KOMİSYON KONUŞMASI

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Çok teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, Sayın Bakan Yardımcıları, çok kıymetli bürokratlar, sayın basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum. Son derece önemli bir Bakanlığın bütçesini görüşüyoruz. İki sene boyunca partimizin de tarım politikaları sorumluluğu almış bir milletvekili olarak ne kadar stratejik önemde olduğunu çok iyi bildiğim bir sektörü konuşuyoruz.

Değerli Bakanım, maalesef, talihsiz bir Bakansınız çünkü cumhuriyet tarihinin en kötü Tarım Bakanından sonra geldiniz, selefiniz çok fenaydı. Hatta korkarım -arkasından konuşuyorum, hiç adetim değil ama- belki de cumhuriyet tarihinin en kötü Bakanıydı ve bir enkaz devraldığınızı biliyoruz. Fakat bu enkazı düzeltmek için yaptığınız çabaları görüyoruz ama çok da yararlı çabalar olduğunu da ben açıkçası değerlendiremiyorum. Pek çok bakanda gördüğümüz gibi daha bütçenin ilk gününden beri bir Türkiye Yüzyılı'ndan bahsediliyor, yeni bir kavram. Tabii, 2023 hedefleri bitti, 2023'e gelindi ve 2023 hedefleri sözünün ne kadar boş vaatler ve halkımızı kandırmaktan ibaret rakamlardan oluştuğu açığa çıktı. Yeni bir vitrine süs lazım. Nedir o? "Türkiye Yüzyılı." Bundan önceki yüzyıl da bizimdi çok şükür, bundan sonraki yüzyıllar da bizim olacak, hepsi Türkiye yüzyılı, Türk yüzyıllarıdır, hiç şüphe yok.

Bir de sizden yeni kavramlar da duyduk bugün "yeşil vatan" diye bir kavram duydum, "sen üret vizyonu" yine, bu da yeni bir kavram. "Yeşil vatan..." Sayın Bakanım, vatan bizim için bir bütündür, tek vatanımız vardır hamdolsun; kara da bizim vatanımızdır, sular da, denizler de, bizim vatanımızdır, 765 bin kilometre de vatanımızdır, 81 vilayet de bizim vatanımızdır. Renklendirmenin bir manası olduğunu düşünmüyorum. Burada böylesine yeni kavramlarla ülkeye yeni yeni adetler çıkarmanın, tekrarı farklı farklı bölüp parçalamanın da çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Bizim için vatan olması için arsa olması da şart değildir. Malumunuz arazinin arsa olması şartı konmuştu vaktiyle, vatan olarak görülmesi için, bizim için arsa olması da şart değildir. 765 bin kilometrelik şehit kanıyla sulanmış toprağımız bizim için vatandır hamdolsun.

Millî güvenlik meselesi olarak gördüğünüzü söylediniz, son derece doğru. Tarım bizim açımızdan İYİ Parti olarak ta 2018'den beri tespitimizdir bu, stratejik bir sektördür, savunma sanayinden daha az stratejik değildir ve bir millî güvenlik meselesidir, haklısınız. Fakat maalesef iktidarınız sayesinde tarım bir millî güvenlik meselesinden bir millî güvenlik sorunu hâline gelmiştir, Türk ekonomisinin bir millî güvenlik sorunu hâline geldiği gibi fakat tarım Türk ekonomisinden daha önce bir millî güvenlik sorunu hâline gelmişti. Biz bunu defaatle Meclis kürsüsünden farklı vesilelerle anlatmaya çalıştık. Bize o zaman deniyordu ki: "Dolarımız var, ithalat yaparız." İthalata bağımlı, ithalat lobilerine bağımlı bir Türk tarımından bahsediyoruz maalesef. Biz kurulduğumuz günden ve grup olarak Meclise girdiğimizden beri Türk tarımının geleceği noktayı maalesef görüyoruz ve bu konuda da uyarılarımızı yapıyoruz. "Dolarımız var, ithalat yaparız." dediklerinde biz o zaman tabii, pandemiyi de bilemiyorduk ama "Dolarınıza güvenerek, ithalata güvenerek gıda güvenliğini sağlamayın. Yarın öbür gün Allah esirgesin, aziz milletimizi açlıkla imtihan etmeye, kıtlıkla imtihan etmeye kimsenin hakkı yok." dediğimizde biz dolarımız var zannediyorduk, meğerse gördük ki dolarımız da yokmuş. Bugün, bizim -Allah rahmet eylesin- Süleyman Demirel'in "70 sente muhtacız." dediği duruma gelebilmemiz için 56 milyar dolara ihtiyacımız var. O zaman merhum Süleyman Demirel "70 sente muhtacız." dediğinde, sıfır noktadaydık da "70 sente muhtacız." diyordu. Bugün bizim 70 sente muhtaç olmamız için 56 milyar dolara ihtiyacımız var; biz, bugün, eksi 56 milyar dolardayız ve bu hâldeyken, Türkiye, ithalata mahkûm bir tarımla karşı karşıya maalesef. Bu da -siz tabii, yenisiniz- sizden önce görev alan Bakanlarınızın ve iktidarınızın, Hükûmetin başlı başına bir vebali ve sorumluluğundadır.

Zatıaliniz Türk tarımını anlattınız, yeni bir Bakan olarak anlattınız, eski Bakanı da andık fakat değişmeyen birisi var anladığım kadarıyla, metin yazarınız. Neredeyse eski Sayın Bakanın söylediklerinin aynısını söylediniz, metin yazarınız zannedersem aynı. O bakımdan, yeni bir şey maalesef duyamadık, keşke duyabilseydik.

