KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, değerli bürokratlar ve basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı bütçesi olan 2023 yılı merkezî yönetim bütçesinin milletimizin huzur ve refahına vesile olmasını temenni ediyor; başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hazırlanmasında emeği geçenlere, kapsamlı sunumları için Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat Oktay'a teşekkür ediyorum.

Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri süresince Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı bütçelerinin yanı sıra 17 bakanlığın, toplamda ise 225 kamu kurumunun bütçesi, 224 kamu kurumunun kesin hesabı ve 205 Sayıştay raporu üzerinde görüşmeler yapılacaktır.

Bütçeler, uygulanan ekonomik, mali ve sosyal politikaların kuşkusuz önemli bir aracıdır. Bütçelerde toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kaynak tahsisinde ortaya konulan öncelikler bütçenin vizyonu ve kalkınma hedefleriyle yakından ilişkilidir.

Gelir dağılımı adaletini sağlamaya katkı sunması, istihdamı ve üretimi desteklemesi, adaletten güvenliğe, eğitimden sağlığa temel kamu hizmetlerinin nitelikli sunumunu ve erişilebilirliğine imkân sağlanması bütçenin temel ilkelerindendir.

2023 yılı merkezî yönetim bütçesi kaynak tahsisi açısından değerlendirildiğinde yatırımı, üretimi, istihdamı artıracak; tarımda rekolteyi yükseltecek; eğitimde fırsat eşitliğine, sağlıkta nitelikli hizmet sunumuna katkı verecek; turizmde yeni rekorlar kırdıracak; kültürel zenginliklerimizi ortaya çıkaracak; kadın ve gençlerimizin önünü açacak, sosyal koruma şemsiyesi altındaki vatandaşlarımıza huzurlu bir hayat sağlayacak ve pek çok alanda kalkınmayı, gelişmeyi temin edecek bir bütçedir.

2023 yılı bütçesinin temel misyonunun, vatandaşımızı küresel belirsizliklerden ve risklerden koruyacak, her kesimden insanımızı kollayacak, aynı zamanda da Türkiye'yi küresel rekabette öne çıkaracak bir mali altyapı oluşturmak olduğu belirtilmiştir. Bu anlayışla hazırlandığı görülen bütçe teklifinin gelir gider tahminleri yapılırken, 2023-2025 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'da çerçevesi çizilen hedeflerle uyumlu olarak 2023 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 5 büyümesi, işsizlik oranının yüzde 10,4; enflasyon oranının yüzde 24,9; ihracatın 265 milyar dolar, ithalatın 345 milyar dolar olması öngörülmüştür. 2023 yılı bütçe giderlerinin bir önceki yıla göre yüzde 57,9 artışla 4 trilyon 469 milyar, bütçe gelirlerinin yüzde 42,6 artışla 3 trilyon 810 milyar, bütçe açığının ise 659,4 milyar lira olması öngörülmüştür. 2023 yılı vergi gelirlerinin yüzde 41 oranında artarak 3 trilyon 200 milyar liraya ulaşacağı tahmin edilmiştir.

Görüşeceğimiz bütçenin yüzde 14,5'i eğitime ayrılmıştır. Yükseköğretim de dâhil edildiğinde eğitim bütçesi yüzde 66,9 artışla 649,8 milyar liraya yükseltilmiştir. Bununla eğitimin her kademesindeki fiziki, teknolojik ve insan gücü kapasitesinin daha da artırılması mümkün olacak, nicelik yanında eğitimin niteliğine yönelik iyileştirme mümkün hâle gelecektir.

Sağlığa ayrılan kaynak yüzde 69,1 oranında artırılarak 307 milyar liraya çıkarılmış, sağlık hizmetlerinin tam donanımlı hastanelerle ülkemizin her yerinde vatandaşımıza ulaşmasına ve kaliteli sağlık altyapımızın desteklenmesine imkân sağlanmıştır.

Türkiye iyi işleyen, oldukça kapsayıcı olan bir sosyal destek hizmeti sistemine sahiptir. Sahip olduğumuz sağlık ve sosyal güvenlik sistemi pandemi döneminde Türkiye'yi diğer ülkelerden ayıran, pozitif yönlü öne çıkaran en önemli faktör olmuştur. Bu kapsamda, sosyal yardım harcamalarına ayrılan kaynak bir önceki yıla göre 73,5 oranında artırılarak 258,4 milyar liraya yükseltilmiştir. Bu tutar, 2023 yılı bütçesinin yüzde 5,8'ine tekabül etmektedir. Böylece sosyal yardım bütçesinin millî gelire oranı yüzde 1,4'e yükselmiştir.

