| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Antalya Milletvekili Kemal Çelik, Kocaeli Milletvekili Cemil Yaman ve 86 Milletvekilinin Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4674) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 26 .10.2022 |
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Bakan Yardımcıları, sivil ve asker bürokratlar, basınımızın kıymetli mensupları; hepinizi en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Her zaman olduğu gibi, sözlerime başlarken yurt içinde ve yurt dışında görev yapan, milletimizin huzur içerisinde, refah içerisinde uyku uyumaları için büyük gayret gösteren kahraman güvenlik güçlerimize teşekkürlerimi, saygılarımı iletiyorum. Görevi başındayken şehit düşen kahraman güvenlik güçlerimize Yüce Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Gazilerimize de acil şifalar.
Evet, yasa genel anlamda teknik konuları içermekte, fazla bir çekincemiz olmadığını ifade ediyorum. Maddelere geçilmeden, müsaadenizle, genel değerlendirme yapacağımı da belirtmek isterim.
Değerli arkadaşlarım, İçişleri Bakanlığı iki asra yakın tarihî geçmişiyle her zaman devletin şefkatli eli olmuş, fakir, çaresiz, aciz vatandaşlarına destek olmuş, gelen herkes için işinin tarafsız olarak görüldüğü bir kurum olarak saygı görmüştür. Ama AK PARTİ iktidarı döneminde muhalefet olarak yaptığımız tüm uyarılar boşta kalmış, Bakanlık bu misyonundan uzaklaştırılmış, demokrasiye yakışmayan bir şekilde tamamen partizanlaştırılmıştır. İçişleri Bakanlığı uzun zamandır parti çıkarlarının önde tutulduğu, millet çıkarlarının sonralaştırıldığı, millî nitelikle bağdaşmayan siyasi anlayış izlemeye devam etmektedir çünkü uzun zamandır ülkemizde kendini devlet yerine koyan bir iktidar var. Her defasında İYİ Parti olarak milletimiz ve devletimiz adına buna son vermenizi ve İçişleri Bakanlığının asla bir zaptiye ve kulluk bakanlığı olarak anılmaması gerektiğini dillendiriyoruz. Kurumlarımızın gücünü ve prestijini artırmak adına bütüncül politikalara ihtiyacımızın olduğunu defalarca vurguladık ve bu konuda samimi politikalara da destek vereceğimizin altını hep çizdik.
Ülkemizin güvenliği ve vatandaşlarımızın refahı için daha önce polislerimiz, uzman çavuşlarımız ve korucularımız için birçok isteğimiz olmuştu. Bunlar ne yazık ki diyaloğun, istişarenin, denge ve denetimin önü kesilerek komisyonlarda, Genel Kurulda hiç düşünülmeden, tartışılmadan reddedildi. Biz hiç vakit kaybetmeden kurumlarımızın yeniden ayağa kaldırılmasını ve çok aşırıya giden partizanlığın ortadan kaldırılmasını istiyoruz.
Sayın Bakan Yardımcım, iktidar olarak valilerimizi partinizin memuru olarak görme huyunuzdan bir an evvel vazgeçin ve devletin valileri olarak herkese, her kesime aynı şartlar altında hizmet sunmalarını sağlayın. Ayrıca, tutumlarından vazgeçmelerini, köy, mahalle ve belediyelere yapılacak yardımlarda eşit davranmalarını isteyin ve bunu lütfen sağlayın.
