| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Bursa Milletvekili Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin; Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4672) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 25 .10.2022 |
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ben öncelikle tabii... Tütünü konuşuyoruz da tütünsüz tütün konuşulmaz. Bu gördüğünüz Adıyaman'ın sarmalık kıyılmış tütünü; o kıyılmış hâli, bu da yaprak hâli.
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Çelikhan mı?
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Çelikhan, hakiki Çelikhan. Sayın Tüfenkci, sizin bölgenize yakın.
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Adıyaman demeyelim, Çelikhan diyelim.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, bütün, özellikle sağlıkla ilgili arkadaşlarımız değerlendirmelerini yaptılar, siyasi değerlendirmeler yapıldı ama ben sadece bir hukukçu olarak Türkiye'deki özellikle bu kanunun da 8'inci maddesinde yer alan bu sarmalık kıyılmış tütüne hapis getiren düzenlemenin nasıl bir tahribat yarattığını, bu sorunun bu düzenlemeyle çözülemeyeceğine ilişkin birkaç değerlendirme yapacağım.
Değerli arkadaşlar, bu gördüğümüz tütünler Adıyaman başta olmak üzere Malatya, Batman, Hatay, Bitlis, Muş, Mardin gibi birçok ilde geleneksel anlamda üretimi yapılan ve geleneksel anlamda da satışı yapılan ürünler. Bu ürünler, hani, Türkiye'de, bu topraklarda yetişen millî ve yerli tütün, bunun bir kere altını çizelim. Yani bu işlerde bu tütün işi konuşulurken maalesef, uzun süreden beri bu Türkiye'nin, bu toprakların tarla tütünleri ile dışarıdan gümrüksüz olarak Türkiye'ye kaçak yollarla getirilen tütünler hep karıştırıldı; hep karıştırıldığı için de işler hep yanlış yapıldı; yanlış yapıldığı için de yıllardır vatandaş çile çekiyor, ızdırap çekiyor ve mağdur oluyor. Türkiye'de tütünde -biliyorsunuz- bir sözleşmeli üretim var, bir de geleneksel üretim var. Sözleşmeli üretimde de tütün tarımı gerçekten Türkiye'de son dönemlerde ciddi kan kaybediyor; Manisa'ya bakın, Ege Bölgesi'ne bakın, yine, Adıyaman'a bakın, bütün yerlerde sözleşmeli üretimde -özellikle tarımdaki girdi maliyetlerinin yüksekliği, mazotun, ilacın fiyatlarının hızla yükselmesiyle birlikte- ciddi bir gerileme var. Bu yıl da ayrıca bir hastalık nedeniyle de ciddi bir rekolte düşüklüğü var. Üreticiler bu konuda da savunmasız. Özellikle, üretici, tütün üreticisi özel şirketlerin insafına terk edilmiş durumda. Adı, sözleşme yani bizim Borçlar Kanunu'na göre sözleşmedir. Nedir? 2 tarafın karşılıklı iradesiyle ortaya çıkan hukuki bir metin ancak şu anda tütün üreticisinde durum öyle değil. Tütün üreticisinde nedir durum? Firma getiriyor, sözleşmeyi önüne koyuyor, sadece imzalıyorsun; bütün şartları, her koşulu kendisi koyuyor; tütün üreticisi de gariban, başka da çare olmadığı için imzalamak zorunda kalıyor. Özellikle bu yıl açıklanan başfiyatlar gerçekten tütün üreticisini tatmin etmedi ve şu anda hem Ege'de hem İç Anadolu'da, Karadeniz'de de tütün üreticisi bu fiyatlardan memnun olmadığı için "Seneye biz tütün ekmeyeceğiz." diyorlar. Sözleşmeli tütündeki sorunlar bu şekilde katlanarak devam ediyor, bugüne kadar da bir çözüm üretilmedi. Geçen dönemlerde, hatırlarsanız, yine, Türkiye'de üretim yapan sigara fabrikalarında yerli tütün üretiminin artırılmasına ilişkin bir kanun geçmişti, o da kademeli olarak gelmişti; tek olumlu adım oydu; inşallah, o, bu soruna çözüm olur.
