| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonunun hazırladığı İsveç İnceleme Raporu'nun görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 29 .06.2022 |
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Değerli üyelerimiz, şimdi, gündemimizde yer alan İsveç İnceleme Raporu ile Kocaeli Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız. Gündemimizde bulunan raporlar mahiyetleri itibarıyla farklı nitelik arz ettiklerinden kanaatimce ayrı ayrı görüşülmeleri daha isabetli olacaktır.
Raporlar hakkında açıklama yapmak üzere Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu Başkanımız Afyonkarahisar Milletvekilimiz Sayın İbrahim Yurdunuseven'e söz vermeden önce, İsveç İnceleme Raporu'nda tespit ettiğim ve şahsi olarak çok önemli gördüğüm birkaç hususu iç hukuk düzenlemelerimizi de göz önünde bulundurmak suretiyle sizlerin takdirine sunmak istiyorum.
Bildiğiniz üzere, Alt Komisyonumuz ceza infaz uygulamaları hakkında bilgi edinmek ve mukayeseli hukuk çalışmaları yapmak amacıyla 9 ila 13 Mayıs 2022 tarihleri arasında İsveç'e bir inceleme ziyareti gerçekleştirmişti. Yapılan inceleme ziyareti sonrasında tanzim olunan rapor özellikle mevzuat çevirilerini de içermesi hasebiyle şahsım ve zannederim ki sizler için de hayli müstefit bir çalışma olmuştur.
27'nci Yasama Döneminde gerek alt komisyon raporlarına sunulan muhalefet şerhlerinde gerek Komisyon ve gerekse Genel Kurul görüşmelerinde en çok tartışılan konulardan biri çıplak arama müessesesi olmuştu. Bu müessese çağdaş ceza infaz rejimlerinin hepsinde kurum ile hükümlü ve tutukluların güvenliğini sağlamak amacıyla kabul edilmiş bir müessesedir ve birçok uluslararası metin tarafından da standartları belirlenmiştir. Buna rağmen, bu kavram, kanaatimce mevzuat gereklerine aykırı olarak bilinçli bir biçimde kamuoyuna yanlış aktarılmış ve bu kavram üzerinden ceza infaz kurumları hakkında menfi bir algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Daha sonrasında, yönetmelikte "çıplak arama" ifadesi "detaylı arama" ifadesi olarak da değiştirilmiştir. Hâlihazırda mevzuatımızda yer alan detaylı arama müessesesi hükümlünün utanma duygusunu ihlal etmeyecek şekilde ve görevli dışında kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak gerçekleştirilmesi, arama sırasında hükümlüye tek kullanımlık giyim önlüğü verilmesi, arama sırasında önce bedenin üst kısmındaki giysilerin çıkarttırılması ve bedenin alt kısmındaki giysilerin üst kısmındaki giysiler giyildikten sonra çıkarttırılması, detaylı arama sırasında bedene dokunulmaması için gerekli özenin gösterilmesi, detaylı aramanın mümkün olan en kısa süre içerisinde bitirilmesi, beden ve üst aramalarının aynı cinsiyetten güvenlik ve gözetim görevlileri tarafından yapılması gibi sıkı kayıt ve koşullara bağlanmış ve böylelikle insan onurunun en yüksek seviyede korunması amaçlanmıştır. Bunlar bizim ilkelerimiz olarak değerlendirdiğimiz, aynı zamanda hem Anayasa Mahkemesinin hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin öngördüğü prensipler ve ilkeler çerçevesinde yaptığımız uygulamalardır. Detaylı arama konusunda mevzuatımız bahsettiğimiz koruma önlemlerine yer vermişken -şimdi burada dikkatinizi çekmek istiyorum çünkü İsveç'e giden arkadaşlarımız, İbrahim Başkanımız da ifade edecek- bizdeki detaylı aramanın aslında ne denli insan onuruna ve haysiyetine yaraşır bir şekilde yapılmaya çalışıldığını ve istisnaen değerlendirildiği hususunu, hâlbuki İsveç'te bu konunun insan onurunu ayaklar altına alacak mahiyette bir tedbir gibi kullanıldığını hatta bir cezai müesseseye dönüştüğünü burada özellikle altını çizerek ifade etmek istiyorum. Avrupa üzerinden cezaevlerindeki standartları bize sürekli ayar vermek üzere söz söyleyenlere de bunu hatırlatmak istiyorum.
