KOMİSYON KONUŞMASI

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Başkanım, ben de öncelikle size ve bütün Komisyon üyesi arkadaşlarımıza, Komisyon üyesi olmadığı hâlde söz alan ve katkı sağlayan tüm arkadaşlarıma özellikle çok teşekkür ediyorum, hem yapılan değerlendirmelerin bizim açımızdan nasıl karşılandığıyla ilgili hem de sorulan sorularla ilgili heyetinizi bilgilendirmeyi çok arzu ediyorum.

Öncelikle, bazı temel konuları bizim bakış açımızdan sizlerle paylaşmak isterim.

Sanayiyle ilgili tartışılan en temel konulardan bir tanesi, özellikle imalat sanayisinin gayrisafi yurt içi hasıladaki payıyla ilgili tartışmadır. Bununla ilgili dünyada iki temel argüman kullanılır; bunlardan bir tanesi cari fiyatlar, diğeri sabit fiyatlar.

Evet, cari fiyat, sabit fiyat tartışması vardır; bu tartışma noktasında herkesin kendine göre haklı gerekçeleri var ama şunu özellikle Türkiye açısından vurgulamak durumundayız.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ iktidarı döneminde imalat sanayisi kötüye gitmemiştir, aksine AK PARTİ iktidarı döneminde Türkiye ortalama yüzde 4,8 büyürken... Ki küresel krizin de içinden geçildiği bir dönem oldu bu biliyorsunuz, 2008 yılında, Türkiye, 1929'dan sonra ilk defa kendi çıkarmadığı bir krizle boğuşmak durumunda kaldı. Buna rağmen, Türkiye'nin ortalama yıllık büyüme hızı yüzde 4,8 iken, imalat sanayisinin yıllık ortalama büyüme hızı yüzde 5,5 oldu. Yani imalat sanayisi ortalama büyüme performansından daha iyi bir performans gösterdi.

Türkiye'nin özellikle cari fiyatlarla büyümedeki irtifa kaybının olduğu asıl dönem, maalesef, 1998-2002 dönemi. 1998'de yüzde 23,6 iken, bu dört yıl içerisinde yüzde 17,6'ya düşmüş. Yüzde 17,6'dan aldı AK PARTİ iktidarı ve 2002 yılından 2014 yılının sonundaki bu rakam yüzde 15,8. Bunun da sebepleri çok kısaca ifade edeceğim ama sabit fiyatlarla gayrisafi yurt içi hasılasındaki imalat sanayisi payında 1998'de yüzde 23,6'dayız, 2002'ye geldiğimizde bu 22,1'e düşüyor, ama 2014 yılı sonunda sabit fiyatlarla imalat sanayisinin gayrisafi yurt içi hasıladaki payı yüzde 24,2'ye çıkıyor. Yani 1998'in dahi üzerine çıkardık.

Peki, neden cari fiyatlarla düşüyor? Asıl kritik olan soru bu. Türkiye'de sabit fiyatlarla imalat sanayisinin üretimi aslında artarken cari fiyatlarla neden düşüyor?

Bunun temel sebebi, birinci sebebi, sanayi ürünleri, özellikle imalat sanayisi ürünleri -ki bizim ihracatımızın da yüzde 93'ü imalat sanayisi ürünü- uluslararası rekabete konu.

Hizmet sektörünün en önemli avantajı şudur: Yerelde üretilir, yerelde tüketilir. Dolayısıyla, fiyatlama politikası yerel dengelere göre oluşur. Otel yaptınız, talep çok, fiyatını hızlıca yükseltebiliyorsunuz, ama ürettiğiniz buzdolabını, çamaşır makinesini dünya fiyatlarının dışında satamıyorsunuz. Dolayısıyla, cari fiyatlarla düşüşün temel sebebi... Ki düşüş çok büyük bir düşüş değil, 2002 yılından 2014 yılının sonuna kadar düşen yüzde 2'lik bir pay ve ayrıca Almanya, Güney Kore ve Polonya'nın dışında da cari fiyatlarla imalat sanayisinin düşmediği başka ülke yok. İngiltere'si, Fransa'sı, Amerika'sı, İspanya'sı, bunların tamamında daha büyük düşüşler var ama...

ERHAN USTA (Samsun) - Gelişmiş ekonomi, normal onlar.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sadece Almanya'nın ve Güney Kore'nin -ki bizim de zaten şu anda yapmaya çalıştığımız- AR-GE ve inovasyona yaptığı çok yoğun yatırım...

Arkadaşlar, bakın, bunlar bugünlerde değil, Güney Kore'nin AR-GE ve inovasyona ne zaman yatırım yaptığını, Almanya'nın bu konuda yatırımını hiç eksiltmediğini biliyoruz. Adamlar 1990'lardaki yatırımların 2000'lerde, 2010'larda meyvesini aldı.

Biz, bugün yaptığımız yatırımın meyvesini önümüzdeki yıl alamayacağız, bunu biliyoruz, ama dört sene sonra, beş sene sonra Türkiye'de bu noktalarda çok ciddi bir mesafe aldığımızda, inşallah, bugünkü tartışmaları hep birlikte de hatırlayacağız.

Bu açıdan, birinci sebebi, kesinlikle uluslararası rekabetin olması, ikinci sebebi de Türkiye'de hizmet sektörü sanayi sektöründen daha hızlı büyüdü. Özellikle köyden kente göç dalgasıyla birlikte oluşan yapıda... Biliyorsunuz, insanlar köyden geldiğinde bir anda sanayiye gitmiyor, önce bir hizmet sektörüne kayıyor ondan sonra sanayiye geçiyor, bunun bir etkisinin olduğunu düşünüyoruz, bir de hızlı teknolojik dönüşüm.

Şimdi, her birimiz biliyoruz, 2000'li yılların başında bütçemizdeki iletişim gideri ne kadardı, şu anda bütçemizdeki iletişim gideri -herhangi bir aile olarak düşünün- ciddi derecede arttı, bu da hizmet sektörünün sanayi sektöründen daha fazla büyümesinin gerekçelerinden bir tanesi.

Şimdi, ben, şunu her konuşmamda ifade ediyorum. Üretim şu anda kahramanlık işidir, kim ne derse desin, sanayici kahramandır. Neden kahramandır biliyor musunuz?

Bugün sanayici elindeki 3-5 kuruşluk birikimi yeni fabrika kurmaya, yeni makine, teçhizat almaya, yeni üretim yapmaya, yeni istihdam sağlamaya harcamak yerine, gitse İstanbul'un herhangi bir yerinden bir gayrimenkul alsa iki yılda değeri 2'ye katlanıyor. Hangi sanayici Türkiye'de iki yılda yüzde yüz para kazanabilir, soruyorum size?

Peki, bu...

ERHAN USTA (Samsun) - Kim düzeltecek bunu Sayın Bakan?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) -Düzeliyor, şöyle: Bu, bir kere, İstanbul'un dünyada bir cazibe merkezi olma özelliğinin İstanbul'a kattığı bir değer, bunu görmek durumundayız. Türkiye'nin her tarafında aynı şey yok ama büyük şehirlerde, gelişen şehirlerde, maalesef, böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.

Bunu biraz önce Sayın Paylan ifade etti, ben de söylüyorum; biliyorsunuz, artık gayrimenkul rantının vergilendirilmesi konusunda önemli bir paket hükûmetimizin öncelikli konularından biri, bunun üzerinde duracağız.

Ben inşaat sektörüne Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak, Türkiye'nin lokomotif sektörlerinden biri olarak bakıyorum, çünkü inşaat sektörü de imalat sanayisini destekleyen çok önemli bir sektör. Gayrimenkul ile inşaatı birbirinden ayırmamız gerekiyor, çok zaman gayrimenkul ile inşaat iç içe konuluyor ve burada toptan eleştiri yapılıyor. Hayır, inşaat sektörü ülkelerin kalkınmasında çok önemlidir ve imalat sanayisini de gerçekten tetikleyen bir sektördür. Burada, biz, biraz önce söylediğim sanayicilik kahramanlık...

Şimdi, bakınız, bizim öyle bir sistemimiz var ki sizin 40 bin liralık, 50 bin liralık 4 tane tekerleğin üzerinde yürüyen bir aracınızı teminat verip bankadan kredi kullanma imkânınız var ama 500 bin TL, 1 milyon TL, hatta 1 milyon euroluk bir makineyi teminat verip kredi kullanamıyorsunuz sanayici olarak.