Bütçede yatırım harcamaları için toplam 383,1 milyar lira ayrılmıştır. Yatırım bütçesinin, sektörlerin yenilikçi ve rekabetçi yapısını güçlendiren, istihdamı artıran ve vatandaşın yaşam kalitesine öncelik veren projeler üzerine oluşturulduğu anlaşılmaktadır.

2023 yılı bütçesinden tarıma ayrılan kaynak ise 142,9 milyar liraya çıkarılmıştır. Tarımsal destek programları için 54 milyar; tarım sektörü yatırım ödenekleri için 40,4 milyar; tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT'lerin finansmanı ve ihracat destekleri için de 48,5 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Tarımsal sulama yatırımları ödeneği de bir önceki yıl bütçe ödeneğine göre yüzde 109, ek bütçe dâhil ödeneğe göre ise yüzde 28 artışla 26,1 milyar liraya çıkarılmıştır. Bu şekilde, tarımın stratejik bir sektör olma anlayışı ve çiftçimizin refahını artırma yaklaşımı benimsenmiştir.

Bütçeden reel kesim destekleri için ayrılan ödenek önemli ölçüde artırılarak 145,4 milyar liraya çıkarılmış, yatırım ve üretimin artırılması öngörülmüştür.

Savunma ve güvenlik sektörü için 468,7 milyar lira ödenek ayrılarak terörle mücadele, egemenlik haklarımızı koruma ve milletimizin huzur ve güvenliğini sağlama kararlılığı teminat altına alınmıştır. Bu kapsamda, bütçe teklifinin vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına odaklanan, sosyal bir anlayışa sahip, toplumun tüm kesimlerine sahip çıkan programlar, destekler ve ödenekler içerdiği görülmektedir.

Saygıdeğer Komisyon üyeleri, 2021 yılını toparlanmayla tamamlayan küresel ekonomi, 2022 yılına Rusya-Ukrayna savaşının olumsuz yansımalarıyla girmiştir. Salgın dönemi dâhil geçtiğimiz birkaç yılda ülkeler, bütçeleri olağanüstü koşullar altında hazırlamak zorunda kalmışlardır. Ve üretimin yavaşlaması; enerji, gıda gibi bazı emtia ve stratejik ürünlerin tedarikinde yaşanan aksaklıklar ve yüksek oranlı enflasyon ekonomileri olumsuz etkilemiştir. Ekonomilerde yaşanan daralma önümüzdeki döneme ilişkin küresel büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesine yol açmış, bu ülkeler için resesyonun kaçınılmaz bir risk faktörü olduğu değerlendirmeleri yaygınlaşmıştır. Buna karşın Türkiye ekonomisi 2021 yılında yüzde 11,4 oranında büyüyerek dünyada öne çıkmış, son elli yılın en yüksek büyüme hızına ulaşmıştır. Tüm dünya daralırken, büyüme eğilimi devam eden Türkiye, 2022 yılının ilk yarısında da yüzde 7,5 oranında büyümeyi başarmıştır. Dünya Bankası, OECD ve IMF gibi uluslararası kuruluşlar küresel ekonomilerdeki büyüme tahminlerini düşürürken, Türkiye'nin büyüme beklentisini yukarı yönlü revize etmiştir. 2023 yılında da ekonominin üretim ve talep yönüyle dengeli bir görünüm sergileyerek yüzde 5 büyüme oranını koruması hedeflenmektedir.

Türkiye'nin istihdam kazanımları da benzer ekonomilere göre daha olumlu seyretmektedir. Özellikle, istihdam artışına katkı veren sektörler dikkate alındığında büyüme dinamiklerinin yapısal kazanımlarla desteklenmekte olduğu görülmektedir. 2021 yılında 28,8 milyon olan istihdamımız, 2022 yılı Ağustos ayı itibarıyla 31 milyona ulaşmıştır. 2022 yılının ikinci çeyreği itibarıyla salgın öncesi döneme göre 2,6 milyona yakın istihdam artışıyla Türkiye OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer almıştır. Son yıllarda önemli başarı gösteren alanlardan olan ihracatımız 2021 yılında yüzde 32,8 artışla 225,2 milyar dolarla dünya ortalamasının hayli üzerinde bir performans sağlamayı başarmış, 2022 Eylül ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatımız da 252 milyar doların üzerine çıkmıştır. İthalatımız da özellikle enerji fiyatlarındaki artış kaynaklı olarak yüksek seyretmektedir. 2022 yılı Ocak-Eylül döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre ihracat yüzde 17,1 oranında artışla 188 milyar 224 milyon dolar, ithalatımız yüzde 40,8 oranında artışla 272 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu veriler çerçevesinde, küresel mal ve hizmet ticaretinde ülkemiz, diğer ülkelerden olumlu ayrışmaktadır. 2021 yılında ülkemizin küresel mal ticaretinden aldığı pay ilk kez yüzde 1'in üzerinde gerçekleşmiş, 2022 yılında ise yüzde 1,4 seviyesine ulaşmıştır.