İçişleri Bakanımıza seslenmek isterdim ama burada kendileri olmadığı için sizden -İçişleri Bakanlığı olarak- İYİ Parti Grubu olarak bazı taleplerimiz olacak Sayın Bakan Yardımcım, bunları da belirtmek istiyorum. Sizden ricamız, Emniyet görevlisi kardeşlerimizin içinde bulundukları durumu kâğıt üzerinde değerlendirmeyin ve kendilerini korkutmadan, ürkütmeden, sürgünle tehdit etmeden, üstenci tavır takınmadan ara sıra dinleyin. Görev tanımları dışında amirleri tarafından özel işlerde kullanılmalarına son verin. Ülkemizde görev yapan güvenlik güçlerimiz, Avrupa'da görev yapan meslektaşlarına göre daha fazla mesai yapıyorlar. Polis sayısının yeterli sayıya getirilmesi hâlinde bizim polislerimiz de normal çalışma düzenine geçebilecek, aileleriyle daha fazla vakit geçirip sosyalleşme imkânlarına kavuşacaklar ve bunlardan doğan intihar olayları en azından daha aza indirilecektir. Sadece 2021 yılında 50 polis memurumuz intihar etti. 2022 yılında intihar eden teşkilat mensubu sayısı da 50'yi geçti. Emniyet Genel Müdürlüğümüz polis intiharlarının nedenlerini şöyle sıralamış: Evlilik çatışmaları, ekonomik nedenler, duygusal sebepler, psikiyatri rahatsızlıkları ve mesleki stres faktörleri. İntihar eden polislerimizin hiç mobbing, baskı, yıldırma, tehdit, hakaret, sürgün ve darp gibi konulardan dolayı illallah deyip buna sürüklendiklerinden hiç bahsedilmemiş. Gittiğimiz her yerde fırsat buldukça konuştuğumuz memur kardeşlerimiz ise son zamanlarda art arda gelen polis intiharlarının belli başlı en önemli sebeplerini söylerken "Ağır çalışma koşulları, haksız yere acımasızca yapılan atamalar, mobbingler, insan onurunun sınırlarını aşarak personelin sağlığını kaybetmesi, suçsuz yere yürütülen disiplin soruşturmaları 'Genel idari personel olarak gidersin.' demeler polisin ölümü tercih etmekten başka çıkar yolunun kalmamasına sebep olmaktadır." diyorlar. Bunu intihar mektuplarında da görüyoruz. Her ne kadar basın açıklamalarında adli ve idari soruşturmaların yapıldığı dile getirilse de soruşturmaları yapan kişilerin, intihar mektuplarında kendisine mobbing yaptığı belirtilen amirlerden olması ve soruşturmanın objektiflikten uzak yapılması personelde daha fazla moral bozukluğuna, adalete olan inancın yitirilmesine ve bu durumda olan personel tarafından çaresizliğe neden olmasıyla yeni bir mağduriyet ortaya çıkarmaktadır. Bu mesleğe sağlıklı olarak giren bir polis ağır çalışma koşulları ve mobbing neticesinde psikolojik olarak sıkıntı yaşamasına rağmen, bütün özlük hakları elinden alınarak genel idare hizmetleri sınıfına aktarılma korkusuyla maalesef bu sıkıntılarını gizleme yoluna da gitmektedir.
Bir başka konu, AK PARTİ iktidarı polislerimize sözü verilen 3600 ek göstergeyi yine seçim malzemesi yaptı ve 2023 yıl başına attı. Konuştuğumuz bütün polis kardeşlerimiz bunu bize dillendiriyorlar ve bundan büyük üzüntü duyduklarını, kendilerinin devlet memuru olduklarını "Evet, siyasi iktidarın partilerinde görev yapmış insanlar da var ama bizi siyasete alet etmelerinin de farkındayız." diyorlar.
Son olarak, polis memurlarımızın içinde bulunduğu bir başka konuyu da bilgilerinize sunmak istiyorum: Bugün, polislik mesleğini icra eden kardeşlerimizin çoğu ya yüksekokul ya da üniversite -lisans- mezunu gençlerimiz. Okumuş, o sıraların tozunu yutmuş, sevgi saygı bilen, AK PARTİ iktidarının yanlış personel uygulamaları sonucu mesleki kariyerlerinde çalışma imkânı bulamadıkları için polislik mesleğine başlayanlardır. Ama bu kardeşlerimiz bugün bu mesleğe başladıklarına son derece pişmanlar çünkü hiçbiri mesleklerine başlarken bugün yaşadıkları sıkıntıları yaşayacaklarını tahmin bile edemediklerinden bahsediyorlar. Polislerimizin bu duygularını terse çevirme, onları daha da verimli çalıştırma imkânları var elinizde. Bu imkânları vatan, millet sevdalısı güvenlik güçlerimizden esirgemeyeceğinizi ümit ediyorum.