Bu defa sanayici ne yapıyor? Eline 3-5 kuruş para geçince gidiyor bir yerden gayrimenkul alıyor ve onu ipotek vererek kredi kullanmanın yoluna gidiyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Patenti buluşu da bundan.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, onu da söyleyeceğim.

Şimdi, şu anda Hazine Müsteşarlığımız yoğun bir çalışma yürütüyor, arkadaşlar, artık her makineye bir plaka numarası vereceğiz ve her bir makinenin kayıtlı olduğu bir merkezi sicil sistemi oluşturuyoruz.

Artı, bir merkezî ekspertiz birimi kuruyoruz. Bir sanayicinin artık envanterindeki makine, plaka numarasıyla sicile kaydedilecek, merkezî ekspertiz sayesinde de değeri belirlenecek ve ondan sonra bankalar bunu teminat olarak kabul edecek. Bunu kanuni bir zorunluluk olarak getiriyoruz. Buradaki amacımız şu: Eline üç kuruş geçen sanayici gidip de gayrimenkule, başka şeylere para yatırıp oradan aldığı ettiği tapuyu bankalara teminat olarak, rehin olarak vermesin.

Şimdi, bunun gibi, inşallah, üretim reform paketimizde pek çok düzenlemeyi hayata geçireceğiz. Bunlardan bir tanesi -biraz önce Sayın Tamaylıgil ifade etti- insanlar araziye para bağlıyor, üzerine binayı yapıyor, tam işletme aşamasına geliyor, sermayeye en çok ihtiyaç duyduğu noktada sermaye bitti, para bitti. Bu defa bankalara gidiyor, bankalarda artık o anki duruma göre ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalıyor.

Şimdi, biz iki farklı uygulamayı hayata geçireceğiz: Bir tanesi, emek yoğun sektörlerde fabrikayı dahi Hükûmet olarak biz yapacağız ve sembolik bir kirayla bunu sanayicimize kiralayacağız, bu bir. Ama bundan çok daha kapsamlı bir projeyi de hayata geçirmek istiyoruz, bunun için de şu anda altyapı çalışmalarımızı tamamladık, o da sanayi gayrimenkul yatırım şirketi veya yatırım ortaklığı. Araziye, binaya para bağlamayan sanayicilerimize şunu söyleyeceğiz: "Gelin, arazinizi biz verelim. Projenizi getirin, o projeye uygun olarak belli taahhütlerle binanızı da biz yapalım, bize makul kira ödeyin." Eğer bu sanayici satın almak istiyorsa bunu belki otuz yıl vadeyle de kendisine satalım. Şimdi, bunun altyapısını hazırladık, inşallah, üretim reform paketimizde bunlara yer vereceğiz. Biz şu anda...

ERKAN HABERAL (Ankara) - Bu, belli bölgelerde mi efendim?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Efendim?

ERKAN HABERAL (Ankara) - Bütün Türkiye genelinde mi?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Tüm Türkiye'de olacak, bütün Türkiye'de olacak. Bunu özellikle bir yıldan daha fazla zamandır...

ERKAN HABERAL (Ankara) - Paranız var mı efendim?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Efendim?

ERKAN HABERAL (Ankara) - Bakanlığın buraya ayıracak parası var mı?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bunun üzerinde bir yıldan daha fazla zamandır çalışıyoruz. Bu, kanuni düzenleme gerektiriyor, bu üretim reformu paketi içerisinde bunu bir Hükûmet görüşü hâline getirdikten sonra, inşallah, yüce Meclisin takdirine sunacağız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bakalım Sağlık Bakanı ne diyecek? O tam tersini yapıyor da, yaptırıp kendi kiralıyor.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Değerli arkadaşlar, şimdi, şundan büyük bir memnuniyet duyuyorum: Sanayi denince gerçekten bütün partilerimizin bu konulardaki hassasiyeti bizim için çok önemli, biz de doğrusu bundan güç alıyoruz.

Şimdi, yerli otomobil konusunda -Sayın Kuşoğlu ayrıldı ama- bakın, yerli otomobille ilgili, Türkiye'nin yerli otomobil üretememesinin önümüzdeki süreçte Türkiye açısından çok ciddi riskler barındırdığını önce söylemek durumundayız. Türkiye kendi markasını oluşturamadığı için, Türkiye nihayetinde, Türk otomotiv yan sanayisi şu anda tedarikçi. Yarın fiyat avantajı başka bir ülkeye kaydığında Türkiye bu avantajını çok kolaylıkla kaybedebilir ama markası olan ülkelerde otomotiv yan sanayisi arkadaşlar, tedarikçi değil, stratejik ortak. Bugün siz Almanya'da otomotiv yan sanayisini hesaba katmadan otomotivle ilgili hiçbir karar alamazsınız. Neden? "Bundan benim yan sanayim nasıl etkilenir?" diye tüm otomotiv sektörü dikkatle çalışmak durumundadır.

Türkiye bir marka üretmek zorunda. Zannediyorum burada hiçbir arkadaşımız "Markaya ne gerek var?" demez. Türkiye bir marka üretmeli, bu marka bütün dünyayla rekabet eden bir marka olmalı. Bu, bizim yerli otomobildeki gerekçelerimizden bir tanesi ama sadece bir tanesi değil. Burada, Türkiye bir marka üretmeli.

Peki, ikinci gerekçemiz de, yerli markadan çok daha önemli bir gerekçe de şu: Değerli arkadaşlar, şu anda otomobilde ve otomotivde -ama özelde de otomobilde- teknolojide tam bir paradigma değişimi yaşanıyor. Bundan on yıl sonra, bugün "içten yanmalı motorlar" dediğimiz motorların piyasadaki ağırlığı gittikçe azalacak, yerine "yakıt pili" dediğimiz batarya teknolojisine dayalı teknoloji geliyor veya "yakıt hücresi" dediğimiz, hidrojene dayalı teknoloji. Artık, ileride hangi teknoloji baskın çıkacak bilemiyoruz. Şu anda, yakıt pili baskın çıkacak gibi gözüküyor. Ama bir keşif olur, bir buluş olur, şey değişebilir. Burada, bu teknolojide paradigma değişiminin yaşandığı dönemde Türkiye'nin önünde iki yol var: Ya Türkiye yine aynen daha önceden olduğu gibi tribünlerden izleyen, teknolojiyi ithal eden ve tüketen bir ülke olacak ki bu da Türkiye'nin kesinlikle ithalat bağımlılığını artıran, cari açığını artıran ve Türkiye'yi bu noktada dışa bağımlı kılan bir durum olur.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - "Önceden"den kastınız ne? Biz şimdi teknoloji mi üretiyoruz?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bir saniye...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hayır ama bu cumhuriyet tarihini bu kadar aşağılayan bir şey olmamalı ya! "Önceden böyleydik." Şimdi sanki korkunç teknoloji üretiyoruz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, yani bu konuda, ben müsaade ederseniz konuşmamı bitireyim. Ben özellikle arkadaşlara şey yapıyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yazık!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, bakın, arkadaşlar, eğer biz bugün, Güney Kore kaç tane dünya markası üretmişken bir marka üretemediysek herhâlde kendimizi de başarılı saymayacağız.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Muhakkak.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bunun da cumhuriyetle alakası yok, bunun...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - "Önceden..."

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) -Arkadaşlar, daha önce ifade ettim, Türkiye'nin yerli otomobil macerası cumhuriyetten önce başlamış.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Doğrudur.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Arkadaşlar, daha önce ifade ettim. Türkiye'nin yerli otomobil macerası cumhuriyetten önce başlamış. 1884 yılında Eskişehir'de TÜLOMSAŞ'ın kurulma sebebi aslında ilk otomobili üretmektir. Ama maalesef, o dönem olmamış, çok zorlu dünya şartları. 1961'de aynı fabrikada otomobil üretilmiş, tevafuktur, aynı fabrikada otomobil üretilmiş, hem de 4 tane üretilmiş, 10 tane motor üretilmiş. Ama ondan sonraki süreci burada bulunan herkes zannediyorum gayet iyi biliyor. O dönemde Türkiye bu yerli otomobilin peşine düşseydi bugün biz ülke olarak acaba bu noktada mı olurduk, yoksa çok daha iyi bir noktada mı olurduk? Merhum Nuri Demirağ batırılmasaydı, merhum Nuri Demirağ'a, Vecihi Hürkuş'a gereken destekler verilmiş olsaydı...