Şimdi, gelelim, en önemli mesele -bizim Adıyaman bu işin öncülüğünü yapıyor- bu gördüğünüz sarmalık tütün meselesi. Değerli arkadaşlar, ben buraya gelmeden önce, bu sarmalık tütünde durum neymiş, geçmişte hukuksal olarak durum nedir diye bir inceledim. Ta, 1883'lerde Reji İdaresinden 1930'lu yıllara kadar bu memlekette tam 42 yıl yabancı, uluslararası bir sigara ya da bir tütün şirketi "Reji" adı altındaki bir şirket tütünün idaresini, satımını, alımını, her bir şeyi bu şirket düzenlemiş. İnceledim, bu şirket bu tütün meselesini düzenlerken acaba yaptığı işlerde herhangi bir hapis cezası öngörmüş mü? Baktım, inceledim, Reji döneminde bile hapis yok arkadaşlar; bakınız, Reji döneminde hapis yok. Ne var? Sadece ve sadece para cezası var; eğer bir kişi faaliyetlerini aksatırsa, yanlış iş yaparsa para cezası var. Ondan sonra, bakıyoruz, yine, 1701 sayılı Tütün İnhisarı Kanunu çıkıyor. Ne zaman çıkıyor? 9 Haziran 1930 tarihinde çıkıyor. O kanunu da inceledim, cezai müeyyide olarak sarmalık tütüne herhangi bir hüküm var mı? Baktım, para cezası var, eğer üretici veya fail para cezasını yatırmazsa diyor ki: "En fazla doksan gün tazyik hapsi olur." Düşünebiliyor musunuz, bakın, burada da disiplin hapsi öngörülmüş, sadece üç aya denk geliyor. Bakınız, 1930 tarihinde çıkan kanunun sarmalık tütün ticaretine getirdiği müeyyide üç ay disiplin hapsi; önce para cezası, vatandaş parayı ödeyemezse üç ay hapis. Daha sonra, 30 Mayıs 1969'da 1177 sayılı bir Kanun çıkarılmış. Bu kanuna da baktım, yani bu kanunda bir hapis cezası var mı, neyi öngörmüş, Türk tütününü engelleyici bir şey var mı; ona baktık, onda da herhangi bir hapis cezası yok, sadece bir yerde Kaçakçılık Kanunu'na atıf var, orada da bir yıldan başlıyor arkadaşlar, alt sınırı bir yıl. Bakınız, 1960'lı yıllarda yasa koyucu bunu tartışırken bunun alt sınırını bir yıl olarak belirlemiş.
Tabii, ondan sonra, 2000 yani AK PARTİ iktidarı öncesine geliyoruz; 4733 sayılı Yasa'yla -özellikle IMF dayatmasıyla- Türkiye'de tütün alanında ciddi değişiklikler oldu, 4733 sayılı Kanun geldi. Bu kanunla birlikte, yine, bu sarmalık tütüne ilişkin idari para cezaları vardı, yine hapis yoktu. Hatta bu düzenlemelerin bir kısmını Anayasa Mahkemesi 2008 yılında iptal etti, bir boşluk doğdu, uzun süre böyle kaldı, bu geleneksel üretim de bu boşluktan faydalanarak Türkiye'nin her tarafında devam etti, binlerce insan ekmeğini buradan kazandı. Ta, 2017 yılına kadar bu süreç böyle devam etti. Ondan sonra, 2017 yılında uluslararası sigara şirketlerinin de baskısıyla nereden geldiği gerçekten belli olmayan bir anlayışla, ne hikmetse -bu Kaçakçılık Kanun'a- birilerinin aklına fikir geldi, yetki belgesi almadan tütün satan, satışa arz eden, bulunduran, nakledenlere üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası geldi. Tabii, bu teklif Meclise geldiğinde yer yerinden oynadı. Hatırlarsınız, Adıyaman'da ve bu işin üretimi yapılan bütün illerde gösteriler oldu, eylemler oldu. Biz o zaman milletvekili değildik ama Adıyaman'da Tütün Platformunun sözcüsüydüm, ciddi örgütlenmeler yaptık, Meclise geldik ve buralarda, bu komisyonlarda yine bu kanun görüşüldü ancak bütün çabalara rağmen geçti. Geçti ama kanunun yürürlük maddesi ertelendi. Bakınız, bu üç yıl hapis cezası 