| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4680) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 24 .10.2022 |
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, sekizinci madde üzerinde... Esasında bu sorun Adalet ve Kalkınma Partisiyle başlamadı, -hani biraz bilgi aktarayım yıllardır bu işin içerisindeki birisi olarak- Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanı, Bülent Ecevit'in Başbakan, Sayın Devlet Bahçeli'nin de Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde 2002 yılı Nisan ayında alınan bir Bakanlar Kurulu kararıyla birlikte bu sorun yaşanmaya başlandı. Onun öncesinde bütün yasalarda sadece "cami" geçiyordu. Avrupa Birliği ilerleme yasaları kapsamında "cami" kelimesi yerine "ibadethane" konulması uygun görüldü ama orada işte 2002'nin Nisan ayında bir Bakanlar Kurulu kararıyla ve ilgili yönetmeliklerle "ibadethane" tanımı yapıldı. Bu "ibadethane" tanımı yapılırken "cami", "kilise", "havra", "sinagog" denildi ve cemevi bu işin dışında tutuldu; sorun ondan sonra kökleşmeye ve sürmeye başladı.
Şimdi, tabii, Adalet ve Kalkınma Partisi süreci yirmi yıldır iktidarda; hemen nisan ayından sonraki süreçte zaten iktidar oldunuz ama o günden bugüne bu sorunun çözülmesi konusunda herhangi bir adım atılmadı bir sürü uyarılara rağmen ve mahkeme kararlarına rağmen. Abdullah Bey, sürekli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının gereğini yaptıklarını da ifade ediyor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bir kısmını.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Evet, bir kısmını yaptıklarını ifade ediyor. Esasında -Konuşmacılar, sayın konuklar, kurum başkanları da söylediler- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ve birçok karardaki mesele ibadethane tanımıyla ilgili bir şey. Yani ibadethane olarak kabul edilmesi durumunda bütün bu sorunlar kendiliğinden çözülmesi gerekirken biz yeni kurumlar, yeni alanlar ve yeni meseleler ortaya koymaya çalışıyoruz.
Şimdi İmar Kanunu'nda yani esasında bu 8'inci maddedeki sorun da şuradan kaynaklanıyor: Şimdi siz Alevilerin yaşadığı bir köyde oturuyorsunuz yani Alevisiniz, Alevi köyü ya da Alevilerin yaşadığı bir mahallede oturuyorsunuz yani yoğunlukta Alevi mahallesi ve -işte benim de çocukluğumun geçtiği İstanbul'daki Gülsuyu Mahallesi Alevilerin yaşadığı bir mahalleydi, şimdi tabii değişti, gelenler, göçler möçler değişebiliyor, bu gayet doğal- şimdi sizin oturduğunuz mahallede bir imar planı yapılıyor yani bir imar planı geçiyor ve ibadethane için bir yer ayrılıyor. Siz buraya cemevi yapamazsınız. Bu sorun çok yaşandı. Gidildi belediye başkanına, denildi ki: Ya burada bir arazi var, biz buraya ibadethane olarak cemevi yapmak istiyoruz. Belediye başkanı da dedi ki: Ya ben bunu yapamam. Niye? "Cemevleri ibadethane değil." Şimdi peki bu yasa, bu sorunu ortadan kaldırıyor mu? Kaldırmıyor. Yani burada imar planında ibadethane olarak ayrılan yerlere cemevi yapabilecek miyiz? Yapamayacağız. Sadece ne var bu kanunla birlikte, bu maddeyle birlikte? Bu madde şunu getiriyor: Şimdi oradaki mülki amir bir alan tespit edecek ya da siz bulduğunuz bir alanı götüreceksiniz ve oradaki mülki amir diyecek ki: "Buraya cemevi yapabilir." İmar Kanunu'na uygun hâle getirecek yani ruhsattır, iskândır, bilmem nedir noktasında. Sadece sizin de bahsetmiş olduğunuz gibi -arkadaşlar da belki söyledi bilemiyorum- imar planına uygun yasal düzenleme oluşacak yani esas Alevi toplumunun, Alevi kurumlarının yaşamış olduğu sorun... Yani bir imar planındaki "ibadethane" kapsamında ayrılan arsaya, araziye cemevi yapamayacağız yine. Bu 8'inci madde sorunu ortadan kaldırmıyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bunu bir soru olarak da not edelim, topluca bir cevap isteyeceğim bu konularda.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Dolayısıyla, bu meselelerin... İşte, tam buradaki tartışmalarda şunu gördük ki: Bu mesele torba kanun çerçevesi içerisinde kimi madde değişiklikleriyle çözülebilecek bir mesele değildir. Alevilerin yaşadığı sorun, bu ülkenin yüzyıllardan bu tarafa yaşadığı bir sorundur ve cumhuriyetin kuruluş süreciyle birlikte de yaşanmaya devam edilen bir sorundur. Şüphesiz ki Adalet ve Kalkınma Partisi bunu bir yasa değişikliğiyle çözemeyebilir. O nedenle, biz diyoruz ki: Bütün partilerin ortaklaşa üye vereceği bir komisyonla bu konu çalışılmalı; entelektüel düzeyde de çalışılmalı, yasal düzeyde de çalışılmalı, inançsal boyutuyla da çalışılmalı ve bütün bunlardan kaynaklı bir çözüm ortaya konulmalı.
Burada getirilen yasa değişikliği bu sorunu çözmeyecek, bu yasa değişikliği yeni sorunlara yol açacak; bunu da sahada göreceksiniz. Her şeyden önce -bilemiyorum, bunu arzu etmezsiniz herhâlde- Alevi toplumunun da birbiriyle çatışmasına neden olacak bir yasa teklifidir bu.