| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 13 .10.2022 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri ve bu salonda bize hizmet eden değerli emekçi kardeşlerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; milletin bir geçim derdi var ve bu geçim derdini maalesef milletin vekilleri duymuyor. Siz yerellere gittiğinizde bu geçim derdini duyuyorsunuz; çiftçi "Tarlama gübre atamadım." diyor size değil mi? "Süt ineğini kesime gönderdim." diyor. Bununla ilgili ne yapıyorsunuz arkadaşlar? Sayın Vekilim, niye milletin geçim derdini bu torbaya yansıtmadınız? Hayvan üreticisinin, çiftçinin derdini niye yansıtmadınız bu torbaya? Yurttaşlarımız evine ekmek götüremiyor farkında mısınız? Açlık sınırı 7.500 lira olmuş.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, böyle bir üslup yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Açlık sınırı 7.500 lira olmuş.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hesap sorar gibi Başkanım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şu anda asgari ücret 5.500 lira.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Paylan, böyle bir üslup yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sen karışma! Bir dakika, lütfen...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Paylan, öyle konuşamazsın; hesap sorar gibi konuşuyorsun.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, teklif sahibimiz cevabını verir, sonunda söz vereceğim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Açlık sınırı şu anda 7.500, asgari ücret 5.500 lirada. Yurttaşımız evine ekmek götüremiyor, bunun derdi bu torbada yok değerli arkadaşlar.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, böyle bir üslup yok.
CAVİT ARI (Antalya) - Böyle bir üslup yok.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Size söz verince söylersiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, milletin derdini duymayan milletin vekili olmaz değerli arkadaşlar, milletin derdini duyacağız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, size söz verdiğimde fikirlerinizi ifade edersiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, değerli arkadaşlar, bir torba yasa buraya geliyor. Bu torba yasa nereden geliyor arkadaşlar? Nereden geldi bu torba yasa? Vekilimiz mi hazırladı?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır. Saraydan geldi bu torba yasa ve sarayın ihtiyaçlarını karşılamak için bu torba yasa geldi. Ve sarayın bir geçim derdi yok, saray her gün 20 milyon, 30 milyon lira harcıyor, lüks, şatafat içinde yaşıyor; milletin geçim derdi var. Şimdi, saray, milletin derdini duymuyorsa milletin vekili milletin derdini duymalı ama Sayın Vekilimiz ve onunla birlikte imzalayan 150 milletvekili arkadaşımız sarayın derdini duymuş, milletin derdini duymamış maalesef bu torbada değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bakın, Ekonomi Bakanımız...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nezakete davet ediyoruz sizi Sayın Paylan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Saygı duyun ya!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, sıra size geldiğinde cevabını verirsiniz ama karşılıklı konuşma usulümüz yok, rica ediyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, bakın, bir hikâye anlatılıyor yurttaşlarımıza, evinde ekmek olmayan, geçimini sağlayamayan yurttaşlarımıza "Türkiye uçuyor." diye. "Yeni ekonomi programı başarılı oldu. Türkiye büyüyor." diyorlar. Ya, yurttaşlarımız da bakıyor, evinde geçen yıl ayda 1 kere et alabilen yurttaşımız şimdi eti görmüyor; çocuğuna yılda 2 ayakkabı alabilen yurttaşımız şimdi yılda 1 tane ayakkabı alamıyor çocuğuna.