| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun bugünkü gündeminde bulunan (2/4680) esas numaralı Kanun Teklifi'nin görüşülme usulü hakkında görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 24 .10.2022 |
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkanım...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Efendim?
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Bir hatayı düzeltebilir miyim?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Nasıl bir hata?
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Çelebi bir şey söyledi de bu biraz...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Onu isterseniz geneliyle ilgili tartışmada dile getirirsiniz.
Değerli arkadaşlar, müsaade ederseniz ben de bu eleştirilere birkaç yorum yapmak isterim.
Birincisi, tabii ki bütün partilerin kendi görüşlerini ifade etme hakkı var, onun için buradalar ama partilerin aynı şekilde düşünmesi de gerekmiyor, demokrasilerde zaten bunun için ayrı partiler var. Hepimiz aynı düşünseydik herhâlde bir tane parti olurdu, tek seslilik olurdu. Burada elbette, her parti kendi görüşünü ifade edecek ama -sonuçta bir komisyon var, Meclis var- Mecliste çoğunluk hangi görüşü benimserse o dönem için hâkim görüş olarak yasalaşacak, bir düzen hâline gelecek.
"Benim görüşümü herkes benimsemelidir." gibi bir yaklaşım, başkalarına kendi görüşümüzü âdeta dayatma gibi bir yaklaşım hiçbir şekilde doğru değil. Bu tavır, demokratik bir tavır da değil. Kendi görüşünüzü ifade edersiniz, insanları ikna etmeye çalışırsınız ama "Benden farklı düşünemezsiniz." gibi bir noktaya gelebilecek yaklaşımları hiçbir şekilde demokratik bulmadığımı belirtmek isterim. Yani, uzlaşmak zorunda değiliz, uzlaşmayı ararız ama "Keşke uzlaşma olsa." deriz uğraşırız ama "Herkes aynı düşünecek." diye bir kural dünyanın hiçbir parlamentosunda da yok, bizde de böyle bir şey düşünülemez, farklılıklar elbette olacaktır.
İkinci husus, bu "torba" ifadesi. Değerli arkadaşlar, bu ifade resmî bir ifade değil, toplumda yerleşik olarak kullanılan bir ifade, zaman zaman hepimiz kullanabiliyoruz ama bu doğru bir ifade değil. Bizim burada esas olarak, resmî olarak yaptığımız "çeşitli kanunlarda değişiklik gerektiren kanun teklifleri" bunu tartışıyoruz. Tırnak içinde işte, kamuoyunda, medyada "torba kanun" olarak ifade ediliyor, biraz da böyle aşağılayıcı bir dille, eleştirel bir dille yaklaşıldığı için bu usule böyle bir kavramla ifade ediliyor ama bu, resmî bir kavram değil, doğru bir kavram da değil. Bizim yaptığımız, çeşitli kanunlarda aynı anda değişiklik yapan bir kanun teklifini müzakere etmektir. Bunun müzakeresini yapacağız.
Burada eleştiriler var ve özellikle "Cemevlerine ilişkin hususlar müstakil bir kanunda görüşülseydi" "Araştırma komisyonları kurulsaydı." şeklinde teklifler var. Bunlar saygıdeğer teklifler, böyle eleştiriler yapılabilir, böyle teklifler getirilebilir ama bir taraftan da şunu unutmamak gerekir: Bu konular, yeni konular değil, toplumda geniş bir şekilde tartışılmış, konuşulmuş, çeşitli şekillerde, platformlarda ele alınmış konular, böyle yeni bir anda ortaya çıkmış gelmiş meseleler değil, belli bir süreçten geçerek belli bir olgunluğa gelmiş meseleler. Tabii ki burada herkes uzlaşmayabilir, siz olsanız belki farklı bir şekilde formüle edersiniz, bir başka parti olsa farklı bir şekilde formüle edebilir ama bunlar sanki hiç tartışılmamış, konuşulmamış; sosyal kesimler, STK'ler, medya bu konuyu hiç tartışmamış, akademik dünya hiç tartışmamış gibi bakarsak doğru bakmamış oluruz yani burada uzun yıllardır tartışılan hatta bazı eleştirilere göre geç kalmış düzenlemeler; bir şekilde bu düzenlemelerin hayata geçmesi gerekiyor. Ha, ondan sonra, bu tartışmalar bitmeyebilir; siz farklı şeyler önerirsiniz, bunu iyileştirici başka tekliflerimiz olur, Meclis bunu kabul eder, o adımlar da atılabilir ama burada önemli bir adım atılıyor, tarihî bir adım atılıyor. Ben, bunun böyle sanki önemsiz bir teklifmiş gibi sunulmasının doğru olmadığını ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ayrıca burada STK temsilcileri de var, onlar da eminim -maddelere geldiğimizde söz vereceğiz- eleştirel bir şekilde düşüncelerini ifade edecekler; katıldıkları noktaları, katılmadıkları noktaları ifade edecekler. Alevi-Bektaşi toplumu da homojen bir toplum değil, farklı fikirlerin olduğu bir toplum. O farklılıkları zannediyorum ki burada da görmüş olacağız, bu da tabii bir şey yani garipsenecek bir durum yok. Ama burada bir adım atılıyor, olumlu yönde bir adım atılıyor; siz, yeterli bulursunuz, bulamazsınız, farklı eleştiriler yaparsınız, o sizin takdirinizde.