Arkadaşlar, Boeing'in kuruluş tarihi 1916, ama Airbus'ın 1967. Türkiye' olarak...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Kayseri'deki fabrika 1948.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Tabii... Hayır, şey daha önce, merhum Nuri Demirağ biliyorsunuz 1930'ların sonunda başlıyor ve merhum Atatürk çok ciddi destek veriyor.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Batıran kim?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Artık onlara, siyasi tartışmaya şimdi burada çok girmeyeyim ama şunu söylüyoruz: Eğer bugün Türkiye bir otomobil markası üretemediyse herhâlde bunu da başarı diye sunamayız. Şimdi, biz onu telafi etmenin gayreti içerisindeyiz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Millet nanoteknolojiyle uğraşıyor.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Anlamadım?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Millet nanoteknolojiyle, yazılımla uğraşıyor, yani artık her şey bilim.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Ya, yazılımı siz uygulayamadıktan sonra nasıl yapacaksınız? Yani bu kelimelerin arkasına sığınmak o kadar kolay ki "Yazılım," "Nanoteknoloji,", "Biyoteknoloji..."

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ben bilim tarihini dünyanın en iyi kitaplarından okumuş biriyim.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) -Arkadaşlar, işte, bakın, biz de tam neden yerli otomobile bu kadar ısrarla sarılıyoruz, sebebi burada. Siz eğer...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hangi pazarda satacaksınız? Servis ağlarını nasıl kuracaksınız? Finansman yöntemini nasıl sağlayacaksınız?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Aykut Erdoğdu, bu konuşmaları 1961'de de yapmışlar.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biliyorum.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Ve yaptıkları için de...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biliyorum, ben okudum, Güney Kore'nin nanoteknolojisi ile Japonya'nınkini karşılaştırmalı okudum ben.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, bence 1961'dekileri şu anda hiç hayırla anmıyoruz. İnşallah, yarın siz de hayırla anılmamazlık gibi bir pozisyona düşmezsiniz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Böyle bir üslup var mı Sayın Bakan ya?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Buna dikkat edin, buna dikkat edin.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - On üç yıldır iktidar elinizde, en ufak bir teknolojiniz yok.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Nasıl yok ya! Nereden biliyorsunuz olmadığını?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bu ülkede yaşıyoruz.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Başkanım, müdahale edin.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Arkadaşlar...

Sayın Başkan, müsaade ederseniz ben Plan ve Bütçe Komisyonunu bilgilendireyim.

BAŞKAN - Buyurun.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Değerli arkadaşlar, biz yerli otomobili işte tam bunun için çok önemsiyoruz. Bizim önemsediğimiz nokta şu: Yeni teknolojide paradigma değişiminin yaşandığı bu dönemde Türkiye teknolojiyi üreten, geliştiren ve ihraç eden bir ülke olmalıdır. Bununla ilgili Türkiye bir an önce bu noktalarda elindeki teknolojileri ticarileştirme noktasına geçmelidir.

Evet, bugün Türkiye'nin elinde iyi bir batarya teknolojisi var. Şu anda, TÜBİTAK'ta çok iyi bir batarya teknolojimiz var ve biz bu teknolojiyi geliştiriyoruz. Şu anda, Türkiye'nin elinde çok güzel yazılımlar var, donanımlar var, gömülü yazılımlarımız var, iyi bir elektrik-motor teknolojimiz var. Bu teknolojileri ticarileştirmediğiniz sürece geliştiremiyorsunuz. Ticarileştirecek bir platformunuz olmazsa bu teknolojileri sadece devletten aldığınız desteklerle geliştirme şansına sahip değilsiniz. Bu olay o kadar önemli bir olay ki eğer bu noktada Türkiye teknolojisini ticarileştiremezse geliştiremez.

Değerli arkadaşlarım, burada verilen 40 milyon euro, bunu ilk defa kamuoyuna ben açıkladım. Evet, önümüzde iki yol vardı, bu aracı sıfırdan, her şeyiyle kendimiz üretebilirdik, ondan sonra da elimizdeki teknolojiyi bu araca uygulayabilirdik. Bunun için aracın tamamen geliştirilip tip onay süreçlerinin tamamlanması, sertifikasyonlarının falan tamamının alınması için ortalama beş yıl ve yaklaşık 1 milyar dolar maliyet gerekiyordu. Hâlbuki daha önce bu işi başarıyla yapmış SAAB firması vardı ve biz bu SAAB firmasıyla oturduk onların 4 tane farklı modelinin tüm fikrî mülkiyet haklarını 40 milyon avroya satın aldık.

Şimdi, sektörü bilen hiçbir arkadaştan daha bugüne kadar bu konuyla ilgili en küçük bir eleştiri gelmedi. Sadece bir sayın milletvekilimizden geldi, onu da ben olayın detayını çok fazla bilememesine bağlıyorum. Biz, bu sayede, belki verdiğimiz paradan çok çok daha önemli zamanı kazandık. Neden zamanı kazandık? Şu anda elektrikli araç teknolojisinde bütün devler çok yoğun çalışıyor ve özellikle emisyon skandalından sonra elektrikli araca geçiş süreci hızlanacak. Türkiye bu altın beş yılı, altı yılı çok iyi değerlendirirse Türkiye kesinlikle teknolojiyi üreten, geliştiren, satan ve ihraç eden bir ülke konumuna gelebilir. Biz, bunun için gayret gösteriyoruz, bunun için çok yoğun çalışma yürütüyoruz. Şu anda, bu aracın fikrî mülkiyet hakları bizde ama söylediğiniz şu: Evet, biz burada SAAB'ın bir şeyini satın aldık, onun Cadillac'a benzemesi gayet normal ama bu, bizim için bir başlangıç. Şimdi bu yılın sonunda, Allah nasip ederse 2016 sonuna kadar 30 araçlık bir filo üretip her türlü arazi, iklim ve mevsim şartlarında denemelerini yapacağız, kendi teknolojimizi yükleyerek. Sonra, 2018'in Haziranı gibi yaklaşık, inşallah, satışa çıkaracağımız aracın lansmanını yapacağız ve 2020'den önce de hedefimiz, inşallah, aracın seri üretimini yapmak. Bu noktada çok titiz bir çalışma yürütüyoruz.

Bakın, bu bizim için bir marka oluşturmaktan çok daha öte, Türkiye'nin teknoloji geliştirme platformuna sahip olması açısından önemli, elbette marka önemli. Bakın, Türkiye'nin otomotiv yan sanayisinde şöyle bir riski var: Şu anda bu teknolojiler geliştikçe mekanik aksamın ağırlığı otomobilde azalacak; donanım, yazılım, elektronik aksam ve diğer teknolojilerin ağırlığı artacak. Katma değer bu tarafa kayıyor, katma değer bataryaya kayıyor, katma değer yazılıma kayıyor. Şu anda, bazı hesaplamalarda gömülü yazılımlar ve normal yazılımların otomobil maliyetlerindeki ağırlığı yüzde 40'ı geçti diyorlar. Bu, inanılmaz bir rakam. Düşünün, bütün mekanik parçaları siz yapacaksınız, sizin kazanacağınız 1 liraya karşı yazılımda adam 10 lira kazanacak. Şimdi, mekaniğin ağırlığının bu kadar azaldığı; elektroniğin, donanımın, yazılımın ve yeni teknolojilerin ağırlığının arttığı bir dönemde Türkiye bir marka üretemezse o zaman otomotiv sektörümüz on yıl sonra ciddi bir krizle karşı karşıya kalır. Hükûmet olarak önemli olan bugünden onu görebilmektir ve bugün ona tedbir alabilmektir. Bizim şu anda yerli otomobile harcadığımız para sadece ve sadece teknoloji geliştirme için harcanması gereken paranın bile çok altında. Bu açıdan, biz olayı sadece bir marka olarak görmüyoruz, aynı zamanda...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakanım, geçelim, birazdan Başkan dürtecek yani.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Ama hayır, bu çok önemli çünkü bu şöyle, bu kamuoyunun da çok merak ettiği bir konu ve özellikle yanlış anlamaların da önüne geçilmesini bu noktada isterim.

Arkadaşlar, siyasetçi gelip geçicidir, bugün biz varız bu Bakanlık koltuğunda yarın başka arkadaşımız olacak. Yarın muhalefette, iktidarda başka arkadaşlarımız olacak ama ülke baki. Bu ülkenin geleceği için bu noktalarda çok iyi istişare etmek durumundayız, çok iyi değerlendirme yapmak durumundayız.