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Et sağlığa zararlı, sebzeyle beslenelim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Türkiye uçuyormuş." diyor. Ya, nereye uçuyor arkadaşlar? Kimi uçuruyorsunuz? Kim uçtu? İşte bu torbanın detaylarında gizlidir kimi uçurduğunuz değerli arkadaşlar. Bakın, Avrupa'da milletvekilleri ne yapıyor biliyor musunuz? Enerji faturalarının altında ezilen yurttaşlarını korumak için yasalar çıkarıyorlar. Enerji faturalarının altında eziliyor çünkü Avrupa. Niye Rusya'ya ambargo koydular?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Doğal gazı biz veriyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, biz ambargo koymadığımız hâlde yurttaşlarımız enerji faturası altında eziliyor. Avrupa ambargo koyduğu için fiyatlar yükseldi. Bize Rusya gazı akıyor; hiç umurunuzda değil, savaş mı varmış, şu mu...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Maliyetin kaçını veriyoruz? Kaçını veriyoruz maliyetin vatandaşa? Yüzde 30'unu.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, buna rağmen enerji faturalarının altında yurttaşımız eziliyor ve kara bir kış geliyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Yüzde 70'ini devlet karşılıyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, müdahale eder misiniz ya?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ama doğru bilgi vermiyorsunuz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Karşılıklı konuşmayalım, siz söz aldığınızda düzeltin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kara bir kış geliyor farkında mısınız? Bakın, doğal gaz faturaları 1.500-2.000 TL'yi bulacak; mütevazı bir evin bin lirayı geçecek, 1.500-2.000 TL'yi bulacak. Elektrik faturaları 500 TL'yi geçmiş durumda. Kiralar... 5 bin TL'nin altında büyükşehirlerde ev kalmamış ya, asgari ücret 5.500 TL. Bununla ilgili, barınma sorunuyla ilgili bir madde var mı bu torbada? Yok. Faturaları indirmekle ilgili bir madde var mı? Yok. Yurttaşlarımızın mutfak masrafı 7.500 liraya ulaşmış, 5.500 liraya hayat mücadelesi veren yurttaşlarımızla ilgili bir madde var mı burada? Yok. Ne var? Kur garantili mevduat değil mi? Kur garantili mevduat, aman da ne güzel(!) Yüzde 1, memleketin yüzde 1'i keyif içinde yaşıyor. Gidin, lüks oteller "full" dolu, zenginler yaşıyorlar. Lüks lokantalar "full" dolu, gidin rezervasyon almaya, bakın, bir hafta önceden rezervasyon alın; alamazsınız. Lüks arabalarda kuyruklar var değil mi? Diyorsunuz ki: "Lüks arabada kuyruk var." Niye? Araba 3 milyon, 5 milyon, 10 milyon; zengin takmıyor. Niye? Çünkü Sayın Hazine ve Maliye Bakanı ne diyor biliyor musun? "Kardeşim paranı yatır kur garantili mevduata, dolar kaç para olursa ben sana vereceğim." diyor. Nereden veriyor? Garibanın ödediği vergiden. Gariban vergiyi ödüyor; hazinemizde, Maliyemizde toplanıyor. O, lüks, şatafat içinde yaşayan yandaşlarınız var ya zenginler parayı yatırmışlar Hazine ve Maliyeye; e, dolar kaç olursa, 10 mu olmuş, 15 mi olmuş, 20 mi olmuş, 30 mu olmuş, tıkır tıkır garibanın vergisiyle alıp zengine aktarıyorsunuz.
Geçen yıl bu uyarıyı size yaptım, "Yapmayın arkadaşlar." dedim. "Bu, yoksuldan alıp zengine verecek bir düzenlemedir." dedim, "Yok kardeşim, getireceğiz." dediniz. "Geçici bir düzenleme olacak." Yangın, ateş bacayı sardı ya; uyardık "Ateş bacayı saracak." dedik, dinlemediniz, ateş bacayı sardı; "Bu uygulama gelecek, geçici bir uygulama olacak, üç ayda, altı ayda bitecek." dediniz.
