| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4680) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 24 .10.2022 |
RIDVAN TURAN (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, bu "fiyat istikrarı" dediğimiz şey esasta ne? Yani yüksek fiyatları düşürmek yani enflasyonla mücadele etmek ve eğer bir yerde düşük fiyat varsa, dezenflasyon varsa bunda da herhâlde fiyatları stabilize etmek. Böyle bir durum yok. Dolayısıyla bu esasen enflasyonla mücadele anlamına geliyor. Fakat farkında mısınız, enflasyon artık bir enflasyon vergisi hâline dönüştü.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, meşgul etmeyin, dinlesinler hatibi, lütfen.
RIDVAN TURAN (Mersin) - "Enflasyon" dediğimiz şey bir enflasyon vergisi hâline dönüştü. Yani siz bu vergiyi gönüllü olarak vermiyor olsanız da her gün artan fiyatlar sebebiyle dolaylı olarak bu vergiyi bir biçimde ödüyorsunuz. Keynes'in bir lafı vardır, bilenler bilir; enflasyonun yüksek olmasının ücretli kesimlerin cebinden parayı yürütmek anlamına geldiğine dair bir lafı vardır. Şimdi, burada yaşadığımız şey somut olarak böyle yani enflasyonun böyle yüksek seyrediyor olması aslında ücretliler başta olmak üzere işçilerin, emekçilerin cebinden çalınan paranın sermayenin üst kesimlerine transfer edildiği bir durumu yaşıyoruz. Bu, AKP eliyle, onun marifetiyle oldu. Peki, yani enflasyon vergisi güncel hâle gelmişken ve ne yazık ki bunun önünde durmaya ilişkin herhangi bir tedbir de yokken bu enflasyonu düşürmenin yolu, yöntemi ne? Hep bilinir yani beylik laflardır tırnak içerisinde; işte, para politikası araçları ve maliye politikası araçlarıyla enflasyona müdahale edilir. Yani para politikası araçlarıyla müdahale edilir ne tarafı kaldı enflasyonun? Yani Merkez Bankasının -deyim yerindeyse- kuyruğuna teneke bağlanmadığı kaldı. Son derece siyaset indirgenimli, siyaset tarafından belirlenen, esas vazifesi olan fiyat istikrarıyla uzak yakın alakası olmayan bir hâle geldi. Erdoğan'ı bir çeşit memnun etme kurumu hâline geldi Merkez Bankası ve sürekli faiz indirmek suretiyle aslında bir biçimiyle fiyatların yükselmesine ilişkin bir şeyi -adı konmuş ya da konmamış- gündeme getiriyor. E maliye politikası araçları zaten bu konuda yeterince kullanılmıyor. Nedir? Mesela "servet vergisi" diye bir şey tartışıyor muyuz? Çok kazanandan, çok kâr edenden vergi daha fazla alınmalı... Bak, dünya tartışıyor bunu, biz tartışmıyoruz; Arjantin dâhil olmak üzere pek çok yerde servet vergisi tartışılıyor, biz bunu da tartışmıyoruz. Yani bizim zaten para politikası aracımız iktidar eliyle felç edilmiş durumda, Merkez Bankası artık başka işlerle iştigal etmeye başlamış, maliye politikası da zaten böyle bir ufuk olmadığından dolayı fiyatlarla ilişkili herhangi bir bakış açısına sahip değil.
Arkadaşlar, şimdi, bakın, kimse kimseyi kandırmasın, böyle kurumları ihdas edebilirsiniz, daha da janjanlı isimler koyabilirsiniz ama günün sonunda bunların fiyatlarla uzak yakın alakası olmayan kurumlar olduğu anlamı ortaya çıkacak. Bu bürokratik bir kademe daha yaratmaktan, bürokratik aygıt yaratmaktan daha öteye gitmez. Oysa fiyatlara ancak şöyle müdahale edilir: Evet, bir, prestijini yitirmemiş, inandırıcılığı olan ve siyasetten hem sermayeden hem de diğer kesimlerden bağımsızlığı ortada olan bir Merkez Bankanız olur, bu Merkez Bankası söylediğini yapar, yaptığını da savunur. İkincisi, bir maliye politikanız olur, bu maliye politikası çok kazanandan çok vergi, az kazanandan daha az vergi alma temeline dayalı olarak çalışır ama bunlar da yetmez. Fiyat istikrarını sağlayacaksanız bunlar da yetmez, başka bir toplumsal planlamaya ihtiyaç var. O da üretimin daha fazla desteklenmesini sağlayacak bir perspektifiniz olmak zorunda. Yani mesela çiftçiyi böyle perişan etmeyeceksiniz, küçük köylülük, yoksul köylülük üretmeye başlayacak, daha fazla emtia üretecek. Dolayısıyla domatesin, patlıcanın, marulun, biberin fiyatı düşmeye başlayacak. Bunun içerisinde tabii ki alınması gereken tedbirler var. Mesela zaruri ihtiyaç olan malların fiyatlarını bir defa dondurmak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun, tamamlayın Sayın Turan.
RIDVAN TURAN (Mersin) - Bitiriyorum, birkaç cümlem kaldı Sayın Başkan.
Son derece etkin fiyat kontrolleri sağlamak gerekiyor. Mesela enerji fiyatları için hani deniyor ya: "Ya, biz, işte, vatandaşa bunu yansıtmıyoruz." Ne yapıyorsun kardeşim? Bütçeden. O bizim paramızdan, işte bizim cebimizden çıkan para zaten. Ya, bunları bir kenara bırak, enerji dağıtım firmalarının kamulaştırılması lazım. Yoksul hanelere mutlaka gelir desteği sağlamak lazım. Yaşanabilir bir asgari ücret 5 bin küsurlarda değil, gerçekten insan onuruna yakışır bir asgari ücret lazım. Piyasanın mutlaka tekellerin fiyat belirleyiciliğine karşı regüle edilmesi lazım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum...
RIDVAN TURAN (Mersin) - Son cümlem Sayın Başkanım.
Kârlara üst sınır sağlanması lazım. Aşırı kredi pompalanmasından vazgeçmek lazım. Önümüzdeki dönem bunu yapacaksınız, yapmaya başladınız seçim eksenli olarak. Bunlardan vazgeçmek lazım. Kardeşim bunlardan vazgeçmiyorsanız fiyat istikrarını sağlamak ancak ve ancak hoş bir seda olur, bir niyet olur.