sistemden yararlanmakta yani denetimli serbestlikten. Bir sonraki günde gittiğimiz Österaker Ceza İnfaz Kurumu -ceza infaz kurumları güvenlik derecesine göre İsveç'te 3'e ayrılıyor- 2'nci derece bir infaz kurumu. Kurum güvenliğinin sağlanması ve firarın engellenmesi amacıyla dış duvarlar var ama tutukevlerinde hiçbir şey yok, tutukevleri normal, bildiğimiz şehrin ortasında bir yer ama iç güvenliği çok ciddi sağlanmış fakat 2'nci sınıf dediğimiz bu güvenliklerde yanlarda yine bizim de uygulama yaptığımız gibi dış duvarlar söz konusu. Burada hem iç güvenliği hem dış güvenliği kurum personeli sağlamakta. Burada hükümlüler ilk girişte çıplak aramaya tabi tutulmakta, herhangi bir nedenle kurumdan çıkıp geri geldiğinde aynı şekilde aramaya tabi tutulmakta, aramalarda şüphe olması hâlinde yasak bir madde bulunduğu eğer emare ise öncelikle özel bir odaya alınıp o maddenin çıkarılması, vücuttan atılması beklenmekte, eğer vücut çukurlarında bir madde varsa bunun araması da doktor vasıtasıyla yapılmakta. Burada bizimle birlikte olan milletvekili arkadaşlarımız da çok net hatırlayacaklardır, çıplak aramayı nasıl yaptıklarını kendilerine sorduğumda bildiğiniz gibi, açın kollarınızı deyip çırılçıplak aradıklarını beyan ettiler. Daha sonra ziyaretçilerin de arandığı yönünde bir gelişme oldu. Burada "Peki, ziyaretçileri nasıl arıyorsunuz?" dedik. Dediler ki: "Risk grubunda olan -cinsel suçlar, uyuşturucu gibi- ziyaretçileri de çıplak arıyoruz." "Peki, nasıl çıplak arıyorsunuz?" dedik. Aynı yöntemle; hükümlüyü, tutukluyu nasıl arıyorlarsa ziyaretçiyi de aynı yöntemle çırılçıplak aradıklarını bize beyan ettiler.
Hükümlülerin haftada iki gün, üç saat görüşme yapma hakları var. Yine, kuruma ilk geldiğinden itibaren bir gözleme tabi tutuluyor, otuz gün içinde bu gözlemin gerçekleştirilmesi lazım ve bu gözleme göre infazın nasıl yapılacağını, işte, denetimli serbestlik mi, elektronik takip mi... Bunda da her dört ayda bir yeniden gözlemden geçirtiyorlar.
Burada, kurumda manevi hizmetler yapılıyor, manevi hizmetlerde destek olunuyor fakat özellikle sorduk, Müslüman hükümlülere karşı helal et temini yapmıyorlar, bunu gerçekleştirmediklerini beyan ettiler.
Odada 20 tane kitap bulundurabiliyorlar; bu sayıya ders ve eğitim kitapları da dâhil. Biz Türkiye'de ders ve eğitim kitaplarımızı ayırıyoruz, bundan sonra 10 kitap hakları var ama burada 20 kitap hakları var ama ders ve eğitim kitaplarını buraya dâhil ediyorlar.
Kurumda devamlı görev yapan 3 hemşire var, doktor tam zamanlı çalışmıyor ancak haftanın belirli günleri gelip hizmet veriyor.
Her odada hükümlünün kullanabileceği bir televizyon bulunmakta.
Yine, İsveç kurumlarında, özellikle bu ceza infaz kurumunda tek tip elbise uygulaması söz konusu, bu da tüm hükümlüler bakımından uygulanan bir kural.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - İbrahim Bey, yani cezaevindeki bütün hükümlüler tek bir elbise giyiyor.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Tek elbise giyiyor hükümlü olanlar Sayın Başkanım, tutuklularda bu uygulama yok, hükümlü olanlarda tek tip elbise uygulaması devam ediyor.
Hükümlülerin yazışmaları kontrole tabi tutulabiliyor, özellikle bunu savcılık vesaire talep ederse veya risk grubundaki kişilerse onları incelemeye tabi tutuyorlar.
Biraz önce Başkanımın söylediği gibi, kurum güvenliğinin sağlanmasını teminen odalar her gün aranıyor ve günde 5 defa sayım yapılıyor, günde 5 defa sayıyorlar içeride bulunan kişiyi. "Bunu niye yapıyorsunuz yani 5 defa saymanın anlamı ne? Günde 1 defa sayarsınız belki ama..." dedik, dediler ki: "Kurum güvenliği; 5 defa saymak zorundayız."
