KOMİSYON KONUŞMASI

RIDVAN TURAN (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Kıymetli Komisyon üyeleri, hepinizi selamlıyorum.

Ben kaza yerindeydim yani ortalık yangın yeri. Tabii, Amasra'da yaşanmış olan bu facianın etkileri henüz çok taze. Ben de hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine sabır diliyorum ama tabii, bizim vazifemiz bu değil yani sabır dilemek, başsağlığı dilemek falan değil; bu meseleyi çözmek. Özellikle Cumhurbaşkanının bu konuda yapmış olduğu açıklamaları çok kabul edilemez buluyorum. Ya, bir polemik başlatmak amacında değilim ama Soma'da fıtrata, burada kadere bağlamak herhâlde yapılması gereken en son şey olmalı. Böyle düşünüyor olabilirsiniz ama sizin Cumhurbaşkanı olarak vazifeniz buna izahat getirmek değil ya da "Mali destek sunacağız." vaatlerinde bulunmak değil; sizin vazifeniz yirmi yıldır yönettiğiniz bu ülkede buna benzer saçma sapan sebeplerle insanların ölümünü engellemektir; bu da zor değildir.

Ben de çok uzun yıllar iş sağlığı güvenliği alanında çalıştım, eğitmenlik de yaptım. Biliyoruz ki her 100 iş kazasının 98'i engellenebilir nitelikli kazalardır, yüzde 2'si ayrıca değerlendirilebilir. Dolayısıyla grizu gibi, artık arkaik bir kaza biçimiyle bu kadar insanın hayatını kaybetmesi kabul edilebilir değildir. Yani "İhmal var mı yok mu?" tartışmasına bile lüzum yok, bir yerde kaza varsa mutlaka orada bilimsel olarak bir ihmaller zinciri söz konusudur; burada da böyle olmuştur.

Arkadaşlar, ben, ILOSTAT verilerine göre ülkelerin kader planlarına baktım. Bu kader planlamasında Kırgızistan, Mısır, Moldova'dan sonra Türkiye, imalat, inşaat, madencilikte 100 bin kişi başına, 100 bin işçi başına ölümlü iş kazaları oranında 4'üncü sırada geliyor; diğer bütün dünya ülkeleri de bizim altımızda. İnsan ister istemez soruyor: Bu kader yalnızca bize ve bizde de yalnızca işçi sınıfına mı kesilmiş bir kaderdir? Bunu bir kez daha kabul etmediğimizi ifade ederken tekrar başsağlığı diliyorum, sabır diliyorum.