| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a)Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 02 .11.2022 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli hazırun, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Öncelikle Sayın Bakan ve ekibiniz, hepinizi emekleriniz için kutluyorum.
Sayın Bakan, bütçe, devletin varlık nedenine denk düşen, özdeş olan bir süreç. Bunun için iki kavram öne çıkıyor: Bir, vergi yükümlüsünün hakları; iki, devletin buna karşı yükümlülükleri. Tabii, bu yükümlülüklerin hukuk yoluyla yerine getirilmesi gerekiyor, bunun önemini belirteceğim.
Öncelikle terminolojiye değinmek istiyorum. İnsan hakları terminolojisi olarak "kadının insan hakları" kavramını kullandınız. Oysa "çocuğun insan hakları, erkeğin insan hakları, azınlıkların insan hakları" demediğimiz gibi "kadın hakları" diyoruz çünkü kadın hakları genel insan hakları, artı haklar anlamına geliyor.
Şimdi, tabii ki bu terminoloji sorunu çocuk hakları açısından da çok önemli, ona geçiyorum bunun düzeltilmesi açısından. Sayfa 15'te "Diyanet İşleri Başkanlığı nezdinde değerler eğitimi." diyorsunuz ama hukuk yoluyla yapılması gerekiyor bütçenin. O eksik olduğu için Anayasa madde 42 görmezlikten gelinmiş. Çağdaş bilinme eğitimi mi olacak, yoksa değerler mi? Değerler, çocuklar için çevre ve bilim eğitimi mi olacak, dünyevi hukuk temelinde mi, yoksa bu mu olacak? Bu bakımdan önemli bir eksiklik bu, önemli bir yaklaşım sorunu. Tabii, çocuklar, kamusallık bilinci temelinde insan hakları, özgür birey bağlamında yetiştirilmeli. Bunu belirttikten sonra ayrıştırma konusuna fırsatçı anayasa yaklaşımı açısından değinmek istiyorum çünkü madde 41 sizin konunuz. Madde 41'in şu anda gündeme getirilmesi aslında bir, usul açısından fırsatçı anayasacılık sürecini yansıtıyor; iki, içerik olarak da insan haysiyetini yadsıyan bir yaklaşım ve biraz sonra değineceğim gibi totaliter eğilimi, totalitarist toplum eğilimini yansıtıyor. Bu bakımdan önemli bu husus.
Şimdi, tabii, burada, bir ayrıştırma ve ötekileştirme yoluyla toplumun etnik bakımdan, inanç bakımından, cinsiyet bakımından, sınıfsal bakımdan çok yönlü ayrıştırmalar söz konusu olduğu gibi burada da insan haysiyeti temelinde bir ayrıştırma söz konusu. Tabii ki buraya nasıl gelindi? "İstismarcı anayasa değişikliği" dediğimiz 2017 kurgusuyla gelindi çünkü 2017 kurgusuna karşın Anayasa'da demokratik hükümler var. Demokrasiyle bağdaşmayan hükümler konuldu 2017'de ama daha önemlisi defakto bir durum var, fiili durum. İki örnek vermek istiyorum sadece; birincisi, bütçede yürütme yok, yürütmesiz bir bütçe çünkü Anayasa madde 161'e karşın Cumhurbaşkanı buraya gelmiyor, bütçeyi kendisi sunmuyor. Bu nedenle yürütme yok aramızda. İkincisi ise çok daha önemlisi, çarşamba toplantıları. Bakanlar, artık siyasi kimliğe sahip değil, birer bürokrat ama çarşamba toplantılarına, parti grup toplantılarına baktığımız zaman bütün devlet erkanı orada ve o bize şunu gösteriyor: Parti, kişi, devlet birleşmesi. Yani anayasa biliminin, anayasacılığın üç yüz yıllık evrim süreciyle çatışan, çelişen bir durum.
Sayın Bakan, burada, bir ortak paydamız var. Ortak payda da Anayasa madde 81'e göre ant içtiğimiz metin. O metin etrafında konuşmalarımızı yapmak, çalışmalarımızı yapmak durumundayız çünkü doğru bilgi temelinde söylemimizi ve eylemlerimizi inşa edebildiğimiz sürece bunu yapabiliriz. Hangi dünya görüşüne sahip olursak olalım bir anayasal kavramı, bir siyaset bilimi kavramını veya hukuk kavramını, insan hakları kavramını kullanırken doğru bilgi temelinde yapmamız gerekir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz bitmiştir, teşekkür ediyorum.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Son cümlemi kuruyorum Sayın Başkan.
Çünkü 2017'de Hükûmet tasfiye edildi, siyasal sorumluluk tasfiye edildi, görev, yetki ve sorumluluk ilkeleri ortadan kaldırıldı. O nedenle Türkiye, 2023'te çok ciddi bir yol ayrımında. Ya parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütmeye devam edecek yani bir tür totalitarist topluma doğru veyahut da demokrasiye dönecek yani hukuk devletine.
Teşekkür ederim.