| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a)Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 02 .11.2022 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Komisyon üyelerimiz, değerli bürokratlar, basınımızın değerli emekçileri; öncelikle herkesi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz. Sunumunuzu dinledik, aslında her yıl aynı şeyleri, hemen hemen benzer şeyleri konuşuyoruz çünkü ülkede değişen pek bir şey yok. Bakanlık olarak sürekli biraz daha rakamların güncellenmiş hâliyle karşılaşıyoruz ama gerçek hayata baktığımız zaman değişen hiçbir şeyin olmadığını, iyiye gidişten çok, kötüye gidiş olduğunu görüyoruz.
İşte, aslında bütçede de pek heyecan yok; siz de farkındasınızdır herhâlde bunun çünkü bu bütçeden artık herkes ümidini kesmiş durumda, herkes ümidini kesmiş. Hepimizi biliyoruz ki önümüzde bir seçim var. Bu sadece sizin Bakanlığınızla ilgili bir konu değil, aslında bütün bakanlıklarla ilgili. Önümüzdeki süreçte aslında bir seçim bütçesi yönetilecek, o nedenle bugün konuştuklarımızın yarın ne kadar anlamı olacak bilemiyorum ama yine de bütçenizi hep birlikte değerlendirelim.
Evet, 2023 yılı için öngörülen bütçe 149 milyar 868 milyon lira. Geçen seneye göre oransal olarak yüzde 126 bir artış görünüyor ama toplam bütçedeki payının 3,77'den 2,97'ye gerilediğini de görüyoruz. Neden böyle, neden gerilemiş, neden yeterli değil bu bütçe diye baktığımızda... Çünkü 2023 yılı bütçesi sürekli, söylediğimiz gibi, faiz, borç, kur korumalı mevduat ve garanti ödemelerine gidecek olan bir bütçe. O nedenle sizin yeriniz çok fazla yok bu bütçede. Kur korumalı mevduata bugüne kadar yaklaşık 150 milyar TL gitti. Bu rakamın yıl sonunda 300 milyar TL'ye çıkacağı düşünülüyor ve faiz ödemesine ayrılan para 565 milyar lira.
Şimdi, şu ana kadar ki konuşmacılar bu sosyal yardımlarla ilgili ciddi değerlendirmeler yaptılar. Bakanlığınızın ismi "Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı" ama sosyal hizmetlerin amacına baktığımız zaman; aslında bireyi, yardımlara bağımlı kılmak değil kendi kendine yeterli hâle gelmesini sağlamak, özgürleştirmek, özgürleşmesini sağlamak olması gerekiyor. Sürekli olarak vatandaşlara ayrılan sosyal yardımların artırıldığını söylüyorsunuz; sadece siz değil Cumhurbaşkanı da söylüyor, Cumhurbaşkanı Yardımcısı da söylüyor, herkes bunu söylüyor. Bu yardımlar, yoksul sayısı arttığı için verilen yardımlar artıyorsa bunu bir başarı olarak tanımlayabilir miyiz Sayın Bakan? Bu ülkede yoksul sayısı da gittikçe artıyor, 26-27 milyon yoksuldan, yardım alan sayısından bahsediyoruz, vatandaş sayısından bahsediyoruz. Pek tabii ki de yardımlar da artacak.
Şimdi, sosyal yardımlara 258,4 milyar lira ayrılmış. Millî gelirden aldığı pay işte, 2002'de yüzde 0,4'müş, 2023'te yüzde 1,4 olmuş. Bununla mı, bu yardımların artmasıyla mı övünüyorsunuz? İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda yoksul sayısının artması gayet normal zaten. Asgari ücretin 5.500 TL olduğu, açlık sınırının 7 bin lirayı geçtiği, yoksulluk sınırının 24 bin lirayı geçtiği bir ortamda yoksul sayısı elbet artar çünkü insanların artık alım gücü düştü, ücretleri yetmiyor; temel gıda ihtiyaçlarını bile karşılamaya yetmiyor Sayın Bakan. İnsanlarımız yoksullaşmakta ve özellikle de çocuklarının ihtiyaçlarını artık karşılayamaz noktaya gelmiş durumda. Pek tabii ki sizin de yaptığınız, dağıtmak zorunda olduğunuz yardımların, yardım kalemlerinin de artması çok normal.
