| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 27 .10.2022 |
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Başkanım, çok Değerli Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekilimiz, Sayıştay Başkanımız ve Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanımız, çok değerli bürokratlarımız ve hizmet veren arkadaşlarımız, çok değerli basın mensuplarımız, değerli milletvekillerimiz; ben de hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Öncelikle, Türkiye Büyük Millet Meclisi 2023 bütçesinin, Sayıştay bütçesinin ve Kamu Denetçiliği Kurumu bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Tabii, benden önceki konuşmacılar, özellikle bu Cumhurbaşkanlığı sistemi konusunu "ucube sistem" olarak değerlendirdiler. Bu konuda birkaç şey söylemek istiyorum. Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, 1921-1923 arası Meclis Başkanlığı ve kuvvetler birliği şeklinde yönetim olmuştur. Arkasından, hem kuvvetler birliği hem de parlamenter sistem gibi karışık bir düzene geçilmiş; 1961 Anayasası'yla beraber parlamenter sisteme geçilmiş, kuvvetler ayrılığı biraz daha güçlendirilmiştir. Tabii, burada şuna bakmak lazım: Türkiye'de uygulanan parlamenter sistemde her şey çok mu güzel gidiyordu, her şey çok mu iyiydi? Bir geriye dönüp baktığımız zaman, siyasi istikrarın olmadığı dönemleri görüyoruz. Siyasi istikrar ne zaman var? İşte, kuvvetli bir hükûmet varsa daha doğrusu çoğunluğu elde eden bir parti varsa... Bu ne zaman olmuş? İşte, 1950 yılında Adnan Menderes döneminde olmuş, ondan sonra 1983'te rahmetli Turgut Özal döneminde olmuş, kısmen Demirel döneminde olmuş ve daha sonra da özellikle şimdiye kadar hiç yakalanmamış; bunu Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği döneminde yakalamışız. Peki, arkadaşlar, bir parti çoğunluğu elde edemezse ne oluyor? O zaman sık sık hükûmetler değişiyor ve hükûmetler düşüyor. Bunun şimdiye kadarki en canlı örneği şudur: 1970 ile 1980 arasında pek çok hükûmet gelmiş gitmiş, hükûmetlerin ortalama ömrü sekiz ay olmuş arkadaşlar. Sizlere soruyorum: Sekiz ayda veya bir yılda bir hükûmet ne yapabilir, ne planlayabilir, ne icraat yapabilir?
Diyorsunuz ki: "Güçlendirilmiş parlamenter sistem..." Arkadaşlar, nedir bu güçlendirilmiş parlamenter sistem? Şimdi, diyorsunuz ki: "Eskiden parlamentoda gensoru vardı; biz bunu düşürüyorduk, düşürme imkânı vardı, şimdi düşüremiyoruz." Kaç tane hükûmet düşmüş arkadaşlar? 1 tane 1977'de Bülent Ecevit döneminde Sayın Demirel'in hükûmeti düşmüş. Kim düşürmüş bunu? Arkadaşlar, Güneş Motel olayıyla Adalet Partisinden 11 tane milletvekilini ayartmışlar o dönemde, Cumhuriyet Halk Partisine geçmişler; o 11 kişiden 10 tanesi bakan olmuş. Sizin istikrar dediğiniz bu mudur arkadaşlar? Onun haricinde, 1 tane de Mesut Yılmaz döneminde azınlık hükûmeti düşmüştür. Arkadaşlar, bir hükûmet orada çoğunluğu kuruyorsa, zaten çoğunluk kendi elinde, başbakanla beraber sürekli birlikte hareket ediyorlar.