Şimdi, bu araç bittiğinde hedefimiz şu, bir: Tüm fikrî mülkiyet hakları Türkiye'nin olacak. İki: Marka Türkiye'nin markası olacak.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Üretimini kim yapacak?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Üç: Teknoloji geliştirme Türkiye'de yapılacak ama uluslararası iş birliğine açık şekilde yapılacak ki şu anda da öyle yapıyoruz. Dört: Üretimin minimum yüzde 85'i Türkiye'de yapılacak.

Şimdi, bu, herhâlde bir Türk markası olur değil mi? Dolayısıyla bu noktada hedefimiz bu.

Diğer konularda da...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Konuştuğumuz uzay mekiği değil, otomobilden konuşuyoruz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ne kadar sermayeyle?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, şu anda o çalışmaların tamamı, birkaç gün sonra...

BAŞKAN - Arkadaşlar, her şeyin bir başlangıcı var. Uzay mekiği de olur Sayın Erdoğdu.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Arkadaşlar, biz bu küçümsemeyi kesinlikle doğru bulmuyoruz. Bu küçümseme yapıldığı için bu ülke maalesef marka üretemedi ve pek çok şeyle karşı karşıya kaldı. Biraz önce "Anadol" örneği verildi değil mi? Keşke "Anadol" devam ettirilebilseydi, "Devrim" otomobili keşke yapılabilseydi.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan, 1960'lı yıllar... Buna birlikte karar vermek gerekiyor. Birincisi: Önümüze çıkıyorsunuz, hiç kimsenin haberi yok, sonra: "Siz küçümsüyorsunuz!" Biz nezaketle anlatmaya çalıştık, rica ederim.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, bu arada, ben isterseniz kısa kısa arkadaşlarımızın değerlendirmeleriyle ilgili düşüncemi paylaşayım Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Lütfen, buyurun.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bir kere şunu söyleyeyim: Sayın Çam'ın bu bildiriye imza atan bilim insanlarıyla ilgili "cadı avı", "McCarthy dönemi", "yargısız infaz", "düşünce özgürlüğüne müdahale" gibi değerlendirmelerinin hiçbirine katılmıyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Neden?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Arkadaşlar, tüm demokratik ülkelerde demokrasinin sınırı bellidir. Sonuna kadar düşüncenin ifade edilmesinin arkasındayız ve Türkiye hamdolsun bu noktada pek çok gelişmiş ülkeden iyi bir konuma geldi.

Ben Bilim Bakanı olarak da çok net söylüyorum: Türkiye'de hangi akademisyen kendi görüşünü ifade ettiği için bir takibata maruz kalmıştır, bunun örneği yok.

MUSA ÇAM (İzmir) - Var işte, var şimdi, yapıyorsunuz!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Ama dikkat etmemiz gereken bir şey var: Arkadaşlar, hiçbir gelişmiş Batı demokrasisi demokrasi kavramı ile şiddet kavramını, demokrasi kavramı ile terör kavramını, demokrasi kavramı ile şiddeti ve terörü övme kavramını bir arada tutmaz.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ne alakası var!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bakın, ben söyleyeyim: Ben bildiriyi okudum. Bu bildiriyi okuduktan sonra ben bu bilim insanlarını kendi değerlendirmemde 3 farklı değerlendirmeye tabi tuttum.

Bir: Bu bildiriyi yazanlar. Bu bildiriyi yazanlar devlete açıkça bir bühtanda bulunuyorlar, devleti âdeta terör merkezi olarak gösteriyorlar ve terör örgütüne en küçük bir imayla dahi bir dokundurma yapmıyorlar. Yani, yazanlar açısından bu belge tam bir ihanet belgesidir, bunu Fikri Işık olarak, çok açık olarak söylüyorum.

AHMET YILDIRIM (Muş) - Ama keşke Cumhurbaşkanından önce söyleseydiniz bunu!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, şunu söyleyeyim: Sayın Cumhurbaşkanımız...

AHMET YILDIRIM (Muş) - Cumhurbaşkanından sonra herkes söyledi, ondan önce hiç kimse bir şey söylemedi.

BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, Sayın Cumhurbaşkanımız bildiriden hemen bir iki saat içerisinde -bildiğim kadarıyla- açıklamayı yaptı. Benim yaptığım açıklama üç gün sonraydı. Çünkü o üç gün içerisinde başka çalışmalarımız vardı ve basınla bir araya gelme imkânımız yoktu bildiğim kadarıyla. Ama ikincisi, şunu söyleyeyim: Bu bildiriye şöyle bir göz ucuyla bakıp imza atanlar var. Bu insanların kendisini değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, böyle bir şey... Bu kabul edilemez efendim. "Akademisyen, bilim insanı" diyeceksiniz, sonra da göz ucuyla bakıp imzalayacak, böyle bir şey kabul edilebilir mi efendim!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Evet, gerçek bu. Bu gerçek Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yani birinci kategoridekiler neyse onlar da aynı şekilde bunun ortağıdır.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Başkan, daha üçüncüsünü söyleyeyim: Üçüncüsü de bildiriyi görmeden "Arkadaşım imzaladıysa doğrudur." deyip imza atanlar var, ismen biliyorum yani ismen bildiğimi söylüyorum. "Yani bildiriyi şu arkadaş imzalamış, herhâlde bir şey yoktur." deyip bildiriyi görmeden imza atan akademisyenler var. Şimdi, bu akademisyenlerimizin bu noktada...

Arkadaşlar, bakınız, şimdi şu bizi kurtarmaz: "Biz bu bildirinin içeriğine katılmıyoruz ama..." ifadesi bizi kurtarmaz. Demokrasilerin tahammül edemeyeceği şey şiddettir, terördür, şiddeti ve terörü övmektir. Bu, hiçbir demokratik...

AHMET YILDIRIM (Muş) - Bu sizin yorumunuz Sayın Bakan.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bugün siz kalkın, Amerika'da bin tane akademisyen kalksın, DAEŞ'in ne kadar doğru bir terör örgütü olduğunu, buna mukabil Amerika'nın yaptığı operasyonların ne kadar vahşice olduğuna dair bir şey yapsın. Yani bu kesinlikle kabul edilecek bir şey değildir, düşünce özgürlüğü kapsamı içerisinde...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, orada devlet eleştiriliyor.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bakın, devlet eleştirilir, Türkiye'de devlet ne ilk defa eleştirildi ne de son defa eleştirilecek. Türkiye'de devleti eleştirirler hem de Türkiye'de devleti eleştirdiği için el üstünde tutulan çok akademisyenimiz var bizim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - On beş yıl önce...

BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, müsaade eder misiniz, bakın, düşünce özgürlüğü... Düşünce özgürlüğü kapsamında...

GARO PAYLAN (İstanbul) - On beş yıl önce de size "terörist" diyorlardı!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Paylan, bize kimse "terörist" demedi. Başörtüsü...

BAŞKAN - Sayın Paylan...

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bakın, başörtüsü olayları da Türkiye'deki düşünce özgürlüğünde de...(Karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN - Arkadaşlar, böyle bir müzakere usulümüz yok.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - ...vicdan özgürlüğünde de...

ERKAN HABERAL (Ankara) - Başörtüsüyle ilgili hiç kimse "terörist" demedi.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Değerli arkadaşlar, Türkiye'deki düşünce ve vicdan özgürlüğünde de biz elbette devletin baskısına uğradık ama hiçbir zaman şiddeti övmedik, teröre ve şiddete...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Orada şiddeti övme yok.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Var. Orada açıkça övme var.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Var mı orada?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Var tabii, olmaz mı?

Şimdi, Sayın Başkan, "Aziz Sancar Bey'den bahsetmediniz..." Benim konuşma metnimde ben özellikle teşekkür ettim, bugüne kadar da en az on defa konuşmamda Aziz Sancar'a teşekkür ettim. Bu açıdan, metinde var ama işte Sayın Başkan zaman uyarısı yapınca bazı bölümleri atlamak durumda kaldım.

MUSA ÇAM (İzmir) - Aziz Sancar atlanacak bir konu değil.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - TÜBA ve TÜBİTAK konusunda...

BAŞKAN - Son yirmi beş saniye zaten efendim.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Arkadaşlar, ben matematikçiyim, çözüm odaklı bir insanım. Evet, TÜBA'yla ilgili...

AHMET YILDIRIM (Muş) - ODTÜ mü?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Evet, ODTÜ mezunuyum, doğru.

