SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, on birden itibaren gerçekten detaylı tartışmalar oldu ama şu ortaya çıktı ki: Gerçekten önemli bir düzenleme, bir torba kanunun içerisine eklemlenen ve bugün de tartıştığımız temel bir sorun alanı. Doğru bir tartışma zemini olmadı açıkçası, konu bağlamından çıktı çünkü Meclis olarak doğru yerde, doğru zamanda, işte müstakil bir kanunla, detaylı, ihtisas sahibi kişilerin de aramızda olacağı bir zemin olmadı ama en üzücüsü de konunun bağlamından çıkması, inanç, din tartışmalarına gitmesi. İşte, en son duyduğumuz "Kültürdür." noktasına geldik "Alevilik bir kültürdür." diye bir cümle kuruldu bu salonda.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir vekil arkadaşımızın bireysel bir görüşü oldu, evet.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ya öyle, duyduk, sadece tutanaklara geçti bu. Yoksa bunu tartıştık zaten ve açıklığa da kavuşturdu herkes. "Neyiniz eksik?" gibi bir cümle duydum ben "Neyin eksik ki zaten?" gibi. Yani bu salonda tartışmaların nasıl yapıldığını, bunları duyduğumuz için söylüyorum.

Sayın Paylan teşekkürler, tutanakları açıklığa kavuşturdu, o kargaşa içerisinde konuşulanları. Orada da zaten gördük yani yaklaşım nedir, nasıl yaklaşılıyor bu konuya ve aceleyle birkaç konuda desteklere dönük kullanılan, değiştirilen maddeler var. Bu noktada bir beklenti var ve bu da geçiştirici bir yöntemle sağlanmaya çalışıldı ama aslında burada bir şey de açıklığa kavuştu. Yani "Nasıl bakılıyor bu konuya, nasıl çözülmeye çalışılıyor bu konu?" Biz bu konuyu da burada gördük. Saygın ve toplumsal bir kesim olan Alevi yurttaşlarımızın ötelenen talepleri ve bu, uluslararası sözleşmelerde de Anayasa'mızda da kapsamı çizilen eşit yurttaşlık temelinde, kamu kaynaklarından eşit şekilde yararlanma noktasında ciddi bir sorun alanı var karşımızda ama bu sorun alanını maalesef bugün 6 maddeye indirgenen ve çok ilginç bir şekilde, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir torba kanunda görüştük. Bu aslında Meclisimiz açısından iyi bir uygulama olmadı. Evet, teknik anlamda, Sayın Güler'e teşekkürler, neticede kendisinin imzacısı olduğu bir kanun teklifinde bu düzenlemeler getirildi ama yaklaşım ve çözüm yöntemi iyi olmadı. Tabii, "Biz görüştük ve bu sorunu çözdük." yaklaşımı vardı; bu, doğru bir yaklaşım değil, yirmi yıl oldu, yirmi yıl görüştünüz ve en son geldiğimiz nokta bugünkü torba kanunu oldu; bunu da tutanaklara geçirmek istiyorum. Tanımak, tanımlamak, hakları vermek, bu hak talebini -Bir tanım, burada tekrar kullanmak istemiyorum tartışmaya yaratılmasın diye- söyleyen insanlara karşı işte, bölücülük -tırnak içinde söylüyorum- ve bu yaklaşımla burada konuşuldu. Ya, belki hepimiz için -bunların hepsi- kırıcı, üzücü ve konuşulmaması gereken cümleler sarf edildi.

Sayın Kalaycı, aslında net tabloyu ortaya koydu çünkü iktidar tarafından konuştu, ciddi şekilde bu sorunun nasıl çözüleceğini ortaya koydu; teşekkürler, net ve ilkeli bir şekilde bu durumu belirtti yani böyle çözülür dedi, bu konu. İbadethane statüsünün sağlanarak... Bu tartışmalar için bir adım tabii ki. Belki ileriki kanunlarda detaylandırılacak ama o da tutanaklara geçsin, bu da söylendi.

Değerli Kaboğlu Hocam, çizdi çerçevesini; bunu nasıl yanlış bir noktadan tartıştığımızı... Tanıma, tanımlamak, hakları vermek noktasında... Ben sadece bunları söylemek için söz aldım. Elbette bir adım atıldı, değerli kurum temsilcilerimizin her biri önemli noktalardan bir açılım sağladılar. İktidarın bir bütünsellik olarak yaklaşmadığını, belli kesimlerle bu yasayı tartıştığını... Bu da yanlış bir yaklaşım, bu da doğru olmamıştır ve umuyorum, bu bir adım, daha doğru zeminde Meclisin daha doğru adımlar atacağı, daha sağlıklı tartışmalar yapacağımız kanunları da yine birlikte yaparız diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.