| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 27 .10.2022 |
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli Başkanım, Sayın Meclis Başkanımız, değerli milletvekilleri, Sayın Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanı, Sayın Sayıştay Başkanı, çok kıymetli bürokrat arkadaşlarımız, değerli basın mensupları; sizleri ben de saygıyla selamlıyorum.
Her ne kadar bütçe konuşuyor olsak da rakamları konuşuyor olsak da ben karşımda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını gördüğüm zaman, bütçede de olsa, rakam sormaktan ziyade, rakam aklıma gelmesinden ziyade, Meclisin onuru ve itibarı geliyor. Zatıalinizden benim hassaten ricam, Meclisimizin onurunu ve itibarını her zaman en yüksek derecede tutmanızdır. Bugüne kadar tek bir örneğine şahit oldum, inşallah başka da vardır ama ben görmedim; sizin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine girişinizde karşılanmadığınızdaki tavrınız son derece takdire şayandı; ben de kendi sosyal medyamda ve çevremde bu davranışınızın ne kadar doğru olduğunu belirttim ve teşekkür ettim. Fakat bunun dışında çok vahim başka hadiseler de oldu, sizden herhangi bir direnç göremedik. Mesela Meclisin kabul ettiği, Meclisin onayladığı bir uluslararası anlaşma, İstanbul Sözleşmesi, içeriğini kimi beğenir, kimi beğenmez, hiç önemli değil fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmış bir anlaşmanın, bir gece yarısı emrivakiyle saray tarafından iptal edilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve milletin iradesine bir "challenge"dır, bir meydan okumadır ve bir aşağılamadır; ben, sizin buna karşı çıkmanızı beklerdim.
Meclisin 2 farklı görevi var, malumunuz, bir yasama bir de denetim. Denetim faaliyetlerinde biz son derece zayıfız. Ben Meclis üyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekili olduğumdan beri her Genel Kurul açılışında bir cümle duyuyorum, her açılışta şu söyleniyor: "Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin 'Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler' kısmına geçiyoruz." Bu beni derinden yaralıyor Sayın Başkanım, bunu her duyduğumda da şu aklıma geliyor: Çok güzel bir uygulama vardı biz çocukken gençliğimizde, Andımız'ı okurduk. Andımız, Anayasa'mızın ön sözü gibiydi ve bize vatandaşlık, yurttaşlık duygularını aşılardı ve beynimize kazırdı Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı olmanın ne demek olduğunu. Fakat maalesef bugün, her türlü yasaya ve Danıştay kararına rağmen, Cumhur İttifakı tarafından Andımız okutulmuyor; o ayrı bir mesele. Bu da sanki, biz milletvekillerinin -bir çocuk gibi- beynine kazınıyor gibi geliyor bana ki "Denetim falan yok bu Mecliste kardeşim, denetimi aklınızdan bile geçirmeyin." O kadar çok denetlenecek konu var ki son zamanlarda müthiş yolsuzluk hikâyeleri dinliyoruz. Bu yolsuzluklara hem de bazı Meclis üyelerimizin de adı karışmış durumda. Bunların soruşturulmaması, onlarla ilgili şüpheleri daha çok artırıyor ve bu beni üzüyor. İnşallah, bu olaylara karışmamışlardır ümidimi, ben saklı tutuyorum. Deyin ki mahkemeler çalıştırılmıyor, soruşturtulmuyor. Meclis ne güne duruyor? Meclisin bu denetim faaliyetini yerine getirmesi lazım, kendi üyesiyle ilgili soruşturması lazım ve icabında, soruşturarak onun alnının ak olduğunu eğer öyleyse ispat etmesi lazım, eğer değilse de gereken cezayı vermesi lazım. Bu bakımdan sizleri göreve davet ediyorum.