TÜBA'yla ilgili önümüzdeki süreçte bir kanun değişikliği yapmayı hedefliyoruz. Gelin, hep beraber katkı verin. Gelin, TÜBA'nın tüm üyelerini tekrar kendisinin seçmesiyle ilgili kanuni düzenlemeyi yapalım.

MUSA ÇAM (İzmir) - Olur, yapalım.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Tamaylıgil, CHP Grubu da buna destek versin, burada güzel bir kanun...

BAŞKAN - Sayın Bakan, cevaplanacak sorunuz çok mu daha, ne kadar?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Var ama bunlar önemli Sayın Başkan.

BAŞKAN - Size bir on beş dakika daha süre vereyim Sayın Bakan.

Buyurunuz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Peki, bu noktada, önümüzdeki süreçte, bakın, TÜBİTAK'ı da yeniden yapılandıracağız. TÜBİTAK'ın yeniden yapılandırılmasında biraz önce arkadaşlarımızın çizdiği çerçeve ile biz farklı bir düşünceye sahip değiliz. Biz diyoruz ki, TÜBİTAK evet, destek politikalarını...

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Bakan, on dört yıllık hükümetten sonra daha hâlâ yeniden yapılandırmadasınız, bilime geçin artık, bilim üretin, bir şey üretin.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Usta, hayat dinamik yani on dört yıl...

ERHAN USTA (Samsun) - Geçen yıl gelmediniz ki!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Usta, elli yıldır yemek yiyorsun, bir gün iki gün yeme diyemeyiz değil mi? Yani hayat dinamik, bazı şeylerden... Bakın, Türkiye'de artık biz niteliksel artışa odaklanmak durumundayız.

Şimdi, şuna bakacağız, günün ihtiyaçlarına göre dünyada arkadaşlar "AR-GE" kavramı bile çok değişti. Artık, açık inovasyonun yanında şimdi artık açık AR-GE'yi koşuyoruz. Artık, insanlar bilgilerini sağlamıyorlar, insanlar bilgilerini paylaşarak daha hızlı mesafe almanın gayreti içerisinde. Böyle bir dünyada statik bir anlayışla ülke yönetmek o zaman ülkeyi geride bırakmak olur.

ERHAN USTA (Samsun) - İşte, bu anlayış statik Sayın Bakan. Şimdi duruyorsun duruyorsun ondan sonra...

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Durmuyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Onlar günlük değiştirilecek işler. Nasıl AR-GE tanımı değişti hemen daireleri ona göre organize edersin.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Değil değil. Sayın Usta, o kadar kolay değil. Siz bürokrasiden geliyorsunuz. Yani, ben şimdi...

Neyse şimdi TÜBİTAK'ı değerli arkadaşlar yeniden yapılandırmak istiyoruz.

ERHAN USTA (Samsun) - Hâlâ yapılandırılacak.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Burada da hedefimiz şu: TÜBİTAK'ın destek mekanizmalarını...

ERKAN HABERAL (Ankara) - TÜBİTAK'ı mı TÜBA'yı mı?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - TÜBA'yı da TÜBİTAK'ı da, tabii...

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir müsaade edin. Lütfen, bir müsaade edin...

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şu anda, TÜBİTAK'ta özellikle bir destek mekanizmalarının kurgulanması ve destek verilme görevi TÜBİTAK'ın aynen devam etsin istiyoruz.

BAŞKAN - Yanlış çok var efendim, aynen mi devam edilecek?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır hayır, şey olarak söylüyorum... Kurgu doğru, uygulama hatalarını sürekli zaten gözden geçiriyoruz, o konuda hiç tereddüt yok. Bunlarla ilgili kanun değişikliği de gerekmiyor. Şu anda bizim de üzerinde yoğun çalıştığımız konular ve bazı konularda da uygulamaları çok değiştirdik. Belki işi düşmeyen arkadaşlar bunun farkına varamıyorlar, bu konular çok kamuoyunun gündemine de gelmiyor ama biz şu anda zaten uygulamadaki sorunları hızlı bir şekilde çözmenin gayreti içerisindeyiz.

Ama TÜBİTAK'ı yapısal olarak da bir gözden geçirmeye ihtiyacımız vardı bunu yaptık. Şimdi enstitülere özel sektörle rekabet eden değil, aksine proje yönetim mekanizması kabiliyetini kazandırmak istiyoruz. Diğer taraftan, sistem entegrasyonunda enstitülerin kabiliyetlerini artırmak istiyoruz. Bizim, TÜBİTAK'ın enstitülerini -biraz önce Sayın Temizel ifade etmişti- başkasının, özel sektörün yapmadığı temel AR-GE'de daha yetkinleştirmek istiyoruz.

İki, TÜBİTAK'ı biz nitelikli AR-GE'ye daha fazla odaklamak istiyoruz. Özel sektörün yapmakta zorlanacağı nitelikli AR-GE'de TÜBİTAK daha fazla var olmalı.

Üç, TÜBİTAK'ı öncül AR-GE'de daha fazla yetkin hâle getirmek istiyoruz. Geleceğin teknolojilerinden TÜBİTAK'ın, daha fazla enstitülerin çalışma yapmasını istiyoruz. Bu çerçevede bu konuyu inşallah Meclis gündemimize getirdiğimiz zaman sizlerin de katkılarıyla en güzel şekilde çalışırız.

AK PARTİ'nin ayrımcılık yaptığı konusunda... Değerli arkadaşlar, ben bu görüşe kesinlikle katılmıyoruz. Bu noktada, evet, burada paralel yapıyla mücadele konusunda bir iki cümle etmem lazım. Bir kere Bakanlık görevini aldığımı ilk gün bir ifade kullandım. "Amiri yerine ağabeyinden talimat alan hiç kimseyle çalışmayacağım." Devlette bir kişi, iki yerden talimat alamaz.

AHMET YILDIRIM (Muş) - Yani "On bir yıl çalıştık, yeter." diyorsunuz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Evet, bu da bizim hatamızdır.

MUSA ÇAM (İzmir) - Evlilik bitti.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bu bizim hatamızdır. Bunu biz söylüyoruz. Evet, AK PARTİ'nin bu süreçte paralel yapının bu kadar ihanet içerisinde olacağını hesaba edememesi bir hatadır.

MUSA ÇAM (İzmir) - Aynı şeyi onlar da sizin için söylüyorlar, "İhanet ettiler bize..."

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir müsaade edin.

Sayın Çam yani...

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Çam, şimdi, bakın, yani kendinizi paralel yapının avukatı konumuna getirmeyin. (Karşılıklı laf atmalar)

MUSA ÇAM (İzmir) - Hiç alakası yok.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Biz şimdi şuna bakıyoruz: Biz, arkadaşlar, paralel yapıyla... (Karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN - Arkadaşlar, bakın, böyle bir usul yok.

Sayın Bakanım, lütfen, bir dakika.

Arkadaşlar, bu şekilde tamamlayamayız bu işi.

Sayın Bakanım, buyurun.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Peki, Sayın Başkan, bir kere paralel yapıyla etkin bir şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Türkiye bu paralel yapı kanserinden kesinlikle temizlenecek.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ama bunu yaparken suçsuz insanları mahvetmeyin.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Burada bunu yaparken de asla hiç kimsenin bir haksızlığa uğramaması için de maksimum dikkati gösteriyoruz. Ben kendi Bakanlığımda arkadaşlara bu konuda çok net talimat verdim. Evet, başkasından, devlet hiyerarşisi içerisinde ağabeyinden talimat alan kim olursa, bunu tespit edersek tutmayacağız ve tutmuyoruz da.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ama uygulamada öyle olmuyor, kamu çalışanlarını sürüyorsunuz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onların harcamalarını engelleyin.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Ona orada dikkat ediyoruz.

Şimdi, bana ulaştırılan özel notları ben özellikle dikkate alacağım.

Değerli arkadaşlar, bu TÜBİTAK'taki kitap konusunda çok kısa bir bilgi sunayım heyetinize. Şu anda TÜBİTAK'ta kültürel uygunluk ve yeterlilik kapsamında bazı kitapların toplatıldığı doğru. Burada kitaplar basıldıktan sonra halktan gelen bazı şikâyetler oldu. Bu şikâyetler sonrasında TÜBİTAK Bilim Kurulu, komisyon incelemesiyle bazı kitapların toplatılması kararını verdi. Burada neden toplatıldı derseniz, bir iki tane sebep söyleyeyim. Mesela, çocuk kitaplarında cinsellik içeren ifade ve şekillerin olduğu tespit edilmiş. Türklerin Doğu'dan gelip Batı medeniyetini tehdit eden barbarlar olarak nitelenmesi bu kitaplarda tespit edilmiş ve haritalarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ayrı bir devlet olarak gösterilmemesi gibi, birkaç sebepten dolayı 700 tane kitaptan sadece 23'ünde toplatma yapılmış. Takdir edersiniz ki bu genel çerçevede yapılan bir durum. Bundan TÜBİTAK'ın bir baskı şeyini çıkarmayı doğrusu biraz zorlama olarak görürüm.

