KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli Bakan Yardımcıları, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tekrar bu dönemin hayırlı olmasını diliyorum ama Sayın Başkan ile biz, dün, Prag'da Avrupa Birliğiyle ilgili iki gün süren bir toplantıya katıldık. Tabii, pandemi sonrası ve savaş sonrası -sonrası değil de devam eden bir savaş var- özellikle Avrupa için büyük sıkıntılar arz ediyor, savaştan ötürü epey bir hazırlık içerisindeler, tabii bu ekonomik olarak da duruma yansıyor, sıkıntıları çok çok fazla. Avrupa Birliği ülkeleri krizle ilgili olarak çok ciddi önlemlere başvuruyorlar, bunu çok ciddiye alıyorlar, çok ciddi önlemlere başvuruyorlar ve gerçek önlemler bunlar. Özellikle enerjiyle ilgili olarak bu kışı nasıl geçireceklerini bilmedikleri için gerçek anlamda tedbirler almaya, yeni enerji kaynakları üretmeye, temin etmeye, farklı yerlerden satın almalar yapmaya çalışıyorlar. Tabii enflasyon da onlar için -bize göre çok çok düşük olsa da- önemli bir sorun, o konuyla ilgili olarak da ciddi çalışmaları var. Şimdi, bu konuya yönelik olarak -tabii bizde çok daha fazla pandemi sonrası sıkıntılar oluştu- enerjiden biz de en az onlar kadar etkileneceğiz, öyle görünüyor. Bizim de önlemler almamız lazım. Şimdi, Meclis açılır açılmaz gelen bu kanun teklifine bakınca normal olarak diyorsunuz ki: "Biz de konuyu ciddiye aldık herhâlde, böyle 52 maddelik bir kanun teklifi geldiğine göre bir şeyler yapılacak." Ama bakıyorsunuz, bunlar enflasyona ya da enerji krizine, bu sene geçireceğimiz sıkıntılara yönelik tedbirler değil maalesef; bunlar seçime yönelik tedbirler, bu seçimi geçirelim de ne olursa olsuna yönelik tedbirler. Şimdi, "Halının altına süpürmek" diye bir deyim var bizim kültürümüzde, bu, halının altına süpürmeyi çoktan aşmış. Odalardan bir tanesini, hatta böyle salona, misafirler için kullandığımız salon var ya beklettiğimiz o en güzel salona bütün çöpleri, sıkıntıları doldurmaya benziyor bu, halının altına süpürmeye benzemiyor. Bütün sorunları, sıkıntıları biz salona dolduruyoruz, kapatıyoruz kapısını da "Seçimden sonra çözeriz, Allah kerim." diyoruz; böyle bir şey yok arkadaşlar yani böyle bir çözüm söz konusu değil. Şimdi bu getirilenlerin çoğunun vatandaşa faydası vardır, aflar geliyor vesaire ama şunlara bakın: Ya, 1,5 milyon öğrenci kredi borçlusu. Niye olur, bunun sebebi araştırılmıyor, çözüm getirilmiyor. 1 milyon 467 bin kişi Hıfzıssıhha Kanunu'na göre verilmiş cezalardan dolayı... Buna benzer çok şey var, yurt dışında yaşayanların otomobilleriyle ilgili aflar var, vesaire. Sistemle ilgili çok önemli sorunlar var, bunlara yönelik hiçbir şey yapmıyoruz, hiçbir şey getirmiyoruz. Biz yıllardan beri bunları da öteledik, ben her zaman, her toplantıda, Genel Kuruldaki konuşmalarımda veya burada, diğer arkadaşlarım da "Yapısal reformların yapılması lazım, bunlar ciddi konular, ciddi sorunlar, ciddi sıkıntılar, bir şeyler yapalım bu konularla ilgili." diyoruz tarımdan enerjiye, ekonomiden aklınıza gelebilecek sanayiye kadar her alanda, maalesef bunlarla ilgili olarak hiçbir şey yapmadık. "Yapısal önlem" diye bir konu var, "yapısal tedbirler", "yapısal reformlar" ne derseniz deyin ama maalesef bunlar ciddiye alınmadı, gelindi bu döneme ve seçimden sonra Allah kerim(!)