Değerli arkadaşlar, bunlar uyuşturucu gibi uygulamalardır. Uyuşturucu bağımlılık yapar değil mi? Kur garantili mevduat bağımlısı oldunuz Sayın Vekilim, size, 150 arkadaşınıza da imza attırdılar. Bu bağımlılık, bu bir bataklık. Bu bataklıktan çıkamadınız, saplandınız kaldınız. Dedik, "Bu yoldan vazgeçin. Faiz sebep, enflasyon sonuç değildir." dedik. Ama hani "gerçek" deniyor ya gerçeğe aykırı bilgiyi... Üç yıla kadar hapis vereceksiniz ya. Gerçeği kim belirliyor? Sayın Cumhurbaşkanı belirliyor. Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor? "Bütün dünya başka yöne gitse de benim dediğim doğrudur." diyor. Bütün dünya enflasyonu kontrol etmek için faize küçük ayarlamalar yaparken "Hayır, onlar yanlış yapıyor, bütün dünya yanlış yapıyor, ben doğru yapıyorum." diyor ve siz de buna uyuyorsunuz. Ama aynı şeyleri yapıp farklı şeyler beklemek -Einstein'ın lafı, sözüm meclisten dışarı- ahmakların işidir. Bunu yapmayalım değerli arkadaşlar, bir yola girdiniz, hatasını görürseniz ne yaparsınız? Sayın Cumhurbaşkanını uyarırsınız değil mi? "Ya Sayın Cumhurbaşkanı, doğru dediniz ama bak bu yolun sonuçları pek iyiye götürmüyor; gel, bu yoldan dönelim." dersiniz.
Bak, yanımda bir hekim var. Hekimlere giderseniz ne yapar? Sizi tedavi eder değil mi, hastalığınızı bulur. "Ya, senin kalp damarların tıkalı arkadaş, tansiyonun yüksek, şekerin 250 olmuş, sen zor durumdasın; Mutlaka bundan vazgeçmen lazım, yediğine, içtiğine, koştuğuna, yaptığına bakman lazım." der, değil mi doktor sana? Bunu tedavi eder. Ama siz bütün semptomları bozulmuş, bütün göstergeleri bozulmuş bir bünyeye ne diyorsunuz? "Koş bakalım." diyorsunuz. Kalp damarları tıkalı bir bünye de koşabilir arkadaşlar; koşturdunuz, ne oldu sonucu? Göstergelerin hepsi bozuldu, enflasyon uçtu gitti. "Yüzde 83" dedi TÜİK, değil mi? 83'e inanan var mı, içinizde 1 kişi desin ki: "Yüzde 83'e ben inanıyorum."
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) -"İnanıyorum." diyor; hadi gel, çarşıya, pazara çıkalım "İnanıyorum." diyen arkadaş.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Batıl inanç, batıl inanç.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Gel, çarşıya, pazara çıkalım.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ona bakarsak Avrupa'da da "enflasyon yüzde 8" diyorlar. Gıdada yüzde 40, yüzde 60; orada da aynı.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Peynir yüzde 200 artmış, kiralar yüzde 200 artmış; hadi buyur bakalım.
Değerli arkadaşlar, enflasyon ENAG'ın açıkladığı gibi en az yüzde 186'larda. Bak, bu çok kötü bir gösterge. Demek ki "Faiz sebep, enflasyon sonuç değilmiş." deyip geri dönmeniz lazım değil mi? Uyarmanız lazım Sayın Cumhurbaşkanını. Bak, siz uyarma görevinizi yapmıyorsunuz ve Cumhurbaşkanına da kötülük ediyorsunuz, ülkeye de kötülük ediyorsunuz. Bir insana yanlışını söylemeyen dost değildir, bunu unutmayın. Siz söyleyemiyorsunuz; söylemediğinizden değil, söyleyemediğiniz için değerli arkadaşlar, bu ülke kaybediyor, yurttaşlarımız kaybediyor.
