BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.

Abdullah Bey, bu en son "Ben Sivas'lıyım, babam da kitapçıydı, Alevilerle çok sıkı fıkıydık." deyince...

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Sıkı fıkı değil efendim, hayır, abartmayın efendim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - ...Kenan Evren'in "Benim babam hocaydı, hacca da gitmişti, ben ibadeti, İslam'ı iyi bilirim." sözü aklıma geldi.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bülent Bey, küçümseyerek konuşmayın lütfen. Sıkı fıkı... Bülent Bey, bakın, sıkı fıkı... Bakın, küçümseyerek... Reddediyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, Sayın Başkan...

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Kenan Evren de... Haşa, reddediyorum öyle bir benzetmeyi.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - E, öyle söylediniz ama sonuçta öyle söylediniz.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Hayır efendim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Öyle söylediniz tabii ya. "Ben bu işleri biliyorum." dediniz. "Ben bu işleri biliyorum." diyorsunuz.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ben de şimdi size darbeci, Saddam Hüseyin'le beraber sizin de düşünceniz çok benziyor desem.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ya, ne ilgisi var?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, konumuza dönelim lütfen.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Kaddafi'yle, hatta... Böyle bir şey olabilir mi ya?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bülent Bey, fikrimizi ifade edelim lütfen.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Reddediyorum, lütfen sözünüzü geri alın. Kenan Evren kimdir ya bizim yanımızda? Sayın Bakanım yanımda oturuyor, bizim hangi mücadeleden geldiğimizi çok iyi bilir. Yapmayın lütfen!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hangi sözümü geri alayım? Ne söyledim?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Kenan Evren'in bir sözünden bütün sözlerimizi değerlendiriyorsunuz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sizin söylediğinizi tekrar ettim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tartışmaları kişiselleştirmeyelim lütfen. Fikirler üzerinden gidelim.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bildiğim bir şeyi anlatıyorum ben. Bildiğim, yaşadığım bir şeyi anlatıyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Başkasına benzetmenize gerek yok. Olanı söyleyin siz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kenan Evren gibi benzetiyorsunuz.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Siz de Saddam Hüseyin gibi yapıyorsunuz, belli.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, lütfen, tartışmaları kişiselleştirmeyelim, fikirlerimizi ifade edelim.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Evet, Kürtleri önce böyle pışpışla, sonra öldür.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun Bülent Bey.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkanım, şimdiye kadar 2 Federasyon Başkanı konuştu konuyla ilgili olarak.

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Konuşamadı.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Daha konuşamadılar maalesef.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Birisi de daha yarım kaldı. Şimdi, konu elektrik bedellerinin ödenmesi ya da cemevlerine yer tahsisi değil. Onlar açısından konu, iktidarca, mevcut iktidarca Aleviliğin tanımlanıyor olmasıdır, tanımlanmasıdır; bundan rahatsızlık duyduklarını ben görüyorum, anlıyorum. Yani bunlar vesile edilerek -siz de teklif sahibi olarak bu tarafını özellikle görmek zorundasınız- elektrik bedelinin ödenmesi, cemevlerine yer tahsisi konularının gündeme gelmesiyle Alevilik inancının tanımlanması söz konusu oluyor bir kültür olarak; bundan rahatsızlıkları var.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Kültür olarak tanım söz konusu değil, tekrarlıyorum Komisyon Başkanı olarak.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Davalarda cemevi...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir arkadaşımızın bireysel bir fikri sadece başka da bir şey değil. Kanunda bir tarif yok, bir parti görüşü yok ortada, bir arkadaşımızın bireysel bir değerlendirmesi. Onu tekrar ifade etmek isterim.

Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Başkanım, vallahi konuşamıyoruz, siz ne kadar çok müdahale ediyorsunuz bugün.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama etmek durumundayım yani. Burada hani "Kanun bir tanım getiriyor." Çünkü onun üzerinden yürüyor tartışma yani.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ama siz ettikçe daha da uzadı Sayın Başkan.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ve bu cemevi giderlerinin karşılanması bir futbol kulübünün giderlerinin karşılanması değil, bir derneğin giderlerinin karşılanması gibi bakılıyor. "Bu kültür derneğidir, Başkanlık kurduk, bu derneğin giderlerini, elektrik giderlerini, yer tahsisini yapıyoruz, teşvik ediyoruz." bu kadar. Böyle bir olay yok, böyle değil durum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne bekliyorsunuz Sayın Kuşoğlu? Ne istiyorsunuz yani?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ya, çekelim diyorum. Maddeleri çekin diyorum.