Şimdi, bir de sansür yasası var, aşağıda görüşülüyor. Ya, düşünebiliyor musunuz, öyle bir yasa teklifi varken ya da öyle bir yasa muhtemelen çıkacak, öyle görünüyor hangi ülkenin şirketi gelir, Türkiye'de yatırım yapar. Dün gelirken konuşuyorduk, ExxonMobil'den 2 Türk çalışan vardı, ısrar ettik, Türkiye'de yatırım yapmalarıyla ilgili "Çek Cumhuriyeti'nde yatırım yapıyorlar, Türkiye'yi tercih etmediler çok ısrarlarımıza rağmen." dedi ama şu şartlar altında kim tercih eder Türkiye'yi? Yani her şeyin kısıtlandığı, demokrasinin olmadığı, sıfır noktasına indirildiği bir ülkede onlar da başlarına gelecekleri düşünürler. Bizim yatırımcımız yapmıyor yatırım, alıyor, götürüyor, Romanya'ya, Bulgaristan'a, İngiltere'ye, başka ülkelere yatırım yapıyor, Türkiye'ye yatırım yapmıyor çünkü Türkiye gittikçe yatırım yapılabilir bir ülke olmaktan çıkmış vaziyette; çıkıyor her geçen gün, bunu da görmek lazım. Yani hem cezalar getireceğiz hem süre koyacağız, "Devletiz" diyeceğiz, ondan sonra da gelip bu tür aflarla bunların hepsini seçim öncesi iptal edeceğiz. Vergi almıyoruz biz artık, vergi. Vergi sistemimize bakın; neredeyse, aşağı yukarı vergi almıyoruz, denetim yapmıyoruz.

Yapılması gereken, buna benzerse eğer çözüm, çok madde var, bizim de önerilerimiz var Ahmet Bey, biz de benzeri konularla ilgili çalışmalar yaptık, zaten bunların birçoğunu da biz muhalefet olarak söyledik zamanında yani biz söyledik diye yapıyorsunuz demiyorum ama bunlar da gelinen noktada yapılması gereken işler belki de fakat önemli olan, bu noktalara da gelmemesi, devletin de istismar edilmemesi; devlet kanun koyacak, hüküm getirecek, "Şu tarihe kadar şu işler yapılacak." diyecek, yapılmayacak onlar, af çıkaracağız. Vergide olduğu gibi hemen hemen her konuda bu tür aflarla işi götürmeye çalışıyoruz. Devam etmesi bu anlayışla mümkün değil. Ama maddelerde, burada gördüğümüz eksikleri ayrıntılı olarak belirteceğiz, yapılması gereken işleri de tekrar tekrar özellikle ifade edeceğiz.

Şimdi, benim çok önemli gördüğüm bir madde var; 23'üncü madde, kur korumalı mevduat hesabı. Değerli arkadaşlar, hatırlıyor musunuz geçen sene bu zamanlar, yine bir bütçe öncesi, sonrası bunları konuşuyorduk? Ülke ekonomisinin iyi olmadığını, önlem alınması gerektiğini konuşuyorduk ve siz demediniz ama iktidar, bakanlar cari açığın artık düşürülmesi gerektiğini, istihdamın artırılması gerektiğini, dış ticaret açığının kapatılması gerektiğini, üretim yapılması gerektiğini, üretim odaklı bir Türkiye olması gerektiğini ifade ettiler, "Biz yeni bir büyüme modeli getiriyoruz, Çin modeline benzeyecek bir model." dediler, sonra onu da inkâr ettiler ama farklı farklı işler yapıldı ve biliyorsunuz, birdenbire, Aralık 2021'e kadar kur, döviz kuru anormal arttı. O gün yine buradaydık; o gece açıklanan bir tedbirle "Kur korumalı mevduat hesabı getirilecek." dendi, herkes zaten dövizin çıkmasından çok endişeliydi. herkes endişeliydi; durdu, ondan sonra, ondan günler sonra "kur korumalı mevduat hesabı" diye bir düzenleme yapıldı; göç gide gide düzelirmiş, Merkez Bankası, Hazine, Maliye birçok eklemeler yaptı, zaman içerisinde farklı bir yapı ortaya çıktı. Değerli arkadaşlar, 1 trilyon 400 milyara yakın para birikti orada, 1 trilyon 400 milyar. Bu, Türkiye ekonomisini çok çok etkileyebilecek bir rakam. Şimdi, bu 1 trilyon 400 milyar çözüldüğünde ne olur? Sayın Tan, siz bu konuda teklif verdiniz, 2023'e kadar uzatılmasını istiyorsunuz. Peki, bundan nasıl kurtulacağız, biz bu kur korumalı mevduat hesabından nasıl kurtulacağız? Bu artık dövizi baskılamaktan çıktı, amacı oradan çıktı, farklı bir noktaya doğru gidiyor artık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tamamen dolarizasyona hizmet eden bir kanun teklifi oldu. Bunu neden devam ettiriyoruz, neden böyle bir teklifte bulundunuz? Şimdi ben burada herkese sorayım: Türk liranız olsa Türk lirası olarak tutar mısınız? Bankada tutar mısınız? Negatif faiz alıyorsunuz, kimse tutmuyor zaten; bankalardaki Türk lirası mevduat hesapları sadece devlet kuruluşları tarafından tutulan hesaplar ya da yanlışlıkla unutulan hesaplar, onun dışında kimse Türk lirası olarak mevduat hesabı tutmuyor. E, bu kur korumalı da dövize endeksli. Nereye kadar devam edecek? Bunun yükü... Bakın, Sayın Başkanım, "Etki analizi hazırlandı." dendi, biz de burada gördük, konuşmam sırasında henüz dağıtılmamıştı. Şimdi, 23'üncü maddeyle ilgili, kur korumalı mevduat hesabıyla ilgili etki analizi: "Söz konusu düzenleme kapsamında 1 milyar doların kur korumalı mevduat hesaplarına dönüştürülmesinin altı aylık vergi maliyeti takribi 300 milyon liradır. Uygulamanın başlangıcından itibaren 18,8 milyar TL vergisel maliyeti olmuştur." Bu mudur yani etki analizi? Bunun böyle olmadığını, 70 küsur milyar lira, ağustos itibarıyla 74 milyar -hatırladığım kadarıyla- bir maliyeti olduğunu Maliye Bakanlığına, bütçeye biliyoruz. 74 milyar maliyeti var. Ağustos bütçe gerçekleşmelerinde...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İlgili maddeye geldiğimizde daha detaylı bir bilgi talep ederiz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama yani bunu "etki analizi" diye getirip de "Etki analizi verdik." diye bize söylenmesi, burada böyle ifade edilmesi, tutanaklara böyle geçmesi ciddiyetsizliktir, hakikaten ciddiyetsizliktir; olacak şey değil. Şimdi, hepimiz biliyoruz, 15 Ağustostaki bütçe gerçekleşme rakamlarında 70 küsur milyar...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - O zannediyorum kısmi tedbirin maliyeti sadece, tamamının değil. İlgili maddeye geldiğimizde daha detaylı bir bilgi talep ederiz. Yani sadece burada yapılan değişiklikle ilgili...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Merkez Bankasına olan maliyetini de hiç bilmiyoruz zaten, onlarla beraber tahmin ettiğimiz 100 küsur milyar lira, 180 milyara yakın bir maliyet olduğu, ağustos itibarıyla 180 milyar. Yıl sonu itibarıyla da bunun...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İsterseniz detayları maddeye geldiğimizde tartışalım, şimdi geneli üzerinde...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ya, geneli üzerinde konuşuyorum ama yani bu ne kadar önemli bir konudur görüyorsunuz.