En adaletsiz vergi nedir? Enflasyon vergisidir ya. Yurttaşlarımızdan bu kadar vergi alıyorsunuz. En adaletsiz vergi... Bak, burada kamu görevlileri var. Ne oldu kamu görevlilerinin alım gücü? Zam yaptınız ya yılbaşında, ne oldu? Hani geçen yıl 5 bin lira aldığı maaş şimdi 10 bin lira olmuş olsun; geçen yılki 5 bin lira daha kıymetliydi. Kamu görevlileri zenginleşti mi ya? Alım gücü bitti, oturduğu kira 3 katına çıktı, faturaları 5 katına çıktı, hadi buyur bakalım, gıda fiyatları 2 kat artmış. Kamu görevlileri yoksullaştı. Basın emekçileri oturuyor burada, yoksullaştı basın emekçileri. Burada bize çay getiren emekçiler, yoksullaştılar hepsi. Kim zenginleşti? Yandaşlarınız, yüzde 1 zenginleşti. Ne yapmak lazım? Bu yoldan vazgeçmek lazım. Saray diyor ki: "Bu yolda devam edeceğim, zengine daha fazla aktaracağım." Peki, milletin vekili ne yapacak bu durumda? "Hayır, arkadaş, bu yol yanlıştır, bu yolu yapmayalım." diyecek, fren mekanizması görecek. Bu Meclis bu hataya fren olabilecek mi değerli arkadaşlar, olabilecek miyiz Sayın Başkan? Yanlışa "Yanlış." diyebilecek miyiz? Şimdi, sorun burada. Ya, bak, etki analizinde -utanmışlar- ne yazıyorlar? "18 milyar lira vergi etkisi var." diyorlar, öbürünü söyleyemiyor. Niye? Çünkü bugüne kadar Maliyeden 100 milyar lira para çıktı. Hadi buyur. Ama Merkez Bankasını hiç söyleyemiyorlar. Merkez Bankasından da 100 milyar lira para çıktı yaklaşık. Kur burada kalsa yıl sonuna kadar 250 milyar lira maliyeti var.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 300, 300.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Burada kalırsa diyorum, Sayın Bekaroğlu. Burada kalmayacak ki her gün yükseliyor. 20 liraya çıkarsa 300 milyar lira maliyeti var, 300 milyar lira.
Bak, âlâyıvalayla Kredi Yurtlar Kurumuna borçlu gençlerin borcunu, faizini siliyoruz değil mi? Ya, nedir 17 milyar liracık, hani 17 milyar liracık siliyoruz. 17 milyar liracık ya, Uğur Bey. Anaparası ne? 22 milyar lira. Niye kökünü silemiyoruz? Yazık değil mi bu gençlere? Bak, zorlanıyorlar; ev bulamıyorlar, barınma sorunları var gençlerin. Değerli arkadaşlar, niye bu milletin Meclisi zengine 300 milyar lira aktarırken fakir, gariban gencinin... Giresun'dan kalkıp İstanbul'da okumaya gelen gençlerimiz yok mu Cemal Bey? Var; ev bulamıyorlar, barınamıyorlar. Bizim görevimiz ne? O gariban gencin barınma sorununu çözmek, onun borcunu silmek değil mi, değerli arkadaşlar? Anaparası 22 milyar liracığı silemiyoruz. "Ey gençler, ben, sizi bugüne kadar zora düşürdüm. Bak, faizini de siliyorum, anaparanı da siliyorum. Bundan sonra, sana borç değil, burs vereceğim." diyemiyor milletin vekilleri. Ne diyor milletin vekilleri? "Ben, zengine daha fazla para aktaracağım, 300 de yetmez, 500 milyar lira aktaracağım." Diyor; 22 milyar lira borcu silemiyor.
Tarlasına gübre atamayan çiftçinin yanında olamıyor milletin vekilleri. Süt ineklerinin kesilmesine "Dur!" diyemiyor milletin vekilleri. Ne diyor? "Kur garantili mevduatla ben, zengine daha da fazla para aktaracağım." diyor. O zenginlere gidin, lüks lokantalarda keyif sürüyorlar. Daha da fazla zenginleştiler ama onlar da mutlu değiller. Diyorlar ki: "Evet, biz zenginleştik, bu sistem bize yaradı." "Epistemolojik, heterodoks..." Neydi?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nöroekonomi, nöroekonomi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Nöroekonomi programı bana yaradı ama bu iş sürdürülemez." diyor, onlar da diyor. "Yoksul daha yoksulsa, ben daha zenginsem, bu iş sürdürülemez." diye onlar da diyor ama keyif sürüyorlar, keyif çatıyorlar; yazıktır.