Değerli arkadaşlar, diğer taraftan, Anayasa'yla ilgili bir tartışmayı gündeme getirdi arkadaşlar 9'uncu maddeyle ilgili. O konuda da bildiğim kadarıyla bir önerge hazırlıyorlar yani bu konunun biraz daha çalışılması gerektiğini düşünüyorlar. Teklif sahibi arkadaşımıza söz verdiğimde belki daha detaylı izah edecektir. 9'uncu maddenin biraz daha olgunlaştırılması, çalışılması yönünde bir kanaat var bildiğim kadarıyla hazırlık aşamasından gelen. Muhtemelen o konuyu tekliften çıkaracağız, tabii takdirlerinizle, Komisyonumuzun takdiriyle. Zaman kazanmak açısından ben bunu söylüyorum hani tartışmalarda vaktimizi bu konuya fazla harcamayalım, diğer konuları tartışalım anlamında söylüyorum ama Abdullah Bey daha detaylı izahat verecektir.
Diğer taraftan, bu yasalarla ilgili yine...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Neden getiriyorsunuz o zaman?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Meclis Başkanlığının takdiri değerli arkadaşlar. Meclis Başkanlığı bize havale etmiş bu konuyu. Burada yeni bir şey yapmıyoruz. Ben iki üç senedir Başkanlık yapıyorum ama meslek hayatım boyunca hep gelip gittim bu Komisyona. Bu Komisyonda, yeni bir şey değil, öteden beri her türlü konu ele alınır, tartışılır, konuşulur. Ha, buraya ilgili başka vekillerimiz de gelirler, söz alırlar, usulü dairesinde görüşlerini ifade ederler; STK'ler görüşlerini ifade ederler, varsa başka komisyonlardan görüşler, bunlar alınır. Bunlar sadece Plan ve Bütçe Komisyonunun üyeleriyle sınırlı değil, buradaki tartışmamız; onu da ifade etmek isterim.
Önergelerin birleştirilmesi konusundaki tutumumu daha önce de ifade etmiştim. Binlerce teklif var, önerge var ama tekrar ediyorum: Demokratik ülkelerde partiler, vekiller belli bir dönem için seçiliyorlar, halka taahhütlerde bulunuyorlar, seçimde insanlara "Seçilirsek şunları, şunları yapacağız." diyorlar, geldiklerinde de o vaatlerini hayata geçirmeye çalışıyorlar. Kim o dönem çoğunluktaysa onun öncelikleri daha fazla Meclis gündemini işgal ediyor. Bu, muhalefetin hiçbir fikrinin dinlenmediği, konuşulmadığı veya katkı alınmadığı anlamına da gelmiyor kesinlikle. Gerek komisyon aşamasında, gerek Genel Kurul aşamasında muhalefet de eleştirileriyle, fikirleriyle bu sürece katkı sunuyor. Burada da garipsenecek bir durum yok. Bütün dünyada neyse bizde de aynısı yaşanıyor. Bugün de farklı bir şey olmayacak diye ifade etmek istiyorum.
"Bütçe görüşülürken niye bu konuyu görüştük?" şeklinde bir eleştiri oldu. Değerli arkadaşlar, ben bunu geçen gün de söyledim. Ben de, Başkan olarak, doğrusu, daha rahat bir zamanda, daha rahat bir şekilde tartışmayı arzu ederim ama toplumumuzun talepleri var, bürokrasimizin talepleri var, düzenleme ihtiyaçları var. Olabildiğince bütçe görüşmeleriyle çakışmayacak şekilde bunu ayarlamaya çalışıyoruz. Bu açıdan da ben bütün üyelerimize teşekkür ediyorum, fedakâr çalışmaları için. Gerçekten yoğun mesai harcıyor Plan ve Bütçe Komisyonumuz, tüm üyelerimiz. Sadece buradaki vakitleri değil, buraya hazırlanırken ortaya koydukları bir çaba var. Bunun için de hepinize şükranlarımı sunuyorum.
Şimdi, müsaade ederseniz...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkanım, bir cümle söylemek istiyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun Bülent Bey.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkanım, siz de ifade ettiniz, Cemal Bey de "Meclis Başkanlığından geldiği için böyle yapıyoruz." diyor. Meclis Başkanlığı bizim bu klasik anlamda amir-memur ilişkisi olan, bize tezkiye veren bir yer değil. Yani bizim Meclis Başkanlığından gelen metinlere ya da gönderilere itiraz edebilmemiz lazım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Gündemi yapıp yapmamak bizim takdirimizde tabii ki.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tabii ki.
Dolayısıyla, yani Meclisten geldi, Başkanlıktan geldi böyle olacak demek doğru değil diye düşünüyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ben usulü hatırlattım sadece, usulü hatırlattım.
Değerli arkadaşlar, şimdi, sunumlarını yapmak üzere teklif sahibimiz, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Abdullah Güler'e söz veriyorum.
Buyurun Sayın Güler.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bürokratları tanımayacak mıyız?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Affedersiniz. Bir usul hatası yaptık. Bürokratları tanıyalım, sonra siz devam edin isterseniz.
Buyurun.
(Katılımcılar kendilerini tanıttılar)