| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 13 .10.2022 |
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle Cengiz Yavilioğlu Beyefendi'ye teşekkür etmek isterim. Büyük bir devlet adabıyla ve siyasi nezaketle burada Bakan Yardımcısı olarak bizlere bilgiler veriyor ve bu toplantılara katılıyorlar. Diğer iki bakan yardımcısı beyefendi başlangıçta varlardı fakat terk ettiler, Enerji Bakan Yardımcısı gelmedi bile. Bu, Cengiz Bey'in Meclis kökenli oluşunun ve nezaketinin bir göstergesi, kendilerine şükranlarımı sunarım, çok teşekkür ederim.
Bir aldığımız emaneti temsilen ve seçmenlerimizin vicdanının sesi olarak bir milletvekili olarak da bu tavrı kınadığımı belirtmek isterim, diğer bakan yardımcılarının olmamasından dolayı da bu tavrı kınadığımı belirtmek isterim.
Son zamanlarda katıldığım birtakım uluslararası toplantılarda gördüm ki Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarının çeşitliliği uluslararası mecralarda da ilgi çekiyor ve takdir görüyor. Tabii, bizim bunun kıymetini bilmemiz lazım. Özellikle güneş enerjisi son derece önemli. Güneş enerjisi enerji bağımlılığı için hayati önemde. Kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlara bağımlı olmanın ne kadar riskli ve güvenilmez olduğu son aylarda dünyada yaşanan gelişmelerle iyice ortaya çıktı. Enerji güvenliğinin çözümü yenilenebilir enerjide. Yapılan hesaplara göre ülkemizde 2030 yılına kadar güneş enerjisi kapasitesi 40 gigavata ulaşmalı, ithal fosil yakıtların payını yarıya indirmek için 8,8 gigavat seviyesinde olan güneş kapasitesine 2030 yılına dek her yıl ortalama 4 gigavatlık kapasite eklenmesi gerekecek. Son yıllarda her yıl yaklaşık 1 gigavatlık güneş kapasitesi devreye ancak alınıyor. Hâlbuki Türkiye'nin yerli panel üretim kapasitesi bunun tam 8 katı, bu kapasite kullanılmıyor. Çin'den ithalat yerine kendi üreticimiz teşvik edilmeli, cari açığa hizmet edilmemeli.
Diğer yandan geçtiğimiz ağustos ayında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu EPDK tarafından elektrik piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliğinde de değişiklikler yapıldı. 2019 yönetmeliğiyle lisanssız üretimde bireysel tüketim ihtiyacının karşılanması, fazlasının satılarak ucuz elektrik sağlanması amaçlanıyordu, buna güvenilerek yatırımlar yapıldı. Bizim, yenilenebilir enerjide, gördüğüm kadarıyla, en önemli sıkıntımız yönetmeliklerin devamlı değiştirilmesi ve yatırımcının ne yapacağını şaşırır hâle gelmesi. Sadece memleketim Erzurum'da son altı ayda GES için kullanılan kredi tutarı 326 milyon lira. Erzurum güneş enerjisinde Türkiye'nin en avantajlı ikinci şehri, berrak gün sayısı iki yüzden fazla -birinci şehir de Van bildiğim kadarıyla- aldığı güneş açısı mükemmel. EPDK'nin son yönetmeliğiyle 2019'daki yönetmelikle yatırım yapan lisanssız güneş enerji yatırımcıları iflas etme durumundadırlar. Karar gözden geçirilmelidir, suistimalde bulunanlara yaptırım yerine yeni düzenlemeyle büyük mağduriyetler oluşturuluyor. 2019'da verilmiş hak dürüst yatırımcıdan geri alınıyor, iflasa sürükleniyor. Yeni düzenlemeyle lisanssız güneş santrallerinde üretilen, yatırımcının kendi ihtiyaç fazlası elektrik şebekeye bedelsiz olarak aktarılıyor, tedarik şirketlerine menfaat sağlanıyor, yine bir imtiyaz görüyoruz maalesef. Bu yönetmeliğin iki dezavantajı var: Birincisi, yönetmelik 2019 Mayıstan sonra kurulan santralleri kapsıyor yani sadece yeni yönetmelik sonrası çağrı mektubu alıp bağlantı anlaşması yapanlar için değil geçmişte bu hakkı kazanmış olanlar için de geçerli ve bu hak gasbediliyor. İkincisi ise fazla elektriğin satışının uygun bulunmasındaki mantığa ters düşülmesi. Eski düzenlemeyle elektriğin şebekeye satılarak baz gelir elde etmesi ve bu baz gelirle de kullanılan kredilerin işlerin iyi gitmediği dönemlerde hatta fabrikanın kapanması durumunda bile ödenebilmesiydi. Bu çerçevede en sıkıntılı durum şu: Diyelim, yatırım yapıldı ve bu yatırım kendini beş senede amorti edecek. İki sene boyunca işler iyi gitti, üretilen elektrikle mahsuplaşma yapıldı yani elektrik faturası ödemek yerine kendi taksitleri ödendi ama iki sene sonra işler iyi gitmemeye başladı ve fabrika kapatılmak zorunda kaldı. O zaman üretilen elektrik ne olacak? Güneş enerji santrali kredisi nasıl ödenecek?
Tekrar maddeye dönersek, geçtiğimiz şubat ve mart aylarında mevzuatta değişiklikler yapmıştık. Güneşten elektrik üretimi için apartmanlara verilen sınır 10 kilovattan 25 kilovata çıkarılmıştı. Şimdi de 25 kilovattan 50 kilovata çıkarılıyor fakat 10 kilovat ile 50 kilovat elektrik üretimi için yapılan yatırım tutarı aynı değil. Bu nedenle aklıselimle, etki analizleriyle kanun teklifleri görüşülmeli.
Bilmek istediğim ve sormak istediğim bir soru var. 10, 25 veya 50 kilovat yatırım yapanlara haksızlık edilmiş olmuyor mu?
Teşekkür ederim.