| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4680) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 24 .10.2022 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli üyeler, değerli konuklar; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Ben, Sayın Başkanımızın, Grup Sözcümüzün belirttiği üzere, Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa Komisyonu sözcüsüyüm. Ama birçok komisyona gitmek suretiyle, İç Tüzük madde 38'in belirttiği üzere "İlk önce Anayasa'ya aykırılık iddiası görüşülür." hükmünden hareketle bu tür saptamalarım oluyor ve bazı komisyonlarda hemen müdahale ediliyor, yanlışlar düzeltiliyor. Bu bakımdan, burada da yapmaya çalışacağım husus, bu metnin, bu yasa önerisinin Anayasa'mıza gerçekten ne ölçüde uygun olduğunu saptamak olacaktır. İç Tüzük "tetkik" dediği için gerçekten yazılı bir metin de hazırladık, Sayın Kuşoğlu onu size sundu zannediyorum.
Değerli Başkan, değerli üyeler; şimdi burada çok önemli bir ön sorun var. Çok tartışıldı ama ben o kısma girmeyeceğim. En az 3 komisyonun görev alanına girdiği zaten kabul edilmiş oluyor; diğer 2 tali komisyon var. Ama esasen burada çok önemli bir husus daha, Anayasa Komisyonunun görev ve yetki alanına giren konu. Sayın Güler de bunu belirtti, özellikle Anayasa Mahkemesinin verdiği kararların, gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini incelemekle yetkili olan başlıca komisyon Anayasa Komisyonudur. Dolayısıyla, aslında yapılması gereken, belirtiği üzere, bunların, bu maddelerin birbirinden ayrılarak ilgili komisyonlara gönderilmesi olmalıydı ve bunlar içerisinde özellikle cemevleriyle ilgili 6 madde, esasen, bu torba yasaya dağıtılmış olan, en büyük payı alan o. Eğer gerçekten bir torba yasa biçiminde yapılacak idi ise o zaman "Cemevleri ve Diğer Bazı Konularda Yapılacak Düzenlemelere Dair Kanun Teklifi" diye başlık atılabilirdi, atılmalıydı. Oysa vergi usulüne ilişkin sadece 2 madde var 23 madde içerisinde, "Vergi Usulü" diye bir başlık konulmuş, ilk 2 madde ona dair ama geriye kalan 21 maddenin hiçbir biçimde vergi usulüyle ilişkisinin olmadığını 13 kanunu incelediğimiz zaman, 13 kanuna dağılan maddeleri incelediğimiz zaman görebiliyoruz. Bu bakımdan, umuyorum ve diliyorum ki Sayın Güler'in biraz önce "9'uncu maddeyi geri çektik." biçimdeki açıklaması doğrultusunda bu şekilde yeni bir ayırmalara gidilir ve Komisyon daha sağlıklı olarak bu teklifte yer alan maddeleri görüşme olanağına sahip olur.
Şimdi, burada söz konusu olan Anayasa'ya aykırılık durumları: Bir, içerik olarak karşımızı çıkan Anayasa'ya aykırılıklar var; iki, doğrudan Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırılıklar var; üçüncüsü de Anayasa Mahkemesi kararlarını aşan aykırılıklar söz konusu. Şimdi, Anayasa Mahkemesi kararlarını da aşan aykırılıklarla başlayayım. Sayın Güler, 9'uncu maddenin geri çekildiğini ve yeniden düzenleme yapılacağını söyledi ama o konuda şu uyarıda bulunmak gerekir, yerinde olur diye düşünüyorum: Anayasa Mahkemesi kararı açıklandı, gerekçesi de yayınlandı ve bu karar bağlayıcıdır; oy birliğiyle aldı Anayasa Mahkemesi bu kararı ve bu konuda, aynı konuda bir düzenleme yapma olanağı yoktur. Kaldı ki burada yapılan düzenlemede on beş gün, üç ay gibi süreler tanınmak suretiyle "Anayasa Mahkemesi, olası bir yeni iptal kararı verirse o karar nasıl etkisiz kılınabilir?" diye bir ekleme yapılmış, kayıt yapılmış. Dolayısıyla, geri çekilmesi hayırlı olmuştur, iyi olmuştur ve bir daha bunun gündeme getirilmemesi Anayasa Mahkemesi kararı gereğidir diye düşünüyorum.