Bu dünya 1'incisi gencin reddedilme konusunu Ahmet Bey söyledi. Maalesef, bu bizim bir açmazımız. Siz düşünebiliyor musunuz, bir genç kızımız müracaat ediyor, TÜBİTAK tarafından kabul görmüyor projesi reddediliyor ama bu kızımız o projeyle dünya 1'incisi oluyor.

AHMET YILDIRIM (Muş) - Uluslararası platformda.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Tabii. TÜBİTAK bir projeyi kendi değerlendirmiyor Sayın Vekilim.

AHMET YILDIRIM (Muş) - Şüphesiz. Ben de jürilerde rol almışım.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi gönderiyorlar 5 kişilik bir akademisyen grubuna. 5 kişilik bir akademisyen grubu... Şimdi ortalama 70 olmazsa desteklenmiyor. Yahu, iyi de şimdi, her projeye sıfır veren hocalar var. Arkadaşlara talimat verdim, kesinlikle sıfırcı hocaları panellere çağırmayacak bir mekanizma kurun.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bu havuzu gözden geçiriyor musunuz?

HAMZA DAĞ (İzmir) - Müdahale ederler.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - O ayrı bir konu, yok. Ben o konuya farklı bakıyorum Hamza Bey.

Şunu söylüyorum bir kere her projeye sıfır veren hocayı çağırmayın. Yazık, günah! Yani bu insanlar işte, bizden alamadığını gidiyorlar, dünyada alıyorlar. Bu noktada ciddi bir aşama geçtik ve şimdi yeni bir adım daha atıyoruz. 5 akademisyenden 3 tanesi 70 ve üzerinde not veriyorsa diğer akademisyenin notu ne olursa olsun, bu projeler desteklensin. Şimdi, bunun gibi bazı mekanizmaları geliştiriyoruz. Bunlar da uygulamada karşılaştığımız sorunlardan sonra geliştirdiğimiz çözümler. Uygulama dinamik olduğu için çözümleri de dinamik olmaya...

Bu Bakanlığımızın özel hesabıyla...

BAŞKAN - TÜBİTAK'ı geçmeden Sayın Bakanım...

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Başkanım

BAŞKAN - Bütçe sonrası bize bir Gebze ziyareti için Komisyon önerimiz vardı, onu da bir tekrarlarsak arkadaşlarımız da şey yapsınlar.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Başkanım, şöyle bir şey yapabiliriz: Mesela TÜBİTAK Gebze Kampüsü'ne hem gezi, orayı bir görmenizi arzu ederiz Meclis Komisyonu olarak hem de o gezi vesilesiyle orada belki hem Girişimci Bilgi Sistemini de sunarız hem de orada yapılan çalışmaları sizlere bir tanıtmış oluruz. Ben bunun çok faydalı olacağı kanaatindeyim. Sayın Başkanım, sizin belirleyeceğiniz bir program dâhilinde bunu biz hayata geçiririz.

"Bakanlığımızın özel hesabı belirlenmiş." diye şey yapıldı. Maalesef Türkiye'de denetimlere giden insanların harcırahlarıyla ilgili oralardan alınan ücretler bir özel hesapta toplanıyor. Şimdi, bunu Maliye ve Hazine'yle çalışıyoruz, bunun çözümünü yapacağız. Yalnız, burada Bakanlık merkez teşkilatının buradan en küçük bir bütçe kullanması mümkün değil, bu, sadece denetim elamanlarının gittiği illerdeki harcırahlarıyla ilgili fon gibi bir şey bu. Bunu da ortadan...

AHMET YILDIRIM (Muş) - Ya bunu değiştiremez miyiz?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - İşte, ona bakıyoruz. Hayır, bu, çok önceden beri gelen bir uygulama yani bugün var olan bir uygulama değil, önceden gelen... Şimdi, Maliyeyle çalışıyoruz bunu nasıl düzeltiriz diye, onun üzerinde çalışıyoruz.

Bu bakanlıkta ödenek üstü harcama keşke... Şunu söyleyeyim, bir: Ya, ben Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak bana tahsis edilen özellikle yatırım ve araştırma ödeneklerimizin keşke tamamını kullansak da ek bütçeden de para alabilsek. Biraz sonra gelecek, onu hemen şimdiden söyleyeyim. Arkadaşlar, biz yatırımcısı olan hiçbir OSB'nin biz kurulumunu geciktirmiyoruz. Benim bütçemde param yok, onun için OSB kuramam diye bir şeyi kesinlikle düşünmüyoruz. Varsa yatırımcısı OSB'nin kurulmasıyla ilgili işlemleri en hızlı şekilde yapıyoruz ve ihalelerini yapıyoruz. İki: Burada bir tek şeye dikkat ediyoruz yani arkadaşlarımızdan ricamız şu: Yatırımcısı olmayan yeri bize hemen getirip burada "OSB kuralım da yarın yatırımcı gelir." anlayışını da şu anda çok elzem görmüyoruz. Yatırımcısı varsa inanın, her türlü fedakârlığı yapar, bu yatırımı hayata geçiririz, hiç orada tereddüdünüz olmasın.

Cadillac konusunu, zannediyorum, sayın vekilim, şey yapmış oldum.

"Sanayicimize patenti yeterince aktaramamışız." dedi Sayın Ahrazoğlu. TSE hiç özerk değil. TSE, Bakanlığımızın ilgili kuruluşu ama TSE'nin yapısında, yönetim kurulunda ve genel kurulunda özel sektörden çok sayıda insan var. Ben burada TSE atamalarında yandaşlık şeyini çok kabul etmiyorum ama TSE'yle ilgili yapısal bir sorunumuz var -ki bir arkadaşımızın eleştirisi vardı- o da şu: TSE şu anda devlet memuriyeti değil ama devlet memurunun aldığı maaşın üzerinde de maaş veremiyor. Bu defa başka hiçbir kuruma gidemeyen TSE'ye gelmek durumunda kalıyor. Sayın Tamaylıgil, biraz önce rapordan bahsettiniz ya... Şu anda biz TSE'ye teftişe insan bulamıyoruz. Niye kimse gelmek istemiyor? Hem memuriyet değil hem de maaşının devlet memuru maaşıyla ya eş ya da biraz daha düşük olması. Bu noktada inşallah bu üretim paketinde bu konuyu da Hükûmet içerisinde bir değerlendirdikten sonra bir çözüme kavuşturmayı hedefliyoruz.

"Bütçede yatırıma yer yok." dedi Sayın Arslan. Hayır, bütçede yatırıma ciddi yer var. Yeter ki biz yatırım bütçemizi harcayalım. OSB'lere ihtiyaç var, şu anda biz OSB ihtiyacının tamamını hızlı bir şekilde karşılama gayretindeyiz. Arıtma tesislerini de son derece hızlı bir şekilde kredilendiriyoruz, arıtma tesislerinde de hiçbir şekilde şu anda bir sorun yaşamıyoruz. Arıtma tesisi yapmak isteyen OSB'lere biz direkt kredi kullandırıyoruz.

Bu ihracatın ithalatı karşılama oranı özellikle pariteden sonra yüzde 73'leri buldu yani ihracatın ithalatı karşılama oranı konusu iyi bir noktaya geldi ama asıl ara malı üretimine yoğunlaştık. Sayın vekilim, özellikle, ara malının Türkiye'de üretilmesiyle ilgili Bakanlık olarak isim isim, kalem kalem çalışma yapıyoruz; bunu inşallah hayata geçireceğiz.

Sayın Temizel'in özellikle cari açık, ticaret açığı ve tasarruf konusu son derece haklı. Türkiye maalesef tasarruf açığı olan bir ülke. Tasarruf olmadan yatırım olmuyor ama Türkiye'de de hızlı bir refah artışı var. Biz tasarrufları artıracak pek çok mekanizmayı aslında faaliyete geçirdik ama hedefimiz inşallah tasarruf oranını yüzde 20'lere, şu anda yüzde 14 seviyesindeyiz, 2020'lere kadar yüzde 20'lerin üzerine geçebilirsek tasarruf oranında o zaman kendi sermayemize, kendi birikimimize daha fazla yatırım imkânına kavuşacağız. Bu, ortak problemimiz. Bu noktada maalesef...