CAVİT ARI (Antalya) - Başkanım, şimdi söylenirse daha iyi olur yani.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Maddede tartışacağız zaten.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, bu 300 milyar liraya yakın bir maliyet getirecek. 300 milyar liraya yakın bir maliyet -ki itirazınız varsa doğru rakamları ifade edin lütfen- bunu konuşmayacağız, bununla ilgili hiçbir bilgi verilmeyecek. Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bütçede hemen hemen dövize çevrilebilir mevduat (DÇM) hesabından sonraki, belki ondan çok daha büyük olan bir felakettir. Bunu nasıl konuşmayız? Bununla ilgili etki analizinde nasıl bir bilgi olmaz detaylı olarak? Ve gerçekten bunu nasıl devam ettireceğinizi merak ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlarsanız sevinirim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu kur korumalı mevduat hesabı normale nasıl dönecek? Burada Değerli Maliye Bakan Yardımcımız da var, lütfen bu konuda bilgi veriniz. Bu normale nasıl dönecek? Bundan normale dönüldüğünde bu Türk lirası ya da döviz ne olacak, nereye gidecek? Düşünebiliyor musunuz, 1 trilyon 400 milyar lira döviz veya Türk lirası bu kur korumalı mevduat hesabı bittiğinde nereye gidecek? Bunun bir çalışmasının yapılmış olması lazım simülasyonla.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Dolar alacaklar, dolar.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Dolar alındığında dolar patlayacak, bu zaten dolara endeksli; Türk lirasına giderse negatif faiz var, durmayacak. Ne olacak bu, nasıl gidecek? Ve bütçeye maliyeti bu yıl için 300 milyara yakın görünüyor, gelecek sene bu çok daha fazla olacak. Seçim senesi, döviz gelecek sene çok daha fazla yükselecek. Dövizin bu yıl baskılandığını, çok baskılandığını biliyoruz. Nereye kadar bu baskı devam edecek?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bülent Bey, beş dakikaya yaklaştık, aştık süremizi, toparlarsanız çok sevinirim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.

Yani Türkiye'de artık serbest döviz rejimi yok artık. Kur, Merkez Bankasınca, hazinece, kamu kurumlarınca baskılanıyor ve yavaş yavaş Tahtakale kuru oluşmaya başladı, aradaki fark da makas da açılmaya başladı. Bu, Türkiye'ye çok büyük bir felaket getirir. Bunu görmek, bunun tedbirini almak lazım. Bunları konuşmadan bu işleri yapmak mümkün değil.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.