İsveç ceza infaz kurumlarında yapılan çıplak aramanın terimle tam bir uyum içerisinde, hükümlünün tamamen çıplak bırakılmak suretiyle yapılması iç hukuk düzenlemelerimizin insan haklarının ve insan onurunun korunması bakımından ne kadar ileri bir seviyede olduğunu göstermek bakımından her hâlde tek başına dahi yeterlidir. Bu uygulama farklılığına belki sosyal ve kültürel anlayış farklılığının neden olduğu ve inceleme yapılan ülke bakımından tam çıplak arama uygulamasının herhangi bir soruna neden olmayacağı iddia olunabilir, bu iddia belki bir noktaya kadar haklı da görülebilir ancak bu noktada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin çıplak aramaların insan onuruna saygı gösterilerek ve meşru bir amaç için usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğine dair Wainwright Birleşik Krallık ve Dejnek Polonya kararlarına dikkatinizi özellikle celbetmek isterim.
Değerli arkadaşlar, İbrahim Bey aktaracak, yapılan çıplak aramada aramayı yapanın hemcinsi olması, üstte örtü kullanılması ve benzeri hususların hiçbir tanesi dikkate alınmadığı gibi dediğim gibi insan onurunu ayaklar altına alacak şekilde çıplak aramaların yapıldığı, hatta yasal mevzuatlarında bunun da desteklendiğini orada müşahede etmiş oldu arkadaşlarımız. Dolayısıyla, bu saatten sonra "detaylı arama" olarak ülkemizde bahse konu bu hususla ilgili olarak tezvirat yapmanın ve ülkemizle ilgili kötü propaganda yapmanın hiç kimseye bir fayda sağlamayacağının da altını çizmek isterim.
Yine, ceza infaz kurumlarımızdaki koğuşlarda yer alan kameralar vasıtasıyla banyo ve tuvalet gibi alanların kapısının izlenmesinin mahremiyet duygusunu zedelediğine ilişkin itirazlar Komisyonumuzda defaatle dile getirilmiştir. Bizdeki, biliyorsunuz -Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürümüz de açıklayabilir- sadece ortak alanı gözleyen yerlerdedir; bu, kişinin mahrem alanına asla, hiçbir şekilde kameralı görüntüyle müdahale edilemez, görülemez, kamera bulunamaz.
Peki, İsveç'teki durum neymiş, şimdi ona bakalım. Ceza infaz kurumlarımızda tuvalet ve banyo kapısını gören kameralar sadece koğuştaki ortak alanı güvenlik amacıyla ve acil müdahale durumlarına istinaden gözlemlemektedir ancak inceleme yapılan İsveç tutukevinde ise münferit kalınan odadaki tuvalet herhangi bir bölmeyle odadan ayrılmamıştır ve kapıdaki gözetleme bölümü açıldığında tutuklu her an mahremiyetinin en yoğun olduğu alanında görevli tarafından gözlemlenebilme riskiyle karşı karşıyadır; dolayısıyla, tutuklu mahremiyet duygusu her an zedelenebilir bir biçimde odada barındırılmaktadır. Bu konudaki uygulama farklılıkları ülkemizde insan onuruna ve mahremiyetine atfedilen değerleri göstermek bakımından da dikkat çekici bir örnektir.
Bilindiği üzere, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 25'inci maddesi gereğince yalnızca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından hükümlü olanlara bizde günde bir saat açık havaya çıkma ve spor yapma hakkı tanınmaktadır yani yalnızca ağırlaştırılmış müebbet hapisle mahkûm olanlar için günde sadece bir saat havalandırma kısıtlaması vardır. Diğer bir ifadeyle, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından hükümlü olmayanlar ile tutuklular havalandırmalardan genel olarak gün boyu yararlanabilmektedir ancak inceleme yapılan İsveç ceza infaz kurumlarındaki ve tutukevlerindeki hükümlüler ve tutuklular herhangi bir istisnaya yer vermeksizin günde yalnızca bir saat havalandırmadan yararlandırılmaktadır. Tutukluların da hükümlüler gibi günde yalnızca bir saat havalandırmadan yararlandıklarına özellikle işaret etmek isterim. Havalandırmaya çıkılan alan ise en azından incelemeye katılan milletvekillerimizin bilgileri dâhilinde olduğu üzere, havalandırma imkânı sağlamayacak derecede olumsuz koşullara sahiptir -İsveç'ten bahsediyoruz- zira havalandırma alanı çok dar ve yüksek duvarlarla çevrili bir alandır. Diğer taraftan, havalandırma alanının üstünün kalın demir tellerle kapatılmış olması ise herhâlde her türlü izahtan varestedir.
