KOMİSYON KONUŞMASI

KANİ BEKO (İzmir) - Cevat Bey, ben bu raporu okudum başından sonuna kadar. Siz de ifade ettiniz, 4'üncü kez buraya gitmişsiniz, incelemişsiniz falan. Şimdi burada da zaten ifadenizde de belli, yapılan denetim sonucunda 3213 sayılı Maden Kanunu ve Maden Yönetmeliği kapsamında faaliyetlerin durdurulmasını gerektirecek herhangi bir husus tespit edilmemiştir.

MADEN VE PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRÜ CEVAT GENÇ - Doğrudur.

KANİ BEKO (İzmir) - Eyvah! E, peki madem burada siz...

MADEN VE PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRÜ CEVAT GENÇ - Maden Kanunu efendim ama.

KANİ BEKO (İzmir) - Ben cümlemi bitireyim, ben sizi dinledim.

MADEN VE PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRÜ CEVAT GENÇ - Buyurun efendim.

KANİ BEKO (İzmir) - Şimdi burada bu tespit sonrası ben tarihlerine baktım, daha önce de Sayıştay raporları var, arkadaşlar zaten bunları anlattılar. Şimdi, uzmanların bu konuyla ilgili görüşleri var, ben sendikacı arkadaşlarla da görüştüm -hiç boş durmadım bu bir haftada- onların görüşleri var, artı televizyonda hepimiz izledik, kadıncağız şunu söyledi, dedi ki: "Benim kardeşim akşamları gelip bize 'Ya, bizi patlatacaklar, bizim ocaklarda metan gazı var.' " deyişinin nedeni ne biliyor musunuz? Oradaki yöneticilerin işçilere yapmış olduğu bir baskının sonucudur. Yani işçiler -ben kırk beş yıllık sendikacıyım- şefine, amirine, memuruna gerçekleri söylediğinde en kısa zamanda onu işten atarlar, böyle aksi adamları istemezler. Şimdi, dolayısıyla, burada bir kez şunu söyleyeyim: Yönetici arkadaşlarım -üzülerek söylüyorum- bu işçi kardeşlerimize çok baskı yapmışlar. Şimdi, onun ötesinde şunu söylemek istiyorum: Bir kere eğer siz uzmanlar olarak, yöneticiler olarak bu madenlerde yapmış olduğunuz inceleme konusunda bağımsız olmazsanız, bakanlıklara bağlı olursanız siz oraya gittiğinizde gerçekleri yazmazsınız, yazamazsınız çünkü sizin de işinize son verirler. Zaten bizim bu memlekette başımıza bela neden geldi, şundan dolayı geldi: Şimdi, madenlerdeki uzmanlar Çalışma Bakanlığına bağlı, diğer uzmanlar da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı, e, maaşını nereden alıyorsun sen?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KANİ BEKO (İzmir) - Söylediğim bakanlıklardan alıyorsun. Yani sen şunu yapabilir misin: "Evet, şu madenlerde bir grizu tehlikesi vardır, bu madenler -atıyorum- beş gün kapatılmalı -veya- bir ay kapatılmalı." yani "Burada yeniden bir işçi sağlığı, iş güvenliği önlemleri alınsın diye çalışma yapılmalıdır." diye rapor çıkarabilir misin sen? Hayatta çıkaramazsın. Ben kırk dört yıllık sendikacıyım, hiçbir uzmanın böyle bir rapor çıkardığını görmedim ama ben bir daha söylüyorum, beni yanlış anlamayın yani işi siyasete falan da çekmek istemiyorum. Başbakanlardan...

Pardon... Bir dakika verir misin?

BAŞKAN TANER YILDIZ - Tabii, tabii, siz buyurun.