Turizm gelirlerimiz rekor düzeyde artmakta. Bu yıl hedeflenen 37 milyar doların aşılarak, 40 milyar doları bulan bir turizm gelirinin elde edileceği tahmin edilmektedir.

Türkiye, kamu borçluluğu, reel sektör borçluluğu ve hane halkı borçluluğu bakımından da en az borçlu ülkeler arasında yer almaktadır. AB tanımlı borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2022 yılı ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 39,3 seviyesine gerilemiştir. Söz konusu oran AB ülkelerinde ortalama yüzde 88 seviyesinde seyretmektedir. Uluslararası Ödemeler Bankası veri tabanına göre 2022 yılı ilk çeyreği itibarıyla, Türkiye'nin hane halkı borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 13,3 iken, gelişmekte olan ülke ağırlıklı ortalaması yüzde 50,7'dir.

Bankacılık sektörümüz sağlam bir bünyeye sahiptir. Eylül ayı itibarıyla yüzde 18,7 olan sermaye yeterlilik oranı standart oranların üzerinde yüksek bir düzeydedir. Kredilerin takibe düşme oranı ise yüzde 2,3'le oldukça düşük bir riskliliğe işaret etmektedir.

Bütçe disiplininden taviz vermeden uygulamaya devam edilen ekonomi politikaları yatırımı ve üretimi teşvik etmiş, bu da büyümeyi ve vergi gelirlerinde artışı beraberinde getirmiştir. Harcamalarda ortaya konulan ihtiyatlı duruş, kamu maliyesinde birçok gelişmiş ülkeden daha iyi performans gösterilmesini sağlamıştır. 2021 yılında bütçe disiplinine verilen önem sayesinde bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı hem Orta Vadeli Program'da yer alan hedefin hem de Maastricht Kriterleri'nin altında kalarak yüzde 2,8 olmuştur. Bu oran, 2021 yılında Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ortalama yüzde 4,7'dir. 2022 yıl sonu bütçe açığının millî geliri oranının da yüzde 3,4 olacağı öngörülmektedir.

İktisadi faaliyetteki güçlü toparlanmaya karşın küresel emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enerji ithalatçısı bir ülke olmamız cari dengemizde 2021 yılı olumlu performansının sürmesini geciktirmiştir. Ancak enerji dışı cari fazlamızda kaydedilen artış devam etmektedir. 2022 Temmuz ayında 33 milyar dolar enerji hariç cari fazla verilmiş, yıl sonu itibarıyla 40 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi öngörülmektedir.

Uygulanan sosyal politikalarla Gini katsayısı 2006 yılında 0,428 iken, 2021 yılında 0,401'e düşmüş, gelir dağılımı adaletinin sağlanması adına mesafe katedilmiştir.

Değerli milletvekilleri, kaynağı Türkiye olmasa da küresel ekonomide yaşanan sorunlar ve jeopolitik riskler ülkemizi de yakından etkilemektedir. Salgın sonrasında piyasalarda oluşan arz talep dengesizliği, devam eden savaş dolayısıyla başta enerji ve gıda olmak üzere emtia fiyatlarında gözlenen artışlar, tedarik zincirlerinin bozulmasıyla taşıma maliyetlerinin yükselmesi küresel düzeyde enflasyonist bir dalga yaratmıştır. Küresel enerji fiyatlarındaki artışın temel belirleyicisi doğal gaz fiyatları olmuştur. Avrupa'ya arz edilen Rus gazında kısıtlamalar devam ettiği sürece, kısa dönemde enerji fiyatlarının artmaya devam edeceği anlaşılmaktadır.

Enflasyonun etkilerini sınırlamak amacıyla ülkemizde vergi indirimleri ve sübvansiyonlar aracılığıyla temel ürünlere erişimin kolaylaştırılması, başta gıda olmak üzere dış ticaret tedbirleriyle arz kısıtlarının hafifletilmesi ve konut kira artışlarına tavan uygulaması gibi enflasyonla mücadele önlemleri alınmıştır. Bu tedbirler alınırken bir yandan da vatandaşlarımızın enflasyona ezdirilmemesi için gelir artırıcı politikalar uygulanmış, uygulanmaya da devam edilmektedir. Bu kapsamda, asgari ücrette, memur maaşlarında, emekli aylıklarında, elektrik ve doğal gaz desteklerinde, sosyal yardım rakamlarında 2022 yılı başından itibaren ciddi oranlarda artışlar yapılmıştır. Ayrıca, konut ve kira fiyatlarının önüne geçmek için cumhuriyet tarihinin en geniş, en kapsamlı sosyal konut kampanyası başlatılmıştır. 2021 yılında salgının vatandaşlarımız üzerindeki etkilerini sınırlandırmak ve enflasyonla mücadeleye katkı sağlamak amacıyla 154,2 milyar, 2022 yılında 276,8 milyar liralık vergi gelirinden vazgeçilmiştir.