2017'de çıkmış olmasına rağmen 1 Ocak 2022'ye kadar bir türlü uygulanamadı. Niye uygulanamadı? Çünkü bu cezayı kimse vicdani bulmuyor, hukuki de bulmuyor, gerçekten ne vicdanidir ne hukukidir yani bir kere ölçülülük ilkesine aykırı. Yani bir ceza... Bakınız, tarihsel sürece baktığımız zaman, hiçbir dönem 1 kilo tütün... Yani şunu düşünün, 1 kilo tütündür; ben şu anda bunu Tiryaki Bey'e ticari amaçla satsam gideceğim üç yıl hapis cezası yatacağım. Siz bu teklifle bunu iki yıla düşürüyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu sarmalık tütünün... Yani her defasında AK PARTİ "Millîyiz, yerliyiz." diyor ya... Sayın Tüfenkci burada; bakınız, onun seçim bölgesinde, Doğanşehir'de, Fındıklı'da da binlerce ailenin geçim kaynağı, Adıyaman'da keza öyle. Ya, arkadaşlar, bu tütün yerli tütün; ne olursunuz bunu diğer tütünlerle karıştırmayın, yabancı tütünlerle karıştırmayın. Onun için diyoruz ki: Bu tütüne ilişkin düzenlemeyi getirip Kaçakçılık Kanunu'na koymanın mantığı yok bir kere. Ya, Türkiye'de, bu topraklarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından üretilen bir tütün nasıl kaçak olur? Bakınız, gümrükten arkadaşlar burada, kaçak ürün nedir? Türkiye'deki gümrük kanunlarına aykırı olarak yurt dışından yurt içine gelen herhangi bir maldır, tütündür; bu kaçaktır ama burada üretilen tütüne nasıl "kaçak" diyorsunuz? Yani bu kadar zorlama olmaz. Onun için, lütfen -hepiniz hukukçusunuz- bu düzenlemeyi Kaçakçılık Kanunu'na koyarak biz ülkemize gerçekten iyilik yapmıyoruz. Bakınız, binlerce insanın ekmeği, yüzlerce gencimiz bu tütünün parasıyla okuyor; vatanına, milletine hizmet ediyor. Siz ne yapıyorsunuz? "Efendim, biz bunu ticari belgesi olmadan satanlara hapis getiriyoruz."
Bakınız, 2017'de anlattık, 2018'de anlattık, ben bu Mecliste yüzlerce kez anlattım. "Bu ceza doğru değil." dedik "Bu cezayı buradan çıkarın." dedik; sesimizi duymuşsunuz ama öyle anlaşılıyor ki eksik duymuşsunuz arkadaşlar, biz bunu "Üçü iki yapın." diye söylemiyorduk, bunu tamamen kaldırmak lazım. Sebebi şu: Hukuken de söyleyeyim, bakınız, 4733 sayılı Kanun'da sarmalık tütün satanlara ilişkin idari para cezası zaten var, mala el koyma var. Zaten bir fiilin bir cezası olur. Siz niye hızınızı almıyorsunuz; bir eyleme, bir fiile 2 kere ceza getiriyorsunuz ki? Hem idari para cezası verip hem mala el koyacaksınız, bir de "Yetmez kardeşim, size iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası getireceğiz." diyorsunuz veya "Vereceğiz." diyorsunuz.
Bakınız, uygulamada şu anda bu yasadan dolayı -benim bildiğim, adıyla soyadıyla bildiğim- yüzlerce kişi mağdur. Bir sürü savcılıkta dosya var, bir sürü de açılmış dava var. Yani siz bir taraftan diyorsunuz ki: "Yargının yükünü azaltalım." Bir taraftan çıkardığınız bu yasalarla yükü artırıyorsunuz. Biz 2017'de dediğimizde eğer bizi dinlemiş olsaydınız, bugün bu yasa tekrar buraya gelmeyecekti. Bakınız, birkaç yıl sonra -bu şekilde geçse bile- bu yasa yine gelecek; burada tartışılacak, konuşulcak çünkü bu yasanın uygulanabilirliği yok. Bu hapis cezasının kesinlikle halkta da karşılığı yok, herhangi bir sorunu çözümleyici rolü de olmayacak bu yasanın. Şimdi, bu bir çelişki. Onun için sizlerden ricamız, bunu tekrar bütün hukukçu arkadaşlarımız düşünsünler.