Biz, yüzde 100'ün vekilleriyiz, biz yoksulların vekilleriyiz, biz çiftçinin, işçinin, memurun vekilleriyiz değerli arkadaşlar; onların yanında olmamız lazım. Bunun için de bu saçma sapan epistemolojik, heterodoks nöroekonomi modelinden vazgeçmemiz gerekir. Değerli arkadaşlar, bunun için bu "Faiz sebep, enflasyon sonuç." saçmalığından vazgeçmemiz gerekir ve enflasyon altında ezilen, yoksulluk altında ezilen emekçilerin yanında olmamız gerekir.
Bakın, değerli arkadaşlar, faiz politikası... Ya, Sayın Bakan Yardımcım Cevdet Bey size de soruyorum; faiz politikası düşürüyor değil mi faizi?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - "Cengiz Bey" demek istediniz herhâlde.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Cengiz Bey, özür dilerim, Cengiz Bey.
Şimdi, faizi düşürüyorsunuz değil mi? Cumhurbaşkanı ne diyor? "Daha da düşecek." diyor. Şimdi, faizi yüzde 9, hatta sıfıra düşürün. Şimdi, ben size sorarım. Bakın, ben hayatımda hiç kredi almamış bir insanım çünkü hep ayağımı yorganıma göre uzattım, hep öyle oldu, babam öyle öğretti. İlk kez dedim ki: Şu bankaya gideyim, bir kredi isteyeyim. Şu Halk Bankasına gittim, dedim ki: "Ya, bana 200 bin lira kredi verir misiniz, tüketici kredisi?" Üç gün beklediler, 3'üncü gün "Vekilim, kusura bakma, sana kredi veremeyiz." Ya, en garantili müşteri, maaştan kesecek.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niye, HDP'li olduğun için mi?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, hayır değil, şey yok, "Limit sorunu var." dediler. Yani ne biliyor musunuz? Şimdi, düşünün ki "şeftali" diyelim, tamam mı? Şeftali diyelim ki pazarda 20 lira, siz diyorsunuz ki: "Şeftali 10 lira bundan sonra." Ama şeftaliyi gidip istiyorsunuz 10 liraya, şeftali yok, yok. Kime var? Kasa arkada, yandaşlara var şeftaliler, 10 liradan yandaşlara akıyor. Diğerlerine var mı? Yok. Büyük yolsuzluk var arkadaşlar, kamu bankalarında büyük yolsuzluk var.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlarsanız sevinirim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Yani yandaşlara kredi akıyor, şeftali akıyor 10 liradan ama başka yurttaşımız gittiğinde kredi alamıyor.
Bir şeyin fiyatını düşürebilirsiniz Cengiz Bey ama o fiyatını düşürdüğünüz şey yoksa piyasada karaborsa oluşur, yolsuzluk oluşur, milyarlarca lira birilerine aktarılır. Faiz politikası bir servet aktarma politikasına dönüşmüştür; iddiayla söylüyorum arkadaşlar, bir servet aktarma politikasıyla karşı karşıyayız. Buradaki kamu emekçisinden, basın emekçisinden, işçi emekçimizden alıp o düşük faizlerle yandaşınıza servet aktarıyorsunuz. Niye? Üretici enflasyonu yüzde 150'yse, siz yüzde 10 faizle kredi veriyorsanız servet aktarıyorsunuz demektir.
Bir iş insanıyla konuştum "Geçtiğimiz yıl stoklarımı şişirdim krediyle, 10 liralık stokum 30 lira, 40 lira oldu; 2 lira, 3 lira faiz ödedim." diyor. Servetine servet katıyor bu politikayla; kim katıyor ama? Bu krediye ulaşabilenler katıyor değerli arkadaşlar.
Çok yanlış, çok adaletsiz ve çok vicdansız bir düzenle karşı karşıyayız ve soyuluyoruz, yurttaşlarımız soyuluyor değerli arkadaşlar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
Yaklaşık beş dakika...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu soygun düzenine bugün bu Meclis "Dur!" diyecek mi, demeyecek mi? Bunun vebali var arkadaşlar, vebali boynunuzadır.