Daha sonra Sollentuna Tutukevine geçtik. Burası biraz önce söylediğim gibi şehrin merkezinde, diğer binaların içerisinde, arada olan bir bina yani normal geçseniz bir ev zannedersiniz, dışarıda dış duvarlar yok ama içeride çok ciddi bir güvenlik önlemi almışlar. Yine burada odalarda istek hâlinde tek kalabiliyorlar, kural olarak karşı cinsiyetten yani 1'den fazla kişiyle kalmak isterlerse kural olarak karşı cinsten biriyle kalamıyorlar ama karşı cins izin verirse, kendileri de kabul ederse farklı cinslerle de aynı odada infaz yapılabileceğini bize söylediler. Burada tutukluluğun geçici bir tedbir olması nedeniyle on dört gün arayla tutukluluk kontrol ediliyor, bizde otuz gün arayla tutukluluğa dikkat ediliyor. Kural olarak tutukluluk süresi altı ay olmakla beraber, eğer devam için gerekçeler varsa tutukluluğa devam ettirilebiliyor.
Tutukluların kural olarak haftada bir gün bir saat ziyaret hakkı var, diğerleri gibi serbest ziyaret gerçekleştirebiliyorlar. Kural olarak avukatlar da dâhil olmak üzere telefonla haberleşme hakları bulunmakta, bu haberleşme dinlenmemekte ama yine, söylediğimiz gibi, risk gruplarında ise ve yasak kararı alınmışsa dinlenme yapılabiliyor.
Tutukluların barındırıldığı tek tip odalar fiziken sınırlı bir alana sahip olduğundan çok da faaliyet alanı olan bir yer değil yani bütün partilerden gelen milletvekili arkadaşlarımız, buraların birer tabutluk olduğunu, buralarda insanların kalmasının çok kötü bir durum olduğunu söylediler.
Yine, burada da kitap bulundurma 10 adet kitapla sınırlandırılmış.
Yine, yazışmalar savcı kararıyla kontrol edilebiliyor.
Tutukluların barındırıldığı tek kişilik odalarda odadan bağımsız olmayan banyo ve tuvalet bulunmakta. Bunu biraz önce Başkanım da izah etti, mahremiyete aykırı bir şekilde, dış bükey ayna koymuşlar odanın her tarafını alabilecek bir köşeye ve o köşeden mazgalı açtığınız anda bütün oda görülebiliyor; dolayısıyla tuvalet ve banyo da açık ve net olarak görülebiliyor. Niye böyle bir şey yaptınız? Bu, mahremiyete aykırı dedik. Onlar "Biz güvenlik için bunu yapmak zorundayız, odada ne yapılıyorsa, hangi faaliyette bulunuyorsa görmek zorundayız." şeklinde bilgi verdiler.
Yine, kendisine zarar vermesi ve intihar etmesi eylemlerinin önüne geçmek amacıyla bazı eşyalar, mesela yırtılmayan battaniye gibi özel bazı maddeleri de verdiklerini söylediler.
Biraz önce Başkanımın da belirttiği gibi, tutukevinde bulunan kişiler olağan koşullarda günde bir saat havalandırma hakkına sahip olup üzeri "fens teli" dediğimiz... Yani "en üst teras katı" dediler bize gittiğimizde, biz "teras katı" deyince, terasta böyle herkes çok rahat rahat geziyor, işte havalanıyor gibi bir şey düşünmüştük ama tabir çok da şey değil yani 3'e 4, belki 2'ye 3 boyutlarında küçücük, yan tarafları duvarla çevrilmiş, tavanı "fens" dediğimiz tellerle kapatılmış ve burada sadece günde bir saat havalanma hakkı var ve orada, İsveç cezaevlerinde sigara içme yasağı var, sigara kullandırılmıyor, sigarasını da orada içmek zorunda o bir saat içerisinde eğer sigara içmek istiyorsa orada kullanmak zorunda. Özellikle İsveç soğuk bir ülke olduğu için, kışın çok fazla kar yağıyor ve onlar bize "Biz çoğunlukla havayı göremiyoruz yani mavi kuşağı göremiyoruz çünkü tavan karla kaplanıyor -çok daha soğuk ülke olduğu için uzun süre kalıyor, çökmüyor- mavi havayı göremiyoruz." diye bize beyan ettiler.
Sigara yasaklılığını söyledim.
