KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teraneler.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Size göre terane. Ama sizin her söylediğiniz terane bize göre buradan da yani. Olmayacak şeyleri, hayalinizdeki şeyleri konuşuyorsun.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Ya, sen hayali konuşuyorsun ya! Allah aşkına, bir tanık ol memlekete, git gör, içine gir ya!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz zaten içindeyiz de...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Kemal Bey, Ali Bey'e söz verdim, Ali Bey konuşacak.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz sizi içeri davet ediyoruz arkadaşlar. Başka yerdeki suflelerle konuşmayın. Türkiye gerçeğine gelsinler.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, karşılıklı konuşmayalım.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Evet, Başkanım, yeniden başlatırsak...

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Şimdi, herhâlde Türkiye'de yaşanan en zor şeylerden bir tanesi de yaşadığın gerçekliği anlatabilmek ya da bunu ispatlama zorunluluğu gibi bir durumla karşılaşmak.

Ben sizi de ilgilendiren bir konuyu anlatayım. Ben, İstanbul Çengelköy'de Ata 2 Sitesi var, oranın uzun süre yöneticiliğini yaptım. Milletvekili olmadan önce Sayın Nabi Avcı da, Millî Eğitim Bakanı da orada oturuyor, komşuyduk beraber. Şimdi, orada imar planı falan bir okul yeri ayrıldı. Sitenin tamamının talebi normal bir ilkokul yapılmasıydı, bununla ilgili İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü buraya imam-hatip yapma kararı aldı yani ortaokul düzeyinde bir imam-hatip yapma kararı aldı; buna karşı bütün imzalar toplandı, itiraz edildi, Sayın Nabi Avcı'yla görüşüldü ve Nabi Avcı bizzat sitenin yönetimine de davet edildi, kendisi Bakandı o zaman, akabinde, Sayın Nabi Avcı'nın da gücü yetmedi arkadaşlar ve oraya imam-hatip ortaokulu yapıldı. O okula o siteden öğrenci gitmedi çünkü sitenin sosyolojik yapısı buna uygun değildi.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Niye? Zorla gönderseydik o zaman(!)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Bak, işte, zorla gönderme bu. Niye? Yakında başka okul vardı.

Şimdi, Alevi çocukları nasıl zorla gidiyor biliyor musunuz, bununla ilgili bir sürü şikâyet var. Etrafında yakın okulu olmayan mahalleler var.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İşte, terane bu.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - "Terane" dersin tabii çünkü sen yaşamıyorsun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Zorla" diyordunuz ya az önce.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - İşte, zorla oluyor bu. Zorla yapıldı bu imam-hatip okulu oraya, zorla yapıldı. Millî Eğitimi Bakanı dahi engel olamadı, Millî Eğitim Bakanı dahi engel olamadı, zorla yapıldı.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nasıl bir zorla? Niye gitmedi kimse?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Zorla yapıldı oraya okul. Göndermek zorunda olanlar da kaldı. Çünkü etraflarında, yakınında okul yoksa eğer, normal, göndereceği okul, mecburen oradaki... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, hatibe müdahale etmeyelim, sırası geldiğinde fikirlerinizi söyleyin.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Şimdi arkadaşlar, şu var: Yaşadığımız zorluklar. Ben Tokatlıyım. Şimdi, şöyle bir hikâye atacağım size: Milletvekili seçilince bize oy çıkan köylere gittik. İşte azıcık, kaç çıkmışsa çıkmış, HDP'ye oy veren köylere gittik ve şunu gördük yani akabinde -yani bir yıl sonra gittiğimiz oldu, iki yıl sonra gittiğimiz oldu, birçok köy var çünkü- şimdi dediler ki: "Bizim birtakım hizmetlerimiz yapılmadı yani kesildi. Örneğin taş istihkakları." "Niye?" "Ya, HDP'ye oy verdik diye bizim taş istihkaklarımızı iptal ettiler." Ben bunu, geldim, ilgili arkadaşlara da anlattım. Yani burada şimdi isim vermek istemiyorum milletvekili hemşehrilerime. "Bürokraside bazen böyle şeyler oluyor, kraldan çok kralcılık yapıyorlar." dediler ve düzelttirme gayretine gittik.

Ya, kendi köyümde... Benim köyüm bir Alevi ocak merkezi, inanç merkezi. Ya, ben milletvekili oldum -sağ olsun, teşekkür ediyorum buradan- Sayın Özlem Zengin'e dedim ki: "Ayıptır ya, ben milletvekiliyim, benim köyüme yılda on binlerce insan ziyarete gelir, bir inanç merkezidir çünkü orası. Ya, buranın şurada 5 kilometrelik bir yolu var, buranın asfaltlanması gerekiyor, buna bir yardımcı olun." Teşekkür ediyorum, kendisi yardımcı oldu da ancak biz o yolu yaptırabildik.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nabi Avcı'nın gücü yetmiyor, Özlem Zengin'in gücü yetiyor bak.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Şimdi göreyim ben sizi. Şöyle söyleyeyim: Şimdi bakıyorum "1.600 yere hizmet götürdük." diyor, bizim köyü de yazmışlar 1.600 yerin içinde yani. Yani hiç alakası yok ya, konunun bu cemevleriyle alakası yok yani ama ne toplamışlarsa yapmışlar, oraya koymuşlar. Eyvallah.

Şimdi, değerli arkadaşlar, şöyle bir durum var: Bütünüyle yaşanılan ayrımcılıkları, uğradığımız haksızlıkları nasıl anlatabiliriz size? Yani şöyle bir şey: Bu ülkede hâlâ bir cumhurbaşkanı adaylığı tartışmasında bir kişinin Alevi kimliğinin onun aleyhine kullanılacağı, onun için bir sorun teşkil edeceği üzerinden bir tartışma yürütülüyorsa, eğer hâlâ bu ülkede Alevi olmasından kaynaklı olarak birtakım hassasiyetlerden bahsediliyorsa bunun oluşmasını ve burada Aleviliğe yönelik bir ayrımcılık olmadığını kimse söyleyemez arkadaşlar. Bunu hep birlikte yaşıyoruz, bizim yaşamımız içinde var.

Yine, son: Tokat Zile'nin köylerinden sosyal medyada paylaşılan bir gazetenin video görüntüsünü izledim ve bununla ilgili soru önergesi verdim. Çünkü orada Alevi köyünün yakınına yapılan bir baraj var, o barajdan Alevi köyüne su gönderilmiyor, başka köylere gönderiliyor ve bu köylüler diyor ki -kendi beyanları- "Biz Alevi olduğumuz için bunu yapıyorlar, mahkeme kararına rağmen bunu yapıyorlar." Bununla ilgili soru önergesi verdim, Tokat Valisi açıklama yaptı benimle ilgili biliyor musunuz "Ayrımcılık yapıyorsun, burada toplum arasında kutuplaştırma yapıyorsun." diye?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum Başkanım.

Bunu yapan ben değilim, söyleyen ben değilim, köylüler söylüyor, bununla ilgili beyan var ve bununla ilgili ellerinde mahkeme kararı var, buna rağmen yapılıyor. Şimdi, burada bir sorunu, sıkıntıyı dile getirdiğimiz zaman hemen ayrıştırıcı, bölücü oluyoruz. Bunu kabul etmiyorum.