KOMİSYON KONUŞMASI

Tabii, burada cezaevlerinden bahsediyoruz, sonuçta bir çiçek bahçesinden, gül bahçesinden bahsetmiyoruz; bu ne bir övgü ne bir yergi, bir durum tespiti yapıyoruz. Burada bunları konuşurken aslında süreç içerisinde bizim cezaevleri incelemelerimizde veyahut işte çeşitli mecralarda dile getirilenleri mukayeseli hukuk bakımından değerlendirdiğimizde, kendi standartlarımızı cezaevleri konusunda artık kendimizin belirlediğini açık yürekli ifade etmemiz lazım. Bakın şu kadarını söyleyeyim: Burası cezaevi netice itibarıyla ve kişi burada kalmış olmakla başlı başına zaten bir duruma düçar oluyor ama onun ötesinde her ne olursa olsun kişinin cezaevinde de olsa, hükümlü de olsa, tutuklu da olsa, orada bulunmanın, sırf orada bulunmanın ötesinde ayrı bir cezaya tabi olmaması gerekiyor. Aynı zamanda bu infaz sürecinde onur ve haysiyetine uygun bir şekilde bunu çekmesi gerekiyor; biz bunu ifade ediyoruz burada. Dolayısıyla, takıldığımız mesele şu: Biraz evvel Sayın Alt Komisyon Başkanımız, hangi uluslararası kuruluştu İbrahim Beyciğim iyi olarak gösterdiği? Emin olun ben bilmiyorum tabii ama birçok platformun, o platformların bile Türkiye'yle ilgili raporlarına baksak... Var mıdır, kim bilir? Bakalım arkadaşlar. Türkiye'yle ilgili raporlarında ne çıkacak karşımıza, bir de onu görmek lazım çifte standart bakımından, bunları bilmek lazım yani sonuç itibarıyla.

Yani şunu anlatmaya çalışıyorum: İnsan hakları konusu, çifte standart konusu olamaz, insan hakları konusu siyasi zemin olarak telakki edilemez, insan hakları konusu insanın onuru, haysiyeti, şerefi, her türlü dini, dili, ırkı, kimliği, siyasi görüşü, mezhebi ne ise ondan ari olarak insanca, onurlu bir şekilde yaşama hakkının standartlarını belirleyen kriterler. Ta, 1948'li yıllardan itibaren başlamış Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesi'yle beraber ama çok daha geriye gider. Dolayısıyla Osman Bey'e katılıyorum, Türkiye'nin insan hakları konusunda bu saatten sonra Batı'dan, bize sürekli parmak sallayan yerlerden çok fazla bir şey öğrenmeye ihtiyacı yoktur; kendi standartlarımızı kendimiz belirlemeye başlamışızdır ve bizim yasal olarak, dayanaklarımız olarak insan hakları konusunda eksiğimiz yoktur denecek kadar bir seviyedeyiz biz.

Bu vesileyle raporu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.