Otomotivde yerlilik oranı konusunda bazı bilgiler var. Deminki, biraz önceki dosyayı arkadaşlara dağıttık mı? Şimdi, orada dikkat ederseniz motorlu kara taşıtlarında özellikle yerlilik oranı yüzde 45 ve diğer ulaşım araçlarında ise yüzde 62. Bunlar tamamen bizim kendi Girişimci Bilgi Sistemimizden, 8 kurumun bilgilerini toplulaştırarak ürettiğimiz veriler bunlar. Verilerin güvenilirliğine inanıyorum. Bu noktada, özellikle bu tabloda motorlu kara taşıtlarında yerlilik oranımız yüzde 45. Bizim açmazımız şu: Evet, Türkiye otomobil ihraç ediyor ama içeride, iç piyasadaki otomobillerin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - 2013 rakamı yüzde...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, kırk beş dakikayı doldurduk, son bir beş dakika, lütfen toparlayalım.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sorularımıza cevap alamadık.

BAŞKAN - Sorulara gelemedik mi daha? On dakika vereyim o zaman Sayın Bakanım.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Tamam, on dakikada bitirmeye çalışayım.

Burada özellikle Girişimci Bilgi Sisteminde bütün bunların takibini yapıyoruz ama Türkiye kullandığı otomobilin yüzde 79'unu ithal ediyor maalesef. Yerli otomobilin aslında bir önemi de bu. Bu, yabancılara karşı bir tavır mıdır? Hayır, yabancılarla da iş birliği yapıyoruz. Yerli otomobil konusu gündeme gelince dünyanın büyük firmaları Türkiye'de bizimle temasa geçmeye başladı. "TÜBİTAK'la bataryayı birlikte üretelim, şunu birlikte yapalım, şunu şöyle yapalım." gibi çok ciddi teklifler gelmeye başladı. Bu noktada, inşallah, elimizden gelen en ciddi gayreti gösteriyoruz. Şimdi, bizim biraz da problemimiz şu: Türkiye kendi dizel motorlarını ve benzinli motorlarını üretmiyor büyük oranda. Şu anda iki firmamız var üreten ama şimdi bu Motor Mükemmeliyet Merkezinde hedefimiz, üç yıl sonra kendi dizel motorlarımızı üretir hâle gelmek. Bu noktada, ciddi bir cari açığın düşmesi açısından faydası olacak.

Bu SOM konusundaki söyledikleriniz için çok teşekkür ediyorum. Enstitülerimizin durumunu biraz önce ifade ettim. Atamalarda liyakata özellikle dikkat ediyoruz. Bu aslında paralel yapıyla mücadele bize bu konuda ciddi bir fırsat da oluşturdu. Maalesef, bazı kifayetsiz, kapasitesiz insanlar sırf bir cemaat mensubu diye, yapı mensubu diye alınmış TÜBİTAK'a. Bunlar gördüğümüz konular. Şimdi biz orada bu devlet hiyerarşisinin dışında davrananları kesinlikle kurumla ilişiğini keserken yerine çok liyakatli insanlar getirmeye çalışıyoruz. Bir gün fırsatınız olursa SAGE'yi bir daha ziyaret ettiğinizde ne kadar güzel işlerin, şu anda yeni projelerin başladığını görürseniz eminim çok daha mutlu ve memnun olursunuz.

Sayın Günal'ın "Bu alana siyaset üstü bakıyoruz." ifadesine çok teşekkür ediyorum. Artık, eyleme geçiyoruz. Bakın, AR-GE reform paketi Sanayi, Ticaret Komisyonumuzdan geçti. İnşallah önümüzdeki altı ay içerisinde Sayın Günal, Patent Kanunu'nu...

MUSA ÇAM (İzmir) - Hangi eyleme? Tek yol devrime mi?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - "Eylem" deyince, tabii, hemen Musa Bey...

BAŞKAN - Siz eve ekmek götürmüyorsunuz, artık tek yol mutfak, tek yol manav, tek yol kasap!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - ...üretim reform paketini, TÜBİTAK'ın yeniden yapılandırılmasını ve TÜBA'ya inşallah hep beraber bu süreç içerisinde yapalım.

Üniversite sanayi iş birliğiyle ilgili bu AR-GE paketinde çok somut adımlar var ve biz üniversite sanayi...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Yapalım", bu sene de vardı, evvelki sene de vardı, yazıyordu o.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Yok, yok. Şimdi, şunu söyleyeyim: Bu üniversite sanayi strateji belgemizi hazırladık. Şu anda YÖK'te daimî bir komite kuruldu. Bundan sonra üniversitede performans kriterlerinden bir tanesi akademisyenlerde sanayiyle iş birliği olacak. Nitelikli eleman ihtiyacından bahsetti arkadaşlarımız. Biz, şimdi, yeni sanayi strateji belgesinde OSB'lerin içerisinde meslek yüksek okullarının kurulması, uygulamalı yüksek lisans ve mühendislik doktorasını da teşvik edecek düzenlemeleri Sanayi Strateji Belgemize koyduk, şimdi hızla hayata geçireceğiz inşallah, bu konularda yoğun bir şekilde çalışıyoruz.

Bu dar bölge sektörel teşvik sistemi... Teşvik sistemi, biliyorsunuz, Ekonomi Bakanlığımızın sorumluluğunda ama biz, teknoloji düzeyine göre, teknoloji seviyesine göre teşviki ilk defa uygulamaya geçirdik. Ekonomi Bakanlığımızla ciddi bir çalışma yaptık ve yüksek teknolojili üretimde Türkiye'nin her yeri 5'inci bölge, İzmir de 5'inci bölge, Kocaeli de 5'inci bölge, Bursa da 5'inci bölge, Ankara da 5'inci bölge, İstanbul da 5'inci bölge. Şimdi, orta yüksek teknolojiye çalışıyoruz. Orada da seçici olarak, inşallah, bir teşvik mekanizmasını getireceğiz, Ekonomi Bakanlığımızla yoğun çalışıyoruz.

AHMET YILDIRIM (Muş) - Sayın Başkan, coğrafi işaretlemeyle ilgili...

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Geleceğim Sayın Vekilim, geleceğim ona.

Burada daha önce cevap verdiğim konulardan sadece Sayın Aydoğan'ın bölgenin bütçeden aldığı pay konusunda, inanın, şu çözüm süreci suresince bölgede çok ciddi bir yatırım iştahı vardı ve biz Diyarbakır'da hemen tuttuk Organize Sanayi Bölgesi'nin büyütülmesiyle ilgili kararı aldık. Şu anda Şanlıurfa'da çok güzel sanayi yatırımlarımız var, Adıyaman'da çok ciddi sanayi yatırımız var ama takdir edersiniz ki can güvenliğinin, terörün olduğu hiçbir yerde yatırım olmaz. Bu noktada hep birlikte yapmamız gereken çalışma bölgenin bir an önce bu terörden şiddetten arındırılması ve bölgenin potansiyelinin en hızlı şekilde harekete geçirilmesi. Ben o bölgeyi karış karış bilirim. Bölgede, Hakkâri, Şırnak, Cizre, Yüksekova dâhil gitmediğim hiçbir yer yok. O bölgenin potansiyelinin bir an önce harekete geçmesi için bizim derhâl terör konusunu kökten çözmemiz ve bir daha dağda elinde silahla gezen hiç kimseyi bırakmamız gerekiyor. Bu noktada sizlerin katkısı emin anlamlı olur.

Sayın Tamaylıgil, "Sanayi 4.0" konusu, evet bizim de şu anda en çok üzerinden yoğunlaştığımız konulardan biri. Bu "iş yapma kolaylığı" konusu sadece bir bakanlıkla ilgili değil. Bizim en büyük problemimiz hukuk sistemimiz. Siz düşünün, bir yatırımcı geliyor, bir yatırım yapıyor, tam yatırımın ortasında biri bir mahkemeye müracaat ediyor, yıllarca mahkemede dönüp duruyor. Şimdi bunlar da, işte Filyos, bunun en güzel örneği. Yani, bu noktada hep beraber, iş birliği içerisinde, el birliği içerisinde Türkiye'de yatırım ortamının iyileşmesi için özellikle hukuk sistemimize yönelik bazı adımları atmamız lazım. Bunun partisi yok, inanın bunun partisi yok. İş yapma kolaylığı sadece idari kararlarla, alınacak tedbirlerle olmuyor. Bizim, hukuk sistemimizi bu noktada çok hızlı, etkin çalışan bir hâle getirme zorunluluğumuz var. Hükûmetimizin reform paketlerinden biri adalet reformu, yargı reformu. İnşallah bu konular gündeme geldiğinde sizlerin de katkısıyla güzel sonuçlar alırız.