"Şimdiki sistemde Cumhurbaşkanı parlamentoya müdahale ediyor, milletvekillerine müdahale ediyor, kanunlar o yönde çıkarılıyor." diye ifadede bulunuyorsunuz. Arkadaşlar, geçtiğimiz dönemde ben hem parlamenter sistemde milletvekilliği yaptım hem bu dönemde milletvekilliği yaptım. Değişen bir şey var mı? Yok, hatta bu dönemde fazlası var. Bu dönemde, muhalefet milletvekillerinin çoğunlukta olup Cumhurbaşkanının seçildiği partinin azınlıkta olma ihtimali var. Mesela, bu komisyon için eskiden neymiş? Hükûmeti kuran, hükûmet yanlısı taraf 40 üyeden 25 tanesini komisyon üyesi olarak alıyormuş. Bu komisyon üyelerinden aleyhte bir karar çıkma ihtimali var mı? Yok ama şimdiki sistemde biz bunu ne yapmışız? 30'a düşürmüşüz, herkes oyu oranında buraya üye verecek demişiz. Peki, diyelim ki, bu sistemde, Cumhurbaşkanlığı sisteminde Cumhurbaşkanlığını kazanan kişinin partisi burada çoğunluk olamazsa komisyonda da azınlığa düşecek mi? Düşecek. Kanunları istediği şekilde çıkarma ihtimali var mı? Çıkarma ihtimali var.
Arkadaşlar, bir de sanki bu eskiden gelen kanunların hepsini milletvekilleri çıkarıyormuş gibi ifadelerde bulunuyorsunuz. Arkadaşlar, kanunların büyük bir kısmı kanun tasarısı şeklinde geliyordu, o zaman milletvekillerinin daha az etkisi vardı.
CAVİT ARI (Antalya) - Şimdi farklı mı? Şimdi de aynı.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Şimdi, arkadaşlar, şöyle söyleyeyim: Biz kanunları niye çıkarırız? Milletten talep gelir. Peki, milletin başvurduğu kişi sadece milletvekili midir? Hükûmete başvuramazlar mı? Hükûmet onların bir derdine çare olmak için, bu yönde adım atmak için milletvekillerine bir öneride bulunamaz mı? Bulunabilir arkadaşlar. Arkadaşlar, dolayısıyla, Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye'ye istikrarı getirmiştir. Biz şimdiye kadar altıncı yasama yılını hiç yaşamamışız. Hangi dönemde yaşadık arkadaşlar? İşte, sizin beğenmediğiniz, "ucube" dediğiniz Cumhurbaşkanlığı sisteminde yaşamışız. Cumhurbaşkanlığı sistemi olmasaydı biz altıncı yasama dönemini hiç yaşamayacaktık arkadaşlar. Bu sistemde hükûmeti kim kuruyor arkadaşlar? Vatandaş kuruyor ve sizin elinizden yetkiyi almış "Kardeşim, ben bu yetkiyi kendim kullanıyorum, hükûmeti kim kuracaksa ben ona yetkiyi veriyorum." diyor. Önceden ne oluyordu? Cumhurbaşkanı partilerden -genelde parti lideri oluyordu- herhangi birisine "Hükûmeti sen kur." diyordu ama başkasına da verebiliyordu. Arkadaşlar, ülkeyi kimin yöneteceği, kimin başkan olacağı bilinmeyen bir sistem ile kimin yöneteceği, kimin başkan olacağı bilinen sistem arasında dağlar kadar fark var. Eğer buradaki sistemin eksikleri, kusurları varsa bunlar düzeltilebilir ve bu gibi... Diyelim ki, işte, kuvvetler ayrılığında, denetleme sistemlerinde eksiklikler, aksaklıklar varsa bunlar giderilebilir ama bizim "parlamenter sistem" dediğimiz eski sistemde normalde bir başbakan, vatandaşın seçtiği bir başbakan herhangi bir kişiyi bakan yapmak için o dönemin cumhurbaşkanından izin almak zorundaydı, onaylatmak zorundaydı. Özellikle 1960'tan sonraki, Turgut Özal'a kadar gelen dönemde zaten cumhurbaşkanlarının büyük bir kısmı asker kökenliydi. Dolayısıyla, bir tarafta "halkın fikri" diyeceksin "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." diyeceksin, öbür tarafta bir kişi "Ben senin atadığın bakanı kabul etmiyorum, ben senin atadığın valiyi kabul etmiyorum." diyecek. Size soruyorum arkadaşlar: Bunların hangisi daha demokratik? İstikrarı sağlayan bu sistem, daha demokratik olan bu sistem ama işinize gelmeyince şey yapıyorsunuz.
Şimdi, mesela, arkadaşlar, siz 6 tane parti -fazla da olabilir, bir kişi daha bugün talep etmişse- 7 tane parti bir hükûmet kurdunuz. Arkadaşlar, bu hükûmet sisteminde bunlardan en küçük oranda milletvekili sayısı olan parti "Ben çekiliyorum." dese o anda hükûmet düşecek ya! Parlamenter sistemde o küçük parti ne derse, ne isterse yapmak zorunda kalacaksınız.