Benden önce çok kıymetli konuşmacılar son derece teknik konulara girdiler hepimizin bildiği, hepimizin şikâyet ettiği. Ben, vakitten tasarruf ve tekrara düşmemek için bunlara değinmeyeceğim ama keşke biz burada Türk tarımının daha iyi olduğunu konuşabilseydik, hakikaten büyük samimiyetle isterdim.

Benim, yine, bu tarım çalıştığım sırada gördüğüm, Türkiye'nin dört bir yanını gezdim, Türk çiftçisinin ortak bir sorunu var, bu da zarar ediyorlar Sayın Bakanım, Türk çiftçisi zarar etmede ortaklaşmış durumda. Doğuda Erzurum'da da zarar ediyor, kuzeyde Karadeniz'de de zarar ediyor. Adana'da Adana Çiftçiler Birliği Başkanı -Mutlu Doğru'yu tanırsınız herhâlde- feryat ediyor. Sencer Solakoğlu, damızlık hayvancılıkla ilgili son derece iyi çalışmaları var, Türkiye'nin belki de en iyi çiftliğinin sahibi, feryat ediyor. Bu insanlar feryat ediyorsa bu kadar pembe tablo çizmeyi sizin yaptığınız bir haksızlık olarak görürüm, zatıalinizin kariyerine yakıştıramadığımı söylemek zorundayım. Biraz gerçekleri de konuşmamız lazım.

Tarımın son on yılda gayrisafi millî hasıladaki ağırlığı yüzde 18 azalmış, yüzde 5,5 seviyesine düşmüş. Tarım -ki dediğim gibi- gıda güvenliğimizin en önemli kalemi ve istihdam için de son derece önemli. Son on yılda tarımın istihdam payı yüzde 23'ten yüzde 17'ye geriledi. Benim yine Türk tarımında gördüğüm başka bir asıl çok büyük sıkıntı, Türk tarımının verisi yok, verisiz. Kumar onatıyoruz biz çiftçimize Sayın Bakanım, Türk çiftçisi kumar oynuyor; ekerken de kumar oynuyor, hayvan beslerken de kumar oynuyor çünkü sattığı zaman kaça satacağını bilmeden tohum atıyor, kaça satacağını bilmeden hayvan beslemeye başlıyor. Türkiye'nin son tarım sayımı 2002 yılında yapıldı, umarım bilgi sahibisinizdir. 2002'den beri Türk tarımında sayım yapılmadı. "Yapıldı." diyen varsa, bir kişi lütfen bunu söylesin, ben de mutlu olayım. En son tarım sayımı 2002'de yapılmıştır değerli arkadaşlar. Bugün, bu insanlara verisiz çiftçilik yaptırmak onların zarar etmelerine göz yummaktır ve de burada onların üzerinden, onların ne kadar büyük kârlar ettiğini, ne kadar mutlu olduğunu anlatmak da doğru değildir.

Çok güzel bazı önerilerde bulundunuz, çok mutlu oldum, hakikaten samimiyetle söylüyorum. Bunlar, bizim üç senedir söylediğimiz, sizlere tavsiye ettiğimiz, yapılmasını tavsiye ettiğimiz hadiselerdir. Ürün desenli üretim planlaması, kâr garantili tarım, köye dönme projesi hakikaten çok önemli. Bana kalırsa, Türk tarımını bitiren başka bir şey de -Millî Eğitimi ilgilendiriyor ama- köy okullarının kapatılmasıdır, pek çok farklı sakıncası var. Bir kere, köy okullarının kapatılmasıyla köylerimizde bayrak indi; Türk Bayrağı'nın resmî olarak asılı olduğu tek resmî kurum köy okullarıydı, köy okulları kapatılarak o bayrak indi. Herkesin evinde bayrağı var, hamdolsun, sorun değil, tabii ki o çok önemli ama devletin resmî dalgalandırdığı bayrak o okullardaydı, onları indirdiniz. Ayrıca, insanları göçe mecbur ettiniz çoluğunu çocuğunu gönderirken.

Çok uzatmayayım, Erzurum'la ilgili söylemem gereken çok önemli şeyler var. Değerli Bakanım -çok az vaktim kaldı- Erzurum'da bitmemiş vaatleriniz var. Sayın Cumhurbaşkanı Erzurum'a geldiğinde bunları sanki bitti bitecek gibi anlatıyor ama doğru değil. Barajlarımız var, bitmemiş; 2016'da temeli atılmış, hâlâ duruyor. Fakat bir de başka bir şey var; bu, trajikomik, anlatayım, siz de gülün. Sayın Özal'ın temelini attığı, Sayın Demirel'in açtığı Hasankale Demirdöven Barajı'mız var değerli milletvekilleri. Bu baraj, 1997 yılında açılmış, faaliyette olan bir baraj. Bundan birkaç ay önce, değerli AK Parti milletvekilleri, Sayın Vali ve Cumhur İttifakı il başkanları bu barajı bir daha açtılar, muazzam bir şey! Yani bu beklenen barajlar; Alvar Barajı, Narman Şehitler Barajı, Hınıs Başköy Barajı, Uzundere Kirazlı Barajı, Pasinler Söylemez Barajı, Tortum Bağbaşı Barajı, İspir Maden Köprübaşı Barajı, Uzundere Barajı, bunlar beklenirken...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız...

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Alvar Barajı ki on beş on altı senedir bekleniyor, hâlâ ses yok ama her seferinde "Açıldı." deniyor "Açılacak." deniyor, ben çıktım, zirveye baktım, 3 tane çubuk var, başka hiçbir şey yok ama 1997'de açılmış Hasankale Demirdöven Barajı tekrar açıldı. Baraj açmak bedava, ilk Erzurum'a gittiğimde ilçe başkanımızdan rica ettim, kurdele alsın, ben de açacağım o barajı tekrar, sizi de beklerim, beraber açalım.

Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.