Öz varlıkların düşmesi konusu. Şimdi şöyle bir şey var sanayide: Sanayinin, özellikle özel sektörün dış borcu çok, 185 milyar dolar civarında özel sektörün dış borcu gözüküyor ama Türkiye'nin buna mukabil 120 milyar doların üzerinde de dışarıda kaynağı gözüküyor. Evet, yani pek çok şirketimiz aslında parasını yurt dışına götürüyor, Merkez Bankasının kayıtlarında var.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Parası olan götürüyor.

ERHAN USTA (Samsun) - Uluslararası yatırım pozisyonunda 670 milyar dolar yükümlülüğümüz var, sadece 200 milyar dolar civarında varlığımız var. 400 milyar dolar açığımız var.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Özel sektörle ilgili söylüyorum: Özel sektörde, 185 milyar dolar özel sektörün borcu gözüküyor ama Türkiye'nin 120 milyar doların üzerinde dışarıda parası var gözüküyor. Buradaki şey şu: Bizim iş adamımız, maalesef, bazı insanlarımız parayı önce yurt dışında bankaya yatırıyor, onu teminat gösteriyor, oradan teminatla kredi kullanıyor. Neden? Bizim sistemimizde eğer faiz öderseniz gidere yazıyorsunuz, öz sermayenizle yatırım yaparsanız gidere yazamıyorsunuz. Şimdi onu değiştirdik, bundan sonra bu işin tersine dönmesini bekliyoruz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Bakan, bir de 2009 yılında 32 sayılı Kararname'yi değiştirdiniz, ihracat bedellerinin geri gelişiyle ilgili süreci serbest bıraktınız. Bunun da sağlamış olduğu bu süreçle ilgili bir temel var.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, tabii, çok detayına, tartışmaya girmek istemiyorum ama bu yerel yönetimlerin OSB'ye bakışı... Bu yeni üretim reform paketinde değerli arkadaşlar bizim hedefimiz, mesela OSB'lerde emlak vergisine tavan getirmek. Öyle kafasına göre her belediye "Bir komisyon kurdum, buradan sizden şu kadar emlak vergisi alacağım." noktasını kesinlikle engellemek istiyoruz. OSB'de üretimin maksimize edilmesi noktasında her türlü çalışmayı yapıyoruz.

Kredi Garanti Fonu etkin olarak son yıllarda kullanılıyor, bunu daha da artırmanın gayreti içerisindeyiz.

Bu yerli üretimle ilgili düzenlemelerimizden sonra, kamunun alımdaki yerlilik oranı yüzde 10'lardan yüzde 30'lara çıktı. Biz bu konuyu yakinen takip ediyoruz. İnşallah bu konuda her geçen yıl daha iyileşme olacak. Bu, güzel bir şey oldu.

Sayın Paylan'ın, bilim özgür olmalı sorusu. Türkiye'de bilim özgür Sayın Paylan, Türkiye'de bilim özgür.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bilginin...

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, hayır. Ben o konuyu kapattım ama şunu söyleyeyim: Bakın, Türkiye'de gerçekten bilim insanları özgürce yazar, çizer, konuşur ve bu noktada Türkiye'nin seviyesi kesinlikle bir Batı ülkesinin seviyesinden daha az değil.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Gazeteciler içeride.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, bu konuları -bugün zaman darlığı noktasında şey yapıyorum- çok uzun tartışırız, kimin neden içeriye girdiği noktasında ama şunu da söylemek durumundayız: Bilim insanlarımızın da, siyasetçinin de, gazetecinin de dokunulmazlığı yok. Herkes hukuk önünde eşittir.

GARO PAYLAN (İstanbul) - İfade özgürlüğü...

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - İfade özgürlüğünün sonuna kadar arkasındayız. Ben orada Voltaire'in o ifadesinin sonuna kadar arkasındayım ama fikir özgürlüğünün nerede başlayıp nerede bittiği noktasında gelişmiş dünyanın koyduğu kriterleri kabul etmiyoruz demek doğru değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, Sayın Bakan, teşekkür ediyoruz, süremiz dolmuştur.

Sayın Bakan, kalan sorulara da lütfen yazılı olarak cevap verin.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Başkan, bir beş dakika daha toparlayayım, arkadaşları...

BAŞKAN - Sayın Bakan, sizden sonra ikinci bir programımız var. Bürokrat arkadaşlarımız, Sayın Bakan da geldi, bekliyorlar.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Peki.

Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

(AK PARTİ ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin.

Kalan soruları yazılı olarak cevap verin Sayın Bakan.

Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.

(AK PARTİ ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Sayın Başkanım, mikrofonu açabilir misiniz?

BAŞKAN - Orası da söz istiyor. Efendim, siz yüksek sesle konuşun kayıtlara geçsin.

YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Şimdi, Sayın Paylan konuşmasında "Size de daha düne kadar terörist diyorlardı." dedi. Ben buna kesinlikle katılmıyorum.

SALİH CORA (Trabzon) - Mikrofonu açar mısınız Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hayır, niye açayım arkadaşım? Bana da yapacağım işi öğretmeyin ya.

YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Selçuklulardan, Osmanlılardan, Türkiye Cumhuriyeti'nden beri bu milletin bizatihi özüyüz. Biz, sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesiyiz. Biz bir idealin, bir kültürün temsilcileriyiz. Hiçbir zaman tarihte böyle bir şey...

(AK PARTİ ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, sunum ve cevaplar için teşekkür ediyoruz.

Sırasıyla bütçe ve kesin hesapları okutup oylatacağım.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinin fonksiyonlarını okutuyorum:

(Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2016 yılı bütçesi ile 2014 yılı kesin hesabı okundu, oylandı, kabul edildi.)

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika lütfen! Henüz daha Birleşim bitmedi, bütün bürokrat arkadaşlar yerine otursun, böyle bir usul yok. Müsaade edin şu oylamaları tamamlayalım.

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı bütçesinin fonksiyonlarını okutuyorum:

(Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2016 yılı bütçesi ile 2014 yılı kesin hesabı okundu, oylandı, kabul edildi.)

BAŞKAN - Türk Standartları Enstitüsü bütçesinin fonksiyonlarını okutuyorum:

(Türk Standartları Enstitüsü 2016 yılı bütçesi ile 2014 yılı kesin hesabı okundu, oylandı, kabul edildi.)

BAŞKAN - Türk Patent Enstitüsü bütçesinin fonksiyonlarını okutuyorum:

(Türk Patent Enstitüsü 2016 yılı bütçesi ile 2014 yılı kesin hesabı okundu, oylandı, kabul edildi.)

BAŞKAN - Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu bütçesinin fonksiyonlarını okutuyorum:

(Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 yılı bütçesi ile 2014 yılı kesin hesabı okundu, oylandı, kabul edildi.)

BAŞKAN - Türkiye Bilimler Akademisi bütçesinin fonksiyonlarını okutuyorum:

(Türkiye Bilimler Akademisi 2016 yılı bütçesi ile 2014 yılı kesin hesabı okundu, oylandı, kabul edildi.)

BAŞKAN - Böylece gündemimizin birinci kısmında bulunan bütçeler ve kesin hesaplar oylanmış ve kabul edilmiştir.

Hayırlı olsun diyorum.

Sayın Bakan, söylemek istediğiniz bir şey var mı?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Başkan, öncelikle size ve Plan ve Bütçe Komisyonumuzun tüm değerli üyelerine çok teşekkür ediyorum, çok verimli bir görüşmenin sonucunda bütçemizin kabul edilmesinden dolayı büyük bir memnuniyet ifade ediyorum.

Burada inşallah konuşulan konuların tamamı, bizim de yakın takibimizde ve dikkatimizde olacak. İnşallah Meclis Genel Kurulunda da yapılan görüşmelerden sonra tarafımıza tevdi edilecek bütçenin kullanılmasında çok büyük bir hassasiyet göstereceğimizi, yerindelik ve gerçekten bu noktada tek bir kuruşun bile titizlikle harcanması konusunda elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğimizi bilmenizi istiyorum.

Tekrar teşekkür ediyorum.