KOMİSYON KONUŞMASI

TUMA ÇELİK (Mardin) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar...

Şimdi, yaptığınız sunum için yayınlanan kitapçığın yaklaşık 30 küsur sayfa olduğunu ben gördüm. Fırsat eşitliğinden çokça bahsediliyor ama Türkiye'nin bir parçası olan azınlıkların okullarından, azınlıkların eğitiminden hiçbir şekilde bahsedilmemiş. Yurt dışı eğitimden bile bahsettiniz orada ama azınlıkların okullarından -dediğim gibi- hiç bahsedilmemiş. Azınlık okullarına tek kuruş ayrılmamış 467 küsur milyar liralık bütçeden. Oysa Lozan Antlaşması'nın 41'inci maddesi aynen şöyle der: "Genel kamusal eğitim konusunda Türk Hükûmeti Müslüman olmayan vatandaşların önemli bir oranda oturdukları il ve ilçelerde bu vatandaşların çocuklarına ilkokullarda ana dilde eğitim konusunda uygun kolaylıklar göstermelidir." Diğer maddelerde de yerel bütçeden ve genel bütçeden bu okullara bir ödenek ayrılmasını emreder Lozan Antlaşması. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddeleri de aslında açıktır. Anayasa eğitimde eşitlik ister, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları azınlık cemaatlerinin mensubu dahi olsa eğitim hakkından mahrum bırakılmamalıdır.

Diğer taraftan, Mardin ve Diyarbakır'da son okulları 1928 yılında kapatılan Süryanilerin ana dilde eğitim hakkı seksen yıldır gasbedildi. 2013 yılında Ankara 13. İdare Mahkemesinin bir kararıyla bu ortaya çıktı. Lozan Antlaşması içerisinde sayılmaları gerekirken bu süre içerisinde Süryaniler azınlık haklarından yararlanamadılar. Biliyorsunuz, eğitim pahalı bir iştir. Buna rağmen devlet kendi ana dillerinde eğitim yapabilmesi için ne Süryanilere ne de diğer azınlıklara herhangi bir katkı yapmıyor. Dolayısıyla da hem insan haklarını hem uluslararası antlaşmaları hem de kendi hukukunu çiğnemiş oluyor. Ayrımsız, Türkiye'de bugüne kadar iş başına gelen bütün iktidarlar tarafından Batman'da, Mardin'de, Şırnak'ta, Cizre'de; Cizre'nin, İdil'in, Midyat'ın, Nusaybin'in, Dargeçit'in, Gercüş'ün, Savur'un, Yeşilli'nin herhangi bir Süryani köyünde tek kelime bilmeyen çocuklara Türkçe öğretmek için her türlü masraf yapıldı ama Süryanilerin kendi ana dillerinde eğitim yapmaları için devlet ne izin verdi ne de herhangi bir şey yaptı bugüne kadar. Şu anda yürürlükte bulunan yasalara göre, Süryanilerin kendi dillerinde eğitim yapmalarını sağlamak devletin temel yükümlülüklerindendir. Süryani toplumu da diğer bütün yurttaşlarımız gibi vergisini ödüyor çünkü. Yurttaş olmanın bütün sorumluluklarını yerine getiriyor ama devlet kendi yükümlülüklerini yerine getirmiyor; bu bir haksızlıktır, bu bir ayrımcılıktır.

Biz Süryani nüfusunun yoğun olduğu yerlerde devletin temel yükümlülüklerini yerine getirmesini ve okul açılması için bir çaba harcanmasını istiyoruz. Çünkü Süryaniler bu ülkede ayrımcılığa maruz kalmadan yaşadıklarını hissetmek istiyorlar. Normalde azınlık hakları, biliyorsunuz, pozitif ayrımcılığın yapılmasını gerektirir ama bırakalım biz orayı normal haklarımızı bile alamıyoruz maalesef. İşte, biz bu durumun sonlandırılması ve bize eşit davranılmasını istiyoruz. Çok temel bir yurttaşlık hakkından bahsediyor okul açılmasını istiyoruz Süryaniler için.

Öte yandan, mevcut azınlık okulları var biliyorsunuz bütün cemaatlerin, Ermenilerin, Rumların ve diğerlerinin hepsi maddi sorunlarla boğuşuyor. O okullar için de bir dönem ekonomik destek verildi çok küçük, hatta komik rakamlardı ama önemsedik biz onları, bizim için önemliydi onlar. Hissedildiğimizi, tanındığımızı, görüldüğümüzü hissetmek önemli bir şeydir ve bunun yeniden yapılmasını istiyoruz.

Şimdi, ben bir soru sormak istiyorum diğer bütün arkadaşlara. Ben Hristiyan bir vatandaş olarak, 1984'te üniversitedeyken türban için destek gösterdim arkadaşlara.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son on beş saniyeniz.

TUMA ÇELİK (Mardin) - Ben bütün arkadaşlara soruyorum: Sizler azınlık hakları için ne yapıyorsunuz ya da bir şeyler yapmak isteyecek misiniz bundan sonra?

Teşekkür ediyorum, sağ olun Başkanım.