Değerli arkadaşlar, kanunun yazımı, dili o kadar kötü ki. Diyor ki... Bunu, biliyorsunuz, maddeyi geçen yıl ikiye ayırdık. "Makaron ve diğer kısmı devam etsin, sadece tütün kısmı kalsın." dediler, şimdi de "Tütün ticaret belgesi almadan tütün satanlara iki yıl..." diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bu, tütün. "Ticari amaçla" diyor... "Tütün" diyor, bakın, bu da tütün, bu da tütün. Şimdi, getirdiğiniz teklife bakıyoruz: "Tütün ticareti" diyor. Şimdi, siz hâkimsiniz, savcısınız; şimdi, bunu satan da aynı iddiayla, daha doğrusu, cezayla karşı karşıya kalacak, bunu satan da. Değerli arkadaşlar, bakınız, bu yaprak tütün. Çiftçi ürettiğinde evinde de bunu tutuyor. Evinde tutuyor, zaman zaman transfer yapıyor köyden köye, ilçeden ilçeye. Ya, bunu bile yani "tütün ticareti" gibi geniş kapsamlı bir kavramı oraya koymak gerçekten saçmalık, olmaz bu. Yani sarmalık tütün kıyılmış, bu mamul hâline dönmüş hâli, bu yaprak hâli; şimdi nasıl olacak? Bunu bile ayırt edemeyecek ki uygulayıcılar, bu bile sorun yaratacak.
Bizim burada önerimiz şu: Değerli arkadaşlar, çiftçinin de beklentisi bu. Bu yasa teklifinde "Efendim, işte, biz, bu şekilde vergide kayıt dışılıkla mücadele ediyoruz, devletin gelir kaynaklarını artırıyoruz." gibi bir mantık var. Bakınız, bu sarmalık tütün işinde devletin kaybı o kadar büyük değil, vatandaş da zaten diyor ki: "Bizi kayıt altına alın." Kimse demiyor ki biz vergimizi vermeyelim. Yıllardır AK PARTİ 2017'de bu yasayı çıkarttı, üç yıl bekledi, bir Kooperatif Yönetmeliği çıkardı, onu da yanlış yaptı ve bugün daha doğru dürüst kooperatifler kurulmamış. Malatya'da var mı Sayın Tüfenkci?
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Yok.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Kurulmamış. Adıyaman'da 2-3 tane kurulmuş, onlar da kuruluşlarını tamamlayamadılar. E, peki... Diğer illerde hiç yok. Şimdi, direkt hapsi yürürlüğe koyduğunuzda bu vatandaş ne yapacak? Yüzlerce insanın ekmeği. Yani tütün zararlı olabilir -gerçekten sağlıkla ilgili arkadaşlarımız söyledi- ama tütün içiliyor arkadaşlar. Yani "Amerikan tütününü iç, sana bir şey olmaz, içebildiğin kadar iç, Marlboro iç, efendim, diğer sigara türlerini iç; ona bir şey yok ama aman ha, Türkiye'de Adıyaman tütünü içersen sana hapis cezası veririm, satarsan hapis." Nasıl olacak? Ya, gerçekten, arkadaşlar, bunu anlayabiliyor musunuz, bunun bir mantığı var mı sizce? Sigara madem zararlıysa dışarıdan tütün ithalatını bir kere yasaklayın arkadaşlar. Milyon dolar para veriyoruz, yabancı tütün getiriyorlar. Türkiye'ye şu anda Amerika'dan, Bulgaristan'dan, Rusya'dan, Venezuella'dan, bilmem nereden, aklınıza gelen her yerden tütün geliyor; onlara bir şey yok. Hatta iktidar partisi dışarıdan gelen tütünü kolaylaştırdı arkadaşlar.
Bakınız, halk sağlığıyla ilgili arkadaşımız dedi ki: "Efendim, bu konuyla ilgili bu cezalar arttıkça tüketim azalıyor." Doğru değil. Bakınız, tam tersine, AK PARTİ iktidarı tütün ithalatında fonu sıfırlayarak ithalatı kolaylaştırdı. 2018 yılında fon sıfırlandı, dışarıdan gelen tütünün akışı arttı. Dışarıdan gelene serbest, burada üretene hapis; buyurun siz karar verin, hâkimsiniz, savcısınız, olur mu böyle bir şey? Yani Türkiye'de bu iktidar, bir taraftan bu tür yasalarla "Efendim, ben, işte kayıt dışılıkla mücadele ediyorum, sigara tüketimini bu şekilde azaltıyoruz." diyor, bir taraftan da uluslararası sigara şirketlerine teşvikler vererek destek oluyor. Bakınız, hem Philip Morris'e hem JTI'ye hem diğer bir sürü uluslararası şirkete bu Hükûmet döneminde teşvikler verildi; birine 4 milyon 724 bin, birine 1 milyon 255 bin -tarihleri de belli- bir teşvik veriliyor. Şimdi, bu kadar teşvik vereceksiniz, uluslararası sigara şirketleri büyüyecek, onlara bir şey yok, onlar çünkü zengin.