Şimdi, peki, Anayasa Mahkemesi kararına aykırı diğer hususlara, onlara değindikten sonra doğrudan Anayasa'ya aykırı olan maddelere değineceğim, onlardan Anayasa Mahkemesinin daha önce iptal etmiş olduğu 2 konuya değineceğim.
Birincisi, fiyat İstikrarı Komitesine ilişkin. Evet, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulamaz diyorduk ve bu konuda ne yazık ki birçok Cumhurbaşkanlığı kararnamesini Anayasa Mahkemesine götürüyoruz, götürmek zorunda kalıyoruz. Anayasa Mahkemesi, burada esasa girmedi, Anayasa Mahkemesi "Yetki bakımından Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, yasal alanda, yasa yoluyla düzenlenmesi gereken bir alanda kararnameyle düzenleme yapılamaz." diyor; yetki bakımından iptal etmiş bulunuyor. Fakat, şimdi, yasa yoluyla yaptığımız düzenlemede, getirilen teklifte, esasen, maddi anlamda, içerik olarak Anayasa'ya aykırılık söz konusu çünkü madde 167'nin gereğini özerk ve uzman Merkez Bankası sağlıyor. Özerk ve uzman Merkez Bankasının kendi yasal düzenlemesi var ve fiyat istikrarı konusu aslında Merkez Bankasının varoluş nedenlerinin başında gelmektedir. Siz bu yetkiyi Merkez Bankasından alıp farklı bakanlıklara verdiğiniz zaman ve Merkez Bankası Başkanını o bakanlıklardan oluşan bir kurulun üyesi hâline getirdiğiniz zaman, ona indirgediğiniz zaman, o zaman Merkez Bankasının özerkliği ve bağımsızlığı ilkesini de ihlal etmiş olursunuz ki bu açıdan diğerleri arasında Anayasa madde 167'ye açıkça aykırılık söz konusudur.
Bir diğer tipik husus ise TMSF'ye ilişkin düzenlemedir. TMSF'ye ilişkin düzenleme, bilindiği gibi, çok sorunlu bir düzenleme idi ve bu konuda da Anayasa Mahkemesi iptal kararı verdi ancak iptal kararının gerekçelerini okuduğumuz zaman, burada yeniden yapılan düzenlemenin iptal kararının gerekçelerini karşılamadığını görüyoruz. Bu kayyum atanan şirketler arasında yapılan ayrım bakımından, Anayasa madde 10'a aykırılığın devam ettiğini görmekteyiz. Yine özellikle hak talep eden üçüncü kişilerin ve de TMSF'nin kayyum olarak atandığı şirketlerin mülkiyet hakkı ve sözleşme özgürlüğü bakımından, Anayasa'nın 35'inci maddesine ve 48'inci maddesine aykırılık olduğunu görmekteyiz ve buradaki muvazaanın Fon Kurulu tarafından tespit edilmesi suretiyle, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin ölçütler öngören 13'üncü maddenin ölçülülük ilkesine ve kanunilik ilkesine de aykırı olduğunu görmekteyiz. Ve nihayet, aynı konuda idari yargının burada dışlanması ve adli yargının idari yargı yerine konulmasının da aslında, TMSF'nin bir kamu kurumu olma niteliğiyle bağdaşmadığı dikkate alınırsa bunun da başvuru hakkı açısından, Anayasa'nın 36'ncı maddesi açısından sorun oluşturduğunu görmekteyiz. Ve en son olarak da Anayasa madde 123 gereği TMSF'yle ilgili düzenlemenin sınırlarının yasayla açık ve net olarak belirtilmesi gerekir. Bu yapılmadan birçok konuda belirsizlik yaratılmış olması kanunilik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. 21'inci maddeye genel olarak bakıldığı zaman; Anayasa madde 2, hukuk devleti; madde 6, kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisinin kullanılamayacağı; madde 153, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu yönüyle de bunun yeniden Anayasa'ya aykırılık oluşturduğunu görmekteyiz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ederim.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yalnız on dakikanız doldu, çok kısa toparlarsanız memnun olurum.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Hayır ama... Hemen toparlayacağım.