KANİ BEKO (İzmir) - Biz bundan önce yapmış olduğumuz üçlü danışma kurullarında, başbakanların, cumhurbaşkanlarının, bakanların olduğu toplantılarda -Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanımız bilir- her seferinde şunu söylemişimdir: Eğer Türkiye'de işçi sağlığı, iş güvenliği uzmanları bağımsız yani bağımsız kurum ve kuruluşlardan maaş almazsa, işverenlere bağlı kalırsa biz bu cinayetleri durduramayız. Şimdi burada öyle bir anlaşılıyor ki -tam üç saat, dört saatten beri konuşuyoruz- neredeyse Bartın'daki, Amasra'daki işçi arkadaşlarımızı suçlu konumuna getireceğiz yani ben sunumlardan bunları anladım. Sabahtan beri -Sayın Başkanımız, şimdi, madenlerde, siz de biliyorsunuz, havalandırma yani nefes boruları çok önemli- sorduk, sorduk, sorduk, cevabını alamadık. Ben de şimdi soruyorum yani size: Peki, burada 8 arkadaşımız tutuklanmış, değil mi? Bazılarının ifadeleri alınmış. Bu arkadaşlar niye tutuklandı? Peki, neden cezaevine gönderildi bu arkadaşlar? Şimdi, siz, cezaevine gönderilen bu yöneticilerin arkadaşlarısınız, birlikte çalışıyorsunuz, mesai arkadaşısınız yani. Burada biraz önce vekil arkadaşlarım da söyledi yani kimse kimseyi burada yargılamıyor, gelin, burada gerçekleri konuşalım. Yani ben şunu duymak istiyorum: "Evet arkadaşlar, burada işçi sağlığı, iş güvenliğiyle ilgili yeterli önlem alınamadı, şu şu şu nedenlerden dolayı biz 41 arkadaşımızı kaybettik." Yani bir arkadaşımız da çıksın, bu taşın altına elini koysun, olay bu yani siz eteğinizdeki taşları dökün, gerçekleri anlatın. Yıllardan beri biz konuşuyoruz, konuşuyoruz, konuşuyoruz -Ne diyorlar ona?- yani Erol Taş gibi olduk biz, Erol Taş gibi olduk yani. Bu toplantılarda ben yıllardır konuşuyorum, tekrar ediyorum, 176 sayılı Sözleşme'ye dair Maden Yasası'nı ILO'yla oturduk, hep beraber -geçmişteki bakanlar bilir, çalışma bakanlarının tamamı bilir- protokolü imzaladık. Peki, neden uygulamıyorsunuz? Niçin uygulamıyorsunuz? Yani siz bunları uygulamadığınız müddetçe, arkadaşlar, ben size söylüyorum, gerçekten biz bu cinayetleri durduramayız. Sadece, Brüksel'de gördüğüm bir tek şeyi anlatarak sözümü bitiriyorum. Brüksel'de madenlere sendikacılarla indik, orada gördüklerim var ya, şaşkına döndüm. Bir aile, elinde bir pasta, madenci bir arkadaşımızın yaş günü; hep beraber madene indik, orada yaş gününü hep beraber, ailece kutladık ve ailesi sonra asansörle yukarıya çıktı. Aman Ya Rabb'im ya, biz beraber Ermenek'e gittik Sayın Bakan.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Evet.

KANİ BEKO (İzmir) - Yani biz Ermenek madenlerinde yani madenlere yaklaşamadık korkudan. Zonguldak'ta da birçok madenler böyle yani siz bunları görmüyor musunuz? Yani 22 arkadaşımızın orada, toprak altında günlerce kalan bu insanların annelerini, babalarını dinlediniz. Peki, ben size soruyorum: Yani oraya daha önce gidip denetim mi yaptınız? Şimdi, Amasra madenleri de böyle. Bana göre siz yeterli denetim yapmıyorsunuz; maaşınızı devletten alıyorsunuz, bakanlıklardan alıyorsunuz. Bu konuyu gündeme getirip gelin, hep beraber bir düzenleme yapalım ve önümüzdeki süreçte işçi sağlığı, iş güvenliği önlemlerini de alarak bundan sonra işçi ölümlerine neden olmayalım diyorum.

Bu konuda son sözüm: Bu işçilerin ölümüne neden olanların da kalbi kurusun diyorum.