Arkadaşlar, eğer Hükûmet olarak siz sigarayla mücadeleyi gerçekten etkin hâle getirmek istiyorsanız uluslararası sigara şirketlerinin Biz Bize Yeteriz Kampanyası'na para bağışlanmasına niye izin verdiniz? Kanuna aykırı normalde sigara üreten veya tütün mamulleri üreten hiçbir kimsenin devlete bağış yapması yasak. Ne yaptı? Bunlar tuttular Biz Bize Yeteriz Kampanyası'na dünya kadar parayla destek oldular, iktidardan çıt çıkmadı. Niye aldınız parayı, ihtiyacımız mı var? Koca Türkiye Cumhuriyeti devleti niye yaptınız? Burada bir çifte standart var. Uluslararası sigara şirketleri istediği gibi at koştursunlar, onların işi kolaylaşsın, teşvik verelim, fonu sıfırlayalım, her türlü şeyi yapalım; evet, iktidarın politikası o şekilde, ithalatçı bir anlayış. Ya kardeşim, burada siz cezayı getiriyorsunuz, fakir fukaraya getiriyorsunuz.
Bakın, sarmalık tütünü üreten gariban köylü. Abdullah Bey bunların hiçbirisinin inanın ki bir dönüm arazisi yok, çoğu 500 metrede, 1.000 metrede üretim yapıyor ve burada bu üretimi yaparak adamlar çoluk çocuğunun nafakasını sağlıyorlar, devletten iş istemiyorlar, ihale istemiyorlar, terfi istemiyorlar, bir şekilde geçiniyorlar bu insanlar. Ya, bizim devlet olarak, sizin de Hükûmet olarak bu işi kolaylaştırmak için adım atmanız lazımken hapisle terbiye etmeye çalışıyorsunuz. "Hapsi getirelim." Üç yılı getirdiniz "Efendim, biraz ölçüyü kaçırmışız, iki yıl yapalım." Ya, bu da yanlış. İki yıl hapis cezası bu işe fazla. Arkadaşlar, bu işin hapsinin olmasına gerek yok. Bu memlekette üretilen tütünü kayıt altına almak istiyorsanız yol açın. Kooperatif Yönetmeliğini getirdiniz, orada da işler karıştı. Yabancı tütün ile yerli tütünü aynı kefeye koydunuz, şu anda kooperatifler uluslararası sigara şirketleriyle rekabet edemiyor, hiçbir destek yok. Vergi indirimi yaptınız, sarmalık tütünde yüzde 40'a düşürdünüz. Bakınız, liste burada, sarmalık tütün ticaretinde şu anda 143 firma üretim için izin almış, yetki almış, bunun içinde 2-3 tane kooperatif var. Peki, bu kooperatifler bu firmalarla nasıl rekabet edecek arkadaşlar, Hükûmet olarak hiç düşünmüyor musunuz? Ya, bunları kollayacak hukuksal bir mekanizma oluşturmayı niye bir gün gündeme getirmiyorsunuz, hapsi getiriyorsunuz? AK PARTİ olarak siz diyorsunuz ki: "Biz işi çözdük, kooperatif modelini getirdik, burada da, kaçakçılıkta hapis kalsın." Ama siz kooperatif modelini tam olarak sonuçlandırmamışsınız ki, çoğu yerde vatandaş kooperatifi kuramamış. Kooperatiflerde vergiyi artırmışsınız. Bakınız, bu vergi yüküyle bu kooperatiflerin uluslararası sigara şirketlerine karşı mücadele etme, rekabet etme durumu yoktur; hepsi iflas edecek, zaten şu anda ölüyorlar hepsi. Ben isterdim ki bu cezayı getireceğinize bu vergiyle ilgili düzenlemeyi getirseydiniz, bu kooperatiflere bir avantaj sağlayacak, uluslararası sigara şirketleri karşısında avantajlı hâle getirecek, üretimi teşvik edecek bir düzenlemeyi getirseydiniz; o zaman hepimiz de size teşekkür ederdik ama yasakçı bir zihniyetle iki yıldan beş yıla kadar hapis.