Tutukevlerinde ihtiyaç durumunda bir kantin var; burada üst sınırda yine bizdeki gibi bir rakam kullanabiliyorlar.
Burada tek tip elbise uygulaması yok tutukevi olduğu için.
Güvenlik sağlamak amacıyla yine odalar aranabiliyor, kapalı alanlarda arama yine yapılabiliyor. Girerken çıplak arama, x-ray vasıtasıyla tarama yapılıyor. Çıplak aramada yine biraz önce söylediğimiz uygulamanın aynısı yine burada tamamen çıplak hâle getirerek aranıyorlar.
Diğer taraftan, yine ihtiyaç duyulduğunda, içeride alkol veya uyuşturucu madde kullanımı yapılıp yapılmadığını tespit amacıyla ara sıra idrar kontrolüyle uyuşturucu kullanıp kullanmadığını tespit etmeye çalışıyorlar.
Kurumda ne sebeple olursa olsun çıkışlarda mutlaka kelepçe takılıyor. Görev yapan hemşire ve doktor bulunmadığı zaman, işte dışarı çıkmak istediklerinde kelepçeyle çıkıyorlar.
Haftada 1 defa takım sporu yapma hakları var.
Biraz hızlı geçiyorum.
Burada, tabii, seçenek yaptırımlar, biraz önce söylemiştim, özellikle çok ciddi serbest denetim uyguluyorlar; uzman denetimli serbestlik birimi var burada, gittiklerinde koşullu salıvermenin ya da elektronik izlemenin ya da serbest denetimin nasıl yapılacağına kendileri karar veriyor. Özellikle değerlendirmelerde, kişinin sosyal davranışı, sosyal geçmişi, kişilik özellikleri, fiili üstlenme kabiliyeti, ilgilinin sosyoekonomik durumu gibi birçok prensip çerçevesinde bunu değerlendiriyorlar. Burada tabii, görev alan kişiler hukuk, psikoloji ve pedagoji görmüş kişiler, insanlar. Bunlara nasıl denetim yapacaklarına hâkim karar veriyor ama onların nasıl yapılacağını bu birim karar veriyor, hâkim onaylıyor.
Burada iyileştirme çalışmaları, programları da var; yine karşılıklı görüşmeler, konuşmalar şeklinde kişisel ve davranışsal terapiler uygulanıyor.
Seçenek yaptırım olarak ilgilinin kamuya hizmetle çalıştırılması da orada yapılan infaz rejimi. Kamuya çalıştırma kırk ila iki yüz kırk saat arasında değişen bir şey. Toplam iki yüz kırk saatlik bir çalışma süresi bir yıllık hapis karşılığına denk geliyor. Yani kişi serbest denetiminde iki yüz kırk saat çalışırsa bir yıllık hapis yapmış gibi tekabül ediyor rakam olarak.
Denetimli serbestlik en fazla üç yıl uygulanabiliyor. Bundan yararlanmayanlar normal infaz sistemine geçiyorlar.
Elektronik denetleme dediğimiz, elektronik kelepçeyle de uygulama, izleme yapabiliyorlar ve burada, elektronik izlemede durumu müsait olanlardan belirli bir rakam alıyorlar. Yani elektronik kelepçeyi takıyor ama aylık olmak üzere -belirli bir rakam, burada rakamı belirtebilirim, 80 kron gibi bir rakam- elektronik kelepçe taktığı için her ay düzenli bir bedel alıyorlar.
Ben teşekkür ediyorum Başkanım.
Kocaeli'yi sonra...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Şimdi şöyle yapalım: Ben baktım şimdi Komisyonumuzda gidenlerden Ali Haydar Bey yok, Fatma Hanım yok; olanlar burada. Kim var? Osman Bey var, siz varsınız, bir de Memet Bülent Karataş var yani gidenlerden eğer söz almak isteyen olursa arkadaşlarımıza söz verebilirim ama herhâlde yeterli düzeyde anlatıldı.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Şunu da söyleyelim Başkanım: Biz Alt Komisyonda İsveç Raporu'nu bütün milletvekillerimiz şerhsiz, hiç şerh koymadan aynen bu şekilde onayladık.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Şerhsiz onayladınız.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Evet, bütün vekillerimiz aynı kanaatte.
Ben burada, özellikle mevzuat taramasında gerçekten ciddi çalışma yapan başta Taner Bey ve uzmanlarımız olmak üzere bizimle birlikte seyahat eden milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum. Gerçekten objektif, neyi tespit etmişsek buraya aynen aktardığımız bir rapor oldu.
Tekrar teşekkür ediyorum Başkanım.