Torba kanunların son derece sakıncalı olduğunu her zaman söylüyoruz. Torba kanunlar, âdeta AK PARTİ hükûmetlerinin normalde bire bir getirdiklerinde millete açıklayamayacakları, utanacakları bazı maddelerin, bazı kararların bir kamuflaj içinde torba kanunda sunma taktiği, tutunma metodu hâline geldi. Çok sempatik isimler takılıyor torba kanunlara ama arasında kişiye özel, şirkete özel hatta partiye özel kanunlar çıkarılıyor ve ülkeye son derece zararlı olabileceğini düşündüğümüz kanunlara biz bazı sempatik maddeler, teklif maddeler yüzünden "Evet." demek zorunda bile kalabiliyoruz. Bu bakımdan, bunların da gözden geçirilmesi ve torba kanun usulüne son verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
İtibar dedik, evet, ben de Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim ve Sayın Başkanımız, eksik olmasınlar, Komisyonumuzun itibarını, onurunu hep üst düzeyde tutmaya çalışıyorlar ama bir yere kadar; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirdiği bazı sakıncalardan dolayı tabii ki Bakanlar artık Meclise karşı sorumlu değil. Bu, Anayasa'da yazıyor, ben kendim söylemiyorum. Tek bir siyasi sorumlu, Sayın Cumhurbaşkanına karşı sorumlular. Bakanların umursamaz tavırları bürokrasiye de aksediyor, bazen bazı milletvekili arkadaşlarımız bürokrat arkadaşlara serzenişte bulunuyorlar. Haklı olabilirler fakat bürokrat "Bakanın yapmadığını niye yapayım ki?" diye düşünebiliyor. Bürokrat, Meclise karşı kendini sorumlu hissetmediği için yeterli özeni Türkiye Büyük Millet Meclisine göstermiyor.
Bakın, bugün, arkadaşlar kendini tanıtırken RTÜK Başkan Yardımcısının burada olduğunu gördüm. Meclis Başkanı burada, RTÜK Başkanı yok. Bu, bir küstahlıktır, başka bir şey değildir.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, bu cümleyi geri alsın. "Küstahlıktır." cümlesi çok ağır bir cümle, hiç kimseye söyleyemez.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Aynı şekilde, Komisyonumuza da gelmeyen üst düzey bürokratlar var, gelmiyorlar, gelse de bilgi vermiyorlar.
Merkez Bankasıyla ilgili olan son vahim hadiseyi duyduk, buna benzer başka şey de oldu. Bundan iki sene önce Varlık Fonunun denetim raporu Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiğinde Sayın Başkanım, üzerinde "Gizlidir." damgası vardı. Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen bir denetim raporu, devlet denetleme raporu ki aslında o denetim raporu bir Amerikan şirketinin hazırladığı, içinden ayıklanmış bazı raporların aksettirildiği bir rapor, Price Waterhouse'un hazırladığı bir rapor; hepimiz biliyoruz. Buna rağmen bunun üzerine "Gizlidir." damgası vurulmuştu. Biz o zamanki Başkana sorduk ki "Bu gizlidir. Biz bunu nasıl görüşeceğiz? Yarın, öbür gün mahkemeler bizi çağırırsa dokunulmazlığımız kaldırıldığında -ki şimdi bile bir pamuk ipliğine bağlı bir dokunulmazlıktan bahsediyoruz- ne olacak?" dendiğinde "Garantisini veremem." dedi o zamanki Komisyon Başkanımız.
Bütün bunları bir kenara bırakıyorum. Soru önergelerinden bahsettiniz, "Geliyor cevaplar." dediniz. Evet, kısmen geliyor. Fakat mesela ben size böyle özenerek hazırladığım bir soru önergeme gelen tek satırlık cevabı göstereyim; Ulaştırma Bakanlığından gelmiş, diyor ki: "Erzurum-Erzincan hızlı tren hattı etüt ve proje çalışmaları devam etmektedir." Bu, cevap! Eğer cevap olarak kabul ediyorsanız bu cevap. İçişleri Bakanlığı; özenerek hazırladığım, devlet ciddiyetine yakışır şekilde hazırlamaya çalıştığım bir soru önergeme verilen cevap: "Web sitesine bakın!" İçişleri Bakanlığının bana verdiği cevap "Web sitesine bakın!" diyor. Bunun gibi burada bir sürü var. 2018'den beri verdiğim soru önergelerine aldığım cevaplar aşağı yukarı bu nitelikte.
Vaktim çok kısıtlı.