Bakın değerli arkadaşlarım, AK PARTİ iktidarının ülkemizi yanlış yönetmesi, insanlarımızı enflasyon canavarına teslim etmesi, insanlarımızın evinin ihtiyacı olan temel gıda maddelerine ulaşmada yaşadığı güçlükler nedeniyle ülkemizde suç oranlarının da oldukça arttığını görmekteyiz. Adalet Bakanlığının açıklanan 2021 yılı adli istatistiklerinde işlenen suçlara ilişkin çarpıcı sayısal örnekler yer almış. Bunlara da kısaca değinmek isterim. Ülkemizde özellikle hırsızlık, dolandırıcılık ve yağma gibi suçları kapsayan malvarlığına karşı işlenen suçlar en fazla işlenen suç grubu olarak kayıtlara geçmiş. Geçen yıl bu suçlardan 2 milyon 461 bin dosya açılmış. Tüm suç grupları içinde uyuşturucu suçunun oranı yüzde 5'e yükselirken açılan dosya sayısı geçen yıl 422 bine çıkmış. 2021'de 127 bine yükselen cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda ilk sıra 44 bin rakamıyla çocukların cinsel istismarı olmuş. Bakanlık raporuna göre, soruşturmaların başlamasına neden olan ihbarların her geçen yıl arttığını görmekteyiz. Cumhuriyet başsavcılarına 2018 yılında yaklaşık 80 bin ihbar gelirken bu rakam 2020'de 200.288'e, 2021 yılında ise 265.117'ye yükselmiş. 2020'den devreden dosyalarla birlikte geçen yıl savcılıklarda toplam 314.807 ihbar dosyası yer almış. Yine istatistikleri dikkatle incelediğimizde Türkiye'de hem soruşturma hem de şüpheli sayısının her yıl düzenli olarak yükseldiğini görüyoruz. 2014'te 6,9 milyon olan soruşturma sayısı 2020'de 8 milyon 995 bin 141'e, 2021'de ise 9 milyon 856 bin 642'ye yükselmiş. Buna karşılık, bir soruşturmanın ortalama yürütme süresinin ise arttığını yani adaletin hızının yavaşladığını görmekteyiz. Bir soruşturma geçen yıl ortalama 413 günde bitirilebilmişken adli istatistiklere göre en çarpıcı rakam ise yaklaşık 85 milyon nüfusa sahip ülkemizde şüpheli sayılarındaki artış olarak göze çarpmaktadır. Bu rakam 2014'te 9,8 milyon iken 2020'de bu rakam 13 milyon 97 bin 311 olmuş, 2021 yılında soruşturmalardaki şüpheli kişi sayısı ise 14 milyon 345 bin 936'ya yükselmiş ve soruşturmalarda 10 milyon 903 bin 331 kişi ise mağdur, müşteki olmuştur. Toplam şüpheliler içerisindeki yabancı uyruklu şüpheli sayısının da yükseldiğini görüyoruz. 2021 yılında 283.082 yabancı uyruklu kişi şüpheli olurken bu sayı geçen yıl 100 binden fazla artarak 383.743'e çıkmış. Malvarlığına karşı işlenen suçlarda ise hırsızlık, dolandırıcılık, mala zarar verme ve yağma suçlarının her geçen yıl arttığı da görülmektedir. Bu suçlara ilişkin açılan davalarda 546.665 mahkûmiyet kararı verilmiş, türlerine göre en fazla işlenen suçlar 1 milyon 453 bin 10'la hürriyete karşı işlenen suçlar, 1 milyon 304 bin 673'le vücut dokunulmazlığına karşı suçlar ve 1 milyon 179 bin 884'le şerefe karşı işlenen suçlardır. Bunlar içerisinde 1 milyon 178 bin 779'u hakaret, 913.952'si de tehdit olmuş. 897.377 kasten yaralama suçlarının sayısal olarak ön plana çıktığını görüyoruz. 2020'de cinsel dokunulmazlığa karşı 112.811 suç iddiası kayda girerken bu rakam 2021'de 15 bin artışla 127 bine yükselmiş. 2020'de 39.663 çocuğa cinsel istismar suçu işlendiği iddiası kayda alınırken 2021'de buna ilişkin suç iddiası 44.880'e yükselmiş. 2021 yılında uyuşturucu suçlarından 174.978 dava açılmış.
Değerli arkadaşlar, bunlar yadsınamayacak oranda yüksek rakamlar. Bunları da dikkatlerinize sunuyor, beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.