Şimdi, Abdullah Bey, diğer hukukçular da "Efendim, biz bu şekilde yaparak en azından denetimli serbestlik kapsamına koyuyoruz." diyorlar. Arkadaşlar, bu vatandaş bir kere satmıyor ki bunu. Adam 200 kilo, 300 kilo kaldırıyor, 50'sini bir satıyor, ihtiyacına göre 20'sini bir satıyor, 100 kiloyu bir satıyor, her zaman satıyor bunu. Şimdi, sürekli cezayla karşı karşıya kalacak, dolayısıyla toplu alacağı ceza neredeyse adam öldürmeye teşebbüsle aynı şey gelecek yani mantığı yok bu işin. Onun için, biz size tekrar tekrar söylüyoruz, bütün grupların vicdanına sesleniyorum, bakınız, ben bu işin yıllardır hukuki olarak çalışan üretici boyutunu, sosyolojisini bilen birisi olarak söylüyorum size, bu işi çözmek istiyorsak bu kaçakçılık kanunundan tek başına içim özelliğine sahip yerli tütünü istisna tutmak lazım. Tamam, yurt dışından gelen tütüne hapis kalsın yerli üretimi kurtarmak adına, eyvallah ama tütün ticareti gibi yerli tütünü de içine katacak şekilde bir hapis cezasını içeren bir hüküm ihdas etmek Kaçakçılık Kanunu'nun 3'üncü maddesinin (21)'inci fıkrasına bu şekilde ekleyerek bu sorunu çözemeyiz. Vatandaş sizden çözüm bekliyor, vatandaşın gözü kulağı Mecliste. Özellikle AK PARTİ'nin Malatya milletvekillerinin bu konuya ilişkin kamuoyuna "Bu işi düzelteceğiz." diye açıklamaları olmuştu -Sayın Tüfenkci'nin belki bilgisi dâhilindedir- MHP'nin kamuya açıkladığı bir raporu olmuştu, hani nerede? Hiçbirisinden eser yok.
Ya, Sayın Tüfenkci, şu anda Doğanşehir çiftçisi ne yapacak -ben size soruyorum- Sandıklı ne yapacak, Çelikhanlı ne yapacak? Biz bu cezayla bu insanların ekmeğini elinden alarak bu sorunu çözecek miyiz? Çözemeyeceğiz. O zaman gelin, bunu bu şekilde -hazır da gündeme gelmişken- yerli tütünü kapsamayacak şekilde, istisna olacak şekilde, maddelerde bizim Cumhuriyet Halk Partisinin Komisyon üyeleri bu teklifi verecekler, siz de destekleyin, bu iş, bu Kaçakçılık Kanunu'ndan çıksın; kooperatif olur, vergi olur, diğer çözüm modelleri üzerinde tekrar istişare edelim ve bu sorunu temelli çözelim. Aksi takdirde hapsin alt sınırını üç yıldan iki yıla düşürmek kesinlikle sorunu çözmeyecektir, çözmekten uzaktır.
Bakınız, 2017'den bugüne, aradan beş yıl geçti, şu noktaya geldiniz, bir iki yıl sonra da bunun gerçekliği ortaya çıkacak, bu hapis cezasının saçmalığı ortaya çıkacak ve bu hapis cezasını getirenler ve buna destek olanlar halkın vicdanında gerçekten mahkûm olacaklardır. Halkın vicdanında mahkûm olmak istemiyorsanız, yerli tütün üreticisini korumak istiyorsanız, bu hayat pahalılığında insanlar zaten işsiz, insanlar zaten evine ekmek götüremiyor, millet traktörüne mazot alamıyor, üretici zaten dünya kadar masraf yapıyor. Bunu da yolda yakalatıp evine döndüğünde artık bu ailenin bir yıllık ürünü, mahsulü bitiyor, üstüne gidip bir de hapis yatacak.
BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Peki. Evet, toparlayalım Sayın Tutdere.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Ben toparlıyorum Başkanım.
Hepinizin vicdanına sesleniyorum: Hazır gündeme gelmişken bu işi çözelim, nihai bir çözüme kavuşsun ve Adıyamanlı çiftçi, Malatyalı çiftçi, Diyarbakırlı çiftçi ve Türkiye'nin dört bir yanında bu işi satanlar, bu işi içenler de var arkadaşlar. Sigara çok pahalı, bir paket sigarayı emekli alamıyor, asgari ücretli alamıyor, ne yapıyor? Gidiyor, Adıyaman tütününü alıyor, bunu içiyor. E, şimdi, buna da yasak geldikten sonra ne yapacak bu insanlar, millet efkârını dağıtacağı bir sigara bile alamayacaksa, tütün alamayacaksa? Zaten Türkiye'de yaşam koşulları ağırlaşmış, daha da ağırlaşacak. Tekrar tekrar, sizlerden ricamız, yerli tütün için bunu istisna yapalım, bu hapis cezası yerli tütün için tamamen ortadan kalksın, millet de rahat bir nefes alsın diyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.