| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 02 .11.2022 |
MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan sunumunda engellilerle ilgili bölümü anlattığında benim gözümde bir vaha canlandı; her yer yemyeşil, sulak, her şey yapılmış ve oldukça da iyi gidiyor ama o vaha koca bir çölün ortasında küçücük bir damla ve gerçeğin çölüne gözünü kapatmış, kulaklarını tıkamış bir Bakanlıkla yüz yüzeyiz. Ben o gerçeğin çölünden söz etmek istiyorum, yapılanlardan değil, yapılmayanlardan ya da sorunlardan.
Ülke derin bir yoksullukla boğuşuyor, bu yoksulluğun dibini engelliler yaşıyor. Engelliler SUT nedeniyle alt bezi almakta zorlanıyor, sonda almakta zorlanıyor, gündelik ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Engelliler istihdam bulamıyor, işe giremiyor; "EKPSS" diyorsunuz, yaptığınız sınavın atamalarını yapmıyorsunuz. Engelli sağlıkçılar beş yıldır atama bekliyor, ataması yapılmıyor. Engelli olarak işe girenler girdikleri her yerde -ister belediye olsun ister özel kurum ister devlet kurumu- ağır mobbing ve ağır çalışma koşullarıyla yüz yüzeler, ne yazık ki bir çözümü yok. Engellilere ÖTV indirimli araç veriyorsunuz ama araç alabilecek bir durumda değiliz, 400 bin liranın üstünde bir araç alınmıyor, engelliler araba alamıyor. Daha ilerisini söyleyeyim, yaşamımdan bir örnek vereyim; ben bir tekerlekli sandalye aldım, şu andaki piyasa fiyatı 90 bin lira, devletin verdiği para 1.500 lira. Ben dişimi yaptırdım, dişlere 32 bin lira verdi Meclis ama SUT nedeniyle o sandalyeye verilen 1.500 lira. Ben bir minder kullanıyorum, oturma minderi; bütün ortopedik engelliler bunu kullanmak zorunda yoksa ağır yaralarla uğraşıyorlar, ben uğraştım. O ortopedik oturma minderi ben aldığımda 4.500 liraydı, şu anda 9 bin lira ve devletin verdiği para 50 Türk lirası. Yani aslında siz engellileri hayatın kendisine, kaderine terk ettiniz ve şimdi çıkıp burada her şey güzel gibi anlatıyorsunuz.
Bir sorunumuz var, ben bu sorunu söyleyeyim. Aslında, Bakanlığınız engelliler meselesinde aradan çekilmelidir çünkü engelliler ne zaman bir çözüm için buralara gelseler -Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiler daha önce- mesela, ÖTV indiriminin artırılmasını istediler araçlarda, çözüm şu: "Maliye Bakanlığına gidin." İstihdam için geliyorlar, çözüm şu: "Çalışma Bakanlığına gidin." SUT için geliyorlar, çözüm şu: "Sağlık Bakanlığına gidin." Ben ne yazık ki bu komisyonların hepsini gezmek zorundayım çünkü Bakanlığınızın buralarda hiçbir işlevi yok, olmadığını engelliler de biliyor, bu yüzden de mümkün olduğunca Bakanlığınızla temas kurmak istemiyorlar.
Şöyle bir sıkıntı daha var: Çok iyi yetişmiş, hakikaten deneyimli ve alan bilgisine sahip çok sayıda insan Bakanlığınızın bünyesinde yetkisiz ve etkisiz konumda bulunduğu için faydalı olamıyor; ne yazık ki bu, acı bir durum. Ben sizi anlıyorum, Bakanlığın hakikaten yetkisi yok ama en azından engelliler meselesinde deyin ki: "Bizim yetkimiz yok, biz aradan çekiliyoruz." Burada başka bir çözüm bulunsun, 10 milyona yakın engelliden söz ediyoruz, yaşlılarla beraber bu sayı korkunç bir rakam. Bu ülkede engellilerle ilgili hiçbir birim yok doğru düzgün. Mecliste bir komisyon kurduramıyoruz, bir alt komisyon bile kurduramıyoruz, bakanlığı yok, müşavirliği yok, sizin Bakanlığınıza bir bağlama yapılmış ama siz sadece sosyal yardımlarla uğraşıyorsunuz yani aslında sadaka bölümüyle uğraşıyorsunuz, destek bölümüyle uğraşıyorsunuz ama sorunları çözme şansınız yok. Fakat şunu da yapmıyorsunuz: Koordinasyon da sağlamıyorsunuz. Bu bakanlıkları gezme işi engelli kurumlarının görevi değil, bu bakanlıkları gezme işi benim de değil; bu projeler ya da çözüm önerileri için koordinasyonu sağlama görevi Bakanlığınıza ait, ne yazık ki hiçbiri sağlanmıyor.
Daha ileri gideyim; engelli bakım aylığı ve engelli yardımı, maaşı bağlıyorsunuz. Bir sürü bakım aylığı sadece rapor güncellemesi nedeniyle kesildi. İnsanların evine girip "Bulaşık makinen var, buzdolabın var." deyip eve ödenen para kesildi. Engelliye verdiğiniz para asgari ücretin yarısı bile değil.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Ben bağlarken şunu söyleyeyim, ayrımcılık meselesine çok somut bir örnek: Diyarbakır Belediyesi pankart asmış, engelli birimi yapılan hizmetleri yazmış ve altına bir nokta "Türk işaret dili öğretilecek." diye. Ben merak ediyorum İngilizce işaret dili nedir, Kürt işaret dili nedir, Türk işaret dili nedir? Bu ayrımcılık, bu düşmanlık niyedir? Var mıdır literatürde böyle bir kavram? Lütfen, bunlara müdahale edin ve çözüm için adım atın.
Benim son bir önerim var, bağlayıp bitiriyorum. Engellilik için çözüm alanı yerel yönetimlerdir, bu konuda adım atın ve yerel yönetimlere devredelim.