Ceza infaz kurumlarımızda yasak haberleşmenin engellenmesi amacıyla sınırlı alanda kullanılan fens teline getirilen en büyük itiraz, mavi gökyüzünü görmeye engel olduğu iddiasıdır. Bu iddia karşısında ceza infaz kurumlarımızda kullanılan fens teli ile İsveç Sollentuna Tutukevinde kullanılan tel örgünün kıyaslanmasını bizzat müşahede eden sayın milletvekillerimizden özellikle istirham ediyorum, bize de canlı olarak tekrardan bunu anlatsınlar.
Yine, arama ve sayımlarla ilgili de bir iki hususa değinmekte fayda mülahaza ediyorum.
Bilindiği üzere, ceza infaz kurumlarında odalar ve eklentilerinde hükümlülerin üst ve eşyasında habersiz olarak her zaman arama yapılabilmesi mümkündür. Her ay 1 kez mutlaka arama yapılmaktadır. Ancak raporda da işaret edildiği üzere, İsveç ceza infaz kurumlarında arama her gün ve sayım da günde 5 kez tekrarlanmaktadır. Bu noktada, ceza infaz mevzuatımızın insan hakları ve güvenlik denklemini adil bir denge üzerine kurduğunu söylemekte bir beis görmüyorum.
Özellikle dış hastane sevklerinde, muayene esnasında kelepçe kullanılması da çokça tartışılan bir konu olarak toplantılarımızda kendine yer bulmaktadır. İsveç'te hükümlü ve tutukluların doktor muayenelerinin kelepçeli olarak yapılmasının mutat uygulama olduğuna ve kelepçenin yalnızca doktor tarafından talep edilmesi durumunda çıkarıldığına ilişkin uygulamaya dikkatinizi çekmekle iktifa edeceğim. Burada kelepçeli muayene kural, bizde istisna; doktorun talebi üzerine...
Kısaca açıklamaya çalıştığım hususlar kapsamında, İsveç'e gerçekleştirilen incelemenin hem mukayeseli hukuk verileri elde etmemiz hem de ceza infaz sisteminde hangi konularda eleştiri yapabileceğimiz hususunda Komisyonumuza ışık tutucu bir işlev gördüğünü belirttikten sonra, ben bu ziyarete katılan bütün milletvekili arkadaşlarımıza -ayırt etmeksizin- teşekkür ediyorum. Kendileriyle sonrasında burada yapmış olduğum görüşmelerde de bu benim söylediklerimi şu ya da bu arkadaşımın değil, bütün arkadaşlarımızın teyit ettiğini gördüm ve bundan da mutlu oldum.
Şimdi İsveç İnceleme Raporu ve Kocaeli Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu hakkında bilgi vermesi amacıyla sözü Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu Başkanımız Afyonkarahisar Milletvekilimiz İbrahim Yurdunuseven'e vereceğim.
Önce katılımcıları anons edelim.
YASAMA UZMANI TANER GEÇMEZ - Yunus Alkaç, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü; Mehmet Yılmaz, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı; Hasan Akceviz, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı; Tahsin Mutlu, Ceza ve Tevkifevleri Daire Başkanı; Mustafa Burak Açoğlu, Ceza ve Tevkifevleri Daire Başkanı; Yusuf Kenan Çağlar, Ceza ve Tevkifevleri Kontrolörler Kurulu Başkanı; Handan Oruç Ömeroğlu, Ceza ve Tevkifevleri Tetkik Hâkimi; Fatih Serkan Günaydın, Ceza ve Tevkifevleri Tetkik Hâkimi.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - İbrahim Bey, buyurun.