Sayıştay meselesine gelirsek; efendim, Sayıştay 1862'de kurulmuş çok kadim bir kurum; milletimizin hakkını, hukukunu, namusunu kollayan bir kurum. Buna hassasiyet göstermeniz gerektiğini düşünüyorum. Fakat öyle bir dönemden geçiyoruz ki Sayıştaya ayar veriliyor, "Her şeyi görme." deniyor. Bunları hepimizin kulakları duydu. "Neden her şeyi görüyorsunuz?" dendiği bir dönemden geçiyoruz ki bu, aziz milletimize büyük bir haksızlıktır, Meclisimize de hakarettir. Bu yolsuzluk iddialarının tam olarak denetlenmediğini düşünüyoruz. 2001 yılı bütçesinin kesin hesabını görüştüğümüzde "4 genel denetim raporu ve 201 Sayıştay raporu üzerinde itina ve dikkatle çalışmak mecburiyetindeyiz." demişiz. Bunların raporlarında büyük eksiklikler var. Ayrıca da Sayıştayın çok önemli kurumları araştırdığında "Bulgu konusu yok." diye cevaplar var, raporlar var. Mesela, Cumhurbaşkanlığını araştırmışsınız. Koskocaman Cumhurbaşkanlığı, artık bir devlet hâline geldi orası. Biz Meclisin yanında, saraydakine biraz da "paralel devlet" diyoruz, orada çünkü bazı kurumların, kurulların neler olduğunu biz tam bilemiyoruz; bulgu konusu yok. Bu kadar mı mükemmel burası? Bu kadar mı hatasızdır burası ki "Bulgu konusu yok." diye bir rapor çıkmış.
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrolü Kanunu 315 kamu idaresinin idari faaliyet raporu hazırlamasını hükmediyor fakat 103 idare eksik, 22'si geç, 17'si hiç yayınlanmamış, hiç. İdarelerin yüzde 69'u raporlarında temel mali tablolara, açıklamalara yer vermemiş. Yine, idarelerin yüzde 48'i tüm varlık ve yükümlülüklerini açıklamamış. Bu raporlarla ilk düğmeyi aslında yanlış iliklemiş oluyoruz. Komisyon Başkanlığı tarafından raporların Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı aracılığıyla Sayıştaya iade edilmesini talep ediyorum Sayın Başkanım. Bu şekilde, Sayıştayın raporlarının bu kadar baştan savma olduğu bir ortamda bizim bunları görüşebilmemizin imkânı maalesef yok.
Ayrıca, çok vahim iddialar var Sayın Sayıştay Başkanı kurumunuzla ilgili. Bu iddialar inşallah doğru değildir. Size bunları ihbar edeyim ben, belki siz de bilmiyorsunuzdur, ihbar edeyim, lütfen araştırınız. Bir mobbing iddiasından bahsediliyor, Sayıştay denetçileri üzerinde ciddi mobbing olduğu söyleniyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur, son cümlelerinizi alalım lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Biliyorum... Lütfen... Çok önemli bir konu Sayın Başkanım.
Sayıştaya kurumların görüş vermediği söyleniyor. Mesela, 9 Eylül Üniversitesi, Sayıştaya görüş vermemiş. Ulaştırma Bakanlığını denetleyen grubun başındaki kişi, görevinden istifa etti geçtiğimiz günlerde. Bunun nedenini çok merak ediyoruz. Niye istifa etti veya ettirildi? Bu Grup Başkanı, Sayıştay denetçilerine "Ulaştırma Bakanlığındaki bulguları taslak rapora yazdırırım." çıkışı sonrası "Taslak rapora yazdıramazsın." dendiği için istifa ettiğini söylüyor; bu iddialar var. Ayrıca da bir mutabakat toplantısından bahsediliyor. Taslak raporlara mümkün oldukça az bulgu yazılmasıyla ilgili Sayıştay içinde bir mutabakat toplantısı yapılmış. Çok çok vahim iddialar. Bu mutabakat toplantısı nedir? İçeriği nedir? Bunlarla ilgili bilgi istiyoruz.
Bir de bir filigran sistemi icat edildiği söyleniyor Sayın Sayıştay Başkanı. Bunları da -lütfen- bilmek isteriz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Ayrıca da -aslında zatıalinizi tanımıyorum, lütfen şahsi algılamayınız fakat- Sayıştayın partili bir başkanının olmasını da son derece yanlış buluyoruz. Sayıştay kariyeri olan, devlet kariyeri daha kuvvetli olan bir başkanın orada olmasını tercih ederdik.
Sizleri saygı ve hürmetle selamlıyorum.