Türkiye, maruz kaldığı siyasi ve ekonomik saldırılara rağmen, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı etkin icra sayesinde birçok yıpratıcı operasyonlara karşı koyabilmiştir. Ülkemizde temel gıda ürünleri tedarikinde ve sevk zincirinde bir sorun yaşanmamıştır. Avrupa dâhil birçok ülkede enerji kriziyle karşı karşıya kalınmış, ülkemizde ise enerji alanında yapılan önemli yatırımlar, yerli kaynaklarımız ve ithal ülke çeşitliliğiyle sağlanan arz güvenliği sayesinde enerji sorunu yaşanması beklenmemektedir.

Makroekonomik veriler dikkate alındığında, küresel ölçekteki gelişmeler ve mukayeseli değerlendirmeler, Türkiye ekonomisinin giderek güçlendiğini ve güven kazandığını göstermektedir. Kuşkusuz Türkiye bu süreçte; enerji, ulaştırma, sağlık, eğitim ve diğer birçok alanda yaptığı altyapı yatırımlarıyla pozitif yönlü ayrışmış, rekabet üstünlüğü sağlamıştır. Terörle mücadelede destan yazılmış, egemenlik haklarımıza yönelik saldırılara kararlılıkla karşılık verilmiştir. Dış politikada ortaya koyduğu performansla diplomasinin merkezi olmayı başarmıştır.

Ekonomik gelişmelerin olumlu seyir izlemesi, kuşkusuz öncelikli olarak ülkedeki demokratik, siyasi istikrarın sürdürülebilir olmasına bağlıdır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle demokrasimiz güçlenmiş, cumhur ile cumhuriyet kucaklaşmış ve Türkiye'nin önü açılmıştır. Çok şükür, Türkiye, etrafımızdaki ateş çemberine rağmen bir huzur ve güven adasıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak önceliğimiz, toplumsal meseleler ve onların çözümüdür. Ülkemizin terör belasından tamamen kurtarılması; işsizimizin, çiftçimizin, çalışanlarımızın, esnaf ve sanayicimizin beklentilerinin karşılanmasıdır. Devletin bekası, milletimizin refahıdır.

İnanıyor ve güveniyoruz ki bu bütçe, toplumsal beklentilere cevap, toplumsal meselelere çözüm, ülkemizin gelişmesi ve kalkınmasının etkili bir aracı, kamu hizmetlerinin ülkemizin her yerinde her vatandaşımız bakımından erişilebilir olmasına katkı sağlayacak, egemenlik haklarımızı koruma kararlılığından taviz vermeyecek, Türkiye'nin lider ülke olma ülküsünün altyapısını oluşturmaya devam edecek, beka kararlılığından taviz vermeyecek bir bütçe olacaktır.

Değerli Komisyon üyeleri, son olarak da 2021 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne ve Sayıştay raporlarına da kısaca değinmek istiyorum. Sayıştay tarafından yürütülen 2021 yılı denetimleri neticesinde genel uygunluk bildirimi, dış denetim genel değerlendirme raporu, faaliyet genel değerlendirme raporu, mali istatistikleri değerlendirme raporu ve kamu idarelerine ilişkin 201 adet Sayıştay denetimi raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.

Sayıştay değerlendirmeye tabi tutulan idarelerin faaliyet raporlarında yer alan bütçe uygulama sonuçlarına ilişkin bilgilerin, bütçe, hedef ve gerçekleşmeleri arasında meydana gelen sapmaların nedenlerinin açıklanması dışında, büyük ölçüde mevzuata uygun şekilde raporlandığını ifade etmiştir.

2021 yılında yürütülen düzenlilik ve performans denetimleri kapsamında kamu idarelerinde 2.292'si mali rapor ve tabloları etkileyen, 5.119'u mevzuata uygunluğa ilişkin, 228'i kamu idarelerinin mali yönetim ve iş kontrol sistemlerine ilişkin hataları içeren toplam 7.639 bulgu tespit etmiştir. En fazla bulgu tespiti 2020 yılında da olduğu gibi, 4.654 adetle mahallî idarelere ilişkin olmuştur. Sonuç olarak, Sayıştay incelemelerinin ciddi bir şekilde yapılmış olduğunu, bunu kamu menfaatlerinin korunması ve idarenin denetim yoluyla geliştirilmesi bakımından önemli gördüğümüzü ifade etmek istiyorum.

Bu düşüncelerle 2023 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize, milletimize ve kurumlarımıza hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.