Şimdi, doğrudan doğruya Anayasa'ya aykırılık taşıyan hükümlerin -diğerlerini atlıyorum, geçiyorum- bugünkü bu yasa önerisinin esasen belkemiği olan ve diğer hiçbir yasaya bahşedilmeyen, ayrıcalık diyebileceğimiz 6 maddeye ilişkin, cemevlerinin düzenlenmesine dair maddelerin, doğrudan Anayasa'nın sayacağım maddelerine aykırı olması nedeniyle bunu özellikle birkaç dakika içerisinde vurgulamak istiyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok kısa lütfen... Aştınız süreyi.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, bu konuda öncelikle belirtilmesi gereken husus, bugüne kadar birçok Avrupa Mahkemesi kararı verildi, Alevi toplumu yargı önünde birçok kazanım elde etti ve bu yasa önerisinin ayrı bir yasa önerisi olarak getirilmesi gereği bir yana, bunun bu toplumu tanıma, ayrımcı işleme tabi tutmama ve eşit işleme tabi tutma biçiminde bir yasal örgüyü yansıtması gerekiyor iken bu gerekliliklere yanıt vermediği gibi, Avrupa Mahkemesi kararlarını göz ardı ettiği gibi, bugüne kadar idari yargı önündeki kazanımları dikkate almadığı gibi; bir, Anayasa'nın 2'nci maddesinde öngörülen laiklik ilkesine açık ve çok yönlü olarak aykırılık söz konusudur; iki, Anayasa'nın 10'uncu maddesinde öngörülen kanun önünde eşitlik ilkesine yine çok somut olarak aykırılıklar içermektedir; üç, bu düzenleme Anayasa'nın din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin 24'üncü maddesine aykırılıklar oluşturmaktadır; dört, Anayasa'nın 64'üncü maddesine aykırılık oluşturmaktadır çünkü Kültür Bakanlığı daha çok harcamalarını sanatsal faaliyetlere yönelik olarak yapar, yoksa belirli bir dinin gereksinimleri yönünde yapmaz ve bu yasanın esasen aykırılık taşıyan çok önemli bir maddesi, Anayasa madde 136'dır çünkü 136'ncı maddeye göre genel idare içerisinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanunda gösterilen görevleri yerine getirir. Bu konu, aslında bu cemevleri konusu Diyanet İşleri Başkanlığı nezdinde hizmet verilmesi gereken bir alandır. Bu bakımdan, Anayasa madde 136'ya açıkça aykırıdır.
Son olarak, Sayın Başkan, 90'ıncı madde; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu konuda en az 6 karar vermiştir ve bu konu yani Aleviliğin, Alevi inanç toplumunun, bir inanç grubu, inanç toplumu olarak, din ve inanç grubu olarak tanınması Avrupa ölçeğinde tescil edilmiştir. Ama buraya baktığımız zaman, tanımaksızın, ibadethane de demeksizin, bu kavramı bile kullanmaksızın, dolambaçlı yollarla yalnızca "Size su ve elektrik vereceğiz." gibi bir tür Alevi toplumunu aşağılayıcı bir düzenleme yapması aslında bir yasadan beklenen Anayasa'ya uygunluk ötesinde, kamu yararı, toplumsal barış gibi ana beklentileri karşılaması bir yana, esasen toplumsal barışı da bozucu bir düzenlemedir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyorum.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Son cümlem; bu bakımlardan ilgili maddelerde konuşmak kaydıyla bunları dikkatlerinize sunmak istiyorum.