Tabii, yoksulluğun bütün yükü, baktığımızda, kadınları sırtına yıkılıyor. "Sosyal yardımlar kapsamındaki düzenli yardım programlarıyla kadınlar desteklenmeye devam edilmektedir." deniliyor Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından. Rakamlara baktığımız zaman buradan da şunu anlıyoruz: Sosyal yardım hak sahiplerinin yüzde 65'ini kadınlar oluşturuyor. Bütün sorumluluk kadınların sırtında. Özellikle de evde bakım verme sorumluluğunun kadına kalmasının sonucunda aslında biraz da bunlar yaşanıyor. Ailenin yanında, hep bir kadının güçlendirilmesinden bahsediyorsunuz ya; acaba gerçekten öyle mi oluyor? Öncelikle, bu evde bakım verme sorumluluğunun kadının sırtına yüklenmesi hiç adil değil, hiç eşit değil. Bizim bir projemiz olan "Aile Destekleri Sigortası" projesinde, evde bakım desteği vermek zorunda kalan kadınların sigortasını devlet olarak biz ödeyeceğiz, onlara sadece ücret vermek değil. Aslında buradaki en büyük yanlış ne biliyor musunuz? Kadınlara evde bakım desteği vermekten ziyade, devlet olarak yaşlısına, engellisine daha fazla hizmet verebilen, bakım sunabilen bir devlet hâline gelebilmek. Biraz önce Sayın Aydın Milletvekilimiz İskandinav ülkelerini örnek verdi. Türkiye'deki şu anda -özellikle engellilerle ilgili bakımlara birazcık övgü gönderdi ama- gerçek duruma baktığımız zaman hiç de öyle değil. Şu anda hâlâ bu yük, evde kadınların sırtında bulunuyor Sayın Bakan. Tabii, kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ve yoksullukla boğuşurken bu sene Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinde Kadının Güçlenmesi Programı'na ayırdığınız bütçe de yalnızca 1 milyar 76 milyon lira olmuş.
Kadın istihdamında ise hiç yol alınamıyor Sayın Bakan. Aslında değişen fazla bir şey yok yıllar içerisinde. Şimdi, Dünya Bankası tarafından istihdamdaki kadın oranı 2002 yılında yüzde 29,2 iken siz yüzde 25,3 olarak tanımlamışsınız bunu sunumunuzda; 2021 yılında yüzde 32,5'e çıkmış, siz daha da düşük göstermişsiniz "Yüzde 30,8 oldu." demişsiniz yani Dünya Bankası daha da iyi oranlar vermiş ama aradaki farka baktığımızda yüzde 3,3; yirmi yılda yüzde 3,3 artmış kadın istihdamı ya! Bu mudur başarı? Bu mudur kadının güçlendirilmesi? Türkiye'de sorunun büyüklüğünü, aslında bir başarı olmadığını, bir başarısızlık olduğunu bu rakamlar gösteriyor.
İstihdamda eşitlikten de söz edemiyoruz. TÜİK'in verileriyle 10 Ekim 2022 tarihinde yayınlanan iş gücü istatistiklerine baktığımız zaman, erkeklerin istihdamdaki oranı yüzde 65,3 iken kadınlarda bu oran yüzde 30,8; adalete bakın siz. Yine, iş gücünde işsizlik oranlar da erkeklerde yüzde 8,2; kadınlarda yüzde 12,5. Dün Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesini görüştük, orada da genç işsizliğini konuştuk. Orada da durum aynı, erkeklerde, genç erkeklerde yüzde 15,2; kadınlarda yüzde 23,3.
Şimdi, Sayın Bakan, UN Women ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü liderliğinde birçok hükûmet, işçi, işveren örgütleri ve uzman kuruluşları Uluslararası Eşit Ücret Koalisyonu kurdular ve birçok kurum, devlet bu koalisyonun içinde yer almasına rağmen Türkiye'den ne devlet ne özel sektörden hiç kimse yok. Tabii ki bu konuda bir çalışma yapılmadığını da yoğun bir çalışma yapılmadığını da zaten oranlar, rakamlar ortaya koyuyor.
Yine, istatistiklere baktığımız zaman, cinsiyete dayalı ücret farkı -bir de ücretlere bakalım, alınan ücrete, istihdama baktık; ücrette eşitlik var mı acaba, eşit işe eşit ücret- Uluslararası Çalışma Örgütü ve TURKSTAT tarafından yayınlanan verilere göre yüzde 15,6; 40'lı yaşlarda bu oran farkı yüzde 25'e yükseliyor. Sorun büyük Sayın Bakan. Bakın, ilkokul ve altı eğitim düzeyinde ücret farkı yüzde 38,6; en yüksek seviyede.
Şimdi, İnsani Gelişme Endeksi'nden bahsettiniz sunumunuzda "Çok yüksek insani gelişme kategorisine girdik." dediniz. Hangi verilerle bu kategoriye girdik bilmiyorum ama bu verilerle o kategoride olmadığımız ortada kadın istihdamında. Türkiye'de yüzde 34 olan kadınların iş gücüne katılımı, yüksek insani gelişme olan yüzde 54'ün ve çok yüksek insani gelişme oranı olan yüzde 52'nin çok çok altında.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Evet, kadının güçlendirilmesi çok önemli. Ailenin güçlü olabilmesi için -hani hep bir ailenin güçlendirilmesinden bahsediyoruz ya- kadının güçlendirilmesi gerekiyor, kadının şiddetten korunması gerekiyor eğer güçlü bir aile isteniyorsa ve hiçbir şekilde de aile ve kadın arasında bir ayrım yapılmaması gerekiyor. Siz bu ayrımı yapıyorsunuz. Siz bu ayrımı yapmak zorundasınız. Neden?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz doldu.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Çünkü "Kadının kariyeri çocuk doğurmaktır." diyen bir Cumhurbaşkanınız var. Siz bunu yapmak zorundasınız; bunu söyleyebiliriz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Daha aslında çok şey vardı. Çocukların durumu da çok kötü. Çocuk yoksulluğu...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yalnız, süreniz bitti, başka arkadaşlar o konuları dile getirsinler.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Tamam Sayın Başkanım.