(İYİ Parti sıralarından gürültüler)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Hayır, bu hükûmet sisteminde cumhurbaşkanı yine devam eder, cumhurbaşkanının partisi azınlıkta olsa da yine devam eder.
Arkadaşlar, siz bunları kavramamışsınız, vatandaşın da kafasını karıştırıyorsunuz; kendinizin dahi ne olduğunu bilmediğiniz sistemin birtakım yerlerini cilalayarak milletin kafasını karıştırmaya çalışıyorsunuz.
Arkadaşlar, sürem az kaldı, diğer taraftan şunu söylemek istiyorum: Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız geçen dönemde... Başkan Yardımcısına da teşekkür ederim. Yani, gerçekten de Genel Kurulda televizyonların kurulması olsun, orada konuşulan kanunların -hangi kanunun, hangi maddesinin, kimin konuştuğunun- gösterilmesi olsun çok büyük hizmet Başkanım; Allah razı olsun.
Tabii ki biz bununla yetinmiyoruz. Burada eskiden -eğer arkadaşların okumasını kaçırırsanız- kim konuşuyor, kanunun kaçıncı maddesinde; bunu bilemiyordunuz. Bizim talebimiz şu: Diyelim ki, her masaya bir bilgisayar konularak orada verilen, görüşülen kanunların oradan geçirilmesi, oraya aktarılması... Diyelim ki, herhangi bir kanun teklifi verildiği zaman, önerge verildiği zaman oraya bunların aktarılması çok şey...
Şimdi, arkadaşlar, Meclisin verimli çalışmasından bahsediyoruz. Ya, Allah aşkına, siz muhalefet olarak üzerinize düşeni yapıyor musunuz? Şimdi, ben size soruyorum; mesela, bir önerge diyor ki: "Teklifin 6'ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan 'şeklinde değiştirilmiş' ibaresinin 'şeklinde düzenlenmiştir' olarak..." Ya, arkadaşlar, siz bundan ne anlıyorsunuz? "Şeklinde değiştirilmiştir." "Şeklinde düzenlenmiştir." Ya, bu önerge midir Allah aşkına? Arkadaşlar, Meclisin çalışma kalitesini artırmak istiyorsanız adam akıllı önerge verin, adam akıllı! "Şeklinde düzenlenmiştir" "Şeklinde değiştirilmiştir" "Düzenlenmiştir." "Değiştirilmiştir." Tamam mı? Arkadaşlar, bunu, buradaki çalışmaları daha kaliteli hâle getirmek hepimizin görevi diye düşünüyorum ben. Eğer bizler burada yani kalite...
Arkadaşlar, diğer taraftan, Meclis kaliteli bir yasama yapamıyor. Niye? Siz sadece yoklama üzerine, iktidar partisinin orada bulunması üzerine kurgu yapmışsınız. Yahu, arkadaşlar, daha çok kanunların içeriği üzerine kurgu yapın. Dolayısıyla, ben bu İç Tüzük'ün de mutlaka değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Diğer taraftan, tabii ki Kamu Denetçiliği 2010 referandumuyla kanunlaştı, arkasından 2012'de kanuni düzenleme yapıldı ve hayata geçirildi. Buradan Başkanıma gerçekten de çok teşekkür ederim, bugün çok büyük hizmetler yapmakta.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Güneş, lütfen tamamlar mısınız.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Eskiden kamu kuruluşları karşısında mağdur olan vatandaşın gidebileceği hiçbir yer yoktu ve dolayısıyla herkes nereye gideceğini şaşırmıştı. Bugün, insanların gidebileceği bir kapı var; Başkanımız da kurumumuz da bu yönde çok büyük çaba sarf ediyorlar, çok güzel çözümler buluyorlar. Ben kendilerine hassaten teşekkür ederim.
Diğer taraftan, yine bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızdan Allah razı olsun; CİMER gibi bir sistemi hayata geçirerek gerçekten de vatandaşın direkt devletle muhatap olmasını sağlamıştır.
Ben burada sözlerime son verirken bu bütçelerimizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.